Can Ataklı: Erdoğan’ın üniversite diploması olmadığı halde cumhurbaşkanı seçildiği iddiaları yıllardır cevapsız bırakılırken Yüksek Seçimi Kurulu aldığı son kararla adeta sorunun üzerine benzin döktü.
ANALİZ
Erdoğan’dan ilk endişe sinyalleri
Muharrem İnce’nin “çıldırtacak” etki yaptığını söylemek belki çok iddialı olacaktır ancak ilk gözlemlerime göre Erdoğan’da endişe yarattığının sinyallerini aldığımızı belirtebilirim.
AKP Genel Başkanı, İnce’nin adaylığını “temkinli” karşıladı ilk gün.
Akşener’den ise zaten hiç söz etmiyor.
Bu önemli bir taktik.
Erdoğan rakip olarak sadece CHP’yi hedef almak istiyor. Asıl rakip olarak sahaya CHP’yi çekmenin ikinci turda elini rahatlatacağını düşünüyor anladığım kadarıyla.
Ancak artık adaylıkların kesinleşmesiyle birlikte verdiği ilk demeç “ciddi bir endişe ve rahatsızlık” belirten bir üslupta söylenmiş gibi geldi.
Erdoğan diyor ki; “Bunların tek bir amacı, millete söyleyebileceği tek bir projesi vardır. O da Recep Tayyip Erdoğan’ı indirmektir. Diyelim ki bunu başardınız ve yönetimi devraldınız peki siz millete ne vaat ediyorsunuz?”
Bu cümleyle Erdoğan yanılmıyorsam ilk kez “gidebileceği korkusu taşıdığını” dile getiriyor.
Elbette kastettiği bu değildir ama belli ki bilinçaltında bu endişe yatıyor.
Erdoğan daha sonra devam ediyor; “Milletimden rica ediyorum. Muhalefetten birileri karşılarına geçip kendilerinden oy istediklerinde şunu sorsunlar: Siz ülkeye hangi büyük yatırımları yapacaksınız? Yavuz Sultan Selim Köprüsü mü, Marmaray mı, Avrasya Tüneli mi, Kanal İstanbul, 3. havalimanı mı? Ne yapacaksınız onu söyleyin. Biz yapacaklarımızla değil, yaptıklarımızla konuşuyoruz.”
Burada bir meydan okuma var gibi görülüyor değil mi?
Oysa yok. Tam tersine “eyvah” durumu var.
Erdoğan kendince çok önemli inşaat yatırımlarını sıralıyor ve muhalefetin bunların üstüne çıkıp çıkamayacağını sorguluyor.
Muhalefet bu tür inşaat yatırımlarına bel bağlayarak seçim kampanyası yapar mı bilemem, ancak görünen o ki Erdoğan halka yine inşaat hamlelerini kalkınma olarak anlatarak oy isteyecek…
Ekonomide ise yine iyileştirme yerine çeşitli adlar altında para dağıtma yöntemi geçerli olacak.
Erdoğan’ın bu açıklaması ve endişe belirtisi muhalefete ne kadar ışık tutacaktır bunu da önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Erdoğan’ın inşaata dayalı şatafatlı yatırımlarına karşı muhalefetin söylemleri toplumun beklentilerini karşılayacak mı?
Muhalefetin Kanal İstanbul gibi absürt projeler üreteceğini sanmıyorum.
Ama en azından AKP projelerini halka maliyetini iyi anlatabilirler örneğin.
Yine geçmediğimiz yollara ödediğimiz paraları anlatacakları gibi “hastalanmasak bile hastalanmış gibi kimi zenginlerin kurduğu hastanelere para akıttığımızı” inandırıcı biçimde dile getirmeliler.
Muhalefet seçim kampanyasında herhalde ekonomiyi ele almak ve en dar gelirlisinden en yüksek gelirlisine kadar herkesin cebine hitap edecek projeler hazırlamak zorunda olduğunu da görüyordur.
BUNU YAZMAK GEREK
Diploma sorununa YSK da kafa karıştırıcı bir kararla katıldı
AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın üniversite diploması olmadığı halde cumhurbaşkanı seçildiği iddiaları yıllardır cevapsız bırakılırken Yüksek Seçimi Kurulu aldığı son kararla adeta sorunun üzerine benzin döktü.
YSK, 24 Haziran’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde adaylardan daha önce istenen “noter onaylı diploma örneği verme” kuralını kaldırdı.
Konuyu Meclis gündemine taşıyan CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, “YSK’nın bu kararı Cumhurbaşkanı Erdoğan için mi alındı?” diye sordu.
Tüm’ün hükümete sorduğu sorular şöyle;
* 30 Nisan Pazartesi günü Resmi Gazete’de yayınlanan kararla, YSK’nın noter onaylı diploma koşulunu kaldırmasının gerekçesi nedir?
* YSK bu kararla 16 Nisan’da mühürsüz oyları kabul ettiği gibi, şimdi de mühürsüz diplomaları mı kabul edecektir?
* YSK’nın bu kararının Cumhurbaşkanı Erdoğan için alındığı iddiaları doğru mudur?
* AKP Genel Başkanı Erdoğan, YSK başvurusunda ibraz edeceği diplomayı kamuoyuyla paylaşacak mıdır?
* Ülkemizin geleceği diploması olmayan yöneticilere mi emanet edilecektir?
OKURDAN MESAJ
Kandil gecesi çalgılı eğlence olmazmış
Bir okurumdan gelen mesajı sizlerle de paylaşmak istedim. Din ticareti yaparak iktidara bağlılıklarını bildiren kimi kamu görevlilerinin işi nereye kadar vardırdıklarının kanıtı olarak ibret verici bir durum çünkü.
Gelen mesaj şöyle;
Can Bey; Geçtiğimiz hafta yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. Amatörce Klasik Türk Müziği korosuna katılan bir dostum, uzun süredir hazırlandıkları konser için tüm organizasyonu tamamlayıp, 27 Nisan Cuma günü verecekleri konsere tüm dost ve yakınlarını davet ettiler. Acıbadem Üniversitesi’nin konferans salonunda heyecan içinde son hazırlıklarını yaparken salona gelen kamu görevlileri İstanbul Valiliği’nin talimatı gereğince konserin iptal edildiğini bildirmişler. Gerekçe ise, “o gecenin kandil gecesi olması ve böyle bir gecede çalgılı eğlencenin yapılmasının uygun olmaması.” Türkiye’nin nereye gittiğinin somut bir kanıtı olarak sizinle paylaşmak istedim. Saygılarımla…
Ü.D (Adı bende saklı ama günün baskıcı koşullarını göze alarak ben yazmak istemiyorum.)
AFRİKA ATASÖZÜ: Aslan, ceylan, sırtlan, zebra yan yana koşuyorsa orman yanıyor demektir…
ÇOK GÜLDÜM
İki Pazar fıkrası
Yıldırım Tuna’dan gelen iki fıkrayı birlikte okuyalım;
Bir Gazete İlanı
Gazetede şöyle bir ilan çıkmış;
“Yalnız bir dişiye sahip çıkacak, yalnızlıktan kurtaracak birisini arıyorum. Çok gencim, güzelim. Ormanda uzun yürüyüşleri severim, arkadaşlarınızla mevcut ilişkinizi asla bozmam. Pikabınızın arkasında oturup heyecanlı bir yolculukla yapacağınız av, balık, birlikte kamp keyfine severek katılırım. Kış gecelerinde şöminenin önünde yatmak, mumlu romantik akşam yemeklerinde sizinle birlikte yemek yemek hoş olmaz mı? Bana dokunuşunuzun güzelliğine, heyecanına göre hemen karşılık veririm. işinizden döndüğünüzde sizi kapıda karşılarım. Hem de üzerimde sadece tabiat ananın bana verdiği şeyle.
Daisy.”
15.000 erkek anında gazetenin ilan müdürlüğünün telefonlarını çökertmiş. Hem de 2 yaşındaki dişi Alaska Kurdu için.
Aklını bozmuş
Psikiyatr, cinselliğe takmış bir hastayı muayene ederken kendisine net teşhisi koyabilmek için çekmecesinden beyaz sayfaların üzerine gelişi güzel dağıtılmış ‘Mürekkep Damlaları’ndan oluşan bir test kitabı çıkartmış. “Sayfalardaki şekilleri görür görmez o an aklınıza gelen ilk şeyi bana söyleyeceksiniz” demiş. İlk resmi gösterir göstermez adam, “İri göğüslü çıplak kadınlar” diye cevap vermiş. İkinci resme “Bir erkek ve bir kadın aşk yapıyorlar” diye atılmış, üçüncü resme “Çırılçıplak kadınlar belediye otobüsüne binmişler” deyince doktor kitabı kapatıp masasının üzerine bırakmış, “Ohooo, beyefendi ben böyle bir şey görmedim. Siz kafayı cinsellikle bozmuşsunuz” demiş şaşkınlığını gizleyemeyerek.
“B.. Ben mi?” demiş adam sinirlenip ayağa kalkarak, “Sabahtan beri bana bir doktor muayenehanesinde bulunmaması gereken uygunsuz, iğrenç şeyleri gösterip dur, ondan sonra terbiye abidesi kesilip karşıma geç ve aşağıla.. Yok ya?”
ŞAŞIRDIM
Sırrı Süreyya Önder absürt film senaryosu yazmış
HDP’nin renkli milletvekillerinden Sırrı Süreyya Önder’in CHP-İyi Parti-Saadet Partisi ve Demokrat Parti arasında kurulan 4’lü ittifakla ilgili sözlerini şaşırarak dinledim.
HDP Ankara Milletvekili Önder, CHP’nin İYİParti’ye umut bağlayarak hata yaptığını savunuyor bu konuşmasında.
Ancak asıl önemli nokta şu; Sırrı Süreyya Önder, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in cumhurbaşkanı seçiminde ikinci tura kalması durumunda “başkan yardımcılığı” için AKP ile anlaşacağını iddia ediyor.
Siyasette elbette “olmaz olmaz” kuralı vardır ama bu iddia bana çok absürt geldi.
ARTI TV’ye konuşan Önder, “Meral Akşener ve çevresi kendilerinin ikinci tura kalacağını iddia ediyorlar. Eğer ikinci tura kalmazlarsa CHP gibi bunlara umut bağlayanlar hüsrana uğrayacak. Eğer ikinci tura kalırlarsa gidip AKP ile anlaşacaklar. Başkan yardımcılığı konusunda” dedi.
Absürt senaryo demem bu cümleden ötürü. Çünkü Akşener’in ikinci tura kalamaması halinde gidip Erdoğan’la anlaşacağı akla gelir de ikinci tura kalırsa neden AKP’ye yanaşsın?
KOMİK
Pazarın aforizmaları
İki hafta aradan sonra bu Pazar da mizah yazarı İbrahim Ormancı’dan gelen duvar yazılarını paylaşmak istiyorum sizlerle;
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde; pireler berber, develer tellal iken, ben anamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken bu memlekette demokrasi varmış.
* * *
Futbolu bile kendimize benzettik. PAS’tan bahseden yok. Kum-PAS’tan bahseden çok.
* * *
O deyimi güncellemek gerek. Kuş uçmaz, cep telefonu çekmez bir yerde.
* * *
Eller gider Mars’a. Biz tavlada mars ederiz anca.
* * *
Gençken problem bunalmak. Yaşlanınca problem ise bunamak.
* * *
Heyhaaat. Leyleğin ömrü bile artık sosyal medyada birilerine laf sokmakla geçiyor hacııııı.
* * *
Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir. Tekdir ile uslanmayanın hakkı yandaş kanalları izletmektir.
* * *
Hayata sıfırdan başladım. Sıfırı tüketerek final yaptım.
* * *
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Deniz Baykal’a Antalya’dan 1’inci sıra milletvekilliği adaylığı teklif etmiş. Rahmetli Fikret Kızılok yaşasa “Süleyman hep başbakan” şarkısından sonra “Baykal hep milletvekili” şarkısını yapardı kesin.
* * *
Bir mumdur, iki mumdur, üç mumdur, dört mumdur, on dört mumdur. Hâlâ elektrikler gelmedi. Elimde kalan son mum da tükendi.
* * *
Klavye kahramanlığı söz konusu olunca, yiğidim, aslanım işkembeden atıyor.
* * *
“Hatasız kul olmaz” sözü “Hatsız kul olmaz” oldu. Çünkü herkesin bir cep telefonu var maşallah.
* * *
Dost, dost diye nicesine vardım. Bir çay söyleyen bile çıkmadı hacım ya.
* * *
Film gibi bir hayatım var ama figüran bile olamadım bir filmde yahu.
* * *
Devlet Bahçeli’nin antika otomobil sayısı 11’e çıkmış. Kendisi gibi merakı da antika.