Can Ataklı yazdı: İyi şeyler oluyor da, şu 'iş bitiricilik' nedeniyle çarçur edilen milyarların da hesabını sorabilsek...
Başbakan Erdoğan 10 yıllık iktidar dönemlerini anlatırken en övündüğü konuların başında duble yollar gelir. Başbakan kimbilir kaç kere “şu kadar duble yol yaptık, 79 yılda yapılandan fazla” diye anlatmıştır.
Şimdi Sezar’ın hakkını Sezar’a verelim.
Evet bu iktidar döneminde gerçekten çok fazla duble yol yapıldı.
Ama aslında yapıldı demek bana göre yanlış.
Çünkü gördüğüm kadarıyla gerçek duble yolların yapımına yeni başlanmış durumda.
Peki 10 yıldır yapılanları nereye koyacağız?
Hiçbir yere. O yollar yoktu zaten.
Şimdi konuyu açayım.
Araba kullanmayı severim. Bu nedenle bir haftayı bulan tatillerimde uçak yerine kendi arabamla gitmeyi tercih ederim.
Bu yıl da yaklaşık 15 gün boyunca kendi arabamla hayli uzun mesafe yaptım.
İstanbul, Bandırma, Balıkesir, İzmir, Aydın, Muğla, Fethiye, Burdur, Afyon, Kütahya, Bilecik, Sakarya, Kocaeli ve İzmit illerini katettim.
Her yer güya “duble yol” ama aslında öyle değil.
Şöyle: İktidar duble yollara başladığında neredeyse Türkiye’nin bütün yolları şantiye alanına dönmüştü.
Doğrudur, bir dönem saatler süren yolculuklarımız neredeyse yarı yarıya kısalmıştı.
Buna karşı duble yollarla ilgili pek çok pis koku saçan dedikodular da yapılıyordu.
Örneğin bu yolların yandaşlara verilmesi için bir yöntem bulunmuştu. Uzun yol yapımı için nitelikli müteahhit karnesi gerekiyor. Oysa bunlar içinde pek yandaş yok. Formül şöyle bulunmuştu; 30 kilometrelik yol yapımı için düşük nitelikli müteahhit karnesi kullanılabiliyor. Yandaşlar bulundukları bölgelerde bir araya gelip müteahhit firmaları kurarak 30’ar kilometrelik yol yapımlarını üstleniyorlardı.
Ancak hem bilgi ve beceri hem de makine parkı yetersiz olduğundan bu yollar çok düşük kalitede inşa edildi. Hemen hepsi daha yapıldıkları ilk yıl tekrar bakıma alınmak zorunda kalındı.
Şimdi gözlediğim kadarıyla küçük yandaş şirketler gittikçe palazlandı, yol yapmayı da öğrendiler, sermayeleri ve karne nitelikleri de arttı. İşte bu nedenle bütün yollarda hummalı bir çalışma var.
10 yılda yapılan duble yolların hepsi sökülüyor ve yerlerine adam gibi duble yollar yapılıyor.
Tabii bu durum trafiği de olumsuz etkiliyor. 20 kilometre temiz duble yolda gidiyorsunuz, sonra 15 kilometre tek şeride düşüyorsunuz.
Başbakan duble yollarla çok övünüyor ama, tavsiyem yapılan bütün yollarla ilgili raporlar istemesidir. Çünkü sanıyorum o zaman daha önce yapılan büyük soygunun da fotoğrafını görecektir.
İktidar “iş bitirici” mantıkla sorun yaratan her konuya anında atlıyor, açıkçası o an için sorun bir parça çözülmüş de oluyor, ama aradan biraz zaman geçince bu “iş bitirici” mantığın aslında ne büyük bir zarara yol açtığını görüyorsunuz.
Her şey sil baştan ve adam gibi yapılıyor da, geçmişteki ağır maddi kayıpları da birinin üstlenmesi gerekmiyor mu?
*****
Yeniden yapılan duble yollara örnekler
Tatil boyunca neredeyse 2 bin kilometre yol yaptım. Bazı gözlemlerimi aktarmak istiyorum.
Balıkesir Bandırma arasında yıllardır bir türlü bitemeyen duble yol var. Bu yıl da tam bitmemiş. Ama asıl kötüsü, iki yıl önce yapılan bölümlerin neredeyse tamamı bakımda.
Susurluk Balıkesir arası iki yıl önce bitmek üzereydi, şimdi yeniden yapılmış.
Balıkesir Akhisar arasında yol defalarca tek şeride düşüyor.
Manisa İzmir arası bitmiş gibi, yol gerçekten kaymak gibi olmuş.
Aydın Muğla arasında kaç kere tek şeride düştüğümüzü hatırlamıyorum bile.
Muğla’dan Gökova’ya inen yolun önemli bölümü yeniden yapılıyordu. Oysa bu yol geçen yıl da yapılmıştı. Tatil biterken onarım da bitmişti.
Marmaris girişi bir felaket. Geçen yıl müthiş bir çalışma vardı. Binlerce ağacın kesilmesine neden olan duble yol bitmek üzereydi. Kışın bitmiş. Ama aşırı yağmurlar nedeniyle istinat duvarları çökmüş, bu nedenle yol yeniden yapılıyor. Üstelik turizm mevsiminin tam ortasında.
İnsanın aklına “Bu Karayolları’nın hiç mühendisi yok mu” demek geliyor. Bölgenin kış aylarında ne şiddetle yağmur aldığı biliniyor, yok mudur bunun hesabı ki bir yağmurla koca yol çökmüş gitmiş.
Tabii bir de, “Marmaris yoluna onca masraf yapılıp ağaçlar kesilirken neden birkaç tünel açılmadı” sorusu geliyor akla. Tünel teknolojisi çok gelişti. Çetibeli’den sonra yapılacak iki tünel binlerce ağacı ve doğayı kurtarırdı.
Gökova Dalaman-Fethiye arasında da eski duble yollar sökülüyor, yenisi yapılıyor.
Fethiye Burdur yolu hesapta duble gibi ama, eski usul asfalt kaplandığı için aşırı sıcaklarda eriyor, bu nedenle sık sık mıcır dökülüyor. Sonuçta yolun sonuna geldiğinizde arabanız yara bere içinde kalıyor.
Burdur Afyon yolunda da sayısız kere tek şeride düşüyorsunuz. Ama yapılan yeni yol gerçekten adam gibi.
Afyon Kütahya arası da benzer durumda. Bozüyük Adapazarı yolu ise gerçekten olağanüstü. Paraya kıyıp baştan adam gibi yapmışlar. O yolun eski hâlini bilen bilir, azap yolu gibiydi.
Sonuçta, iyi şeyler oluyor da, şu “iş bitiricilik” nedeniyle çarçur edilen milyarların da hesabını sorabilsek.
*****
Köprü çilesi devam ediyor. Bir yakadan diğerine geçmek birkaç saati bulabiliyor. Diyanet’ten cevap bekliyoruz: “Köprüyü kullananlar seferi sayılır mı?”
*****
Vaktin bolsa TTNet’e abone olmayı dene
Evinize kablosuz internet bağlatmak için TTNet’e başvurdunuz mu?
Ben o hatayı yaptım. Reklamların cazibesine kapılıp “kamu alanlarında da yararlanırım” diye düşünerek TTNet’ten bir paket satın almak istedim.
İnternet üzerinden başvuruyu yaptım. Bir gün sonra aradılar, “çarşamba ya da perşembe günü bağlantınız yapılacak evde kimse var mı?” diye sordular.
“Bekleyeceğiz” dedim. Çarşamba günü bir kurye modem cihazını getirdi. “Herhalde ertesi gün de bağlanır” diye düşünerek perşembe evde bekledim.
Gelen giden olmadı. TTNet’i aradım. Tam 1 saat 45 dakika çeşitli numaraları tuşlayarak karşıma bir müşteri temsilcisi çıkmasını bekledim. Olmadı. “Müşteri temsilcimize bağlıyoruz” anonsundan sonra 20’şer dakikalık beklemelerden bir sonuç alamadım.
Cuma sabahı mucizevi biçimde 10’uncu dakikada karşıma biri çıktı. “Biz bağlamıyoruz, ya kendiniz bağlayın ya birini çağırın” dedi.
Uğraştım, beceremedim. Bilgisayarla doğmadık ki. Çaresiz birini çağırdık. Benim bilgisayarım küçük ve CD sürücüsü olmadığı için o da yapamadı.
Şimdi çaresiz bekliyorum. Bilgisayardan anlayan bir teknik ekip bulursam kablosuz internete kavuşacağım.
Türkiye’nin en kıymetli şirketini sadece bir yıllık kârına alan yabancıların reklamlarda anlattıkları hizmetlerin hiçbirini yerine getirmeyerek Türk halkını aşağıladıkları hissine kapıldım nedense.