loading
close
SON DAKİKALAR

Dünya Bankası, AKP iktidarına güvenmiyor

Can Ataklı
Tarih: 13.02.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Üniversiteleri kapatmak de nedir?

ŞAŞIRDIM

Üniversiteleri kapatmak de nedir?

Sonunda iktidar depremzedelerin barınması için çareyi buldu.

Üniversiteleri kapatmak.

Peki üniversiteler kapatılınca ne olacakmış.

Öğrenciler memleketlerine döneceklermiş, böylelikle devlete ait yurtlar boşalacakmış, depremde evlerini kaybedenler de buralara yerleştirilecekmiş.

Tam bir akıl tutulması.

Tam bir çaresizlik.

Tam bir ne yapacağını bilememek.

Üniversitelerin kapatılması cinayettir.

Öğretime ara verilmesi olacak şey değildir.

Hatta ilk ve orta dereceli okulların tatilinin bile uzatılması büyük yanlıştır.

Savaşlarda bile okullar kapatılmamıştır.

Çünkü geleceği kurtarmak için savaş bile olsa eğitimin devam etmesi gerekir.

Bunun da ötesinde henüz ergenlik çağına bile gelmemiş olan çocukların savaş, büyük afet, büyük yıkıntıların yaşandığı ortamlardan olabildiğine uzak tutulması gerekir.

Çocuklar, özellikle deprem bölgesindeki çocuklar büyük bir travma yaşadılar, böyle bir ortamda onları yaşanan acı gerçeğin tam ortasında tutmak en hafif deyimiyle vicdansızlıktır.

Deprem bölgelerinde barınma olanaklarının yaratılmasının dışında bütün çocukların bir arada tutulması, gün boyu yaşlarına göre eğitim verilmesi, oyunlar oynatılması gerekir.

Bütün pedagoglar “Aman çocuklarınızın yanında depremin acı gerçeklerinden konuşmayın, özellikle televizyonlarda deprem görüntülerini izletmeyin” uyarısında bulunurken okulları kapalı tutup çocukları ve şimdi de gençleri dehşetin tam ortasında bırakmak ne demektir?

Tekrar dönelim üniversitelerin kapatılmasına.

Deprem bölgesinde kaç tane sağlam yurt var, bu biliniyor mu?

Diğer kentlerde boşaltılacak olan yurtlarda kimler kalacaktır, deprem bölgesinde yaşayanların zaten başka bir yerde konaklama olanağı olanlar kentleri terk ettiler, diğerleri ise asla bulundukları yerden ayrılmazlar.

Aile göçleri yaşanabilir ama bunların da hiçbiri öğrenci yurtlarını tercih etmezler.

Bu durumda yurtlara Suriyelilerin yerleştirildiği iddiaları inandırıcı olmaya başladı.

Bunun yanı sıra, okulları tatile girdiği için yurtlardan ayrılmak zorunda kalan öğrenciler ne yapacaktır?

Bugün hem okuyan hem de çalışarak üniversite giderlerini karşılamaya çabalayan binlerce öğrenci var, bu gençler sokaklarda mı kalacaktır?

Aynı şekilde sadece yurtlarda kalmayan birkaç arkadaş bir araya gelip ev tutan öğrenciler ne yapacaktır?

Mayıs’ta ya da Haziran’da seçim var, bu öğrenciler nerede oy kullanacaktır?

Belli ki iktidar depremdeki büyük beceriksizliğini örtbas etmek için akla ziyan bile olsa her türlü şeyi yapmaya hazırdır.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Saray medyasını izleyenler korkunç yıkıntılar önünde pembe haberler yayınlıyor

Deprem bölgesinde çok sayıda gazeteci var.

Kimi haber kanalları birkaç aylık masraflarının iki üç katını şu birkaç günde yaptılar bölgeden sürdürdükleri yayınlar nedeniyle.

Ancak birkaç televizyon hariç, saraya bağımlı olan kanallar olumsuz tek satır haber bile vermiyor.

Bu kanallar sadece kurtarma ekiplerinin arama yaptıkları yerlerin önüne kuruyorlar düzenlerini ve sürekli buradan yayın yaparken “AFAD’ın başarılarını, devletin ne kadar güçlü olduğunu, Erdoğan’ın her şeye yetiştiğini” anlatıyorlar ve kimsenin itiraz edemeyeceği hamasi sözleri söylüyorlar.

Ayrıca neredeyse dakika başı “Bu dünyanın gördüğü en büyük deprem, hiçbir ülke bununla başa çıkamazdı” sözleriyle de iktidarın gecikmesi, gereken önlemleri alamaması ve milleti perişan etmesi gizlenmeye çalışılıyor.

Tabii durum böyle olunca bütün gerçekler sosyal medya üzerinden konuşuluyor.

Elbette bunların bazılarının kasıtlı ve yalan olduğu da anlaşılıyor ama bu tür haberler gerçeklerin yüzde birini bile bulmuyor.

Saray televizyonları 24 saat yayın yaparken bazı YouTube kanalları ise bütün televizyonların reytinglerini aşan izlenme oranlarına kavuşuyor.

Çünkü bu YouTube kanallarında gerçekler sansürlenmeden, gizlenmeden, saptırılmadan dile getiriliyor.

Durum böyle olunca da AKP iktidarı deliye dönüyor ve troller harekete geçirilerek gerçekleri anlatanlar karalanmaya, kirletilmeye çalışılıyor.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Vahşice dövme hatta kulak kesme, devletin görevlisinin yapacağı işler değildir

Deprem bölgesinde onca acı yaşanırken hepimizi öfkeden delirtecek çirkinlikler de oluyor.

Yıkılan evlere girip soygun yapanlar, mağaza ve dükkanları yağmalayanlar, yardım kamyonlarının önünü kesip malları çalanlar bu acılı günlerde herkesi çıldırtıyor.

Bunların benzerini 1999 depreminde de yaşamıştık, depremin ardından bu konularda alınması gereken önlemler de defalarca dile getirilmişti.

Ancak iktidar hiç konuda olmadığı gibi bu konuda da hiç ders almamış, bu nedenle bu çirkinlikler son depremde daha da fazla yaşandı.

Buna karşı depremden üç gün sonra bu tür olayların artması elbette suçüstü yakalanmaları da beraberinde getirdi.

Polis ve vatandaş, yağma yaptığını gördüğü kişileri yakaladıktan sonra adeta linçe tabii tutu.

Onlarca görüntü izledim bu konuda, o hırsız uğursuz, yağmacı takımı benim de içim öfkeden kabartsa da gördüğüm manzaraların bazıları başımı döndürdü.

Özellikle polislerin aşırı şiddet uygulamaları aslına kabul edilemez.

Hele bir görüntü var ki, üzerindeki üniformadan ne olduğu anlaşılamayan bir kişi yakaladığı kişiyi feci şekilde dövdükten sonra bir de kulaklarını kesiyor.

Devlet bunu yapamaz.

Yaparsa örnek olur, vatandaş da aynısını yapmaya kalkar ve ortalık yangın yerine döner.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Dünya Bankası, AKP iktidarına güvenmiyor

Büyük deprem dünyanın pek çok ülkesinde de derin etki bıraktı, pek çok ülke Türkiye’ye yardım için sıraya girdi.

Dünya Bankası da Türkiye’ye deprem yardımı için 1 milyar 780 milyon dolarlık bir fon ayırdı.

Ancak Dünya Bakası bu fonu direk hükümete göndermiyor.

Bankanın yetkililerinin açıkladığına göre kurulacak fon belediyeler düzeyinde temel altyapının yeniden inşası için kullanılacak.

Dünya Bankası’nı böyle uygulamaya yapmaya iten temel neden bu iktidara olan güvenin azalması.

Belli ki Dünya Bankası yetkilileri böyle bir paranın direk hükümete verilmesi halinde bunun gerekli alanlarda kullanılmayacağına inanıyor.

AKP iktidarı Türkiye’yi dış dünyada işte bu kadar itibarsız hale getirdi.

BUNU YAZMAK GEREK

Millet AFAD’dan çok Haluk Levent’e güveniyor

Depremle birlikte AKP iktidarının 23 yıldan nasıl ders almadığı ve sadece “Ben bilirim” edasıyla nasıl bir yıkıma neden olduğu gerçeği artık silinemez biçimde ortaya çıktı.

AFAD diye bir şey kurmuştu Erdoğan, sırf AKUT, Sivil Savunma, itfaiyeler ve elbette ordu gibi kurumları bir kenara bırakmıştı “Yaparsak bunu da biz yaparız” mantığı ile.

Ama bir depremle foya ortaya çıktı.

AFAD yönetiminin bu konularda en ufak bilgisi olmadığı gibi hiçbir hazırlık da yapmadığı anlaşıldı.

AFAD ekipleri içinde deprem alanında fedakarca çalışanları elbette hariç tutuyorum, ama AFAD’ın yönetiminin hiç güven vermediği ortada.

Şimdi yardımların da hepsi AFAD üzerinden yapılıyor.

Ama milletin büyük bölümü bu AFAD’a güvenmiyor.

Herkesin dilindeki soru şu: “Yapılan para bağışlarımız gerçekten depremzedeler için harcanacak mı?”

Milletin büyük bölümü AFAD’a güvenmiyor ama bir sivil toplum girişimi olan Halut Levent’in AKBAP kuruluşu şu sıralar çok itibarlı.

AKP’ye güvenmeyenler yardımlarını buraya yapmak istiyor.

Ancak iktidar buna da uyandı ve AHBAP’ı elinden geldiğince devre dışı bırakmak istiyor.

Dinci kanallarda Haluk Levent yerden yere vuruluyor.

Haluk Levent sonunda dayanamadı ve “Bize gelen bütün yardımları AFAD’a aktaracağız, koordinasyonu orası yapacak” dedi.

Bu da yardım etmek isteyenleri yeniden düşünmeye sevk etti.

OKURDAN MESAJ

Can Bey merhaba

Yıldırım Tuna’nın Mısır fıkrasını okuyunca aklıma geldi. Mısır, Türkiye’den vize istemiyordu. Mısır’a gittikten sonra kapıda vize alabiliyordunuz. Artık öyle değil. Mart ayında, Mısır gezisi için “Tatil Sepeti” ile görüşünce karşımıza vize sorunu çıktı. Mısır Aynen Schengen vizesi gibi birtakım evraklar istiyormuş.
Biri de seyahat gerekçesi ve konaklama rezervasyon belgesi. Belgeyi almak için rezervasyon gerekli. Rezervasyon yaptırıp vize gecikirse seyahate bir ay kala rezervasyon iptal olmuyor. Serbest dolaşım derken, Suriyeliler serbest dolaşıyor, Arap bile Türklerden vize istiyor. “Ya Mısıra kaçarsak”… İşte “Yeni Türkiye.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları