loading
close
SON DAKİKALAR

Dünyada ortak panik; ya cep telefonumuz patlatılırsa

Can Ataklı
Tarih: 19.09.2024
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Günlerdir HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun “Anayasanın ilk üç maddesi” ile ilgili başlattığı tartışmanın içindeyiz. Burada en dikkat çekici konu HÜDA PAR dışındaki hiçbir partinin bu konuda destek vermemesi.

İlk üç madde değil, asıl hedef bu

Günlerdir HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun “Anayasanın ilk üç maddesi” ile ilgili başlattığı tartışmanın içindeyiz.
Burada en dikkat çekici konu HÜDA PAR dışındaki hiçbir partinin bu konuda destek vermemesi.

AKP yetkilileri HÜDA PAR’a sert suçlamalarda bulunmadan da olsa anayasanın ilk üç maddesi ile ilgili bir değişikliğin söz konusu olmadığını açıkladılar.AKP yetkilileri HÜDA PAR’a sert suçlamalarda bulunmadan da olsa anayasanın ilk üç maddesi ile ilgili bir değişikliğin söz konusu olmadığını açıkladılar.

Bu açıdan bakınca başta AKP olmak üzere dinci bütün kesimlerin bu üç madde ile sorunları olmadığı algısı yaratılıyor.

Ancak aynı süreçte AKP ısrarla “yeni anayasadan” söz ediyor.

Bu anayasanın darbe ürünü olduğu, Türkiye’ye yakışan bir anayasa yapılması gerektiğini söylüyorlar.

Bu köşede ve gerek YouTube gerekse Flashhaber’de ısrarla “Bu anayasanın neredeyse tamamına yakını değişti, yeni anayasayı neden istiyorsunuz, ilk üç madde ile ilgili bir sıkıntı yoksa neden yeni anayasaya ihtiyaç duyuyorsunuz?” diye soruyorum.

Aslında cevabı biliniyor bu sorunun.

Siyasal İslamcıların mutlaka değiştirmek istedikleri 4 madde var.

Bunları değiştirebilir ya da tümüyle ortadan kaldırırlarsa ilk üç maddenin neredeyse hiç önemi kalmayacak.

Bunlardan biri 14’üncü madde.

MADDE 14 

Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden hiçbiri, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve insan haklarına dayanan demokratik ve lâik Cumhuriyeti ortadan kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.

Anayasa hükümlerinden hiçbiri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz.

Bu hükümlere aykırı faaliyette bulunanlar hakkında uygulanacak müeyyideler, kanunla düzenlenir.

TAM KORUMA

Bu madde ile laiklik tam anlamıyla tanımlanıyor ve tam koruma altına alınıyor.

Anayasanın ilk üç maddesindeki koruma kalkanını kaldırsanız dahi bu maddenin varlığı laikliğin tümüyle uygulamadan kaldırılmasını önlüyor.

Bugün anayasanın ilk maddelerinde laiklik olmasına rağmen bunun uygulanmadığını ve neredeyse yok edildiğini hepimiz biliyoruz.

Buna karşı laiklik ilkesi ile ilgili cezai maddeler yasalarda duruyor.

Bugün hiçbir şey yapılamasa bile laikliğe karşı işlenen suçlar günü geldiğinde müeyyide ile karşılaşacaktır.

İktidar, laiklik anayasada durduğu sürece yasalarda da düzenleme yapamıyor.

Erdoğan’ın rahatsız olduğu diğer madde ise şu;

MADDE 24

Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.

14 üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve törenler serbesttir.

Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz.

Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır.

Kimse, Devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini kısmen de olsa, din kurallarına dayandırma veya siyasi veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya din duygularını yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.

MEDRESE EĞİTİMİ

Siyasal İslamcıların en rahatsız olduğu madde bu.

Çünkü burada her türlü din eğitiminin devlet denetimi altında olduğu vurgulanıyor. Ayrıca din istismarı da açıkça tanımlanarak bu aykırı eylemler yasaklanıyor.

Devlet denetimi dışındaki dini eğitimler AKP iktidarı sırasında her tarafı sardı.

Sağlanan iklim sayesinde tarikatlar, cemaatler okullar, kurslar açtılar, küçücük çocuklar yatılı eğitim adı altında ailelerinden alındı, medrese eğitimi tarzı eğitimler verilmeye başlandı.

Bunların hepsi anayasal suçlar ama şu anda bir şey yapılamıyor.

İktidar gelecekte başlarına bir tehlike gelmemesi için bu maddeyi de yok etmek istiyor.

Gelelim milli eğitimle ilgili Siyasal İslamcıları çok rahatsız eden bir başka anayasa maddesine;

MADDE 42

Kimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.

Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir.

Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.

Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz.

İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.

Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, Devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenir.

Devlet, maddi imkanlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır.

Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez.

Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tabi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası andlaşma hükümleri saklıdır.

DİNDAR-KİNDAR

Bu madde ile laik eğitim tam anlamıyla koruma altına alınıyor.

Bugünkü milli eğitim bakanının getirdiği yeni müfredatın ve okullara sokulan ÇEDES’in uygulanması mümkün değil. Ama gözler ilk üç maddeye çevrilmeye zorlanınca bu açık anayasa maddesi gizleniyor.

Milli eğitimde uygulanan “dindar-kindar” müfredat aslında bu maddeye göre asla yapılamaz.

Ancak fiili durum yaratarak eğitimi bilimsellikten çıkarıp dini bir kimliğe kavuşturdular.

Bu madde ise aslında tepelerinde duruyor, şimdi uygulanamasa bile bir iktidar değişikliğinde eğitimi bu hale getirenlerden mutlaka hesap sorulacaktır.

Ayrıca bu madde ile Türkçeden başka bir anadil ile eğitim yapılamayacağı da kesin dille belirtiliyor.

Ve gelelim Türk olma ile ilgili maddeye.

MADDE 66

Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.

Vatandaşlık, kanunun gösterdiği şartlarla kazanılır ve ancak kanunda belirtilen hallerde kaybedilir.

Hiçbir Türk, vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz.

Vatandaşlıktan çıkarma ile ilgili karar ve işlemlere karşı yargı yolu kapatılamaz.

MUHALEFETE GÖREV

İşte AKP’nin ve destek aldığı dinci kesimlerin asıl hedefi bu 4 maddedir.

Muhalefet yeni anayasa hazırlıklarında bu dört maddenin nasıl yazılacağına ya da bu maddelerin olup olmayacağına bakmak zorundadır.

İlk üç madde içinde AKPyi ve dincileri laiklik tanımı dışında rahatsız eden bir şey yok zaten.

O halde laiklik tanımı üçüncü maddede dursa bile bu 4 madde ortadan kaldırılırsa Türkiye’nin bir din devletine dönüşmesini önlemek çok zor olacaktır.

BUNU YAZMAK GEREK

Dünyada ortak panik; ya cep telefonumuz patlatılırsa

Muhtemel şüpheli olarak İsrail’in yaptığına inanılan “çağrı cihazı patlaması” tüm dünyada yepyeni bir paniğe neden oldu.

Bugüne göre hayli ilkel bir teknolojiye sahip çağrı cihazlarının aynı anda patlatılması neredeyse herkesin cebinde olan cep telefonlarının da aynı biçimde bir bombaya dönüştürülebileceği korkusu yarattı.

Pek çok kişi “üçüncü dünya savaşı çıkacak deniyor ama buna gerek yok, herkesi bulunduğu yerde yok etmek mümkün” diye konuşuyor.

Sadece cep telefonları mı?

Uydular, güvenlik kameraları, teknolojinin tüm unsurlarının kullanıldığı benzinli, mazotlu, elektrikli otomobiller, bilgisayarlar, tabletler, televizyonlar birer silah olarak kullanılabilir.

Hayatımızı çok kolaylaştıran teknolojik cihazlar kim bilir belki de kendi sonumuzu getirecek şeylerdir.

ŞAKA GİBİ

İnternet, damacana sudan ucuzmuş

Türk Telekom Genel Müdürü Ümit Önal: “4 kişilik bir ailenin ayda 5-8 damacana su tükettiğini düşünürsek Türkiye’de internet tarifeleri sudan ucuz” demiş.

Adam koca kurumun başına getirildiğine göre herhalde okumuş yazmış biridir.

Gelin görün yaptığı kıyaslama akıllara ziyan.

Ona bakarsanız internet bir ailenin ekmek için harcadığından da ucuz.

Peki et fiyatlarıyla kıyaslayalım bakalım, ya da toplu taşıma ücretiyle.

İktidarın yarattığı bu güç şımarıklığından artık illallah yani.

SOSYAL MEDYADAN

Trol rezilliği

YouTube’da dün yaptığım konuşmada Özgür Özel’in rakı ile ilgili konuşmasının bir tabuyu yıktığını anlattım.

AKP trolleri bu konuşmamdan sadece tek cümleyi bile değil sadece iki kelimeyi alıp yine linç kampanyası açmış.

“Bıktım artık bu ahlaksızlıktan” diyeceğim de faydası yok ki.

Fıtratları bu.

 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları