loading
close
SON DAKİKALAR

Ekmeği ucuz olsun diye değil spor olsun diye sıraya girip Halk Ekmek’ten alıyorlarmış

Can Ataklı
Tarih: 26.01.2022
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; İktidar şaşkın. Medyası ondan da şaşkın. Çünkü zaten talimat almadan iş yapamıyorlar bir de yaşanan sorunlara kendileri çare bulmaya kalkınca iyice çuvallıyorlar. Son günlerde kar-tipi altında bile Halk Ekmek büfeleri önünde ekmek almak için kuyruğa girenleri çok görüyoruz.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Doğru Parti genel başkanı Rifat Serdaroğlu son yazısını göndermiş.

Erdoğan’ı anlatıyor Serdaroğlu ve “Her şeye rağmen baskılara boyun eğmeyeceklerini” anlatıyor yazısında.

Hayli ilginç ve güçlü bulduğum bu yazıyı sizlerle aynen paylaşmak istedim;

Erdoğan, beyefendi midir?

Bir beyefendi, rakiplerine karşı şu sözleri asla kullanmaz;

“Ulan ahlaksızlar, adiler, cibilliyetsiz, zürriyetsiz , çamur, mankafa, alçak, şerefsiz, yalaka, geri zekalı, vampir, dönek, çakal, ölü sevici, soysuz, havlatma adamlarını.”

Bu kötü sözleri Erdoğan’ın söylediğiyle ilgili görüntülü ve yazılı belgeler mevcuttur. Türk yargısının, bu sözleri ya hakaret saymaması ya da Erdoğan’a ceza vermesi gerekir…

Erdoğan, demokrat mıdır?

Erdoğan; “Demokrasi, bizim için amaç değil, hedefe ulaşacak araçtır. İstediğimiz istasyona geldiğimizde, trenden ineriz” demiştir.

Erdoğan, “Anayasa Mahkemesi tarafından ‘laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu’ gerekçesiyle mahkum edilmiş” sabıkalı AKP’nin Genel Başkanı’dır.”

Erdoğan “Cemaat ve biz, aynı hedefe farklı yollardan giden iki ayrı yapıyız. Hedefimiz birdir” demiştir,  Yargıtay Genel Kurulu, Fethullah Gülen CemaatiniTürkiye’yi şeriat devletine götürmek için kurulmuş, silahlı bir terör örgütü olarak kabul etmiştir.

Erdoğan, biat kültürüne inanır. Şartsız itaat ister. Lügatinde ‘tartışma-itiraz etme’ yoktur.

Erdoğan, Cumhuriyet kurulduğundan bu yana, “Bakan döven” ilk Başbakandır.

Erdoğan dışa karşı cesur mudur?

Trump, “Sert adamı oynama, aptallık etme” diye Erdoğan’a hakaret etti, Erdoğan sustu!

ABD Temsilciler Meclisi Erdoğan’a “Senin Türkiye dışında yasal yolla elde edinilmemiş malın-paran var, araştırma başlatıyoruz” dedi. Erdoğan, “Benim Türkiye dışında malım yoktur” demek cesaretini gösteremedi!

Türkiye’nin 24 Eylül 1991 de üye olduğu FAFT Mali Eylem Gücü, Türkiye’yi Gri Liste’ye alarak kara para aklayan, terörün finansmanını ve uyuşturucu geçişini engellemeyen ülkeler arasına aldı. Erdoğan, “Böyle bir şey yok. İspat edin. Yoksa, İstanbul Sözleşmesi’nden çıktığım gibi üyelikten çıkarım” deme cesaretini gösteremedi. Sustu!”

Erdoğan vatandaşlarına karşı nasıldır?

Erdoğan, Mersin’de, ürününün tarlada kaldığını ve aç olduğunu söyleyen bir çiftçiye; “Al ananı da öyle git ulan” diyecek kadar güçlüdür. Soma’da, kendisini protesto eden bir vatandaşı markete kadar “Kaçma lan İsrail dölü” diye kovalayıp, tokatlayacak kadar güçlüdür.

Erdoğan, doğru konuşur mu?

Erdoğan Gezi olayları sırasında, “Başörtülü bacımı yere yatırdılar üzerine işediler, bebesini tekmelediler. Hepsinin görüntüleri elimizde, Cuma günü göstereceğim” dedi ama aradan yüzlerce Cuma geçti, görüntüler bir türlü ortaya çıkmadı!

Erdoğan Gezi olaylarında, “Camiye postalları ile girdiler, içki içtiler, orada seviştiler” dedi. Cami müezzini “Böyle bir şey olmadı” dedi. Doğru söylediği için gariban müezzini sürdüler! Gazeteciler de böyle bir olayın olmadığını söylediler!

Erdoğan tok gözlü müdür?

Erdoğan “tüm servetinin bir nişan yüzüğünden ibaret olduğunu” söyler. 1150 odalı sarayla yetinmedi, Marmaris’te yazlık saray, Ahlat’ta baharlık saray yaptırarak milyonlarca dolar harcadı. Cuma namazına yüzlerce arabayla gider.

Erdoğan, bir daha Cumhurbaşkanı adayı olabilir mi?

Anayasa 101 maddesine göre, bir kişi en fazla İKİ DEFA Cumhurbaşkanı seçilebilir. 101. Maddenin son fıkrasında yer alan ‘Cumhurbaşkanının seçimine ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir’ hükmünün gönderme yaptığı yasa ise 26 Ocak 2012 tarihli ‘Cumhurbaşkanlığı Seçim Kanunudur.’ Bu kanun 25 Nisan 2018 tarih ve 7140 sayılı yasanın 3. Maddesiyle değiştirilmiştir. Bu değişiklikle Erdoğan’ın bir daha aday olabilmesi için ‘TBMM tarafından seçimlerin yenilenmesi kararıyla’ bir yol açılmak istenilmiştir. Anayasalar genel ilkeleri belirler. Bu genel ilkelerin uygulanma esasları yasalar, tüzükler, yönetmeliklerle düzenlenir. Her hukuk devletinde var olan ‘Hukuk normları hiyerarşisi’ ilkesi, bir alt normun, bir üst hukuk normuna aykırı olamayacağını belirler. Erdoğan’ın 3’üncü defa Cumhurbaşkanı adayı olması ancak Anayasa değişikliği ile olabilir…

Sonuç;

Karakter özelliklerini, kendi sözleriyle yazdığımız Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığına yakışıp yakışmadığı Türk Milleti’nin bileceği iştir.

Fakat Erdoğan, Türk Milleti’nin kendisine emanet verdiği “Devlet Gücünü” baskıyla zulümle ve hukuk tanımazlıkla, tekrar aday olabilmek uğruna Türk Milleti’ne dayatmak istemektedir.

DOĞRU Parti olarak böyle bir oyuna gelmeyeceğiz. Aynı zamanda diğer partileri de uyarmaya devam edeceğiz.

Her şey Türk Milleti’nin gözü önünde olacaktır.

Erdoğan ve adamları, Anayasa tanımaz tutumlarını sürdürürlerse, elbette ki, bizler yani “Silahsız Kuvvacılar” direneceğiz ve Büyük Atatürk’ün emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti Devletine sahip çıkacağız.

Görelim bakalım el mi yaman, Atatürk’ün Askerleri mi yaman…

ŞAŞIRDIM

Konuşurken kendini yalanladı aslında

İran’la bir “gaz sıkıntısı” yaşadık hatta yaşamaya devam ediyoruz belki de.

Saray sorunun çözüldüğünü söylüyor ama buna ne kadar güvenilir şu anda bilmek mümkün değil.

İran “boru hatlarındaki bir arıza nedeniyle, 10 gün boyunca gaz vermeyi keseceğini” bildirdi.

Ancak asıl nedenin arıza değil, saray iktidarının gaz parasını ödememesi olduğu ileri sürüldü.

İddialara göre ya boyunca pahalı gaz almamak için, eldeki rezerv kullanılmıştı, şimdi rezerv bitip gaz alımı başlayınca da elde para olmadığı için ödemeler gecikmişti, İran da gazı kesmişti.

Bu iddiaları yalanlıyor sarayın adamları ancak yalanlarken bile aslında sanki doğruluyorlar.

Sarayın enerjiye bakan ismi Fatih Dönmez “3 gündür böyle sıkıntı ile karşı karşıyayız. İlk etapta sanayi ve iş verenlerimizle temasa geçmek suretiyle 10 günlük süreci biraz fedakârlık yaparak nasıl atlatırız, onun planlamasını yaptık” dedi.

Dönmez daha sonra “Hafta sonu bakan yardımcımızın başkanlığında bir ekibimizi İran’a gönderdik. ‘Mümkünse tehir edelim, kış sonrasına bırakalım, mümkün olursa kısaltalım akış başlasın’ dedik. Onlar da mümkün olduğunca çalışacaklarını belirttiler. Tekrar bir gaz akışı olabilir mi diye şartları değerlendiriyorlar. Biz mümkün olduğu kadar kısa süre içinde sorunun kaldırılması için girişimde bulunduk” diye konuştu.

Bakana sormak gerek, eğer gerçekten bir arıza varsa bu nasıl sonraya tehir edilebilir acaba?

Ardından ne olduysa oldu ve İran tekrar gaz vermeye başladı.

Bir arıza daha sonraya bırakılamayacağına göre galiba para ödendi.

İyi de para nereden bulundu?

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

İmamoğlu’nu batırmak isterken kendileri batağa saplandı

İktidarın kar oyunu da tutmadı.

Günlerdir heyecanla bekliyorlardı.

Kar yağacak, hayat felç olacak, İBB hiçbir soruna yetişemeyecek.

Sonunda kar yağdı.

Hem de ne yağmak, adeta bir tufana uğradı İstanbul ve çevresi.

Saray trolleri anında yayına başladılar.

Aynı anda aynı cümleyi kullanan yüzlerce tweet atıldı.

İmamoğlu istifaya çağrıldı.

Görüntüler, röportajlar yayınladılar.

Millet saatlerdir yollardaydı, kimse yardıma koşmuyordu. Yollar tuzlanmıyordu.

Ama ayırımcılık yapmaktan gözleri o kadar dönmüştü ki küçük bir ayrıntıyı atladılar.

Trafik görüntüleri, feryat figan yapılan röportajlar İstanbul Büyük Şehir Belediyesi sorumluluk alanında değildi.

İstanbul’da kent içi ulaşımda çok ciddi bir aksama yoktu.

Elbette yoğun kar yağdığı sırada sıkışıklıklar oldu.

Buna karşı saatlerce kimsenin yardım bile ulaştıramadığı yerlerin sorumluluğu saray iktidarındaydı.

TEM otoyolu, E-5 karayolu, müteahhitlerin yaptığı Kuzey Marmara Otoyolu, İstanbul Yeni Havalimanı neredeyse tamamen devre dışı kalmıştı.

Devlet buralara yetişememişti.

Aynı sırada İmamoğlu “Benim sorumluluk alanım, senin sorumluluk alanın diye bakmadan her yere yetişmeye çalışıyoruz” diyordu.

Trolün de akıllısının gerekli olduğunu bu iktidarın anlaması mümkün mü?

Görünen o ki pek mümkün değil.

Yoksa bunca aptalı seferber eder miydi hiç?

ÜZÜLDÜM

Bir yazıda bu kadar mı çok yanlış olur?

Oluyor işte.

Ama insanı da kahrediyor.

Nasıl yaptım ben de bilmiyorum.

Ama dünkü bir yazıdaki yanlışlara bakar mısınız?

Partinin adı Büyük Türkiye Partisi değil, Bağımsız Türkiye Partisi.

Parti başkanını adı Mustafa Baş değil Hüseyin Baş.

Yaşayan Atatürk kitabını yazan İsmail Özkan değil İsmail Çetin.

Peki üç cümlede bu kadar fahiş üç yanlış nasıl oluyor?

Bir anlasam.

Binlerce kez özür ilerim.

Sizden, Bağımsız Türkiye Partililerden, Hüseyin Baş’tan, İsmail Çetin’den.

ŞAŞIRDIM

Camilerde toplanan yardımlar nereye gidiyor?

İddia bir okurumdan geldi.

Ardından tanıdığım bazı cami görevlilerine sordum, kaçamak cevaplar verdiler, “Bize yukarıdan ne söylenirse onu yaparız” dediler.

Demek ki iddia doğru.

Konuyu şöyle özetleyeyim;

Camilerde hemen her gün para toplanıyor.

Özellikle Cuma günleri hasılat hayli yüksek oluyor.

Cami inşaatı için, kuran kursuna destek, cami giderleri için adı altında çok ciddi miktarlarda para toplanıyor.

Bütün camileri dikkate alırsanız rakamın büyüklüğü de görülüyor.

90 bin üzerinde camii var ülkemizde.

Peki bu paralar gerçekte nereye gidiyor?

Toplanan paranın yarısı doğrudan Diyanet Vakfı’na gidiyormuş.

Kalan paradan imam  ve müezzine huzur  hakkı adı altından 50-100 TL  ödeniyormuş.

En son geri kalan para da  ilgili camiye veya Kur’an Kursuna gönderiliyormuş.

“Ne var bunda, sonuçta yine hayır işine gidiyormuş işte” diyenler çıkabilir.

Ama öyle değil, çünkü camiye gelip bu bağışları yapanların muhtemelen hiçbiri paylaşımın böyle olduğunu bilmiyor.

Yani yapılan tamamen duygu sömürüsü ile Diyanete para toplamaktır bu da en hafif deyimle ayıptır.

ÇOK GÜLDÜM

Ekmeği ucuz olsun diye değil spor olsun diye sıraya girip Halk Ekmek’ten alıyorlarmış

İktidar şaşkın.

Medyası ondan da şaşkın.

Çünkü zaten talimat almadan iş yapamıyorlar bir de yaşanan sorunlara kendileri çare bulmaya kalkınca iyice çuvallıyorlar.

Son günlerde kar-tipi altında bile Halk Ekmek büfeleri önünde ekmek almak için kuyruğa girenleri çok görüyoruz.

Önceleri bunu “CeHaPe’nin oyunu, video çekmek için kuyruk oluşturuyorlar” diye yalanlamaya çalıştılar.

Şimdi düzmece röportajlar yapıyorlar kuyruktakilerle.

Adam diyor ki “Ekmek güzel, buna alıştım bu nedenle bekliyorum kuyrukta.”

Diğeri atılıyor “Bu yaşta amcalar vakit geçirmek için kuyrukta oyalanıyor” diye atlıyor lafa.

Bir başkası “Amcalara teyzelere spor oluyor, bu nedenle kuyruktalar” diye ekliyor.

Saray medyasına göre ekmek kuyrukları asla geçim sıkıntısından falan değil.

Maksat spor olsun.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları