Erdoğan emretmiş, yerli ve milli pasaport yapıyormuşuz
Can Ataklı; Neyse ki AKP genel başkanı Erdoğan, Süleyman Soylu’yu çağırıp talimat vermiş. Demiş ki; “Darphaneyi çalıştırın, dünyanın en güvenli pasaportlarını basın. Ama bu pasaportlar yerli ve milli olsun.”
Bİ SORALIM BAKALIM
Bakalım arkasından ne çıkacak?
Yazının başlığına “Thodex’çi Fatih yakalandı” desem kaç kişi anlardı.
İnanın böyle bir başlık görsem ben bile ilk anda “Neydi yahu?” diye içimden geçiririm.
Dün öğle üzeri saray medyasının önde gelen gazetelerinin internet sayfalarında şu haber flaş flaş flaş başlığı ile yayınlandı;
Son dakika haberi: İçişleri Bakanlığı, kırmızı bültenle aranan kripto para borsası Thodex’in kurucusu firari Faruk Fatih Özer’in Arnavutluk’ta yakalandığını bildirdi. Bakanlık’tan yapılan açıklamada, Arnavutluk İçişleri Bakanı Bledar Çuçi’nin sabah saatlerinde İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya, kırmızı bültenle aranan Thodex’in kurucusu firari Özer’in Arnavutluk Vlora’da yakalandığını ve kimliğinin biyometrik sonuçlarla teyit edildiğini ilettiği belirtildi.
Hayırlı olsun.
Ama insan ister istemez kuşkuya kapılıyor.
Bu iktidar döneminde bu tür operasyonlar hep sonra başka bir oyun kurgulamak için yapılıyor.
Bu Fatih Özer isimli kişi tam iki yıldır kaçak.
Nerede olduğu biliniyor ama nedense bir şey yapılmıyordu.
Şimdi yine “nedense” bir anda yakalandığı açıklandı.
Hafızamı biraz zorladım ve hatırladım, bir süre önce TRT kaynaklı bir haberi eleştiren yazı yazmıştım.
Fatih Özer’in Arnavutluk’ta olduğu ve yakalanması için özel bir ekibin bu ülkeye gönderildiği en geç 48 saat içinde paketlenip getirileceği belirtiliyordu.
O yazıyı buldum.
19 Mayıs 2021 tarihinde yazmışım.
Şöyle demişim yazıda;
Bu haberden bir şey anladıysam ne olayım
Hafta sonunda neredeyse bütün iktidar medyasında kripto para vurgunu yaptıktan sonra kaçan Faruk Fatih Özer’in yakalanmak üzere olduğu ve 48 saat içinde de Türkiye’ye getirileceğini anlatan bir haber vardı.
Çünkü haber TRT kaynaklıydı, bir üst düzey yetkiliye dayandırılıyordu ve doğal olarak cümle iktidar medyası da kullandı haberi.
Haber şöyleydi; “Faruk Fatih Özer’i yakalamak için başlatılan operasyon, başkent Tiran merkezli 4 ülkede devam ediyor. Faruk Fatih Özer yakalandığında ilk olarak Arnavutluk adli makamlarının karşısına çıkarılacak. Ancak Arnavutluk sınırları içinde bir suç işlemediği için bu ülkede yargılanmayacak. Yakalanma operasyonun birkaç gün içinde tamamlanması planlanıyor. Özer ile ilgili işlemlerin birkaç gün içinde tamamlanması öngörülürken, Faruk Fatih Özer’in yakalandıktan sonra 48 saat içinde Türkiye’ye iadesinin gerçekleşmesi bekleniyor.”
Bu nasıl haberciliktir böyle?
Kim çalışma yapıyor, adam nerede, 4 ülkede birden mi aranıyor, nasıl yakalanacak, eğer gerçekten yakalanacaksa öyle davul zurna çalarak mı olur bu?
Haberin içinde küçücük de bir ayrıntı vardı.
Buna göre kripto aracıyı yakalamak için Arnavutluk’a bir polis ekibi gitmiş ama geri dönmüşler, neden acaba?
Haberin üzerinden 72 saatten fazla zaman geçti.
TRT’nin “üst düzey” kaynağı boş mu çıktı acaba?
Asıl fail ortada yok ama dün şirketin en etkili ismi olduğu ileri sürülen finans uzmanı firari şüpheli Rana Azap yakalandı.
Dur bakalım neler olacak daha?
Bu yazıma kimse cevap vermemişti.
Adam şimdi yakalanmış, yazıdan tam bir buçuk yıl sonra neredeyse?
Dur bakalım ne cinlik çıkacak altından?
ŞAŞIRDIM
Arka koltuğa yük koymak cezaya tabiymiş
Bir okul arkadaşım göndermese inanmayacaktım.
Sosyal medyada görsem “Yine bir yalan haber koymuşlar millet de sazan gibi üzerine atlıyor” derdim ve uzak dururdum.
Ama doğruymuş bu haber.
Adam bir profesör.
İstanbul Üniversitesi’nin güneş fiziği alanında en eski ve saygın kendi isimlerinden biri.
Evinde kullanmak için nalburdan izolasyon malzemesi almış.
Aldıklarını taşımak için arka koltukları yatırmış.
Yolda polis çevirmiş.
Binek arabada yük taşıdığı gerekçesiyle 1850 lira para cezası kesmiş üstüne otomobili 15 gün bağlamış ve yediemine teslim etmiş.
Elbette otomobilde yük taşınmaz.
Ama arka koltuklar şahsi eşyaların taşınması için yer açmak amacıyla yatar hale geliyor.
Buraya konacak eşyaya ceza yazılmasını benim aklım almadı.
Cezaya maruz kalan kişi de bilim insanı olunca bıçkınlar gibi “Nedir bu böyle?” diye bağırıp çağıramıyor ve çaresiz boynunu büküp aracını teslim edip cezayı ödüyor.
BUNU YAZMAK GEREK
Yolsuzluğa değil, başı açık görüntü yaymaya gözaltıymış meğer
İşin aslına bakarsanız Sedat Peker ilk kez zafer kazandı.
Bir buçuk yıldır yaptığı açıklamalarla gündemden hiç düşmeyen Sedat Peker anlattıkları bu kez nihayet yargıya taşınıyor.
Peker konuşmaya başladığından bu yana kulak üstüne yatan muhalefet ilk kez art arda suç duyuruları yaptı.
Yargı suç duyuruları konusunda ciddi bir çalışma yapar mı yoksa sümen altı mı eder onları da göreceğiz.
Ancak bu kadar gürültü patırtı içinde ilk ve tek göz altı uygulamasının Ünsal Ban’a yapılması yargının suç duyurularına nasıl bakacağının ip uçlarını veriyor bize.
Ünsal Ban, AKP Milletvekili Zehra Taşdelenlioğlu’nun boşanmak için 70 milyon lira istediği eşi.
Soylu’nun polisleri Ünsal Ban’ın “Milas’tan yurtdışına kaçarken yakalandığını ve gözaltına alındığını” açıkladı.
Tabii insan ilk anda ne zannediyor? Şunu: “Yargının talimatı ile harekete geçilmiş ve polis şüphelileri topluyor.”
Oysa öyle değil.
Ünsal Ban, milletvekili eşinin evde doğal olarak başı açık dolaştığı sırada çektiği videoyu yayınladığı için gözaltında.
Bakalım Ünsal Ban ifade verirken sadece bu videoyu mu konuşacak yoksa diğer bildiklerini de anlatacak mı?
Ya da polisler “Hazır gelmişken şu iddiaları da yanıtlar mısınız?” diye soru soracaklar mı?
Tabii saray köşeye giderek daha fazla sıkışıyor.
Bu nedenle böyle oyunlar oynanacaktır.
Ancak artık minareyi bir kılıf içine sokmak çok zor.
Şenlikli günler geliyor belli ki.
ÖNERİ
Gülşen evinin balkonundan konser verse!
Şarkıcı Gülşen hesapta serbest bırakıldı, o artık değil mi?
Pek öyle değil.
Çünkü Gülşen sadece hapishaneden çıktı, ev hapsine girdi.
Ayağında pranga gibi elektronik kelepçe var ve sürekli karakola gidip imza vermesi gerekiyor, yurtdışına da çıkış yasağı var ki zaten evinden çıkamayan yurtdışına nasıl gitsin?
Belli ki yapılan ağır hukuki hata üzerine yargı “kuyruğu dik tutmak” için Gülşen’i serbest bıraktı ama ev hapsine aldı.
İddianame hazırlanıp ilk duruşma yapıldığında bunlardan da kurtulur.
Gülşen’in imam hatiplerle ilgili o sözleri kasıtlı söylemediğini, yersiz ve densiz bir espri olduğunu ilk andan beni ben de dile getiriyorum.
Ama azgın bir intikamcı kalabalık öyle bir linç kampanyası açtı ki iş buraya geldi.
Ama ne oldu, sonuçta o azgın intikamcı grubun yaptığı ters tepti, AKP’lilerin bile büyük çoğunluğu “Böyle tutuklama mı olur?” diye tepki gösterdiler.
Ayrıca tutuklama olmaması halinde hayli zor günler geçireceği kesin olan Gülşen hep imam hatiplilerin açacağı organize binlerce davadan kurtuldu hem de bir anlamda kahraman oldu.
Şimdi evinden çıkamayan Gülşen, diyorum ki evinin balkonundan konser verse ne olur?
Evin önü dolup taşmaz mı?
Ama böyle girişimi olsa bile valilik hemen “yassak kardeşim” kağıdını önüne koyuverir.
FIKRA GİBİ
Erdoğan emretmiş, yerli ve milli pasaport yapıyormuşuz
Bunca yıldır pasaportum var, sayısız kere yurtdışına gittim geldim, ama pasaportlarımızın “yerli ve milli olmadığını” bilmiyordum.
Artık bu benim cahilliğim diye düşünüyorum.
Merak da etmemişim demek ki geçen yıllarda.
Neyse ki AKP genel başkanı Erdoğan, Süleyman Soylu’yu çağırıp talimat vermiş.
Demiş ki; “Darphaneyi çalıştırın, dünyanın en güvenli pasaportlarını basın. Ama bu pasaportlar yerli ve milli olsun.”
İşte bu haber üzerine öğrendim ki bugüne kadar kullandığımız pasaportlar yerli ve milli değilmiş.
Erdoğan’ın aklına gelip de talimat vermese daha kim bilir ne kadar yerli ve milli pasaporta kavuşamayacaktık.
İyi de merakım şu: Pasaportlarımız neden yerli ve milli değildi?
Haydi Erdoğan iktidara gelinceye kadar geçen 79 yılda kimsenin aklına pasaportlarımızı yerli ve milli olarak basmak gelmedi, peki son 20 yıldır neden yerli ve milli bir pasaportumuz olmadı?
20 yıldır Erdoğan’ın elini ne tutuyordu da gayrımilli pasaportlarımız oldu hep.
Şaka gibi ülkeyiz aslında.
Bu ülkenin vatandaşı olmayıp ara sıra gelen biri olsam gerçekten çok eğlenirim burada ama vatandaş olunca içini sızlatıyor bu saçmalıklar insanın.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları