loading
close
SON DAKİKALAR

Erdoğan gelmezse muhalefet son oturuma katılmasın

Can Ataklı
Tarih: 07.12.2022
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Megri Megri nedir bilir misiniz?

SORDUM ÖĞRENDİM

Megri Megri nedir bilir misiniz?

İlk önce şu ünlü “açılım-saçılım” günlerinde rastlamıştık şu “Megri Megri” ağıtına.

Erdoğan Diyarbakır’a gitmişti, yanına İbrahim Tatlıses’i almıştı.

Irak’taki Kürt bölgesinden de Şivan Perver isimli halk sanatçısı gelmişti.

Üçü el ele verip Megri Megri ağıtını söylemişlerdi.

O sırada kimsenin alına “Nedir bu Megri Megri?” diye sormak gelmemişti pek. Ya da sorulmuştu da içeriğine kimse kafayı takmamıştı ne de olsa açılım vardı, pişmiş ata su katılmasının anlamı yoktu.

Sonuçta bir açılım vardı, Kürt sorunu çözülecekti, Apo artık bir teröristten ziyade halk kahramanı gibiydi, mitinglerde görüntülü mesajlarının yayınlanması bile övgü alıyordu.

Değerleri kendilerinden menkul bir kısım insan “akil” sıfatıyla Türkiye’yi geziyor ve Kürt konusunu anlatıyor, Erdoğan’ın büyük barışı sağlayacak tek adam olduğunu anlatıyordu.

Sonra derenin altından çok sular aktı.

Erdoğan birden barışçı olmaktan vazgeçip şahinleşti, önüne “Türk” tanımını asla koymadan tuhaf bir milliyetçilik politikası izlemeye başladı.

Şimdi yine seçim dönemine girildi, Erdoğan tam anlamıyla bir “açılım” kastetmese de HDP’ye giden Kürt vatandaşların oylarını alabilmek için yeni stratejiler geliştirmeye başladı.

Tam da Kılıçdaroğlu günler öncesinden “3 Kasım’ı bekleyin, dünyayı yerinden oynatacağız” açıklamaları yaptığı için olsa gerek O da 3 Kasım’a Şanlıurfa mitingi koydu.

Başta İstanbul olmak üzere neredeyse Türkiye’nin bütün kentlerinden yüzlerce otobüsle Şanlıurfa’ya insan taşındı.

Erdoğan sahneye yine yanına İbrahim Tatlıses’i alarak çıktı.

Gerçi bu kez Şivan Perver yoktu yanlarında, Erdoğan sadece bu türkücüyle şovunu yaptı.

Ardından Şanlıurfa’nın Haliliye ilçesindeki İbrahim Tatlıses Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Gençlik Buluşmaları” programına katıldılar birlikte.

Orada gençlerle birlikte yine Megri Megri’yi söylediler.

Peki, nedir bu megri megri?

Bu bir Kürtçe ağıt aslında.

Gelin şimdi bu ağıtın hem Kürtçesini hem Türkçesini birlikte okuyalım;

Esker ketin nav gundan e

( Askerler girdi köylerin içine)

Megrî, megrî dayê megrî

(Ağlama anam ağlama)

Va qomandan, bê îman e

(Bu komutan imansızdır)

Megrî, megrî, dayê megrî

(Ağlama anam ağlama)

Zekî kuştin ber malan e

(Zeki’yi öldürdüler evinin yanında)

Megrî, megrî, dayê megrî

(Ağlama anam ağlama)

Erdoğan ve Tatlıses bu ağıtı söylerken yanlarında Süleyman Soylu da alkış tutuyordu.

Bir an düşünün, yukarıda tercümesini okuduğunuz ağıtı kazara Kılıçdaroğlu veya Meral Akşener ya da 6’lı masanın başkanlarından biri söyleseydi ne olurdu.

Küçük çaplı bir kıyamet kopmaz mıydı?

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Günün başlığı: Dünyayı açlıktan Erdoğan kurtardı

Alman Bild gazetesi, AKP Genel Başkanı Erdoğan ile ilgili bir yorum yayınlamış.

Bizim saray medyasının nasıl hoşuna gitmiş anlatamam.

Yazının özeti şöyle:

Ukrayna ile savaşa giren Rusya bu ülkenin Karadeniz’e açılan limanlarını da bloke etmişti. Bu nedenle Ukrayna elindeki yüzbinlerce ton buğdayı ihraç edemiyordu.

Sorun giderek bu buğdaya ihtiyacı olan ülkeleri sıkıntıya sokunca bir “tahıl koridoru” açılması için girişimler başladı.

Bu buğdayın karayoluyla diğer ülkelere gönderilmesi çok zordu, tek yol Karadeniz’den gemilerle buğday nakliydi.

İşte bu noktada Türkiye’nin önemi ortaya çıktı.

Çünkü Rusya’nın da gerek ticari gerek askeri gemilerinin tek çıkış yolu Boğazlar ve bu yol Türkiye’nin kontrolünde.

Montrö Anlaşması kuralları gereği Türkiye bu hattı savaş durumunda kapatabiliyor.

Bu Rusya’nın elbette asla işine gelmiyordu, yapılan görüşmelerden sonra Türkiye “buğday koridorunun” açılması halinde Rusya’yı zora sokmayacağını dile getirdi.

Böylelikle koridor açıldı ve dünyaya rahatlatacak buğday sevkiyatı da başladı.

Gazete bunu anlattıktan sora Türkiye’ye ve Erdoğan’a herkesin bir teşekkür borcu olduğunu yazmış.

Bizim medya ise Erdoğan’ı daha yüceltmek için müthiş başlıklar atmış.

“Dünyayı açlıktan Erdoğan kurtardı” diyorlar örneğin.

Elbette buğday koridorunun açılması önemli bir iştir.

Ancak Erdoğan bunu başarırken sadece kişisel diplomasi zekasını değil aslen Türkiye’nin konumunu ve Montrö Anlaşması’nı kullandı.

Gerçekleri abartmak dünyadan haberi olmayan sade vatandaşların gönlünü hoş edebilir tabii de bu kadar abartmanın sadece bir seçim yatırımı olduğunu da görmek gerekir.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Nasıl bu kadar kolay inkar edebiliyorlar?

Meclisteki bütçe görüşmeleri hayli renkli sahnelere ve kavgalara sahne oluyor.

Bütçeyi saray adına sunan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay bir uyuşturucu kaçakçısı ile ilgili fotoğrafının olması gerçeği karşısında hayli zorlandı.

Ancak iktidar gücünün verdiği özgüvenle öyle inkarcı davrandı ve kendini rezil etme pahasına konuştu ki şaşırmamak elde değil.

Fuat Oktay aracında 100 kilo eroinle yakalanan eski Brüksel Büyükelçiliği Basın Müşaviri Veysel Filiz ile fotoğrafı olmasına ilişkin, “Kamuya ve basına açık bir toplantıda, bir ortamda yani kalabalıkta bir fotoğraf çektirmiş. Kendisini hiç tanımam” dedi.

CHP’li Engin Özkoç ise hemen o anda Oktay’ın Filiz ile makam odasında çekilen fotoğraflarını gösterdi.

Özkoç “Yalan söylüyorsunuz demek istemiyorum ama doğruyu söylemediğiniz bir gerçek” diye konuştu.

Dediğim gibi şaşırmamak elde mi?

Çekilen bir fotoğrafın “tesadüfen” olduğunu söyleyeceksiniz ama bunun nasıl olup da kendi makam odanızda çekildiğini izah edemeyeceksiniz.

Dedim ya Kılıçdaroğlu AKP grubuna damardan girdi, şimdi hepsi kendi vicdanlarıyla baş başa kalmak durumunda.

BUNU YAZMAK GEREK

AKP’lilerin aklına ilk defa Meclis’in haysiyeti geldi

Bütçe görüşmelerinde Kılıçdaroğlu’nu dinlediniz mi?

Çok farklı bir yöntem kullanarak konuştu CHP Genel Başkanı.

İktidarı dolaylı yoldan eleştirdi, asıl hedefi ise AKP grubuydu.

Açık söyleyeyim, Kılıçdaroğlu AKP grubunu perişan etti adeta.

“Siz” dedi “Maaşlarınızı hak etmiyorsunuz, hangi kanunu neden çıkardığınızı bile bilmiyorsunuz, gelen emirle parmak kaldırıp indiriyorsunuz, iktidarın her türlü suçluyu koruma ve kollamasını çıkardığınız ve ne olduğundan haberiniz olmayan yasalarla destekliyorsunuz.”

Tabii hayli gürültü koptu salonda, saçma sapan laflar atıldı, örneğin uyuşturucu konusu konuşulurken “Sen aday bile olamıyorsun” diye bağırdılar.

Kılıçdaroğlu’nun adeta damardan girdiği ve AKP milletvekillerinin ahlak ve vicdanına seslendiği konuşmasın sarayda büyük endişe yarattığını görüyorum.

CHP Genel Başkanı’nın hiçbir iddiasına yanıt veremeyen AKP yetkilileri “gazi meclis” tanımı üzerinden polemik yaratmaya çalıştı.

Örneğin Meclis Başkanı Mustafa Şentop “Milletvekillerinin bence birçok içtüzükten, anayasadan kaynaklanan birçok sorumluluğu, görevi vardır ama birinci mesele TBMM’ye hürmet etmek, saygı göstermektir. Kim söylerse söylesin bu büyük bir saygısızlıktır. Eleştirilecek konular olabilir ama bu Meclis’e ve Meclisimizin en çok kıymet verdiğimiz ‘gazilik’ ünvanına karşı bir saygısızlığı hiç kimsenin mazur görmesi mümkün değil” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da artık kabak tadı veren FETÖ’cü suçlamasına sığındı.

Oktay  “FETÖ’nün sözcülüğüne soyunanların bu Meclis’e Gazi Meclis demelerini beklemek hayaldir. Ey yüce milletimiz şahit olun. Senin temsilcilerinin içerisinde bulunduğu, üzerine bombalar yağmış bir Meclis’e gaziliği yakıştırmayan bir genel başkanın size vadettiği ancak ‘siyaset üstü dostları tarafından mandacılıkla yönetilen’ bir ülke olabilir” diye konuştu.

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasını izledikten sonra zihnimde şu algı oluştu; “AKP milletvekilleri derin bir korkuya kapılmış olmalılar. Yarın halk içine girdiklerinde Kılıçdaroğlu’nun sorduğu sorulara asla cevap veremeyeceklerinin paniğini yaşayacaklardır.”

ÖNERİ

Erdoğan gelmezse muhalefet son oturuma katılmasın

Bütçe görüşmelerini izlerken Kılıçdaroğlu’nun söylediği sözler çok hoşuma gitti.

Çükü Kılıçdaroğlu ilk kez yıllardır dile getirdiğim bir konu üzerinde durarak hayli sert eleştirilerde bulundu.

Hep şunu anlamaya çalıştım;

Erdoğan başbakan olduğu dönemler dahil çok uzun yıllardır bütçe görüşmelerine katılmıyor.

Eleştirilere asla cevap vermiyor hep adamlarını gönderiyor.

Ben de “Erdoğan gelmezse siz de toplantılara katılmayın, başbakanı/cumhurbaşkanını kendi bütçesini savunmaya ve eleştirilere cevap vermeye zorlayın” diyorum

Sonunda Kılıçdaroğlu da bunu ile getirdi.

Şimdi CHP liderinin bu konuşmasın yola çıkarak önerim şu: “Bütçenin sunumunu cumhurbaşkanı yardımcısı sıfatı taşıyan kişi yapabilir. Ama önümüzdeki birkaç gün içinde bütün partiler bütçe üzerine görüşlerini açıklayacak. Sonunda da iktidar bu eleştirileri cevaplayacak. İşte bu an geldiğinde eğer Erdoğan bütçesini savunmaya ve eleştirileri yanıtlamaya gelmezse muhalefet meclisi toptan terk etsin. Sayısal çoğunluğa göre zaten AKP ve MHP milletvekilleri kaldır parmak indir parmak yaparak bütçeyi kabul edecekler. Ama muhalefet bu toplantıya katılmayarak topluma gerçeği göstermelidir.”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları