Ezgi Mola’yı anında devlet düşmanı ilan ettiler
Can Ataklı; Hatay’daki yangınlar nedeniyle saray yalakası olmayan sanatçılara karşı linç kampanyası açan yandaş tetikçi medya, Ezgi Mola’ya ise ayrı bir kampanya uyguladı.
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Bunun adı ahlaksızlıktır, bölücülüktür
Hatay ilimizde orman yangınları çıktı.
Bunlara sadece orman yangını demek de tam doğru değil çünkü ormanlarda başlayan yangınlar yerleşim yerlerine de sıçradı. Neyse ki şu ana kadar can kaybı olmadı ama ormanlarla birlikte evler, arabalar ve pek çok hizmet aracı yandı bitti kül oldu.
Yangınları PKK’nın çıkardığı yolunda çok ciddi belirtiler var.
Gerçi henüz bu kesinlik kazanmamış olsa bile PKK’nın kimi eylemci kollarından yapılan açıklamalar ve geçmişteki bazı olaylar, bu konudaki kanaati güçlendiriyor.
Bırakın siyasi görüşü, insan olan hiç kimsenin kabul edemeyeceği bir alçak eylem biçimi ormanları yakmak.
Ancak yandaş tetikçi medya, bu olayı bile “bölücülük” olarak kullanmaktan çekinmiyor.
Bu medyanın en irisi dün “Vicdansızlar, sizden tepki beklemek ‘Hatay’dı” manşetini atmıştı.
Neymiş, “PKK ormanlarımızı yakıyormuş, ama güya doğaseverler, ağaçların kesilmemesi için Gezi direnişine katılan sanatçılardan hiç tepki gelmemiş.”
Akıl alır gibi değil.
Bakın haberi nasıl yazmışlar;
“Gezi olaylarında en ön safta yer alan, sözcülük yapan Halit Ergenç-Bergüzar Korel çifti, Hatay yangınını çıkaran PKK’yı lanetleyemedi. GÜNAYDIN, görüş almak için önce karı-kocayı, sonra menajerlik şirketlerini aradı ama tek kelime alamadı. GÜNAYDIN, Kaz Dağları’ndaki ormanlar için eline kaz alıp paylaşım yapan Cem Yılmaz’ın menajerini de aradı ama kapı yine duvardı. Tek kelime açıklama gelmedi. Bülent Emrah Parlak, ‘Hatay yanıyor, ciğerimiz yanıyor’ diyerek tweet attı, PKK yangınları üstlenince korkusundan hemen tweeti sildi. Takipçilerinden gelen eleştiri mesajları üzerine sildiği (suya sabuna dokunmayan) tweeti tekrar paylaşmak zorunda kaldı. Tarkan, Sezen Aksu, Genco Erkal, Meltem Cumbul ve Memet Ali Alabora gibi sözde çevreciler ise konu PKK olunca sağır taklidi yaptı.”
Dikkatinizi mutlaka çekmiştir.
Yandaş tetikçilerin iri gazetesinin magazin eki muhabirleri, yangınlar konusunda diledikleri türde tepki alabilmek için bazı sanatçıların menajerlerini aramışlar.
“Hiçbiri cevap vermedi” diye ağlaşıyorlar.
Zorlamalarla, baskılarla ve hatta linç kampanyaları ile kimi sanatçıları sıkıştırmaya kalkmak bölücülüktür, ahlaksızlıktır, vicdansızlıktır.
Tabii yandaş tetikçilerin bu tavrına ilk kez rastlamıyoruz.
Daha önce de çeşitli bahanelerle saraya yalakalık yapmayan sanatçılar hakkında linç kampanyaları açmışlardı.
Ancak bu kez işi daha da ileri götürmüşler, taciz ederek zorlamaya çalışmışlar.
Oysa şu ana kadar saraya yalakalık yapan sanatçılardan, “Hatay yangınlarını çıkaran PKK’yı kınayan” mesajlar görmedik.
Saray yalakası olmayan sanatçıları hedef gösteren haberde, PKK’yı kınayanlardan tek satır bile yok. Anladığım henüz kimseden tepki gelmemiş, tabii bu linç kampanyasından sonra saray yalakası olanlar hemen mesaj atmaya başlayabilir ya da tetikçi medya bu kampanyayı yapabilir.
Bugünkü gazetelere bakacağım tabii ki.
İri yandaş gazetenin iddiasına göre, saray yalakası olmayan sanatçıların mesaj atmamaları, “sosyal medyada büyük tepki ve öfkeye” neden olmuş.
Ama ne gariptir ki, bu tepki ve öfkeden tek kelime bile yok. Sadece bir başka haberde geçen şu cümle var: Hatay’da çocuğu kucağında alevlerden kaçarken görüntülenen baba Gökhan Şahin, yangında terör örgütünün parmağı olduğuna dikkat çekerek, “Taksim’de yürüyen ünlülerin tepki vermesini beklerdik” dedi.
Zaten anladığım kadarıyla tetikçi gazete, ahlak dışı ve bölücü linç haberini bu haber üzerine kurmuş.
“Böyle ahlaksızlık, böyle vicdansızlık, böyle bölücülük olmaz” diyeceğim de anlamayacaklar ki.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Ezgi Mola’yı anında devlet düşmanı ilan ettiler
Hatay’daki yangınlar nedeniyle saray yalakası olmayan sanatçılara karşı linç kampanyası açan yandaş tetikçi medya, Ezgi Mola’ya ise ayrı bir kampanya uyguladı.
En son TRT’nin Masumlar Apartmanı dizisinde rol alan Ezgi Mola, Hatay yangınları ile ilgili şu paylaşımı yapmış; “Bakalım yeniden ağaçlar dikilip Hatay’daki yaralar onarılmaya çalışılacak mı yoksa rant alanı mı olacak? ‘Ne olacak zaten yandı, boş orası villa olsun, otel olsun’ diyen bir kara cahil güruh görmeyiz umarım! Bakalım kaç ağaç dikilecek?”
Vay sen misin bunu yazan?
Anında “Ezgi mola devlet düşmanıdır” kampanyası açılıverdi.
Oysa sanatçı, daha önce rastladığımız pek çok orman yangınından sonra yaşadıklarımızın acısını dile getirmiş.
Güney sahillerindeki pek çok otel, konut alanı, bu tür yangınlardan sonra bir anda ortaya çıkmadı mı?
Hükümet yetkililerinin, “Yanan ağaçların yerine çadır bile kurulmayacak, yanan yerler tekrar ağaçlandırılacak” demesinden hemen sonra buralarda oteller yükselmedi mi?
Karadeniz’de bile yanan yerlere Katar Şeyhi villa yapmayacak mı?
Bunu sanatçı duyarlılığı ile dile getiren, sevilen bir sanatçıyı linç etmeye kalkışmak vicdan ve ahlaka sığar mı?
Ne yazık ki Ezgi Mola, uğradığı bu alçak saldırı üzerine attığı tweeti silmek zorunda kalmış.
ŞAŞIRDIM
Şu haberi bana tercüme edebilir misiniz?
Haber tabii ki bizim medyamızda “Ermenistan Başbakanı’nın küstahlığı” başlığı ile sunuluyor.
Kabul.
Ama kafamı karıştıran bir şey var ortada.
Çünkü küstah Paşinyan şunu demiş; “Türkiye tam olarak çatışmalara katılmak isteğini göstermeseydi, bu savaş başlamazdı ve sonuçta Türkiye de savaşın içine tamamıyla çekilmemiş olurdu, bu açıkça ortada. Hepinizin dikkatini, çatışmaların Türk-Azerbaycan ortak askeri tatbikatlarının devamı olarak başladığına çekmek istiyorum.”
Üstelik bunları ulu orta değil, Ermenistan’da görevli yabancı diplomatlara söylemiş.
Bizim bildiğimiz şu; Ermenistan bir sabah Azerbaycan’a saldırdı. Azerbaycan da buna misliyle cevap verdi. Neye uğradığını şaşıran Ermenistan, çaresizlik içinde ateşkes istedi.
Oysa “küstah” Paşinyan, sanki savaşı kendisi başlatmamış gibi “Türkiye istemeseydi olmazdı” diyor.
Sonra ekliyor; “Türkiye’nin Karabağ sorununa katılımı ve savaşı kışkırtması aleni. Üstelik bu sadece ortaklarımıza sunduğumuz gerekçelerle değil, en aleni şekilde yapılan açıklamalarla da kanıtlanmıştır.”
Bu da yetmiyor, devam ediyor; “Olup bitenler, Türkiye’nin Akdeniz’de, Suriye’de, Irak’ta, Yunanistan ile ilişkilerinde, Kıbrıs’la ilişkilerindeki politikası bağlamında değerlendirilmeli.”
Bunu çözemiyorum bir türlü.
Sonra bakıyorum dünyaya, nedense bütün ülkeler Türkiye’yi hedef alıyor.
Rusya dahil dünyadaki hiçbir ülke, Türkiye’nin ateşkes ve barış masasında yer almasını istemiyor.
Peki ne oluyor?
Bütün bunlar, “Dış güçler, dünya bizi kıskanıyor, Türkiye bölgenin en büyük gücü olunca diğerleri panik içinde” türü laflarla anlatılabilir mi?
KOMİK
Böyle olaylara mutlaka hep inanan çıkar
Yaşanan acı olaylardan mucizeler çıkarmak, toplumların moralini yükseltmek için çok kullanılan bir yöntemdir.
Çanakkale Savaşı’nda göklerden gelen melekler anlatılır örneğin.
Uçurumdan düşen adam, bir bakmışsınız kökü dışarı çıkmış bir ağaca takılıverir.
Selden hem de hiç ıslanmadan kurtulan tek şey, başucunda asılı Kuran’dır.
Çoğu insan bunlara gerçek olmasa da inanır, çünkü o sıkıntılar içinde küçük de olsa bir morale ihtiyacı vardır.
Hatay yangını ile ilgili de böyle bir “mucize” haberi yayınlamış yandaş medya.
Şöyle diyor; “Hatay’ın Arsuz ilçesinde, bir anda alevlere teslim olan evde bulunan Türk Bayrağı yanmadı. Bayrağı görünce duygulanan ev sahibi İlhan Saydam, ‘Her yerin yanmasına rağmen, o kadar ateşin içinde Türk bayraklarımızın yanmadığını gördüm. O anda vatanımın, milletimin sağlam olduğunu, bizi hiçbir şeyin yıkamayacağını bir kez daha görmüş oldum’ dedi.”
Aslında o kişinin, “Bu millet çok sağlam” denmesine ihtiyacı var.
Yandaş medya ise tabii konuya başka bir “moral” açısından girmeye çalışıyor, “Ormanları hainler yaktılar ama bakın bayrağımızı yakamıyorlar” demeye çalışıyor.
Tamam, inanan, moral bulan olduktan sonra mesele yok da bu, yapılanın komiklik olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Yine aynı soruyu soracağım; “O ne dedi?”
Türkiye son yalnızlığını Azerbaycan-Ermenistan savaşı nedeniyle yaşıyor.
Oysa yandaş tetikçi medya, sanki Türkiye savaşıyormuş gibi müthiş bir kahramanlık edebiyatı yapıyor, bu duruma hafif eleştiri getirenleri bile hain ilan ediyor, Türkiye’nin bölgedeki en önemli, etkili ve sözü geçen güç olduğunu ileri sürüyordu.
Sonuç ortada, sular durulurken bir kenara itilen yine Türkiye oldu.
Ancak yüksek perdeden söylemler kesilmiyor.
Örneğin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Rus Savunma Bakanı Sergey Shoigu ile telefon görüşmesi yapmış.
Demiş ki; “Ermenistan güçleri, işgal ettikleri Azeri topraklarından derhal çıkarılmalı ve sivillere yönelik saldırılara son verilmeli. Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ sorununun çözümü için bir 30 yıl daha beklemeyecektir ve Türkiye, Azerbaycan’ın öz topraklarını geri almak için başlattığı harekatta yanındadır.”
Çok güzel.
Ama yine aklıma gelen soruyu sormak istiyorum.
Rus bakan bu sözlere ne cevap verdi?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları