loading
close
SON DAKİKALAR

Fethullah Gülen’le ilgili hassasiyet nedir?

Can Ataklı
Tarih: 16.06.2012
Köşe: Günlük Yazılar

Erdoğan gerçekten Gülen’in dönmesini mi istiyor yoksa gelme ihtimaline karşı bir önlem mi alıyor...

Başbakan Erdoğan’ın bir anda Fethullah Gülen’i Türkiye’ye davet etmesi siyasette dengeleri değiştirecek niteliktedir.

Gülen’in bu çağrıya uyup uymayacağı belli değil. Cemaate yakın bazı isimler her ne kadar Başbakan’ın çağrısının “çok güzel” ve “çok olumlu” olduğunu söyleseler bile bu, Gülen’in dönmek için harekete geçeceği anlamına gelmez.

Ancak o aşamaya gelmeden bazı sorulara cevap bulmak durumundayız.

1- Fethullah Gülen neden Amerika’ya gitmişti?

Çünkü bundan 14 yıl önce Gülen hakkında “Suç amaçlı örgüt kurmak, silahlı terörist eylemler hazırlamak” türü bir suçlama yapılmıştı. O sırada Amerika’ya tedavi için giden Gülen bir daha dönmedi.

2- Gülen neden hiç Türkiye’ye gelmedi?

Çünkü davası devam ediyordu, gelmesi halinde gözaltına alınması, sorgulanması ve hatta tutuklanması ihtimali vardı.

3- Şu anda Gülen’le ilgili bir dava var mı?

Hayır yok. Hakkındaki dava çoktan düştü.

4- Buna rağmen Gülen neden gelmiyor?

İşte orası muamma. Gülen’in Türkiye’ye gelmemesi için hiçbir neden yok.

Ancak özellikle cemaat çevreleri “bir hassasiyetten” söz ediyorlar.

Gülen’in Türkiye’ye gelmesinin “bazı çevrelerde” huzursuzluk yaratacağını ileri sürüyorlar.

Garip olan şu ki bu iddiaları söyleyenler, iddialarını hiçbir şekilde temellendiremiyor. Kim “huzursuz” olur, “hassasiyet” nedir, bir türlü açıklanmıyor.

Buna mantıklı sayılabilmeye en yakın cevabı geçen akşam Kanaltürk’te katıldığım programda Ali Bulaç verdi. Bulaç Gülen hareketinin “global” bir yapı kazandığını ve bu büyük operasyonu dünyanın da merkezi sayılan Amerika’dan yönetmenin daha elverişli olabileceğini söyledi.

Bu bir görüş tabii ama yine de Gülen’in “ziyaret amaçlı” olsa bile Türkiye’ye hiç gelmemesini açıklamaz.

O halde ortada “bilmediğimiz” bir sorun mu var?

Başbakan Erdoğan’ın, tam da cemaate yakın isimlerin muhalefet olarak nitelenebilecek biçimde hükümeti eleştirdiği bir sırada çıkıp da “hasret bitsin artık” demesi ister istemez kafaları karıştırıyor.

Erdoğan gerçekten Gülen’in dönmesini mi istiyor yoksa gelme ihtimaline karşı bir önlem mi alıyor.

Cevabı verilmeyen sorulara bakınca Erdoğan’ın aslında Gülen’in gelmesini değil tam tersine, gelmemesi istediğini tahmin ediyorum.

Gülen’in de bunu “tuzak” olarak algılayabileceğini ve belki de başlattığı “geri dönme” planını bir süreliğine daha askıya alacağını düşünüyorum.

Çünkü, cemaatle iktidar arasında ciddi bir çatışma olduğu kesin. Her ne kadar resmi söylemlerde inkâr ediliyorsa da, biraz sohbet ettiğinizde bu çatışmanın aslında giderek daha da keskinleşeceğini anlıyorsunuz.

Gülen’in bu çatışmayı dışarda kalarak ve uzaktan izlemeyi tercih etmesi doğaldır.

*****


Abdullah Gül kazandı

Açık söyleyeyim, ben daha çok Anayasa Mahkemesi’nin Gül’ün görev süresi ile ilgili yasayı tümüyle iptal edeceğini tahmin etmiştim.

Gerçi çeşitli yazılarımda ve televizyon konuşmalarımda bu konunun Anayasa Mahkemesi’ni bile aştığını, kararın “güçler dengesine göre” verileceğini de belirtmiştim.

Görünen o ki Abdullah Gül’ün gücü daha ağır bastı.

Eğer yasa tümden iptal edilseydi, üç ay içinde seçime gidecek ve ilk kez bir cumhurbaşkanı seçecektik.

Şimdi seçim iki yıl sonraya kaldı.

Bu karar Abdullah Gül’ün zaferidir.

Çünkü AKP’nin 2014’te “Abdullah Gül’ü ekarte etme” planı suya düşmüştür.

Nitekim AKP’li Nurettin Canikli’nin muhtemelen “boş bulunup” da söylediği “Hem görev sürnesi 7 yıl hem de aday olabiliyor, böyle şey olur mu?” sözleri bunun kanıtı gibidir.

Eğer bu yıl bir seçim olsaydı Gül, Tayyip Erdoğan’a karşı aday olmayabilirdi, hatta büyük olasılıkla buna cesaret de edemezdi.

Oysa önümüzdeki iki yıl içinde neler olacağını bilmiyoruz.

İki yıl sonra Gül aday olabilir de olmayabilir de.

Aynı şekilde iki yıl sonrasında Erdoğan’ın da aday olup olmayacağı kesin değildir artık.

*****


‘Babamı istiyorum’

Yarın Babalar Günü. Kimi babasını kaybettiği kimi babasından çok uzakta olduğu için bu günü anlamına uygun yaşayamayacak, ama mutlaka hissedecek.

Bir de babaları hapiste olanlar var. Hele aralarında “suçunun ne olduğunu bile bilmeden” yıllardır hapiste tutulan babalar var.

İşte onları unutmayanlar yarın “Babamı istiyorum” sloganı altında “Babalar Günü”nü kutlayacaklar!

Silivri ve Hasdal gönüllülerinin öncülüğündeki “kutlama!”ya CHP İstanbul örgütü, Gazeteciler Sendikası, Vardiya Bizde Platformu, Türkiye Gençlik Birliği, İşçi Partisi, Balbay’a özgürlük girişimi ve Tuncay Özkan gönüllüleri destek veriyor.

Kutlamalar (!) saat 17.00’de Galatasaray Lisesi önünde başlayacak. Yapılacak konuşmalardan sonra Taksim’e doğru kısa bir yürüyüş yapılacak.

*****


Özel Yetkili Mahkemeleri getirenler, mahkemelerin yapısıyla ilgili eleştirilere kulak tıkamış, “yaptık, oldu” demişti. Şimdi getirenler de şikâyetçi ve mahkemelerin kaldırılması bile tartışılıyor. Eleştirenler de haklı şekilde, “yaptınız, olmadı” diyor... (Gani Yıldız)

*****


Gül 17 yıl Çankaya’da oturabilir

Şimdi hukukçulara sormak istiyorum.

Anayasa Mahkemesi kararına göre 2014’te yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Gül aday olabilecek.

Diyelim ki Gül 2014’te aday oldu ve kazandı, peki 2019’da yapılacak seçimlerde tekrar aday olabilir mi?

Bu soruya hukuçular ilk duyduklarında “Hayır olamaz!” diyor.

Ben de “Neden?” diye soruyorum. Diyorlar ki “Gül 7 yıl Cumhurbaşkanlığı yaptı, 2014’te seçilirse bu iki olacak ve hakkı bitecek.”

“Tamam ama bir de şu açıdan düşünün” diyorum.

Abdullah Gül Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından 7 yıllığına bir kereye mahsus olmak üzere seçildi.

Ancak bu seçimden önce yapılan anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanlığı seçiminin halk tarafından beş yılda bir yapılmasına karar verildi. Yeni yasaya göre bir kişi ancak iki kere cumhurbaşkanı olabiliyor.

Yeni anayasa maddesi Gül’ün görev süresi bittikten sonra geçerlilik kazanacak. Bu durumda Cumhurbaşkanlığı seçimi “sıfırdan” başlamış olacak.

Gül eski sisteme göre cumhurbaşkanı olmuştu. Sistem sıfırlandığında neden diğer adaylar gibi onun da iki kere seçilme hakkı olmasın? Bunu neden yazıyorum; önümüzde iki yıl var. Henüz cumhurbaşkanı seçim kanunu ve cumhurbaşkanının görev yetkileri ile ilgili anayasa ve yasa değişiklikleri yapılmadı.

İki yıl sonra tekrar herhangi bir hukuksal sorun yaşamamak için bu iki yıl içinde cumhurbaşkanlığı ile ilgili tüm hukuki düzenleme yapılmalıdır.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları