loading
close
SON DAKİKALAR

Genelkurmay’dan hâlâ bir ses seda yok

Can Ataklı
Tarih: 01.04.2016
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı; Yazıyı kaleme alan yazar hiçbir filtreye bile gerek duymadan 'gerekirse Genelkurmay Başkanı’nın bile gideceğini' yazabilmektedir.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Açık söyleyeyim, çok şaşırıyorum.
Çünkü bana göre son zamanların en önemli haberlerinden biri Suriye sınırındaki Rus jetini Fethullahçı terör örgütüne mensup bir pilotun düşürdüğü iddiasıydı.
Bu iddiayı yandaş medyanın en iri gazetesinde yazan bir yazar dile getirmişti.
Bu yazara göre Fethullahçı teröristler Türk Hava Kuvvetleri içinde çok güçlü bir yapı oluşturmuşlar. Yazdığına göre F-16’ları kullanan pilotların yarısı bu terörist örgüte mensupmuş.
Hükümet durumun farkında olduğu için bu terörist pilotları önümüzdeki Yüksek Askeri Şura’da ordudan atacakmış. Genelkurmay Başkanı Hulisi Akar buna karşı çıkarsa kendisi de istifa etmek zorunda kalacakmış.
Şimdi söyleyin bakalım, bundan önemli bir haber olabilir mi?
Türk ordusu içinde, üstelik en önemli vurucu gücümüzde hakimiyeti Fethullahçı teröristler ele geçirmiş, Türkiye’yi zor durumda bırakmak için Rus uçağını düşürmüşler.
Hayret değil mi?
Ama galiba benden ve CHP milletvekili Aytun Çıray’dan başka hayret eden yok ki, kimsenin sesi çıkmıyor.
Bazı dostlarım “O yazarı nasıl ciddiye alırsın” diyorlar, ama öyle değil. Burada önemli olan yazarın kimliği değil yazdığı yerdir. Hükümetin kontrolündeki en büyük gazete bu. Hemen her haberi ve yazıyı önce Cumhurbaşkanı’na sormak gibi adeti olan bir gazete, bir yazarın hükümeti de zora sokabilecek uydurma bir yazısını basmaz.
Bu yazıyı basıyorsa mutlaka önceden sormuştur ve “olur” almıştır.
Yani ben “iddia” diye yazıyorum ama bu Sabah gazetesine göre gerçek bir olaydır.
Yazıyı kaleme alan yazar hiçbir filtreye bile gerek duymadan “gerekirse Genelkurmay Başkanı’nın bile gideceğini” yazabilmektedir.
Türkiye’ye yapılmış en büyük ihanetlerden biri iktidarın iri gazetesinde yayınlanıyor ve Genelkurmay, Milli Savunma Bakanlığı, Başbakanlık hiçbir açıklamada bulunmuyor.
Size de tuhaf gelmiyor mu bu?

BUNU YAZMAM GEREK

Dava açılmamış olması suçsuzluğun kanıtı değildir

Amerika’da yaşanan “Rıza Bey” olayı nedeniyle Halk Bankası da sıkıntıda olduğunu açıkladı.
Ama bankanın sıkıntısı başka. Bu olay üzerinden yapılan yayınlar nedeniyle banka zarara uğruyormuş, bu haberlerle bankanın itibarı sarsılıyormuş, bu nedenle yasal yollara da başvurulacakmış.
Banka açıklamasında “Hakkımızda tek dava bile yok, buna rağmen bunlar yazılıyor” diye dert yanılıyor.
Dava olmaması çok normal. Çünkü iktidar ortaya çıkarılan yolsuzlukların üzerini örtmek için elinden geleni yaptı. Ses kayıtları, ayakkabı kutuları içinde paralar, para sayma makineleri, kasalar, rüşvet için kullanılan çikolata tepsilerinin fotoğrafları ve videolarıyla yakalananlara hiçbir şey yapılmayınca elbette bankaya da sıra gelmedi.
Ancak burada şunu söylemek gerek; doğrudur, Halk Bankası ile ilgili bir dava yok. Ama dava olmaması suçlu olmadıklarının kanıtı değildir ki.
Önemli olan her şeyin bilinmesidir. Yargının harekete geçememesi, buna izin verilmemesi bir suçun olmadığını göstermez.
Nasıl ki hakkında dava açılan biri peşinen suçlu sayılamazsa, dava açılmamış, ama yaptığı her şey bilinen bir kişinin de suçsuz olduğu söylenemez.

Bİ SORALIM BAKALIM

Bilal Erdoğan İtalya’ya tekrar gidebilecek mi?

Bir süre önce dedikodu olarak duyduğum, (gerçi bazı internet siteleri yazmıştı) bir olayı yazmıştım.
Cumhurbaşkanı’nın oğlu Bilal Erdoğan hakkında İtalya’da kara para soruşturması yapıldığı, bunun üzerine oğul Erdoğan’ın apar topar ülkeden kaçtığı ve bunun için de sahte Suudi Arabistan pasaportu kullandığı ileri sürülmüştü.
O günden bu yana bu konuda hiçbir açıklama yapılmadı.
Ne yalanlandı ne de üzerine bir şeyler söylendi.
Cumhurbaşkanı Amerika’ya giderken “Kara para arıyorlarsa babaları orada” demişti.
Anlaşıldığı kadarıyla kara para konusu Cumhurbaşkanı için de önemli.
Ancak benzer bir suçlama kendi oğlu için de yapılıyor. Üstelik ortalıkta “dedikodu” olarak gezdiği için sürekli yayılıyor. Pek çok kişinin buna inandığını da görüyorum.
Diyorum ki, şu konuda bir açıklama yapsalar da milleti de rahatlatsalar.
Sorular çok basit;
Bilal Erdoğan’la ilgili İtalya’da bir kara para soruşturması yapılıyor mu?
Bilal Erdoğan İtalya’dan acilen çıkmak için sahte Suudi pasaportu kullandı mı?
Bilal Erdoğan bundan sonra dilediği zaman başına hiçbir şey gelmeyeceğini bilerek İtalya’ya giriş yapabilir mi?
Bilal Erdoğan şu anda nerede?
Sorular o kadar da zor değil değil mi?

ÖNERİ

Milli Merkez’den “Bölücü-yıkıcı anayasa tuzağına hayır” paneli

Aralık 2011’den bu yana çalışmalarını sürdüren Milli Anayasa Forumu- Milli Merkez yeni anayasa dayatma çabalarına karşı yenilenen yönetimiyle tekrar kolları sıvadı.
Milli Merkez uzun aradan sonra kamuoyundaki duyarlılığı artırmak ve harekete geçmek için “Bölücü-yıkıcı anayasa tuzağına hayır” konulu bir panel yapıyor.
2 Nisan Cumartesi günü Şişli Kent Kültür Merkezi’nde saat 13.00’te başlayacak paneli eski bakanlardan Ufuk Söylemez yönetecek.
Milli Merkez Başkanı Hüsamettin Cindoruk, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ve Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Tansel Çölaşan panele konuşmacı olarak katılacak.
Milli Merkez yöneticileri dayatma yeni anayasaya karşı direnen herkesi panele davet etti.
Milli Merkez Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk “Bölücü-yıkıcı anayasaya karşı olan herkesi birlik olmaya çağrırken” hiçbir siyasi bağlantısı olmayan Milli Merkez’in bu aşamada en önemli toplanma yeri olduğunu da belirtti.
Milli Merkez kurulduğu günden bu yana dayatma anayasasına karşı düzenlenen 232 toplantıda 194 konuşmacı ile 150 yurtsevere ulaştı.

YENİ ÖĞRENDİM

AKP üyesi olmadığını 5 aydır kanıtlayamıyor

En çok üyesi bulunan partinin yaklaşık 8 milyon üyesiyle AKP olduğu biliniyor.
Ancak bir süre önce, gidip kendi rızasıyla üye olmadığı halde on binlerce kişinin AKP üyesi yapıldığına ilişkin haberler yayınlanmıştı.
Birkaç gün önce “rızası dışında AKP üyesi yapıldığını” belirten Dilek Özkardeşler’le tanıştım.
Özkardeşler 1 Kasım seçimlerinden önce e-devlet şifresiyle bir işlem yaparken Yargıtay’ın “Bir parti üyesi misiniz?” yazan butonunu görünce merak edip basmış.
Bir de ne görsün, adı AKP Fatih ilçesinde üye olarak kayıtlı görünüyor.
Bunun üzerine savcılığa başvurarak adının izinsiz olarak üye listesine yazıldığını, bunun amacını bilmediğini, bunu yapanların kötü bir amaçları olabileceğinden şüphelendiğini belirterek suç duyurusunda bulunmuş.
Ancak aradan geçen beş ayda hiçbir sonuç alamamış. Çünkü savcılık dilekçeyi oradan oraya göndermiş ama mantıklı ve sonuçlandırıcı bir cevap vermemiş.
Özkardeşler’e “Neden gidip direkt istifa etmediniz, böylelikle sorun kısa yoldan çözülürdü” diye sordum.
Şu cevabı verdi; “Evet en kolay yolu o. Ama benim amacım adımı izinsiz yazmalarının hesabını sormak ve bunun arkasındaki nedeni ortaya çıkarmak. Ancak yargı sistemi adeta bu feryadımı görmek istemiyor.”

KOMİK

Korumalar şan dersi aldılar galiba

Amerika’ya görülmemiş bir “protestoları önleme yöntemi” öğrettik.
Havaalanında bir tek Amerikalı yetkilinin bile karşılamadığı Erdoğan oteline girerken bir grup tarafından protesto edildi.
Belli ki Ekvador olayından ders alan korumalar bu kez protestocuların üzerine saldırmadı ama hiç görülmedik bir yöntem uyguladı.
Polisler avazları çıktığı kadar “aaaaaa, ooooo, uuuuuu” diye bağırarak protestocu seslerini perdeleme çalıştılar.
Bu komik görüntüye Amerikalılar ne dediler bilemem ama insanın aklına “Korumalara şan dersi de mi veriliyor artık” sorusu geliyor.

ŞAŞIRDIM

Pembe metrobüse kafa atan genç kız

Anlatacağım olay bire bir doğrudur. Kulaktan duyma değil bizzat olayı yaşayan genç kızın bana anlatımıdır.
Adını ve yerini yazmayacağım ki birileri durumdan vazife çıkarmaya kalkmasın.
Genç kız metrobüse biniyor. Otobüs tıklım tıklım. En önde sürücünün hemen yanında duruyor. Orada bir kişi daha var. Herkesin duyacağı sesle “Kayseri’de ne güzel pembe taksi yaptılar. Pembe metrobüs de yapsalar, biz de rahat etsek” diyor.
Genç kız adama dönüp “Nereden çıktı şimdi bu, o pembe metrobüse sen bin” diye sertçe konuşuyor.
Adam da aynı ses tonuyla “Ne diyorsun ya, pembe metrobüs olsa herkesin hoşuna gider” deyince genç kız kendini tutamıyor ve “Kadınları görünce sapıklığın mı tutuyor” dedikten sonra adama kafa atıyor.
Adam neye uğrağını şaşırıyor, hiçbir şey söyleyemiyor, genç kız da durakta inip yürüyor.
Bir süre sonra yüzündeki kanı fark ediyor. Meğer attığı kafa nedeniyle alnı açılmış ve kanamış.
Bunu o genç kız “ne iyi bir şey yapmış” diye yazmadım.
Ancak din istismarı ve cinsellik üzerine giderek artan hoyrat davranışlar ve söylemler pek çok kişide alerji yaratmaya başladı. Bazıları da böyle kendine hakim olamıyor.

Can Ataklı - Korkusuz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları