loading
close
SON DAKİKALAR

Gerici gösteri için de yine Halkın Kurtuluş Partisi harekete geçti

Can Ataklı
Tarih: 23.01.2024
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Adliyedeki çok sayıda hakim ve savcının gözü önünde yaşanan bu olaya polis ve özel güvenlik de hiç müdahale etmemişti.

ŞAŞIRDIM

CİMER’de 90 bin kişilik ordu

Geçen hafta Merkez Bankası Başkanı Gaye Erkan ile ilgili bir dizi haber yayınlandı.

Bu haberlere göre Gaye Erkan’ın babası bir kadın çalışanı işten çıkarmış hatta tokat atmıştı.

Bu kadın çalışan CİMER’e şikayette bulunarak haksız yere işten atıldığını ileri sürmüş ve Erkan’ın babasının cezalandırılmasını istemişti.

Peki CİMER’e yapılan bu şikayet medyaya nasıl ulaştı.

İki şık var; BİRİNCİSİ şikayetçi bunu medyaya haber verdi, İKİNCİSİ ise CİMER’den sızdırıldı.

Sosyal medyada “CİMER’den sızdırıldı” iddiaları üzerine kuruma bağlı “Dezenformasyonla mücadele merkezinden” bir açıklama yapıldı.

Açıklamada CİMER’den böyle bir sızdırma olamayacağı kaydedildi.

Açık söyleyeyim, bu merkezden haberle ilgili bir açıklama yapılacağını bekliyordum ama onlar kendilerini savundu sadece.

AKP’lilerle ilgili her habere yalanlama yayınlayan CİMER’in bu kadar hassa bir konuda sessiz kalması ve kendini korumaya alması Gaye Erkan olayının arkasında başka planların olduğu hissi yarattı bende.

Ancak olayın bir de başka yönü var.

CİMER açıklamasından çok önemli bilgilere ulaşıyoruz.

Bu bilgiler CİMER’in çok farklı bir alanda hizmet ettiğini ve adalet arayanlarla birlikte kendilerinden olmayanlara öfkelenen AKP’lilerin ihbar merkezi haline geldiğini gösteriyor.

Örneğin açıklamada şöyle bir cümle var;

“Devletin yürütme organı içinde yaklaşık 40 bin idari birim dahilinde kendi kamu kurumlarını temsilen yaklaşık 90 bin kamu görevlisini barındıran CİMER’e; 2023 yılında 7 milyon 650 bin başvuru yapılmış ve bu başvuruların okunması, sevk edilmesi, cevaplandırılması kapsamında bir yılda 34 milyon işlem gerçekleştirilmiştir.”

Demek ki eskinin “Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü” yeni adıyla “Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi” 90 bin kişilik bir ordu gibi çalışıyor.

Sadece bir yıl içinde bu kuruma 7 milyon 650 bin başvuru yapılmış.

Mahkemeye gitmeyen, suç duyurusunda bulunmayan 7 milyondan fazla vatandaş CİMER’i bir ihbar hattı gibi kullanıyor.

Yapılan ihbarların niteliğini elbette tam olarak bilmiyoruz ancak uygulamadan anlaşıldığı kadarıyla ihbar kurumu gibi çalışan CİMER iktidara karşı olan tutum ve davranışları bu yolla öğrenip devletin diğer organlarını harekete geçiriyor.

Örneğin yazılan bir yazı ya da yapılan bir konuşmadan rahatsız olan bir vatandaş CİMER’e “Bu kişi vatan hainliği yapıyor” diye şikayetçi oluyor, CİMER bu başvuruyu savcılara gönderiyor, savcılar da adeta bunu görev bilerek kişiler hakkında dava açıyor.

Avukat tanıdıklarımın söylediğine göre bu yolla gelen şikayetler üzerine açılan binlerce dava var.

İşin kötü tarafı savcılar CİMER’den geldiği için şikayetleri anında işleme alıyor ve çok büyük çoğunluğunu iddianameye çevirerek topu mahkemeye atıyor.

Böyle bir düzen dünyanın başka hangi ülkesinde var bilmiyorum.

Ama şunu rahatlıkla söyleyebilirim;

“CİMER 90 bin kişilik ordusuyla iktidarın propaganda ve hesap sorma merkezi gibi çalışıyor. Binlerce insan CİMER’e yapılan şikayetlerin doğru olup olmadığına bakılmaksızın mağdur ediliyor.”

Bunun kanıtı zaten CİMER’in açıklamasında yer alıyor.

Şöyle denmiş bu açıklamada;

“Son günlerde gündeme yansıyan Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) başvurusu incelendiğinde, başvurunun başvuru sahibi tarafından doğrudan ilgili kurumlara yönlendirildiği, İletişim Başkanlığı personeli tarafından herhangi bir okuma, sevk ya da başkaca bir işlem yapılmadığı belirlenmiştir.”

Yani CİMER şikayetle ilgili hiçbir ön çalışma yapmıyor, hemen “ilgili” yere sevk ediyor.

Bu iktidarın kendinden olmayanlara yönelik “anında işlem yapmasının” bir aracıdır ve toplumda “ihbarcı zihniyeti” öne teşvik eden ve iktidardan yana olmayan herkesin sindirilmesini amaçlayan bir operasyondur.

OKURDAN MESAJ

AFAD ile koordine olmak  bu kadar zor olmamalı

İzmir’den yazan bir okurum “hava alarmı” yapılan bir günde kentte uzun elektrik kesintisi yapıldığını belirterek haklı olarak “AFAD ile koordineli çalışmak bu kadar zor olamaz” demiş.

Okurumun mesajını birlikte okuyalım;

AFAD 15 Ocak 2024 Pazartesi İzmir için fırtına uyarısı gönderdi cep telefonlarına.

AFAD’a göre pazartesi akşamı ve sonraki gün için şiddetli yağmur bekleniyordu.

Ne hikmetse aynı saatlerde Gediz Elektrik de İzmir için “Büyük Elektrik Kesintisi” duyurusu yaptı. Duyuruya göre İzmir karanlığa bürünecekti.

Pazartesi akşamı yağmur başladı. Saat 20.00 gibi de elektrikler gitti. Çevreye baktım İzmir kapkaranlık. Daha önce hiç böyle olmamıştı. İlçeler dahil şehrin yüzde 90’ında elektrikler kesik.

Uyuduğum için elektrik ne zaman geldi bilmiyorum.

Sitede elektrik kesilince pompa ile çalışan sular da kesildi. Kaloriferler durdu.

Baz istasyonlarına elektrik gitmediği için internetimiz de kesildi. Bilgisayardan ve telefonlardan internete bağlanamadık.

İzmir de büyük bir deprem olsaydı ancak böyle olurdu. Tek eksiğimiz üzerimize koca koca kolonların düşmemiş olması.

Bu yağışlı günlerde bakım-onarım yapmak şart mı?

Kademe kademe yapılamaz mı?

Hiç olmazsa AFAD ile koordineli çalışılamaz mı?

ÜZÜLDÜM

Emekli olmak facia ama ya bir de protez takmanız gerekiyorsa

Bir okurumdan aldığım mesajı okurken yüreğim burkuldu.

Emekli olan bu okurum protez takmak zorunda, ama gelin görün devletin bu konudaki desteği devede kulak kadar ancak.

Mesajı birlikte okuyalım ve acı gerçeği görelim;

Sayın Can Ataklı ve Onur Çanakçı, sizler doğruları ve gerçekleri konuştuğunuz sürece ümitsizliğe kapılmıyorum. Gerçekleri görüp doğruları dobra dobra söyleyebilen korkusuz insanlarımız da var diye kendi kendimi motive ediyorum.

Ben 58 yaşında doğuştan yüzde 80 engelli bir kadınım. Tam 12 defa ameliyat oldum 4 defa bacağım kesildi bu durumda pes etmedim çalışıp çabalayıp emekli oldum müjde adı altında maaşım 10 bin lira oldu.

Fakat ben 17 yıldır protez bacak kullanıyorum Almanya’dan ottobooktan Euro ile ithal geliyor. İki ay önce protezcimle yaptığım görüşmede “94 bin lira oldu proteziniz” demişti.

Bunun yüzde 10’luk kısmını devlet karşılıyor ben bu 10 bin lira maaşla geri kalan 84 bin lirayı nasıl karşılarım bilmiyorum ve devlet 5 yıl da bir yüzde 10 karşılıyor.

Düşünün kaza oldu düştüm, protezim kırıldı bu 5 yıl dolmadan 94 bin liranın tamamını karşılamak zorundayım. Bu yüzde 10 devlet katkısı da asla ve asla artmadı. Her şeyler arttı zamlandı engelliye yapılan devlet katkısı yerinde saymaya devam ediyor.

Milyonlarca insanın kaderi tek bir adamın iki dudağından çıkacak iki kelimeye bağlanması kadar kötü bir durum yokmuş bunu da yaşadık gördük.

BUNU YAZMAK GEREK

Gerici gösteri için de yine Halkın Kurtuluş Partisi harekete geçti

İstanbul Anadolu Adliyesi’nde geçen hafta bir gerici gösterisi yapıldı biliyorsunuz.

Cuma hutbesinden sonra okunan duada Atatürk’ten söz edilmesine öfkelenen genç bir adam hem Atatürk’e hakaretler savurmuş hem de şeriat çığlıkları atmıştı.

Gözaltına alınan ve tutuklanan bu kişinin ilk duruşmadan sonra tahliye edilmesi sırasında adliye binasında toplanan bir kalabalık koridorlarda “Şeriat isteriz, yaşasın şeriat” diye sloganlar atmıştı.

Adliyedeki çok sayıda hakim ve savcının gözü önünde yaşanan bu olaya polis ve özel güvenlik de hiç müdahale etmemişti.

Konuyla ilgili yine Halkın Kurtuluş Partisi harekete geçti ve bu gerici gösteriye göz yuman, göz yumduğu gibi en küçük bir soruşturma bile açmayan Anadolu cumhuriyet başsavcısı ve cumhuriyet savcıları ile polis amirleri hakkında suç duyurusunda bulundu.

Suç duyurusu dilekçesinde, söz konusu isimlerin “Anayasayı ihlal”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” ve “görevi kötüye kullanma” suçlarını işledikleri belirtildi.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Bu çocuklar gitmekte haksız mı?

Haberi Oksijen gazetesinde gördüm.

İyi okullarda yapılan bir araştırmaya göre mezun olan çocuklarımızın çoğu yüksek eğitimi yapmak üzere hep yurtdışına gidiyor.

Örneğin Alman Lisesi’ni geçen yıl bitiren 124 öğrenciden 122’si okumak için yurtdışındaki okullardan birini seçmiş.

İstanbul Erkek Lisesi’nden mezun 166 öğrenciden 133’ü tercihini yurtdışı okullardan yana kullanmış.

Avusturya Lisesi’nin 75 mezunundan 74’ü üniversite için ülkeden ayrılmış.

Robert Kolej mezunlarının yüzde 62’siGalatasaray mezunlarının yüzde 35’i yurtdışına gitmiş.

Galatasaray’da bu oran 2020’de yüzde 3.3 olmuş, bu yıl büyük artış var.

Neden bu iyi öğrenciler hep yurtdışını tercih ediyor.

Sebebi ortada aslında.

Eğitim o kadar ayağa düşürüldü ki, aklı başında, zeki, yetenekli olan kimse bu ülkede durmak istemiyor.

Tek umudumuz, yurtdışına giden bu yetenekli çocuklarımızı üniversitelerini bitirdikten sonra kazanmak.

Ama bu havanın sürmesi halinde bu bir hayal olur, onu da bilelim.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları