Can Ataklı; Yetmedi ama bu Soylu’ya, çıtayı biraz daha yükseltmesi gerekiyor ya, Ankara’ya dönünce soluğu Birleşik Arap Emirliklerinin 51’inci kuruluş yıldönümü kutlamalarında aldı.
NOSTALJİ
Nostaljiye aman aman meraklı değilim.
Ama belki de hayli yaşamış olmanın sonucu geçmişle ilgili bir şey gördüğüm zaman da bakmadan edemiyorum.
Dün sosyal medyada gezinirken Whatsapp gruplarından birinde geçmişin reklamlarına ilişti gözüm.
Bazılarını ben de hatırlıyorum ama çoğu benden çok yıllar önce gazetelerde yayınlanmış.
O zamanın anlayışına göre kullanılan “reklam dili” çok ilgimi çekti sanıyorum sizlerin de hoşuna gidecektir.
O yıllar elbette Türkiye böyle değildi.
Zengin bir ülke değildik ama o yıllarda insanlarda geleceğe dönük bir umut vardı, mutsuz değildi insanlar, cumhuriyet ve devrimlerin sağladığı olanaklarla daha çağdaş, daha modern daha rahat bir yaşama doğru koşmak herkesin idealiydi.
Ayrımcılık, ötekileştirme, dinini, mezhebini, meşrebini merak edip didikleme adetleri henüz gelişmemişti.
Herkes ancak cebindekini harcar, kimse borca batmaz, geleceğini ipotek ettirmezdi.
Günün koşullarında görülen her yenilik bir gelişme olarak algılanır, herkes buna yetişmeye çalışırdı ama kıskançlıklar, birbirini çiğnemeler sadece kendini düşünmeler henüz yeşermemişti o zamanlar.
Belki bugüne göre daha mütevazı, daha az olanaklı, daha sıradan yaşamlar vardı ama herkes kendi durumuna göre huzurlu ve mutlu olmanın yollarını bulurdu.
Ne diyeyim; Geçmiş Zaman Olur Ki Hayali Cihan Değer…
Dünü anlayalım, bugünü yaşayalım.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Çeşitli zamanlarda taşlamalarına yer vermeye çalıştığım Erhan Tığlı göndermiş yine.
Bakalım siz kim olduğunuza karar vereceksiniz…
Biz kimleriz?
Zeki, çevik Türk genciyiz
Hem kuzu hem tilkiyiz
Dostlukta sevgide sonuncu
Kin ve nefrette birinciyiz!
★★★
Biz kimleriz?
Barışçı geçinen ama
Fener Galatasaray
Sağcı solcu, Türk Kürt
Diye kavga eden kişileriz
★★★
Biz kimleriz?
Dayı torpil peşindeyiz
Hem laik hem dinciyiz
Türkiye’de beyaz Türk
Avrupa’da zenciyiz!
ŞAKA GİBİ
Kabinenin en şahin bakanı kuşkusuz Süleyman Soylu.
Hakaret etmediği, parmak sallamadığı, tehdit etmediği neredeyse kimse yok.
Tabii bütün bunları yaparken belli ki göz ucuyla Erdoğan’ı izliyor.
Zaten “O olmazsa olmaz, başına bir şey gelecek diye çok korkuyorum” diyen de kendisi.
Erdoğan Amerika’ya laf mı çaktı, Soylu anında iki mislini söylüyor.
İsrail’e mi bozuldu Erdoğan Soylu daha da fena sallıyor.
Mısır’a darbeci mi dedi AKP genel başkanı Soylu bir tık üste çıkıyor.
Ama sonra Erdoğan söylediklerini unutup hakaretler yağdırdığı ülkelerle öpüşüyor Soylu da mecburen daha fazlasını yapmak zorunda kalıyor.
Soylu 15 Temmuz gecesi için “Bu işi kimin planladığını biliyoruz, Amerika ve Birleşik Arap Emirlikleri” demişti.
Erdoğan şimdi Birleşik Arap Emiri ile tekrar ahbap oldu, Soylu’ya daha fazlasını yapmak düşüyor elbette.
O da hemen gitti Abu Dabi’ye, şeyh ailesinden dışişleri bakanıyla görüştü.
Yetmedi ama bu Soylu’ya, çıtayı biraz daha yükseltmesi gerekiyor ya, Ankara’ya dönünce soluğu Birleşik Arap Emirliklerinin 51’inci kuruluş yıldönümü kutlamalarında aldı.
Pastayı da büyükelçiyle birlikte kesti.
İktidarda kalma hırsı insana neler yaptırıyor değil mi?
ÇOK GÜLDÜM
Danışma ücrete tabidir
Adam avukata gitmiş, “Bir sorunum konusunda sizin görüşünüzü almak istiyorum.. Danışma ücretiniz ne kadardır” diye sormuş…
“Üç soru için 1200 dolar alıyorum” diye cevap vermiş avukat..
“Çok değil mi?..”
“Fena sayılmaz ama iyi de kazanıyorum.. Son sorunuzu alayım?..”
Anket
Anket yapan eleman sokakta rastgele bir adamı durdurmuş, “İş yerinde cinsellik konusunda ne düşünüyorsunuz?” diye sormuş, “Öncelikle ben evliyim..” diye cevap vermiş adam, “Ama ne olursa olsun, son üç yıldır iş yerindeki seçeneklerim de zaten o kadar da bol ve iyi de değil..”
Anketör “Hadi ya?..” diye gülümsemiş, “Nerde çalıştığınızı öğrenebilir miyim?..”
“Pandemi başladığından beri evden çalışıyorum..!”
Yaşlılık işte
Hayli yaşlı adam doktora gitmiş, sıra ona gelince içeri almışlar, doktor önce gerekli soruları sorup bilgisayarına kaydetmiş, ayağa kalkmış, sırtını dinlemiş, tansiyonunu ölçmüş, yerine oturduktan sonra “İdrar yaparken sorununuz oluyor mu?” diye sormuş,
“Hayır doktor. Her sabah saat 07.00 de düzenli olarak ve fayton durağındaki bir at gibi.”
“Güzeell.. Peki tuvalete çıkma sorunu?”
“Ohooo o da düzenli sabah 08.00 de asla sekmez..”
“Harika.. Şimdi şikayetiniz nedir anlatın bakalım” adamın birden yüzü değişmiş, kısık bir sesle “Sabahları 09.00 dan önce uyanamıyorum doktor..!”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
