Hakikaten ya, bunlar niye zarar eder?
Can Ataklı; “Çevreci” Ziraat’ın başı dertte.
BUNU YAZMAK GEREK
“Çevreci” Ziraat’ın başı dertte
İstanbul Göktürk’teki Kemer Country Golf alanına mahkeme kararına rağmen sarayın emriyle yapılan inşaat hız kesmeden sürüyor.
Hukuk çiğneniyor, yasalar yok sayılıyor, doğa göz göre göre katlediliyor, feryatlar duyulmuyor.
Çünkü burada büyük rant var, artık bu ranttan en çok kimler yararlanacak orasını bilmiyorum, ancak rant olan yerde ne hak ne hukuk tanınmadı bugüne kadar.
Burada baş rolde Ziraat Bankası var.
Banka Demirören grubundan alacaklı, ama parayı tahsil edemiyor, çareyi şöyle buldular, Demirören sahibi olduğu Kemer Country’nin içinde, mülk sahibi herkesin payı olan golf sahasını hukuksuz biçimde bankaya devretti, banka da buraya inşaat yaparak alacağını tahsil edecek.
Bu dümeni bir haftadır yazıyoruz, tınmıyorlar bile çünkü devletin devlet olma vasıfları iyice zayıflatıldığı için hukuken bir yaptırım gücü artık yok.
Her yerde her şey emirle yürütülüyor artık.
Talimat saraydan geliyor: “Orası kazılacak, binalar inşa edilecek, o kadar.”
Bu emri alınca ne İstanbul Valisi ne Emniyet Müdürü, ne Kaymakam hukuku takmıyor.
Koyuyor golf sahasının önüne yüzlerce polisi, onlar vatandaşı copluyor, arkada iş makinaları haldır huldur çalışıyor.
Ama bir de işin dünya boyutu var.
Saray her ne kadar dünya lideri olsa da iş paraya gelince dünyanın şakası olmuyor.
Ziraat Bankası nisan ayında büyük bir müjde vermişti.
Banka yönetimi “352.5 milyon ABD doları ve 814 milyon Euro olmak üzere toplamda 1.24 milyar ABD doları büyüklüğünde sendikasyon kredisi aldık” açıklaması yapmıştı.
21 ülkeden 45 bankanın katılımıyla sağlanan kredinin Türkiye’de bir banka tarafından tek seferde sağlanan en büyük kredi olduğu da duyurulmuştu.
Gelelim kredinin şartına.
Bu büyük kredi “sürdürülebilirlik temalı” bir sendikasyon kredisi.
Kredi “doğa ve çevreye katkı” amacıyla veriliyor.
Kadın ve genç çiftçilere uygun koşullarla sağlanacak tarım kredisi yoluyla, üretimde cinsiyet ve fırsat eşitliğine katkıda bulunulması isteniyor.
Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar da kredi müjdesini verirken, “İklim değişikliğinin küresel ölçekte artan olumsuz etkileri ve çevresel risk yönetim ihtiyacı, finansal kuruluşların Çevre-Sosyal-Yönetim (ESG) konularında daha fazla duyarlılık göstermesini gerektiriyor” demişti.
Göktürk olayı Ziraat Bankası’nın dünya piyasalarından bulduğu krediyi zora düşürecektir.
24 ülkedeki 45 banka “çevre koruması” sözüyle kredi alan bir bankanın açık biçimde ve üstelik hukuku yok sayarak doğa katliamına katılmasını kabul edemez.
Kısa bir süre sonra Ziraat Bankası’nın kredi veren kuruluşlar tarafından görüşmeye çağrılması ve savunma istenmesi haberini görürsek şaşırmayalım.
Dünya finans kuruluşları son yıllarda çevreci kuruluşların ağır baskısı ve denetimi altında.
Bu kuruluşların çevre ve doğayı katledenlere kredi sağlaması, yatırım yapması asla affedilmiyor.
Küçük bir not ekleyeyim: Yeni havaalanı ve kuzey otoyolu için dış kredi bulunamamıştı biliyorsunuz.
Nedeni hiçbir finans kuruluşunun doğayı katleden bir projeye yanaşmamasıydı.
Aynı şekilde Kanal İstanbul için de dış kredi bulunamıyor, tabii ki sebep aynı…
Bİ SORALIM BAKALIM
Hakikaten ya, bunlar niye zarar eder?
Bunlara CAPS deniyor. Sosyal medyada mesajlar böyle kutucuklar içinde ve esprili biçimde olunca daha dikkat çekiyor haliyle.
Hafta sonu gördüğüm bu CAPS çok hoşuma gitti.
Sahi gerçekten hepsinin aslında “para basıyor” gibi kazanması gerekmiyor mu?
Hepsini bu millet bedelini fazlasıyla ödeyerek kullanıyor.
Ama bunlar yine zarar ediyor.
Anlayan var mı?
Haaa, anlıyorsunuz ama söyleyemiyorsunuz.
Siz de haklısınız!
YENİ ÖĞRENDİM
Sarıgül’ün partisine flaş transfer
Siyasette seçimler yaklaştıkça saflar da daha belirginleşmeye başladı.
Uzun yıllardır siyaset içinde olan Kemal Abdullahoğlu, Mustafa Sarıgül’ün daveti üzerine Türkiye Değişim Partisi’ne katılmış.
Abdullahoğlu, Süleyman Demirel’in döneminden bu yana aktif siyasetin içinde olan bir isim.
Sıklıkla bir araya geldiğim ve birlikte siyasette ufuk turu yaptığımız Kemal Abdullahoğlu, partide Mustafa Sarıgül’ün başdanışmanı olarak çalışacakmış.
Haberi öğrenince Abdullahoğlu ile konuştum.
Siyasette yeniliklerin olması gerektiğini söyleyen Abdullahoğlu, “Seçime doğru Türkiye’de çok ciddi değişimlerin yaşanacağına” inandığını belirtti.
İŞTE BUNU ANLAMIYORUM
Açılıştan sonra mı gösterilir o manzara?
Günlerdir saray trolleri saldırıyor, hem bana hem de TOGG konusunda soru soran herkese.
Neymiş efenim “Fabrika yok” demişim bundan üç yıl önce.
“Görmemişin otomobili olmuş” olmuş dedim ya, kendini akıllı sananlar “Al sana fabrika” diye açılış görüntülerini gönderiyor günlerdir.
Buna şimdi bir de sarayın “İşte üretim bantları” diye koyduğu videoyu gönderenler eklendi.
O halde daha açık soralım, görmemişler belki biraz düşünür?
1- Üretimin 6 ay sonra başlayacağı açıklandığı halde, o gün neyin açılışı yapıldı?
2- Gazetecilere açılış günü neden fabrika gezdirilmedi?
3- Açılış günü gösterilen 5-6 otomobil hangi üretim bandında
yapılmıştı?
4- Açılış günün ertesi günü sosyal medyada yayınlanan henüz bitmemiş bantların görüntüsü gerçek miydi?
5- Üretim bantlarının henüz yapılmadığı iddiaları üzerine sarayın servise koyduğu üretim bandı görüntüleri gerçek mi?
6- Eğer gerçekse bu kadar güzel bir görüntü açılış günü neden saklandı?
7- Sarayın adamları hemen bu hafta içinde bir grup gazeteciyi fabrikaya götürüp üretim bantlarının görüntülerinin alınmasına izin verir mi?
KOMİK
Günün en komik haberi
Hürriyet’in Genel Yayın Müdürü Ahmet Hakan, canlı yayında Erdoğan’ın söylediği “Ahmet Bey gereğini yerine getiriyor” sözüne ne kadar uyduğunu bir kere daha gösterdi.
Ahmet Hakan, pazar günkü yazısında AKP heyetinin HDP’yi ziyaret etmesini yazmış.
İki parti yetkililerinin samimi sohbetlerini görüntüleyen fotoğrafın yorumunu yapan Ahmet Hakan “daha önce terörist denilen parti ile şimdi yan yana gelmenin AKP içinde de eleştirildiğine” dikkat çektikten sonra “Bu eleştirilere kısmen hak veriyorum” demiş ve “Ama”sını şöyle açıklamış;
“Hak vermediğim kısmı ise şurası: HDP’nin oyunu almak için HDP’ye başı sonu belirsiz göz kırpmak başka bir şey… Anayasa değişikliği gibi başı sonu belli bir konuda görüşmek başka bir şey.”
Acaba muhalefet partileri hangi başı sonu belirsiz göz kırpmalar yapıyor?
Ayrıca “terörist olanlarla anayasa görüşülmesi” ne anlama gelmektedir?
Beyninizi yakmayın boşuna.
Hürriyet’in saray emrindeki yazarının yazdığı yazının Türkçesi şöyle;
“AKP’nin terörist dediği HDP ile görüşmesinde bir sakınca olamaz, muhalefet ise asla görüşemez, görüşürse o da terörist demektir.”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları