loading
close
SON DAKİKALAR

'Hamas terör örgütü değil' demek tamam da bu ne?

Can Ataklı
Tarih: 15.11.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Gazze kriziyle birlikte önce sakin bir tavır alan ama ne Batı dünyasında ne de İslam ülkelerinden beklediğim desteği alamayan Erdoğan bir anda sertleşmişti.

Bİ SORALİM BAKALIM

Devlet Bey, sizin bir partiniz yok mu?

İktidara olan desteği canhıraş biçimde sürdüren MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün grup toplantısında çok ilginç sözler söyledi.

Mahkeme, ile ilgili söyledikleri yenilir anayasal gibi değil.

Bahçeli, Anayasa Mahkemesi'ni teröre ve çetelere destekleyerek suçlayarak “ Nerede bir suçlu varsa, nerede ihanet eden varsa kardeşliğimizi bozan varsa AYM tarafından hak ile ödüllendirilmektedir. Gerekensiz TBMM'de yapılmalı ve konu kapatılmalıdır” dedi.

Eğer durum satın alınırsa Meclis'e gerek yok ki, teröre destek olan kim varsa nerede olduğuna bakılmaksınız hemen adli işlem yapılması gerekir.

Ama belli ki Bahçeli'nin derdi teröre destek verenlerden hesap istemek değil, Türkiye'nin Anayasal düzenini bozmak.

Çoğunluğu bizzat Erdoğan'ın seçtiği Anayasa Mahkemesi üyelerinin bir kısmı emirleri Kandil'den almakla suçlanacak ama kayıtlarla ilgili birimleri kıllarını bile kıpırdatmayacak.

Bahçeli eleştireceğine koşa koşa Erdoğan'a gidip bunun hesabının sorulmasını istemesi gerekirken o ayrılmak sadece konuşuyor ve hesap sorulmasını değil de Anayasa Mahkemesi'nin kapatılmasını istiyor.

Olacak şey değil.

Bahçeli'nin İmamoğlu ile ilgili sözleri de bir tuhaf.

Şans dedi Bahçeli: “Hiçbir şeyi şansa bırakmayacağız. Sömürü gücünde öğütülen, iktidara değil Türkiye'ye muhalefet eden partilere meydanın boş olmayacağını öğreteceğiz. Boş zamanı olursa İstanbul'a uğrayan belediye başkanını evde tutabilirsiniz. CHP ve HDP yönetimindeki belediyeleri cumhurun ​​yönetimi ile birleştireceğiz. Kayıp yıllar Allah'ın izni ile son bulur. Merkezi yönetim ile yerel yönetimler tek ses olacak.”

Burada anladığım şu:

Devlet Bey'in bir partisi yok mu? Bu parti seçimlerine katılmıyor mu?

MHP, iktidar partisine olağanüstü destek vermesine rağmen icraatın hiçbir aşamada yok.

MHP'li bir bakan yok.

Bakan yardımcısı yok.

Bu parti Erdoğan'ın kendilerine verdiği bazı bürokratik makamlarla ve ihalelerle yetiniyor sadece.

Hiçbir şekilde ne genel seçimlerde ne yerel seçimlerde asla iktidar olmayı hedefleyen MHP sadece birkaç bürokratik makam ve iktidar olanaklarından faydalanmak için mi partiyi sürdürmekte?

İmamoğlu yönetimini beğenebilirler.

Ama bunun yolu, “Biz bir şey istemiyoruz, her şey Erdoğan'ın olsun” demek midir?

MHP'liler neredeyse hiçbir yerde aday göstermeyip sadece Erdoğan'ı destekliyoryi içlerine nasıl sindiriyorlar acaba?

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

“Hamas terör örgütü değil” demek tamam da bu ne?

Gazze kriziyle birlikte önce sakin bir tavır alan ama ne Batı dünyasında ne de İslam ülkelerinden beklediğim desteği alamayan Erdoğan bir anda sertleşmişti.

Bu sertleşmenin sonunda iş “Hamas terör örgütü değil, mücahitler grubudur” demeye kadar varmıştı.

Elbette Erdoğan böyle konuşarak Türkiye'deki dinci-gerici gruplar da hem rahatladı hem de eyleme geçti.

Birkaç gün önce HÜDAPAR, Gazze'ye destek mitingi yaptı.

Bu mitinge Hizbullah'ın liderlerinden biri de katıldı.

Mitinge bazı kişiler Gazze'de savaşan Hamasçıların kıyafetini giyerek geldiler.

HÜDAPAR'lılar Hamas kılıklı bu grubu dakikalarca alkışladı.

Başta Zafer Partisi olmak üzere muhalefetin eleştirdiği bu görüntüler aslında bir suç.

Çünkü ürünlerimizdeki gösteri ve toplantılarla ilgili kurallara uymuyoruz.

Yasanın 33'üncü maddesinde şöyle diyor:

Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine kimliklerini gizlemek amacıyla yüzlerini tamamen veya belirli oranda bez vesair unsurlarla örtülerek katılarak iki yıl altı aydan dört yıla kadar, hapis cezası ile cezalandırılırlar.

Hamas kıyafetine girenlerin yüzleri kapalı , üstlerinde sahte de olsa canlı bomba yelekleri var.

Bu suçun güvelik güçleri sadece izliyor.

En tepedeki “Hamas terör örgütü değildir” dese de bu manzaranın suçu olduğu asla görmezden gelinemez.

ŞAKA GİBİ

Bu adam bir de veremli çıkmaz mı?

Erzurumlu bir dönerci Atatürk'e ve laikliğe ağır hakaretlerde bulunduğu için tutuklanmıştı.

Dünkü bir yazıda bu bel kemiksiz adamın arkasında bile duramadığını, savcılık ifadesinde Atatürk'e ve laikliğe övgüler yağdırdığını anlatmıştım.

Ancak asıl korkunç gerçek daha sonra ortaya çıktı.

Bu adam tutuklandıktan bir gün sonra serbest bırakıldı.

Gerekçesi ise evlere festivalidir.

Büyük ihtimalle bu tip bir hastaymış , tedavi görüyormuş, hastalık durumu nedeniyle cezaevinde kalması uygun değilmiş.

Şaka gibi değil mi?

Rezalete bakar mısınız?

Adam , ama gıda işinde aktif biçimde çalışıyor.

Gün döneri sarıyor. Sonra kesiyor , elleriyle tabakları süsleyip dağıtıyor.

Verem direk ağzımızdan çıkan nefesla bulaşan bir olasılık.

Ama veremin tedavi edilmesi halinde bu adamın dönmesi , yüze açık biçimde elleriyle servis yapılmasına hiç ses çıkarılmaması.

Bundan önce verem tedavisini yapan doktorların sorumluluğunun kesilmesi gerekmiyor.

Doktorların yemek kaybı yapan birini, tedavi görmesi için belediyeye bildirilmesi gerekir.

Bu yapıldıysa belediyenin bu korkunç duruma müdahale edip etmediği araştırılmalı.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Hatay diyerek Antakya'nın adını siliyorlar

Antakya tarihinin en eski kentlerinden biri.

Üç kitaplı dinin birleştiği olağanüstü bir tarih ve kültür kenti.

1939 yılında Atatürk'ün en büyük hayalinin gerçekleşmesi üzerine Türkiye Cumhuriyeti topraklarına katılarak Hatay'ın başkentiydi Antakya.

Son yıllarda medyamız Antakya'dan “Hatay” diye söz eder oldu.

Sanki Antakya adına bir kentimiz yokmuş gibi davrandılar.

Bunu önceleri medyanın cehaletine bağlıyordum.

Ancak şimdi öyle görünüyordu ki bu AKP'nin bir politikasıymış.

Antakya'nın adını anmak istemiyorlar.

Bu nedenle Türkiye'ye tabela katıldığı günden beri adı Antakya olan kent girişinde yazan Antakya'yı bile Hatay olarak görüyordu.

Neden bilmiyorsun?

Çünkü dini bütün iktidarımız Antakya'nın Hıristiyanlıktaki Antiok'tan geldiğini, bunun da halkın Hıristiyanlığa özen gösterdiğini düşünüyormuş.

Böyle bir mantıksal olur mu?

İktidarda AKP olduğunda oluyormuş demek.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Sanatçı ve yazarlardan Gazze bildirisi

Dünyadaki tepkileri takip eden Gazze'deki İsrail saldırılarına karşı bir grup sanatçı ve azar ortak bir bildiri imzalandı.

Sanatçının ekonomik açıdan çok önemsediği bu bildiriyi yardım etmek için paylaşmak istedim;

Bizler, aşağıda imzaları bulunan sanatçılar ve yazarlar, Gazze'de yaşanmakta olan insanlığın yüzünün sorumlularını lanetliyor, görüşlerimizi büyük bir üzüntüyle paylaşıyoruz.

Bir halk katlediliyor.

Filistin halkı haritadan silinmek istiyor.

Katil İsrail yönetimi vicdan, sınır, ahlak adaleti tanımlıyor.

Birleşmiş Milletler suskun ya da sesi duyulmuyor.

Büyük eyaletlerde İsrail'i durduracak bir kıpırtı görülmüyor.

Fitili tutuşturan Hamas'ın nerede olduğunu ne düşündüğünüzü ne bildiğinizi öğrenin.

Mazlum ve yiğit Filistin halkı, iki canı örgütlü olarak çok geniş, çekişmekte,

AKP yönetimi bu örgütlerden birini “mücahit” diye adlandırarak, terörü destekleyen ülkeler listesinde bir utanca ortak oluyor.

Bizim 68 kuşağımız, Filistin savaşında şehitler verdi.

ayrıntılara özlemle anıyoruz.

Yahudi halkaları uygulanan Nazi zulmünün uygulandığını Gazze'de uygulayan Netanyahu'ların barışçı İsrail'in genişletilmiş olamayacakları gibi, masum sivil halkın katleden Hamas'ın mazlum ve yiğit Filistin temsilcisi olamaz.

Filistin'in rehberi Filistin Kurtuluş Örgütü'dür.

Filistin halkı laik, uygar ve çağdaştır .

O halk canilerinin değil büyük şairlerin, Mahmud Derviş'in, Semih el-Kasım'ın halkıdır.

Bu savaş Filistin ve İsrail halkı arasında değil, Siyonist faşizmle orta çağ miktarı bir başka faşizm arasındadır.

Uygar dünyasında, Birleşmiş Milletler'i, bütün uygar ülkeleri ve yönetimleri seslerini daha yüksek katılımları, gerekli yaptırımları katil İsrail ticaretini durdurmaya çağırıyoruz.

Kahrolsun bütün faşizmler!

Yaşasın mazlum ve kahraman Filistin parçacıklı ve özgürlük savaşımı!

Bildiriyi imzalayan sanatçılar arasında şunlar yer aldı:

Edip Akbayram, Mehmet Aksoy, Orhan Aydın, Bedri Baykam, Nihat Behram, Ataol Behramoğlu, Mazlum Çimen, Melike Demirağ, Tamer Levent, Zülfü Livaneli, Nebil Özgentürk, Salih Turan (Sali) Levent Üzümcü, Nejat Yavaşoğulları.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları