loading
close
SON DAKİKALAR

Helal olsun Ali Yerlikaya’ya da bu çeteler Türkiye’ye nasıl girmiş?

Can Ataklı
Tarih: 20.11.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Dün de uluslararası uyuşturucu kartelinin Batı Balkan Kanadı patronu yine Hırvat asıllı Palic de Beşiktaş’ta ele geçirildi. Bunlar çok büyük başarılardır, Ali Yerlikaya’yı kutlamak gerek.

ACAİP YAZILAR

Erdoğan 2028’de de seçilmek istiyor

Erdoğan, Almanya gezisi dönüşü uçakta yaptığı açıklamada “cumhurbaşkanlığı seçimi için yüzde 50+1’den vazgeçilmesinden yana olduğunu” söylemiş.

Erdoğan, “Çoğunluğu alan adayın seçilmesi usulüne geçilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı seçimi de seri olur, uğraştırmaz ve yanlış yollara da sevk etmez. Mevcutta 50+1 mecburiyeti partileri yanlış yollara sevk ediyor. Kimin eli, kimin cebinde belli değil. Yok altılı, yok on altılı masa... Bundan sonra kim bilir daha neler çıkar? Ama oy sayısı itibarıyla ‘En fazla oyu alan aday seçilir’ denildiği zaman seçim hızlıca tamamlanır” demiş.

Erdoğan’ın bu açıklamasının iki sonucu olur.

PARLAMENTER SİSTEME DÖNÜŞ

Cumhurbaşkanının yüzde 50 oyla ve iki turlu seçilmesinin nedeni ülkenin başkanlık sistemi ile yönetilmesidir. Bu sistemde parlamentonun etkisi neredeyse hiç yoktur, her şey yüzde 50+1’le seçilen kişinin elindedir.

Eğer en çok oy alan kişinin cumhurbaşkanı olması sağlanırsa, bu bir anlamda parlamenter sisteme geçmek demektir.

En çok oy alan kişi cumhurbaşkanı olduğunda eğer parlamentoda çoğunluğu bulamazsa sistemin işlemesi mümkün olmaz.

Parlamenter sistemde en çok oyu alan parti genellikle ya tek başına ya koalisyonla iktidara gelir, partinin başkanı da başbakan olarak ülkeyi yönetme yetkisini alır.

O halde cumhurbaşkanını ayrıca seçmek ve icra yetkisi vermek yerine doğrudan parlamenter sisteme dönmek daha akıllıca olur.

ERDOĞAN KALMAK İSTİYOR

Mevcut rejimde Erdoğan 2028’deki seçime katılamıyor.

Ancak cumhurbaşkanı seçilme sistemi değiştirilirse, tıpkı 2023 seçimlerinde olduğu gibi “Bu yeni Anayasa kuralı, bu nedenle Erdoğan da sıfırdan başlayacak” tezi öne sürülebilir ve Erdoğan’ın yeniden adaylığının önü açılabilir.

Erdoğan, şu anki tabloya göre AKP birinci parti göründüğü için seçimi kesinlikle kazanacağına ve cumhurbaşkanı olarak devam edeceğine inanıyor olabilir.

Niyetler ne olursa olsun sadece Türkiye’de uygulanan bu ucube sistemin mutlaka değiştirilmesi ve yeniden demokratik sisteme dönülmesinin kaçınılmaz olduğu zannediyorum artık sarayda da görülüyor.

Bu nedenle önce işi biraz sulandırarak, kafaları karıştırarak parlamenter sisteme dönüşün yolları aranıyor.

Bİ SORALIM BAKALIM

Eurofighter de nereden çıktı?

Almanya gezisinde bir Alman gazetecinin sorduğu soru Erdoğan’ı çok kızdırmış.

Başbakan Scholz’a yakın olduğu ileri sürülen bu gazetecinin sorusu şöyle:

“Yüzlerce insanı İsrail’de katleden bir örgütü, NATO müttefikleri tarafından terör örgütü olarak tanınan bu örgütü, nasıl bir kurtuluş örgütü olarak tanımlayabilirsiniz? Siz Türk-Alman ilişkilerini tehlikeye atıyor musunuz?” Türkiye, Almanya’dan 40 adet Eurofighter almayı talep ediyor. Almanya bunu kabul edecek midir?”

Erdoğan soru üzerine gazeteciyi azarlayarak “Eurofighter uçakları ile ilgili hiçbir şey konuşmadıklarını, Scholz’un da bu konuya girmediğini” belirterek “Yani Eurofighter’i veririz vermeyiz noktasında yorum yapmadı, biz zaten cevabımızı verdik, bu uçakları bize verirlerse verirler, vermezlerse çalacağımız kapı mı yok?”

Kamuoyu, Eurofighter uçağı istediğimizi hiç bilmiyordu.

Erdoğan’ın Almanya gezisinden bir gün önce bütçe komisyonunda konuşan Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler; 40 Eurofighter almak istediğimizi, Fransa ve İspanya’nın bunu onayladığını ama Almanya’dan henüz onay vermediğini söylediğini öğrenince konudan haberdar olduk.

Ancak görünen o ki, bu uçaklar için hayli çalışma yapılmış, Almanya direttiği için satış yapılamamış.

Erdoğan buna öfkelenerek “Başka kapı mı yok?” diye sormuş.

Cevabı basit: “Başka kapı yok.” Kapı var olmasına var ama biri Rusya, diğeri Çin kapısı. Türkiye S-400 olayından sonra tekrar NATO dışı bir alternatife yönelmeye kalkarsa ne olur tahmin etmek çok zor değil.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Helal olsun Ali Yerlikaya’ya da bu çeteler Türkiye’ye nasıl girmiş?

Son günlerin en gözde ismi İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya.

Yeni bakan gece gündüz dur durak bilmeden çalışıyor, yerlisi yabancısı birçok çeteyi çökertiyor.

Seçimden bu yana çökertilen çetelerin sayısının 75’i geçtiği açıklandı.

Yerli çeteler çökertildiği gibi tüm dünyada “kırmızı bültenlerle” aranan bazı uluslararası büyük mafya patronları da yakalanıyor.

En son yakalananlardan biri Güney Amerika’dan gelen uyuşturucuyu Avrupa’ya dağıtan, Avrupa çapında yapılan ‘Adriatica Operasyonu’ kapsamında organize suç örgütün elebaşı olarak tanımlanan Hırvat Petrak, Üsküdar’da ele geçirildi.

Polis Petrak’ı yere diz çöktürdükten sonra ters kelepçe taktı.

Dün de uluslararası uyuşturucu kartelinin Batı Balkan Kanadı patronu yine Hırvat asıllı Palic de Beşiktaş’ta ele geçirildi.

Bunlar çok büyük başarılardır, Ali Yerlikaya’yı kutlamak gerek.

Ama şunu da sormalıyız:

Çökertilen yerli ve yabancı çetelere bakınca Türkiye’nin bir mafya cenneti olduğu görülüyor.

Yerlikaya bunları temizliyor temizlemesine de zihinlerde ister istemez sorular oluşuyor.

Örneğin bunlar kimin zamanında ve hangi yollarla Türkiye’ye geldiler, bu kadar rahat ortamı bunlara kim sağladı, yabancıların üzerinden çıkan Türk pasaportlarını kim verdi, para transferlerini yapmalarına kim yardım ediyor?

Yerlikaya bu sorulara cevap bulamazsa, efsanesi de çabuk söner bana göre.

ŞAŞIRDIM

Erdoğan, Almanya’da çocuklara 200’er lira dağıttı

Bir günlüğüne Almanya’ya giden Erdoğan büyükelçiliği ziyareti sırasında Türkiye’deki gibi çocuklara para dağıtma alışkanlığını sürdürdü.

Sanıyorum Almanya’da olduğunu unutan Erdoğan’a danışmanları 200’er liradan oluşan bir deste Türk Lirası verdiler.

Almanya’daki çocuklar, Türk Lirası’nı ne yapsınlar?

Madem para dağıtılıyor, Euro olmalıydı.

Ama olmaz.

50 Euro verse, 1500 lira eder.

20 Euro verse, 300 lira vermiş gibi olur.

Onlar da Erdoğan’a yakışmaz

En iyisi rakam büyük olsun diye 200 TL vermek galiba.

Parayı alan çocukların anne babaları, “Allah razı olsun” dediler.

200 lirayı, Euro’ya çevirince ne oluyor?

Sadece 6 Euro 6 cent. Belki de Erdoğan “Paramızın pul olduğunu bari uluorta el aleme göstermeyelim” diye düşünmüştür.

ÖZÜR

15 Kasım Çarşamba günkü yazım

Neredeyse bütün sosyal medya hesaplarımdan şikayet yağdı.

15 Kasım Çarşamba günkü yazımda akıl almaz imla hataları, bozuk cümleler, anlamsız tanımlamalar olduğunu söyleyen okurlar “Nedir bu?” diye soruyordu.

Hemen gazeteyi açıp baktım, sonra gazeteye gönderdiğim yazıyı tekrar inceledim, hiçbir şey bulamadım.

Sonradan anladım ki okurların şikayeti, internet sitemizdeki yazıya yönelikmiş.

Yazım internete aktarılırken; sanıyorum “Türkçe” klavyeden çıkmış, “İngilizce” klavye ile geçmiş.

Böyle olunca birçok kelime sanki İngilizceden çevriliyormuş gibi otomatik değiştirilmiş.

Tamamen “teknolojik bir kaza” olan bu hata nedeniyle özür dilerim.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Erdoğan’a kim hangi soruyor, bunu da yazsanıza

AKP Genel Başkanı, yurtdışı gezilerine giderken seçtiği bazı gazetecileri uçağına alıyor.

Bu gazeteciler gezi boyunca gittikleri yerden pek haber yazmıyorlar.

Dönüş günü ise Erdoğan’la topluca bir fotoğraf çektiriliyor.

Sonra Erdoğan’ın uçakta gazetecilerin sorularına verdiği cevapları okuyoruz.

Ama çok dikkatimi çeken ve defalardır dile getirdiğim bir konu var.

Bana göre gazeteciler Erdoğan’a soru sormuyorlar, sadece fotoğraf çektiriyorlar; uçaktan inerken İletişim Başkanı, gazetecilere “sorulan soruları ve cevaplarını” dağıtıyor.

Neden bu kanıya vardım?

BİRİNCİSİ: Sorular gazeteci sorusu gibi değil, hepsi propagandaya yönelik ön hazırlık soruları.

İKİNCİSİ: Medya Erdoğan’ın sözlerinden pek çok manşet çıkarıyor. Ama hiçbirinde manşete konu olan soruyu kimin sorduğu belirtilmiyor.

Erdoğan’ın seçip uçağına aldığı gazetecilerden ricam şu:

Lütfen bundan sonraki gezilerde sorularla birlikte bu soruları kimin sorduğunu da yazar mısınız?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları