Can Ataklı; Erdoğan aday olmayabilir. Muhalefet Erdoğan’ın adaylığını önleyecek mi?
ANALİZ
Seçime artık tam iki ay kaldı.
Sarayın “açıkla da açıkla” diye tempo tuttuğu millet ittifakının adayı sonunda açıklandı.
Erdoğan ise tek başına seçim kararı aldı.
Bu durumda anayasaya göre cumhurbaşkanı adayı olamıyor.
Bunu bile bile neden seçim kararı aldı?
Kararı Yüksek Seçim Kurulu verecek tabii ama buradaki üyeler Erdoğan’ın adaylığının anayasaya aykırı olduğunu bilmiyor mu?
O halde gözlerini karartıp anayasaya aykırı bir adaylığı onaylayacaklar mı?
Seçimi Erdoğan’ın kazanması halinde kaybedecekleri bir şey yok.
Ama ya tersi olur da muhalefet kazanırsa YSK üyeleri ne yapacaklar?
Anayasayı ihlal suçunun cezasını hepsi birer hukukçu olarak biliyorlardır.
İşte böyle bir ortamda kafaların karışmaması mümkün mü?
Erdoğan muhalefete el uzatıp seçim ve adaylık konusunu sakin biçimde çözebilirdi, en azından bunun için adım atabilirdi.
Ama yapmadı, belki yaptı karşılık bulamadı, orasını tam bilmiyoruz.
Erdoğan anketleri en iyi okuyan ve değerlendiren siyasetçilerden biri.
Elinde büyük güç olduğu için bilinenlerin dışında kendisine hiçbir aldatmacaya sapmadan gerçeği sunacak anketler yaptırıyor.
Sızan bilgilere göre Erdoğan’ın çok güvendiği kişilere yaptırdığı anketlerle piyasada sonuçları açıklanan anketler arasında çok büyük fark yok.
Bütün anketlerin sonucunun ortak noktası şu; Erdoğan kazanamıyor.
Peki Erdoğan kazanamayacağını kesin anladığı bir seçime girer mi, iktidarı sandıkta kaybetmiş olarak bırakmak ister mi?
Yoksa asla yenilmeyeceği bir formüle mi sarılır?
Bunları yazmak için belki henüz erken gelebilir.
Buna karşı aylardır söylediğim bir tezi yinelemek istiyorum; Erdoğan son anda Cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçip milletvekili olmaya karar verebilir.
Ya da sağlık sorunlarını göstererek adaylıktan ve hatta siyasetten çekilebilir.
Erdoğan’ın aday olmayacağı bir seçim aslına bakarsanız çok daha heyecanlı olabilir.
Başkanı olmadığı için bir iddiası kalmayan AKP’nin dağılışı daha hızlı olur, muhalefet ise çok erken bir egemenlik savaşı içinde bulur kendini.
Önümüzdeki 15-20 gün çok garip gelişmelerle geçecektir, bundan emin olun.
KOMİK
Saray ve medyası seçime giderken muhalif bütün partilerin AKP’ye ve başkanına karşı birleştiğini ileri sürüyor ve propagandayı da bunun üzerinden sürdürüyor.
Birçok yerde AKP sözcüleri “hepsi Erdoğan düşmanlığında birleşti AKP’yi tek başlarına yenemeyeceklerini görüyorlar” diye algı oluşturmaya çalışıyorlar.
6 partiden oluşan Millet İttifakını da “Çok başlı yönetimle ülke kötüye gider” sloganıyla dağıtmak istiyorlar.
Gerçi Millet İttifakı karşısında bir de Cumhur İttifakı var.
Kamuoyunda öyle bir algı oluşturdular ki sanki Millet İttifakı 6 partiden oluşurken Cumhur İttifakı sadece iki parti gibi görünüyor.
Oysa Cumhur İttifakı bugüne kadar zaten 4 üyeliydi.
AKP, MHP, BBP ve Vatan Partisi bu ittifakı oluşturuyor.
Fark şu; Millet İttifakı liderleri bir yuvarlak masa etrafında buluşup konuşuyor.
Ancak Cumhur İttifakını oluşturan genel başkanlar bir kere bile aynı masaya oturmadılar.
Erdoğan şimdi bu ittifaka 3 partiyi daha katıyor.
DSP ve ANAP’ın yanı sıra terör örgütü Hizbullah’ın siyasi uzantısı Hüdapar da ittifaka katılıyor.
Böylelikle Cumhur İttifakı 7’li masa haline geliyor.
Buna rağmen “Hepsi birleşti bir Erdoğan’ı yenmek için uğraşıyor” sözü kamuoyunda hâlâ ilgi görecek mi?
ŞAKA GİBİ
Bazı konular hepimizin gözü önünde yaşanıyor.
Aslında her şey kuralsız ama sanki kuralına uygun yapılıyormuş süsü veriliyor.
Başta muhalefet nedense kimse buna ses çıkarmıyor.
Şu son yaşadıklarımıza bakar mısınız?
Erdoğan aday olamayacağını bildiği halde seçim kararı alacağını açıklıyor bir ay önce ve seçim tarihi de veriyor.
Sonunda o gün gelip çatıyor, Erdoğan seçim kararını törenle imzalıyor.
Seçim kararında tarih yok, ama YSK zaten daha önceden talimatlı olduğu için 14 Mayıs’ta seçime göre anında bir takvim açıklıyor.
Oysa yasaya göre cumhurbaşkanı tek başına kararı alırsa, seçim 90 gün sonra yapılmak zorunda, YSK bunu yok sayıp Erdoğan’ın talimat verdiği tarihi ilan ediyor.
Artık “tek adam karar verir herkes uyar” kuralı o kadar benimsenmiş ki, üniversite seçme sınavının 18 Haziran’da yapılacağı açıklandı.
Ne zaman?
Erdoğan henüz seçim kararı almadan.
Demek üniversite sınavı yapan kuruma da talimat gitmiş.
Seçimde sadece başarısız bir iktidar değil, devletin bu kadar ayağa düşürülmesi de sona erdirilmeli.
BUNU YAZMAK GEREK
Güneydoğu’da ırkçı dinci bir siyasi parti var.
Zamanında kurulmasına da bazı devlet organlarının da ön ayak olduğu söylenen Hizbullah örgütünün siyasi uzantısı olan Hüdapar Cumhur İttifakının yeni üyesi oluyor.
Hüdapar aslında Güneydoğu bölgesinin çok küçük bir bölümünde etkin bir parti.
Ülkenin diğer kentlerinde pek bilinmeyen bu parti Diyarbakır’da 500 binden fazla kişinin katıldığı dinci, ırkçı mitingler yapabiliyor.
Başta Diyarbakır’ın efsane emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ı şehit eden Hizbullah miadı dolup da yok edilme aşamasına girildiğinde legal hale gelebilmek için önce dernekleşti sonra da partileşti ve eski eylemlerinden elini çekti.
Erdoğan’ın bu ırkçı dinci partiye ciddi sayıda milletvekili vereceği ileri sürülüyor.
Bu durumda zamanında çok kanlı eylemler yapmış vahşi bir terör örgütünün uzantısı meclise girmiş olacak.
Erdoğan’ın bu parti ile yakın ilişkide olmaya ve milletvekili vaat etmesine gerek yok çünkü bu parti zaten AKP’nin güneydoğudaki Kürt oyları potansiyelini oluşturuyor.
Bugüne kadar Hüdapar her seçimde Erdoğan’ın arkasında durdu.
Şimdi bu kesimi parti olarak meclise taşımak bana göre demokratik hukuk düzenine hançer sokmak gibi bir şeydir.
Erdoğan bunu kazanmak için mi yoksa kazanmamak için mi yapıyor anlamakta zorluk çekiyorum.
Sanki Erdoğan diğer yazıda belirttiğim gibi çekip gitmek istiyor ama giderken de arkasında çok ciddi sorunlar bırakmayı tercih ediyor.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Tam da söylediğini yaptı Erdoğan ve 10 Mart günü seçim kararı aldı.
Buna nasıl yenileme dendiğini anlamak mümkün değil.
Seçime bir ay kala yapılan seçim nasıl olur da yenileme olarak kabul edilir?
Ama burası Türkiye ve bu ülke tek adam tarafından yönetiliyor.
Nitekim Erdoğan seçim kararı alırken bir tarih belirtmedi ama YSK yasada sözü edilen 90 gün yerine 60 gün içinde seçime gitme kararı aldı.
Çünkü Erdoğan zaten talimatı daha önce vermişti.
Şimdi sıra Erdoğan’ın adaylığının kabul edilip edilmeyeceğinde.
Muhalefet Erdoğan’ın adaylığının anayasaya aykırı olduğunu biliyor.
Ama bunun için çetin bir mücadele verecek mi, yoksa YSK’nın alacağı kararı kabullenecek mi?
Konuştuğum muhalefet kaynakları “Erdoğan anayasa gereği aday olamaz ama aksi takdirde toplumda mağduru oynayacaktır, vatandaşa muhalefetin korktuğu için Erdoğan’ın adaylığını önlediklerini söyleyeceklerdir, ayrıca biz bu iktidarı sandıkta devirmek istiyoruz” diyorlar.
Bu görüş daha ağırlıklı anladığım kadarıyla.
Tabii aksini söyleyen ve “Erdoğan aday olmadığı an AKP ne yapacağını bilemez hale gelir ve dağılır, Türkiye bu iktidardan daha hızlı biçimde kurtulur” diyenler de var.
Az kaldı, bakalım YSK ne karar verecek ve ondan sonra neler olacak?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
