İki başkanın cumhurbaşkanı yardımcısı olmasını anayasaya aykırı bulanlara bakın hele
Can Ataklı; Bahçeli milletin yüzüne nasıl bakıyorsa Akşener de öyle bakar.
Bahçeli milletin yüzüne nasıl bakıyorsa Akşener de öyle bakar
ANALİZ
Millet İttifakı’nın yıkılacağı sırada yeniden kurulması iktidar çevrelerinde müthiş bir moral bozukluğu yarattı.
72 saat boyunca “Masa yıkıldı. Erdoğan zaferini erken ilan etti, 6’sı bir işe yaramıyor” başlıkları altında Erdoğan güzellemeleri yapan medyacılar da şaşkınlık içinde kaldılar.
Sonuçta bula bula “5 cumhurbaşkanı yardımcısı mı olur?” veya “Belediye başkanlarının cumhurbaşkanı olması anayasaya aykırı” türü, bir anlamı olmayan savlarla eleştiri yapmaya çalıştılar.
Çünkü şu gerçeği başta Erdoğan olmak üzere tüm iktidar ve medyası biliyor; “Yapılan tüm araştırmalarda Erdoğan’ın yüzde 50 artı 1’i bulamadığı, yakınından bile geçmediği görülüyor.”
Durum böyle olunca Millet İttifakı’nın parçalanıyor görüntü vermesi iktidar kanadının bu konudaki umutlarını artırdı.
Ama bu kısa sürdü, tekrar hiç hoşlanmadıkları gerçeğe döndüler.
Millet İttifakı konusunda en öfkeli çıkışları nedense Devlet Bahçeli yapıyor.
Erdoğan’dan daha fazla Erdoğancı olan Bahçeli dünkü grup konuşmasında da Millet İttifakı’na ağır hakaretlerde bulundu.
Meral Akşener’in geri dönüşünü bir tür ahlaksızlık olarak niteledi.
Şöyle dedi;
“Makam ve mevki pazarlıklarıyla masaya geri oturan İP başkanı, söylediği ağır sözlerin altından nasıl kalkacak, insanımızın yüzüne utanmadan, sıkılmadan nasıl bakacaktır? Türk siyaseti bu tip bir ilkesizliği ne görmüş ne de muhatap olmuştur. Geçmişte demiştim, yine söylüyorum: Bir kere satan yine satar, yine satar, yine satacaktır.”
Bahçeli konuşmasında sürekli “ilkeli” olmaktan söz etti ama nedense dönüp kendine bakmak istemiyor.
Masadan iki günlüğüne ayrı kalan Akşener’in Kılıçdaroğlu ve diğer liderler için söylediği sözlerden sonra gelip yine onlarla oturması nedeniyle insan içine çıkamayacağını iddia ediyor.
Ama aynı Bahçeli’nin şimdi toz kondurmadığı Tayyip Erdoğan’a yönelik ağır hakaretlerini unuttuğu görülüyor.
Eğer Meral Akşener bir gece yaşanan öfke sonucu söylediği sözler nedeniyle insan içine çıkamayacaksa Bahçeli’nin evinin penceresinden bile bakmaması gerekir.
Bahçeli’nin sayısız hakaret konuşmalarından sadece bir tanesini hatırlatmak istiyorum.
Bu örnek bile yeter sanıyorum.
Bakın Bahçeli Erdoğan için ne demişti;
“Bak sayın Erdoğan, MHP Genel Başkanı olarak, bölücü HDP’nin Meclis’e girmediği takdirde kaos olur türünden bir beyanatım varsa ve sen bunu somut şekilde, yer ve zamanını göstererek açıklayamıyorsan, tekrar ifade ediyorum, alçaksın, şerefsizsin. Erdoğan, sen nasıl bir Müslümansın? Hadi Cumhurbaşkanı olmanı geçtik de nasıl bir insansın?”
Bahçeli elbette iktidar kanadında en telaşa kapılan lider.
Çünkü neredeyse artık hiçbir ankette yüzde 7 barajını bile geçemiyor.
Tek umudu kendisinin ve partisinden bazı isimlerin AKP listelerinden seçime katılması.
KOMİK
İki başkanın cumhurbaşkanı yardımcısı olmasını anayasaya aykırı bulanlara bakın hele
Millet İttifakı’nın bir bacağının eksik yürümesinin önüne geçen formülde Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlarının cumhurbaşkanı yardımcısı olarak atanacağının açıklanması saray çevrelerinde anlamsız ve yanlış bir tepkiye neden oldu.
Sarayın her şeyi bilen danışmanları hemen “Böyle bir şey anayasada yok” demeye başladılar.
Bu tuhaf eleştirinin tek olumlu yanı, iktidar kanadının “anayasayı hatırlaması” oldu bana göre.
Ama yanlış yerden hatırladıkları gibi kendi planlarının altında kalmış oldular.
Çünkü 2019 yerel seçimlerinde Erdoğan İBB için Binali Yıldırım’ı aday göstermişti.
Yıldırım’ın seçilmesine garanti gözüyle bakan AKP yönetimi “İyi de Binali Yıldırım eski başbakan ve meclis başkanı sıfatıyla valinin emri altına mı girecek” telaşına kapılmıştı.
Buna anında çare bulmuşlardı.
Binali Yıldırım seçildikten sonra (garanti ya) Erdoğan tarafından cumhurbaşkanlığı yardımcılığına atanacaktı. Böylelikle İstanbul’da “valinin altında kalma” protokolü aşılacaktı.
Yani Yıldırım belediye başkanı değil cumhurbaşkanı yardımcısı muamelesi görecekti.
Saray danışmanları bunu unutmuşlar tabii şimdi kalkıp “Olmaz öyle şey” diyorlar.
Kendi açılarından haklılar.
Çünkü 21 yıllık iktidar sonucu öyle bir güç zehirlenmesine uğradılar ki anayasayı da hukuku da kendilerinin dediğinin olması olarak yorumluyorlar.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Erbakan da iki belediye başkanı ile poz vermişti
Ne güzel söylemiş atalarımız “Tarih tekerrürden ibarettir” diye değil mi?
İşte son örneklerden biri.
Yıl 1995, Refah partisi Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerini kazanmış olmanın verdiği güçle seçimlerden birinci parti olarak çıkıyor.
Partinin genel başkanı Necmettin Erbakan seçim kampanyasında en önemli iki isimle birlikte meydanın önünde çıkıyor ve bu başkanlarının kollarını havaya kaldırarak poz veriyordu.
Şimdi devran değişti.
Bu kez seçimlere büyük umutla hazırlanan CHP genel başkanı, Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlarının kollarını havaya kaldırarak seçime gidiyor.
SORDUM ÖĞRENDİM
Meral Akşener nasıl oldu da ikna edildi
Baştan söyleyeyim Akşener’in geri dönüşü hayırlı oldu.
Hatta masayı devirmesi de bir anlamda hayırlı oldu.
Çünkü Kılıçdaroğu’nun aday olmasından kuşku duyan çok sayıda kişi bu olaydan sonra adeta kenetlendi, böylelikle adaylığının açıklanması çok hızlı biçimde kabul gördü.
Peki Akşener’i masaya dönmeye zorlayan unsurlar neydi?
Bunu bir İyi Partili ile konuştum.
“Akşener’in kararlı tavrı önce hepimiz tarafından alkışlandı” diye söze başladı ve devam etti;
“Ancak kısa sürede iki belediye başkanının aday olmayacağı ortaya çıktı, ardından bizimle birlikte hareket edecek ve kazanabilecek bir aday bulamadık, bu parti içinde ciddi bir sıkıntı yarattı.”
İyi Partili isim daha sonra şöyle devam etti; “Masadan ayrılmamız kamuoyunda tahminimizin üzerinde tepki oluşturdu. Bu da milletvekili hatta bakan olmayı planlayan bazı arkadaşlarımız arasında endişe yarattı. Genel başkana giden pek çok milletvekili baraj altında bile kalınabileceğini ileri sürdüler. Meral Hanım da hem kamuoyu tepkisini hem de partililerin endişesini de göz önüne alarak geri adım atmaya karar verdi.”
ÖZÜR
Dün başıma gelene ben de inanamadım
Öncelikle bütün okurlarımdan özür diliyorum.
Çünkü dün bu sayfayı açtığınızda benim yazımı göremediniz, sadece küçük bir anons vardı.
Oysa yazılarım hazırdı, hatta son ana kadar beklemiştim ve Akşener’in masaya dönüşü ile ilgili yazımı da yazmıştım.
Ama bakın ne oldu.
Normalde günlük yazılarımı öğle saatlerinde bitiriyorum, buna karşı dün beklenmedik bir gelişme olmuştu ve Millet ittifakı yeniden eski durumuna gelme aşamasındaydı.
Bu nedenle gelişmeleri bekledim.
Saat 16.00 olduğunda artık masanın yeniden kurulduğu haberi kesinleşmişti, buna göre son yazımı da yazdım ve gazeteye mail attım.
Daha doğrusu attığımı sandım.
Meğer tam gönder tuşuna bastığım an internette bir kesinti olmuş ve mesajım gitmemiş.
Ancak ben ekranda beliren “mesajınız gönderilemedi” uyarısını görmemişim.
Biliyorsunuz her akşam saat 18.00’de Flashhabertv’de ana haberleri sunuyorum. Oraya geciktiğim için aceleyle fırladım.
Tam yayın başladığı sırada Korkusuz’daki editör arkadaşım Oktay Özdemir arayıp “Yazı hâlâ gelmedi” demez mi?
Başımdan kaynar sular döküldü.
Yazıyı göndermem mümkün değildi artık, ben Tepebaşı’ndayım, bilgisayar Beylerbeyi’nde gün içinde çalıştığım küçücük ofiste, bir network’e bağlı olmadığı için uzaktan girilemiyor, anahtar da benden başkasında yok, kısacası kimse içeri girip yazılarımı gönderemedi.
Böylelikle en önemli günde beklenmeyen bir internet azizliğine uğradım ve yazım sizlere ulaşamadı.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları