loading
close
SON DAKİKALAR

'İktidar yargı üzerinde vesayet kurmamış öyle mi?'

Can Ataklı
Tarih: 09.07.2016
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı: İktidar ve yalakalarına tavsiye. Her şey bizden sorulur diye aklınıza estikçe dava açmayın. Yoksa sizi korumak ve kollamaktan bitap hale gelen hakim ve savcılar ileride bunun hesabını verirken çok fena terleyecekler.

ŞAŞIRDIM

MAHKEMELER “RÜŞVET VE YOLSUZLUĞU” GÖRDÜKLERİ ANDA ÜSTÜNÜ KAPATIYOR!

İktidar ve yandaşlarına bakarsanız yargı hiç olmadığı kadar bağımsız.
Sarayın yargı üzerinde vesayet kurduğu kuyruklu bir yalan.
Bütün bunlar algı operasyonu.
Muhalif medya ve muhalif partiler o kadar güçlü bir propaganda gücüne sahip ki milletin beynine “Erdoğan diktatördür” algısını kazımaya çalışıyor.
Düşünsenize muhalif bir ya da iki televizyon, iki ya da üç gazete kalmış, gerisi olduğu gibi sarayın buyruğu altında yayın yapıyor, ama o muhalif kesim müthiş bir algı operasyonun beceriyor.
Kargalar bile güler.
İşte size somut bir örnek vermek istiyorum.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bir konuşmasında Erdoğan'ların aile vakfı TÜRGEV'in rüşvet merkezi gibi çalıştığını, büyük iş yapmak isteyenlerin bu vakfa yüklü bağış yapmadan işlerini göremediğini söylemişti.
TÜRGEV buna çok öfkelenmiş ve Kılıçdaroğlu aleyhine tazminat davası açmıştı.
Davada CHP'nin avukatları TÜRGEV'in aldığı bağışların dökümünü istedi.
Bununla da kalmadı Suudi Kraliyet ailesine satılan Sevda Tepesi'nin tapu kayıtlarını ve daha sonra bu ailenin TÜRGEV'e yaptığı 100 milyon (99.999.999) dolarlık bağışın belgelerini sundu.
Mahkeme ne yaptı biliyor musunuz?
TÜRGEV'in açtığı tazminat davasını anında reddetti.
İkinci somut örnek;
CHP Maltepe İlçesi 17- 25 Aralık yolsuzluk olaylarına karıştıkları öne sürülen üç bakanın “maskeli” fotoğraflarının olduğu afişleri ilçenin çeşitli yerlerine astı.
Bunun üzerine AKP Maltepe İlçe Başkanlığı CHP Maltepe İlçe Başkanlığı hakkında hakaret ve tazminat davası açtı.
Yine ilk duruşmada avukatlar mahkemeden “Her ne kadar üç bakan meclis kararıyla Yüce Divan'a gönderilmekten kurtuldularsa da, haklarında Meclis Başkanlığı'na gönderilen fezlekelerin getirtilmesini” talep ettiler.
Mahkeme Başkanı daha talep cümlesi sona ermeden “yaz kızım” diye söze girdi ve AKP Maltepe İlçe Başkanlığı'nın açtığı tazminat ve hakaret davasının reddine karar verdi.
Her iki olayda da eğer davalar sürecek olsa rüşvet ve yolsuzluk konuları mahkemede ortaya konacaktı.
Dava sürecinde örneğin Suudi Kraliyet ailesinin o güne kadar Türkiye'de görülmemiş miktardaki bir bağışı TÜRGEV'e neden yaptığı sorulacaktı.
Ayrıca TÜRGEV'in aldığı bağışların ve bağışçıların da listeleri açıklanacaktı.
Yine ikinci örnekteki fezlekelerin mahkemede konuşulması, kararı da etkileyecek ve sonuç ne olursa olsun rüşvet, yolsuzluk konuları mahkeme kaydına geçecekti.
Oysa bu tür davalarda hakimler kaynağı daha başından kurutarak dava açılmasını engelliyor.
Hatta bu yolla AKP'lilere “Heyecana kapılıp böyle saçma sapan davalar açmaya kalkmayın, bu kez altından kalkamayacağınız sorunlarla karşılaşırsınız” mesajı veriyorlar.
İktidar yargı üzerinde vesayet kurmamış öyle mi?

İktidar ve yalakalarına tavsiye “Herşey bizden sorulur diye aklınıza estikçe dava açmayın, önce bir bakın sonucu ne olur diye. Yoksa sizi korumak ve kollamaktan bitap hale gelen hakim ve savcılar ileride bunun hesabını verirken çok fena terleyecekler.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

SEVİNCE BAK, KÖRFEZ KÖPRÜSÜ'NDEN 5 GÜNDE 400 BİN ARAÇ GEÇMİŞ

Yandaş gazetelerin hepsinde iri başlıklarla var haber.
Sarayın şehit cenazeleri kalkarken konfetiler atarak açılışını yaptığı İzmit Körfezi'ndeki asma köprüden 5 günde 400 bin araç geçmiş.
Bu medyaya göre halk büyük coşkuyla köprüye ve bu köprüyü yapan muhteşem yöneticilerine sahip çıkmış.
İyi de güzel kardeşlerim köprü bedavaydı. Üstelik tatil günleri yaşıyoruz. İmkanı olan “hazır bedava” diye geçti.
Bayramın üçüncü günü 3 yaşını bitiren kızım Peri'yi Darıca'daki doğa ve hayvan parkına götürdüm.
Parantez açayım. Çok güzel. Hayvanların kafeslerde sergilenmesinden hiç hoşlanmam. Ama burada hiç olmazsa hayvanlara geniş ve kendi doğalarına uygun mekanlar oluşturulmuş.
Yıl içinde okullar topluca geliyormuş, gitmeyen varsa çocuklarınızı mutlaka götürün.
İşte orada kendi kulağımla da duydum. Bir kadın telefonda arkadaşına “Köprü bedava diye Yalova'dan geldik. Gelmişken çocukları hayvanat bahçesine getirdik” dedi. Bunun üzerine birkaç kişiyle sohbet ettim. Onlar arasında da “bedava köprüyü” kullanıp gelenler vardı.
Düşünün bir parkta ben gerekçeleri bu olan bu kadar insanla karşılaşıyorsam, kim bilir daha ne kadar insan sırf bedava diye bir geliş bir gidiş yapmıştır.

Bİ SORALIM BAKALIM

MARMARA'NIN REKTÖRÜ PEK CESUR ÇIKTI SARAYIN TALİMATINI TAKMIYOR BİLE

Cumhurbaşkanı'nın diploması sorunu siyasi çevrelerin vurdumduymazlığına rağmen kamuoyunun gündeminden hiç inmiyor.
Biat etmemiş normal vatandaşlar doğal olarak cumhurbaşkanlarının hangi okuldan mezun olduğunu, kaç yıl okuduğunu öğrenmek istiyor ve dedikodulardan da rahatsız oluyor.
Diplomanın sahte olduğu söylentileri halkı elbette rahatsız ediyor ve gerçeğin ortaya çıkmasını sabırsızlıkla bekliyor.
Bu konuda Marmara Üniversitesi Rektörlüğü güya açıklamalar yaparak, birbirinden farklı diploma örnekleri göstererek sarayı zor durumdan kurtarmaya çalıştı.
Ancak bizzat Cumhurbaşkanı açık bir toplantıda Marmara Üniversitesi Rektörüne talimat vererek “Çıkarın şu arşivleri” demişti.
Marmara Üniversitesi Rektörü sanıyorum çok cesur biri. Başkalarının aksine sarayın talimatını takmıyor bile.
O talimattan bu yana suskunluğunu koruyor.
Oysa hazır talimat da gelmişken diploma konusuna inandırıcı bir açıklık getirse ya.
Örneğin Cumhurbaşkanı hangi tarihte, hangi okula kaydoldu?
Bu okul kaç yıllıktı?
Burada kaç yıl okudu?
Hangi dersleri aldı?
Sınavlarda hangi notları aldı?
Bu sorulara belgeleriyle cevap vermek ayıp değil ki.
Ama koca rektör saraydan gelen talimata bile direniyorsa vardır bir bildiği değil mi?

YENİ ÖĞRENDİM

KABRİSTAN ZİYARETİNDE VIP UYGULAMA

Bayramın birinci günü.
Bayram namazı sonrası yüzlerce hatta binlerce kişi ilk iş olarak kaybettikleri aile büyüklerini mezarları başında anmak ve ilk dualarını yapmak için kabristanlara akın ediyor.
Ancak Karacaahmet Mezarlığı'na gidenler kapılarda güvenlik duvarıyla karşılaşıyor.
Mezarlığı kuşatan güvenlik güçleri içeri kimseyi sokmuyor.
45 dakika süren bu ablukadan sonra insanlar kabristana girmeye başlıyorlar.
Peki neden?
Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan annesinin ve babasının yattığı Karacahmet'e ziyarete gelmiş.
O gelince VIP uygulaması yapılmış ve içeri kimse sokulmamış.
NOT: Erdoğan'ın anne ve babasının yattığı Karacaahmet diye yazdım. Bazı okurlar “babası Kulaksız Mezarlığı'nda” diyebilir. Ben de öyle biliyordum. Ama iki yıl önce bir gece yarısı merhum babanın naşı da buraya nakledilmiş.)

ÜZÜLDÜM

TATİLCİLER DE BU ÜLKENİN EVLADI, ÇOK EZİYET ÇEKTİLER

Uzun bayram tatili olunca yüz binlerce İstanbullu tatil yerlerine akın etti.
Ancak oralardan gelen haberlere bakınca görüyoruz ki, zavallı tatilciler “trafik kabusu” yaşamışlar.
Bodrum'a giriş iki saati alıyormuş.
Marmaris, Çeşme ve civardaki tatil yörelerine ulaşmak da saatler almış.
Tabii bunun bir de dönüş çilesi var.
Ne yazık ki trafik kazalarındaki ölümleri bunun dışında tutuyorum.
İnsanın içi eziliyor.
Tatilciler de bu ülkenin evladı, bu kadar eziyet çekmelerine gönül razı gelmiyor.
Sen yılın tamamında İstanbul'da trafik kabusu yaşa sonra üç beş gün tatile git, gittiğin yerler İstanbul'u aratmasın.
Biz hiç olmazsa üç dört gün İstanbul'da rahat ettik.
Deniz ve güneş tatili yapamadık ama “trafik kabusuna ara verme tatili” yapma şansı bulduk.
Tatilciler onu da yapamadı.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

HÜRRİYET YAZARI NEREDEYSE “KÖRFEZ KÖPRÜSÜ GEÇİŞ FİYATI ÇOK UCUZ” DİYECEK

Körfez geçişinin çok pahalı olması eleştiriliyor haklı olarak.
Benim eleştirim ise daha ziyade “Bir kuruş harcamadan yaptırdık bu köprüyü” diyen sarayın takındığı popülist ve oportünist tutum.
Öyle bir kuruş harcanmadan falan yapılmadı o köprü ve otoyolları.
Bir kere devlet bankalarından çok ucuz kredi kullandırıldı.
İkincisi bu iktidar köprüyü yapanlara “geçiş garantisi” verdi. Yani 29 yıllığına özel şirketin işleteceği köprüden her ay için toplam geçiş sayısı ve gelir hesaplandı. Eğer geçen araç sayısı bu rakamın altında kalır, yani öngörülen aylık gelir tutturulamazsa hükümet bu farkı şirkete ödeyecek.
Bazı uzmanlar “bedava geçişteki yoğunluğa” bakarak “Bu sayı bile öngörülenin altında kalıyor. Köprü paralı olunca sayı çok daha düşecek. Bu durumda hükümet her ay çok büyük bir farkı şirkete ödeyecek” yorumu yapıyor.
Hürriyet Gazetesi'nin AKP'li yazarı ise dün köprü parasını savunmaya soyunmuş.
Neymiş, burada zannedildiği gibi sadece köprü yokmuş otoyollar da işin içindeymiş. Fiyat bu yüzden diğer köprülerden daha yüksekmiş.
Ayrıca öngörülenden az araç geçişinde farkın hükümetçe ödeneceğine de gülermiş.
Dünyada da böyleymiş. Türkiye böyle gelişecekmiş.
Ayrıca İstanbul İzmir arası 3.5 saate iniyormuş. (Bu tabii palavraların en büyüğü) 5 saatlik bir zaman kazanmanın maddi değeri asla ölçülemezmiş.
Yalakalık insanları
ne hale düşürüyor böyle?

Can Ataklı - Korkusuz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları