Can Ataklı, ''Bu iş adamlarının ortak özelliği cemaate yakın olmaları, cemaatin çeşitli alanlardaki faaliyetlerine maddi destek sağlamaları''...
Pazartesi günkü “Durum şudur: AKP - cemaat kavgası patlamıştır” başlıklı yazım tahminimin de ötesinde bir ilgi gördü.
Aralarında siyasetçilerin de bulunduğu pek çok okur “Bunu zaten görüyorduk, siz nihayet açıkça yazdınız” dedi.
Elbette “İkisi birbirinin tamamlayıcısı, kavga yok ama çıkarları gereği kavga görüntüsü vermek isteyebilirler” diyenler de vardı.
Bugün sizlere aldığım önemli bir bilgiyi aktarmak istiyorum. Bu olay bile başlı başına AKP - cemaat kavgasının artık ne boyuta geldiğini gösteriyor...
Aldığım bilgilere göre; AKP’nin üst yönetiminden bazı isimler bir süredir bazı iş adamlarıyla toplantılar yapıyormuş.
Bu iş adamlarının ortak özelliği cemaate yakın olmaları, cemaatin çeşitli alanlardaki faaliyetlerine maddi destek sağlamaları.
Bu toplantılarda iş adamlarına “Artık yeter, hiç sormadan sorgulamadan cemaate sürekli maddi kaynak yaratıyorsunuz. Bunlara bir son vermenizi istiyoruz” deniyormuş.
Son toplantılardan birinde, AKP’li bir yetkili, sanayici olan iş adamlarından birisine, üyesi olduğu derneğin kullandığı binanın sahibi olup olmadığını sormuş. Ve cevabını beklemeden “Biliyorum senin, bina için kira alıyor musun?” diyerek ikinci soruyu sormuş.
İş adamının cevap vermekte zorlanması üzerine “kıvranma, onu da biliyorum, kira almıyorsun, bu ayın başından itibaren kira almaya başlayacaksın” demiş.
*****
Ekonomi yönetimi, “Frene mi yoksa gaza mı basmalı?” diye tartışıyor. Vatandaş bu “gidişten” korkmuş, “Müsait bir yerde inecek var!” diye bağırıyor. (Gani Yıldız)
*****
Cinliğin bu kadarına pes doğrusu...
Türk Hava Yolları’nda “örtülü içki yasağı” uygulandığı haberi büyük yankı uyandırdı. THY yöntemi ise bir açıklama yaparak “Kasıt yok, talep olmayan yerlere yükleme yapmıyoruz” dedi. Nerelere talep varmış “İzmir, Antalya, Bodrum, Dalaman.”
Cinlik şurada. Kamuoyuna yönelik bir sinsi propaganda yapılıyor. Ayrımcılık yapıldığı gibi bir de bunun üzerinden dini siyasete alet ederek rant sağlama hevesi var. Deniyor ki “Anadolu illerine gidenler içki içmiyorlar, içki içenler sadece zenginlerin gittiği sahil ve tatil yerleri.” Seçim haritasına bakınca “içki servisi” yapılan varış yerlerinde AKP değil muhalefet daha çok oy alıyor.
Yani?
Yanisini herhalde anlıyorsunuz.
THY yönetimi bu cin açıklamanın şerefine apronda bir deve daha keser herhâlde.
*****
Medyada kamikaze yöntemi
İktidarın beğenmediği gazeteci ve yazarların “bir punduna getirilip” işlerinden edildiğini artık herkes biliyor.
Tabii herkes biliyor da ne değişiyor? Hiçbir şey.
Korku oldukça değişmez de.
Şimdi yeni ve çok “cin” bir yöntemle karşı karşıyayız. Diyelim ki iktidarın hoşlanmadığı bir televizyoncu , “tüm uyarılara” rağmen görevine devam ediyor. Artık açıktan baskılar da kabak tadı verdiğinden yeni yöntem devreye sokuluyor.
Önce yandaş medya ısrarla bu televizyoncuyu hedefe koyuyor, her gün hakaret ve aşağılamalarla zora sokuyor. Sonra patron ikna ediliyor ve bu gazetecinin yanına bir yandaş isim konuyor, böylelikle programa “daha tarafsız, daha demokratik” bir hava verilmiş oluyor.
Sonra yandaş olan bir maraza çıkarıyor. Normal olan çekip gitmesi. Ama öyle olmuyor. Program yayından kaldırılıyor. “Daha tarafsız daha demokratik” olsun diye ikisi de işten çıkarılıyor.
Gerçek gazetecinin bir daha iş bulması zor, yandaş olanın böyle bir kaygısı yok. Bir süre gezip hava alıyor, sonra nasılsa bir yer ayarlanıyor.
*****
Diyarbakır’a var Mardin’e yok
Geçenlerde güneydoğu bölgelerinde vatani görevini yapacak olan erlerin karayolu ile değil uçak ile taşınacağının açıklandığını ancak uygulamanın böyle olmadığını yazmıştım.
Ordulu bir babanın feryadını dile getirmiştim. Sonra araştırdım. Garip bir durum çıktı ortaya. Çünkü erlere uçak bileti veriliyor verilmesine de, toplanma yerine göre değişiyor.
Örneğin toplanma Diyarbakır, Van, Bitlis gibi yerlerden yapılıyorsa erler uçağa binebiliyor ücretsiz olarak. Ama toplanma yeri Mardin’se verilmiyor. Çünkü bakanlık Mardin’i güneydoğu ili saymıyormuş.
Ordulu baba aradı tekrar. “Oğlumun toplanma yeri Mardin ama gideceği yer Şırnak-Cizre. Bu nasıl mantık?” dedi.
Sonra ekledi: “Oğlumu Mardin’e kendi paramızla bilet alıp otobüsle gönderdik. Toplanma yerinden konvoyla gideceklerdi. Ama otobüsler taşlanmış, bir asker adayı yaralanmış. Bu nedenle konvoyu bir gün sonrasına ertelemişler. Oğlumun ya da başka birinin oğlunun başına bir şey gelirse sorumlusu kim olacaktır?”
Vatan/Can Ataklı