loading
close
SON DAKİKALAR

İslahiye’de 'deprem evleri yapıyoruz' bahanesiyle üzüm bağları ve zeytinlikler yok ediliyor

Can Ataklı
Tarih: 14.06.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Seçim sonrası unutulan sorular.

Bİ SORALIM BAKALIM

Seçim sonrası unutulan sorular

Seçime giderken muhalefet propaganda ağırlığını ekonomiye, yoksulluğa, halkın geçim sıkıntısına, zamlara dayandırmıştı.

İktidar ise yoksulluğu neredeyse hiç ağzına almadı bile.

Erdoğan ne geçim sıkıntısından ne zamlardan söz etmedi.

Sadece birkaç kez “hayat pahalılığının elbette farkındayız, ama şu an soğan patatesle uğraşamayız, biz eserlere eser katan bir zihniyetiz” demişti.

AKP’lilerin zamlardan şikayetini ise sık aralıklarla yoksulların cebine para koyarak gidermeye çalıştı. Erdoğan seçimlere TOGGKaradeniz doğalgazı, İHA’lar SİHA’lar, Gabar’da bulunan petrol, Türkiye’nin dünya lideri olduğu, yabancı sermayenin Türkiye’de yatırım yapmak için birbirini ezdiği propagandaları ile gitti.

Diğer yandan da dış güçlerin kendisini devirmek istediğini, bu seçimde halkın ABD’yi de Avrupa’yı da CIA’yı da yeneceğini söyledi.

Şimdi seçimler bitti.

İktidardan bu konuları duyuyor muyuz?

TOGG NE OLDU?

Seçimin en güçlü silahlarından biri olan TOGG seçimle birlikte adeta unutuldu.

Dakikada üç otomobil üretildiğini söylemişti Erdoğan, peki şu ana kadar kaç TOGG üretildi ve kaçı kurada kazananlara teslim edildi?

Bu konuda net bilgi yok.

Bir gazetede henüz 300 kadar TOGG’un teslim edildiğini okudum.

20 bin araç yıl sonuna kadar teslim edilecek mi? Belli değil.

TOGG’un servisi var mı?

Bu da muamma.

TOGG’dan bir ay önce yapılan açıklamada, “Türkiye’nin yedi bölgesinde deneyim merkezlerimiz, servis ve teslimat noktalarımızla kullanıcılarımıza uçtan uca kesintisiz bir kullanıcı deneyimi için çalışıyoruz” denilmişti.

Aynı açıklamada “yakında” 10 tane deneyim merkezi, 8 tane mobil deneyim merkezi, 20’nin üzerinde servis noktası ve 10 tane teslimat noktasıyla hizmet verileceği belirtilmişti.

Seçim bitti ne iktidar ne de TOGG’un gerçek sahipleri artık tek kelime bile açıklama yapmıyor.

KARADENİZ GAZI NE ALEMDE?

Yine seçimden önce Karadeniz’de iki yıl önce bulunan gaz rezervi Türkiye’nin kurtuluşu olarak ilan edilmişti.

Görkemli bir törenle çıkarılan petrolün Filyos’a getirildiği ve buradan evlere dağıtılacağı açıklanmıştı.

Peki bu gaz artık evlere veriliyor mu?

Yoksa biz hala Rus gazı mı kullanıyoruz?

Bulunan gaz evlere veriliyorsa gaz maliyetinde bir düşme olmadı mı?

Bir ay bedava gaz kurnazlığı yapıldı o kadar. Bunun da ne kurnazlığı olduğunu TÜİK’in açıkladığı 0.04’lük Mayıs enflasyonuyla anladık.

GABAR PETROLÜ TRAKTÖRLERE VERİLDİ Mİ?

Seçime çok az kala 70 yıllık alışkanlık yine ortaya çıkmıştı, Türkiye’de petrol bulunmuştu.

Başta Erdoğan olmak üzere iktidar yetkilileri gazdan sonra petrol müjdesi ile halkı coşturmuştu.

Hatta Süleyman Soylu, “O kadar kaliteli petrol bulduk ki, ABD bile yerinden hoplayacak, bu petrolü koy traktörün deposuna sonra çalıştır” bile demişti.

Şu sıralar nedense Gabar petrolünden de hiç söz edilmiyor.

Soralım istedim.

YENİ ÖĞRENDİM

İslahiye’de “deprem evleri yapıyoruz” bahanesiyle üzüm bağları ve zeytinlikler yok ediliyor

Büyük depremde en büyük hasarı gören yerlerden biri Gaziantep’in İslahiye ilçesi oldu.

Koca ilçenin yarısı yıkıldı.

AKP iktidarı depreme yetişemedi ama daha sonrasında, “En iyisini yine biz yaparız” diyerek konut seferberliği başlattı. Buna sözüm yok ama deprem konutları için seçilen yerler sorun oldu.

Konutların 40-50 yıllık üzüm bağlarının ve 20 bin zeytin ağacının bulunduğu araziye yapılmak istenmesi köylülerin tepkisiyle karşılaştı. Gaziantepli bir yakınım aracılığı ile bana ulaşan Kırıkçalı köylüleri konut yapılacak alanın alüvyonlu toprak olduğunu buna karşı İslahiye merkezindeki hapishane ve adliye lojmanlarının bulunduğu kayalık zemine binaların yapılmasının daha doğru olacağını söylediler.

Köylüler; başta Kırıkçalı köyü olmak üzere çevredeki köylerde deprem nedeniyle göletler oluştuğunu bunun da sel tehlikesi yarattığını belirterek, “Zaten bölgede daha önce de seller yaşanmış, alüvyonlu toprak da bu nedenle birikmiş, şimdi bu alanın rantı daha yüksek diye buraya konut yapmak istiyorlar” dediler.

Bağcılığın ve zeytinciliğin bölgenin en önemli geçim kaynağı olduğunu anlatan köylüler “Ağaçları katlederek yapılacak konutlar bir başka depremin yıkım alanı olacaktır” görüşünde.

Gaziantep İslahiye’de yapılacak deprem evleri, bölgedeki yüzlerce köylünün geçim kaynağı olan üzüm bağlarını ve zeytinlikleri yok ediyor. Ama tepkilere aldıran yok.

Köylüler her zaman olduğu gibi rantı daha ön plana alan AKP iktidarının bu feryatları asla duymadığını ve bütün tepkilere rağmen inşaat alanında çalışmalara başladığını da belirttiler.

Ek bir bilgi vereyim; inşaat işini alanlar ve iktidar elbette bu feryatları yine duymayacak. Çünkü öğrendiğim kadarıyla bu inşaatları alel acele kapan firmalar yine Kalyon ve beşli grubun diğer üyelerinin alt firmaları.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Atatürk’ün de anılmasını istemek şehit yakınlarının tepkisine neden oldu

Güneydoğu’da, Irak ve Suriye sınırında, Pençe Kilit operasyonunda neler oluyor tam bilmiyoruz.

Bildiğimiz tek şey Milli Savunma Bakanlığı’nın açıklamaları kadar.

O açıklamalarda “terörle mücadelenin bütün gücüyle sürdüğü ve sürekli olarak çok sayıda teröristin öldürüldüğü” bildiriliyor.

Neredeyse haftada bir de şehit haberi geliyor.

En son el yapımı bir bombanın patlaması sonucu iki şehit verdik.

Şehitlerden Piyade Uzman Çavuş Halil Şahin’in cenazesi Mersin’de toprağa verildi.

Cenaze sırasında imam pek çok kişinin adını anarak dua okurken CHP Mersin Milletvekili Hasan Ufuk, “Hocam Atatürk’ü de söyle” diye seslendi.

Bunun üzerine başta şehit yakınları olmak üzere cenazeye katılanlar “Burası siyaset yeri değil” diyerek milletvekilinin üzerine yürüdü.

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer araya girmese Atatürk’ün adını duymaktan rahatsız olanlar Milletvekili Hasan Ufuk’u linç edeceklerdi.

Duruma bakar mısınız?

Bir yanda şehit bir askerimiz.

Diğer yanda bu şehidin yakınları ve cenazeye katılan kalabalık.

Atatürk adını duydukları an tepki gösteriyor ve bunu siyaset yapmak olarak görerek linçe kalkışıyor.

Ülkemiz insanlarını birbirine bu kadar düşman yapanlar utansın.

BAŞIMDAN GEÇENLER

Bakan kendi telefonundan aramayınca bakın başına ne geldi?

Ünlü bir iş insanının da bulunduğu bir masada oturuyoruz.

Güzel bir öğle yemeği, uzun süredir birbirini görmeyen 7-8 kişi birlikteyiz.

Ünlü iş insanının masa üzerinde duran telefonu çaldı.

İş insanı, “Yine tanımadığım bir numara” dedi önce.

Masadakiler, “Açmayın o zaman” dediler.

“Yok olmaz, belki önemlidir” dedi iş insanı ve telefonu açtığı gibi hoparlörü de açtı.

Sakındığı bir şey yok tabii, kim arıyorsa herkesin içinde konuşabilir.

Telefondaki ses “Alo” dedi.

Sonrasında aklımda kaldığı kadarıyla şöyle bir konuşma geçti:

“Kimsin?”

“Abi benim.”

“Tamam da kardeşim kimsin?”

“Abi tanımadın mı?”

“Yahu kardeşim kendini tanıtsana önce.”

“Abi benim diyorum ya, nasılsın?”

“Sana ne, önce kim olduğunu söylesene be adam. (Hafif küfürlü bir laf var ama yazamam)”

“Hay Allah, abi benim ya …”

Karşıdaki kişi ismini söyleyince herkes dondu kaldı.

Çünkü arayan bakanlardan (eski) biriydi.

Durum anlaşılınca iş insanı yumuşadı haliyle. “Yahu adın görünmüyor, sadece numara var, ne bileyim, insan telefonu açınca adını söylemez mi, bak beni de mahcup ettin şimdi” dedi.

Eski bakan “Abi kusura bakma, bir arkadaşla oturuyorduk, seni andık, masada onun telefonu duruyordu oradan aradım” diye karşılık verdi.

Telefon kapandığında masada kopan kahkahayı tahmin edersiniz herhalde.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları