İşte “yandaş” tanımının ne anlattığını gösteren güzel bir örnek
Can Ataklı; Şu var; İddianame hazırlanmış ama hapisteki gazetecilerin de avukatlarının da haberi yok. Sabah muhabiri haberi nasıl alıyor peki? Nasıl olacak; savcı, birlikte çalıştığı yandaş medyaya haberi servis ediyor.
YENİ ÖĞRENDİM
“Ya Allah” deyip koronayı bitirecekler
BKorona, tüm dünyayı olduğu gibi, Türkiye’yi de ciddi biçimde etkiledi.
Dünyada ve Türkiye’de benzer tartışmalar var bu virüs ile ilgili.
Tıbbi olanlarını bir kenara bırakıyorum çünkü onları anlamam ve değerlendirmem mümkün değil.
Ancak hastalığın şu ana kadar yarattığı hasar konusunda dünyada olduğu gibi bizde de derin kuşkular var.
Dünya açısından bakacak olursak, başta Çin olmak üzere birçok ülke yönetiminin, vaka ve ölüm sayılarını gizlediği veya geç açıkladığı yönünde ciddi iddialar var.
Aynı şey Türkiye için de geçerli.
10 Mart’tan bu yana sağlık bakanı, her akşam kimi basın toplantısı ile kimi Twitter üzerinden istatistiki bilgiler açıklıyor.
İktidar, her ne kadar “Dünyada bizden önce durumu fark edip önlem alan başka ülke yok. En iyi önlemleri biz aldık, hastalık kontrol altında” açıklamaları yapsa da bazı veriler, bunların gerçek olmadığı duygusu yaratıyor.
Öte yandan, devlet örgütleri özellikle izolasyon konusunda çok ciddi önlemler alınması gerektiğini belirtirken ve iktidar tarafından bunların önemli bölümü uygulanırken, bizzat saraydan yapılan umut verici açıklamalar da kafa karıştırıyor.
Kamuoyu; Erdoğan’ın, “bayramın çifte müjdeli” olacağını söylemesini, ‘Evde Kal’ kampanyasının bu tarihten itibaren iyice gevşetileceğini yani hastalığın bittiği anlamına geleceğini düşünüyor.
Buna karşı bilim insanları ise “Rakamlarda oynama olabileceği” endişesi taşıdıklarını, normal koşullarda bayramda önlemlerin azaltılmasının büyük sorun yaratabileceğini ileri sürüyorlar.
Önümde ciddiyeti ile bilinen Polimetre şirketinin korona verileri üzerine yapılmış bir incelemesi ve raporu var.
Raporda, Sağlık Bakanlığı’nın her gün kamuoyuna sunduğu bilgilerin kuşku yarattığı belirtiliyor.
1- Salgın OLAY ve ÖLÜM bağlamında TEPE noktasını görmüştür.
2- Ancak bu durum, 2. bir TEPE olmayacağı anlamına gelmez.
3- Olaylar 20 güne sıfırlanacaktır.
4- Takip eden 10-20 gün içinde de ÖLÜMLERİN sıfırlanması beklenebilir.
5- Olayların tepe noktasının, 11 Nisan sokağa çıkma vukuatından önce olması normal değildir. Tıp insanları tarafından açıklanması gerekir.
6- Bakanlıkça açıklanan verilerde, doğru veri açıkladığı kabul edilen ülkelere göre önemli farklılıklar vardır.
7- Bu nedenle şu anki durumu DSÖ gibi, tedbirli iyimserlikle izlemekteyiz.
8- Merkezi yönetimin amacının “halka topluca bayram namazı kıldırmak” olduğu anlaşılmaktadır.
9- Olay ve ölümlerin bitiş tarihi ile ilgili öngörülerimiz, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı verilere dayanarak yaptığımız hesaplamaların sonucudur.
BUNU YAZMAK GEREK
İktidar, korona ile ilgili ne düşünüyor?
Topluma “umut aşılamaya çalışan” iktidarın amacı bana göre şöyle;
1- İktidar salgın konusunda sınıfta kaldı.
2- İşin içinden nasıl çıkacağını tam olarak bilmiyor.
3- Deneme yanılma yöntemleri ile hastalığın yaz başında geçeceğine inanıyor.
4- Bu nedenle daha sert önlemler almak yerine, işi kendi haline bırakıyor.
5- Çünkü daha sert önlemler, iktidara sorumluluk yükleyecek, bu sorumluluğu taşıyacak maddi güç bulunamıyor.
6- 10 Nisan paniğinin hastalığı sanıldığı kadar yaymadığı yönünde bazı veriler aldılar ve bu iktidarı rahatlattı.
7- Şimdi bayramı hedef gösterip hem önlemlerin devamını sağlamaya çalışıyor hem de yaratılan büyük beklenti ile moral pompalıyorlar.
8- Bayrama kadar vaka ve ölüm sayıları kontrol altında tutulabilirse bir ferahlama sağlanacak.
9- Bu, Erdoğan’ın hanesine “koronayı da yenen adam” olarak artı puan şeklinde yazılacak ve seçim propagandası olarak kullanılacak.
BUNU YAZMAK GEREK
İşte “yandaş” tanımının ne anlattığını gösteren güzel bir örnek
Sıklıkla, “yandaş, tetikçi” hatta “yalaka” tanımlarını kullanıyorum iktidara yakın kimileri için.
Elbette hepsini kastetmiyorum.
Buna karşı, bana veya muhalif gördükleri isimlere yönelik olarak, “Siz de yandaş değil misiniz?” türü sorular soruyorlar.
Her seferinde ikisinin farklı olduğunu, “yandaş” kelimesinin; bir tarafı tutan, bir görüşü savunan değil, iktidarla birlikte, iktidar avantajlarını kullanarak operasyonlar yapanlara yönelik bir tanımlama olduğunu anlatmaya çalışıyorum.
Önceki gün gördüğüm bir haber, “yandaş” tanımını anlatması açısından çok çarpıcı bir örnek.
Sabah gazetesinin haberine göre, tutuklu bulunan Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan ve Oda TV Sorumlu Haber Müdürü Barış Terkoğlu’nun da aralarında bulunduğu tutuklu gazetecilerle ilgili soruşturma tamamlanmış ve iddianame hazırlanıp cuma günü itibarıyla mahkemeye gönderilmiş.
“Ne var bunda?” diyeceksiniz.
Şu var; İddianame hazırlanmış ama hapisteki gazetecilerin de avukatlarının da haberi yok.
Sabah muhabiri haberi nasıl alıyor peki?
Nasıl olacak; savcı, birlikte çalıştığı yandaş medyaya haberi servis ediyor.
Başka türlüsü olabilir mi?
İşte size tipik bir “yandaş” gazetecilik örneği.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Sadece belediyelere değil, kendilerinden olmayan her yardımsevere engel oluyorlar
İktidar, korona ile baş etmekte zorlanınca, bu konuda ön alabileceğinden kuşku duyduğu belediyelerin yardım kampanyalarını durdurdu biliyorsunuz.
Sadece durdurmakla kalmadı.
Yardım paralarına bile el koydu, bunların harcanmasına engel oluyor.
Ancak gördüğüm kadarıyla, iktidar bu konuda sadece belediyelere yönelik engelleme yapmıyor.
Kendinden olmayan kim yardım yapmaya kalkıyorsa, anında üzerine çullanıyor.
Bunlardan biri de son seçimlerde CHP’den milletvekili adayı olan işadamı Kazım Bilgen’in başına geldi.
Kazım Bilgen, sahip olduğu olanakları hiçbir karşılık beklemeden CHP’nin ve ihtiyacı olan kişilerin hizmetine sunmakla tanınan bir işadamı.
Bilgen, seçimlerde kullandığı kırmızı otobüsüne atlayıp Türkiye’nin neresinde olursa olsun ihtiyaç sahibi olanlara yardım kolileri götürüyor.
Bilgen, bu kolilerin içine, toplum bilincini yüksek tutmak için Nutuk’u da koyuyor.
Ancak şu sıralar Bilgen, bu faaliyetini sürdüremiyor.
Çünkü Kadıköy Kaymakamlığı, Bilgen’in otobüsüne İstanbul dışına çıkması için gerekli izinleri vermedi.
Bilgen, “Şu ana kadar Beykoz, Sultanbeyli, Pendik, Ümraniye ilçeleri ile Manisa ve Sakarya’da yardım dağıttığını, Nevşehir ve Kırşehir’e gitmek için yola çıkarılmadığını” söyledi.
Kendi işini yapamayan, yapmak isteyenlere de yaptırmayan dünyada başka bir iktidar var mıdır acaba?
Vardır tabii de bunların nasıl ülke olduklarını söylemeye pek dilim varmıyor.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları