Kaç yabancı seçmen olduğunu bir türlü açıklayamıyorlar
Can Ataklı; Hem seçimlerden önce hem seçimlerden sonra üzerinde sıklıkla durduğum konuların başında “Kaç yabancı seçmen oy kullandı?” sorusuna cevap aramak vardı.
Bİ SORALIM BAKALIM
“Operasyon yapma” diyen kim?
İktidarın ne zaman başı sıkışsa hemen “dış güçler, karanlık odaklar, yabancı güçler” edebiyatına sarılıyor.
Özellikle ekonomideki kötü gidişten sonra bu söylem biraz azalmıştı.
“Faiz lobisi, döviz lobisi” türü lafları bir süredir duymuyorduk.
Ancak önce 12 sonra da 9 şehit haberi geldikten sonra bu edebiyat tekrar başladı.
Erdoğan sanki bu ülkenin yönetiminden tek sorumlu değilmiş gibi yine şikâyet ediyor.
Yeni yılın ilk kabine toplantısından sonra yine bu söyleme sarıldı.
Örneğin şöyle dedi Erdoğan;
“Şehitlerimizin kanı yerde kalmadı. Son 5 günde Suriye ve Irak’ta 114 hedef vuruldu, 78 terörist etkisiz hale getirildi. Önümüzdeki aylarda kimin ne dediğine bakmadan yeni adımlar atacağız.”
Şimdi merak ediyorum “Kim ne derse desin?” ne anlama geliyor.
Şu ana kadar Türkiye’de hiç kimse çıkıp da “Bu operasyonlar dursun, Pençe-Kilit Harekatı yanlıştır, yapılmamalıdır” demedi.
Türkiye içinden gelen eleştiriler şehitlerin gelmesi üzerine.
Çoğu emekli kurmaylar askerin yanlış zamanda ve yanlış yerde konuşlandırıldığını ve hedef haline getirildiğini söylüyor.
Bu durumda operasyonlara başka ülkelerin karşı çıktığı ve engellemeye çalıştığını anlıyoruz.
Peki Türkiye’nin terörle mücadelesini istemeyenler kimlerdir?
Elbette bunları tahmin ediyoruz ama doğru bilgi bizzat iktidarın elinde olduğuna göre böyle bilmece çözdürmek değil açıklamak zorundalar.
Yine Erdoğan “Türkiye başarılı sınır ötesi operasyonlarıyla toprakları üzerinde ameliyat yaptırmayacağını çok açık ve net göstermiştir. Haritaları değiştirmeyi sürekli gündemde tutanların, Sevr dayatması yapanların hesaplarını altüst etmiştir. Sınır ötesi operasyonların nasıl daraltılacağı gündemimizde yoktur. Nasıl genişleteceği gündemimizdedir” diyor.
O halde yine sormak istiyorum; “Haritaları değiştirmek, Sevr dayatması yapanlar kimlerdir?”
AKP genel başkanı imalı konuşmalarına devam ediyor.
“Emperyalistlerin teröristan planları masada oldukça hiçbirimiz kendimizi güvende hissedemeyiz. Suriye’de Tel Rıfat, Aynel Arab, Haseke, Münbiç hattında sinsi niyetlerle kurulmuş terör yuvalarının tamamını darmadağın etmeden durmayacağız.”
Erdoğan “Buralarla ilgili bize verilmiş ancak tutulmamış sözler vardır” diyerek şöyle devam ediyor;
“İnşallah önümüzdeki aylarda kimin hangi tehditleri savurduğuna bakmadan bu doğrultuda yeni adımları muhakkak atacağız. Kimliği ne olursa olsun herkes ya yanımızda yer alır ya da karşımızda. (George W. Bush sözü) Terör örgütünün dışarıdaki destekçilerini, içerideki uzantılarıyla beraber tamamen yok etmenin boynumuzun borcu olduğuna inanıyoruz.”
O zaman yine sormak gerekiyor;
“Bize kim, ne söz verdi ve tutmadı, hangi emperyalist güçler teröristan oluşturmaya çalışıyor, kim hangi tehditleri savuruyor, bundan Türkiye olarak ne kadar etkileniyoruz, bunun devamı halinde Türkiye’nin başı sıkıntıya girecek mi?”
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Peçeye evet, şapkaya hayır!
Gazeteci yazar Sedef Kabaş geçen hafta İstanbul Sabiha Gökçen havalimanının güvenlik bölümünden geçerken yaşadıkları sosyal medya hesabından paylaşmış.
Sıklıkla karşılaştığımız bu durumu bakın nasıl anlatmış;
Havalimanında güvenlikten geçiyorum... Önümde baştan aşağı siyah peçeli bir kadın... X ray cihazından geçti gitti.
Sıra bana geldi... Güvenlik görevlisi bana “şapkanızı çıkarın” dedi. “Neden” diye sordum... “Yüzünüzün görünmesi lazım” dedi.
“Eyvallah ama benden önceki kadına başını aç ya da yüzünü aç demediniz” dedim. Yanıt çok ilginçti...
“O kapalı bir kadın, sizin saçınız gözüküyor” dedi! “Yani mesele güvenlik değil din mi?” dedim... Bunun üzerine “Şapkanızda bir şey saklayabilirsiniz” diye devam etti... “Eee, başı kapalı bir kadın da saklayabilir” dedim.
“X ray ötünce onlarda da arama yapıyoruz” dedi. “Mesele de bu zaten öyleyse bize neden önceden şapkanızı çıkarın diyorsunuz, müsaade edin biz de geçelim, eğer cihaz öterse başımızı açtırırsınız” dedim...
Ortamda derin bir sessizlik oldu... Amacım güvenliği delmek filan değil, tedbir için ne gerekiyorsa yaparız... Ama ayrımcılık varsa onu da ortaya çıkarırız...
Sedef Kabaş’ın yaşadıklarına ben de kim bilir kaç kere tanık oldum.
Güvenlik görevlileri, nerede olursa olsun türbanlı, çarşaflı kadın gördüklerinde hiçbir şey yapamıyorlar.
Sadece havaalanlarında kadın güvenlik görevlileri eğer türbanlı ve çarşaflı kadınlar geçerken x-ray çok ötüyorsa sadece elle üst araması yapabiliyor.
Anladığım kadarıyla türbanlı ya da çarşaflı kadınlara müdahale etmekten çok korkuyorlar.
Nasıl korkmasınlar anında “halkı kin ve nefrete tahrik” suçlamasıyla karşılaşabilirler.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Kaç yabancı seçmen olduğunu bir türlü açıklayamıyorlar
Hem seçimlerden önce hem seçimlerden sonra üzerinde sıklıkla durduğum konuların başında “Kaç yabancı seçmen oy kullandı?” sorusuna cevap aramak vardı.
Sayısız kez dile getirdim ama hiçbir resmi açıklama yapılmadı bu konuda.
Sadece İçişleri bakanı meclisteki bir konuşmasında sözlü olarak “150 bin civarında yabancı uyruklu Türk vatandaşı oy kullandı” dedi.
Muhalefet nedense bu konunun üzerinde hiç durmadı, durmuyor.
Buna karşı vatandaşlar arasında “bilgi edinme hakkı kanunundan” yararlanarak yabancı seçmen sayısını öğrenmek isteyenler var.
Bunlardan biri Abdullah Cenkçiler.
Bu duyarlı okurumun CİMER’e yaptığı başvuruları iki kez yazmıştım.
Cenkçiler hâlâ cevap alamamanın sıkıntısını yaşıyor.
Önceki gün son durumla ilgili bir e-posta göndermiş.
Şöyle diyor;
Can Bey merhaba,
2018 ve 2023 seçimlerinde seçmen sayısına ilişkin olarak CİMER’e yaptığım başvuruda ilginç gelişme oldu. Başvurum kronolojik olarak şöyle gelişti.
- 03.06.2023’te başvuruyu CİMER saniyesinde İÇİŞLERİ Bakanlığına iletti.
- İÇİŞLERİ Bakanlığı neredeyse 6 ay bekledikten sonra konuyu 23.11.2023’te ADALET Bakanlığına (?) havale etti.
- Aradan 40 gün geçtiği halde ilk başvuruma yanıt alamayınca 12.07.2023’te CİMER’e isteğimi yineledim. Bunun sonucu bu sefer 2 gün sonra yani 14.07.2023’te CİMER konuyu yine İÇİŞLERİ Bakanlığına aktardı.
- Tamı tamına 5 ay sonra 14.12.2023’te İÇİŞLERİ Bakanlığı tarafından yanıtlanması olanak dahilinde olan bu isteğim yerine getirilmediği gibi mükerreren top ADALET Bakanlığı’na atıldı.
Abdullah Cenkçiler’in bilgi istediği konu başlıkları şöyle;
2018 ve 2023 Cumhurbaşkanlığı (+ milletvekili) seçimlerinde aşağıda belirttiğim parametrelerin ‘Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’ çerçevesinde tarafıma iletilmesini arz ederim.
- 2018 yılı Türkiye genelinde toplam seçmen sayısı ve katılım oranı,
- 2018 ve 2023 de yapılan iki seçim arasında Türkiye genelinde vefat sayısı ile 18 yaşını doldurup seçme hakkı kazanan seçmen sayısı,
- 2018 ve 2023 seçimlerinde T.C. vatandaşı olup seçme hakkı kazanan yabancı seçmen sayısı,
- 2023 yılı Türkiye genelinde toplam seçmen sayısı (cumhurbaşkanlığı + milletvekili ) ve katılım oranı.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Öğrencilere çay-simit ikramı
Küçücük bile olsa kimi iyi ve idealist insanların girişimleri çok hoşuma gidiyor.
Her gün perde açan ve farklı oyunların sahnelendiği İstanbul Kuştepe’deki Oda Tiyatrosu öğrenciler için ilginç bir promosyon düzenledi.
Saat 17.00’den itibaren tiyatroya giden öğrencilere çay ve simit ikram ediliyor.
“Soğuk kış akşamlarını muhabbetle ısıtalım” sloganı ile öğrenciler hem günlük sohbetler edebilecekleri hem de tiyatro üzerine konuşabilecekleri bir ortama çağrılıyor.
Oda Tiyatrosu Kaan Erkam’ın kurduğu bir tiyatro.
Tiyatro sahnesinde dünya klasikleri olduğu gibi yerli eserler de sergileniyor.
“Ağladım”, Gorki”, “Beklenmeyen misafir” Oda Tiyatro’da gösterime giren oyunlardan bazıları.
BUNU YAZMAK GEREK
Uyarmak yetmez hesap da sormalısınız
Son günlerde dinci grupların sokaklara dökülüp yeşil Tevdid bayrağı açmaları, hilafet ve şeriatı isteyen sloganlar atmaları adeta moda oldu.
Son olarak Atatürk’e küfreden bir terbiyesiz gencin duruşmasından sonra adliye içinde bu kez yüzlerce savcı ve hakimin gözü önünde “şeriat isteriz, yaşasın şeriat” sloganları atıldı.
Hakimler, savcılar, güvenlik görevlileri bu çirkin durumu sadece izlemekle yetindi.
Aynı günün akşamı AKP genel başkanı Erdoğan kabine toplantısından sonra açıklamalar yaparak ima yoluyla bu duruma değindi.
Atatürkçülüğün de istismar edildiğini ileri süren Erdoğan “Türkiye’nin rejimiyle ilgili tereddütler 29 Ekim 1923’te ‘Yaşasın Cumhuriyet’ nidaları eşliğinde bitmiş bir tartışmadır. Anayasamızın ilk maddesindeki ‘Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir’ ifadesi bu iradenin sembolüdür. Bu konunun siyasi polemik meselesi haline getirilmesi doğru olmadığı gibi anayasal bakımdan zaten mümkün de değildir” dedi.
Anayasamıza göre hilafet ve şeriat istemek bir suç ve cezası da ağırlaştırılmış müebbet hapis. Anladığım kadarıyla Erdoğan her şeye rağmen durumdan rahatsız ama sadece uyarmakla yetiniyor.
Oysa gereğini de yapmak ve hesap sormak durumundadır.
Adliyedeki savcıların da çoktan harekete geçmesi gerekiyordu, belki bu üstü kapalı uyarıdan sonra onlar da harekete geçer.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları