loading
close
SON DAKİKALAR

Karadeniz gazı evlere bağlanınca fiyat inecek mi?

Can Ataklı
Tarih: 29.12.2022
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; 1 trilyon dolar hayali 24 saat bile sürmedi.

ANALİZ

1 trilyon dolar hayali 24 saat bile sürmedi

Öncelikle kafası pek çalışmayan ve körü körüne bu iktidara bağlı olanlara bir cümle söylemek istiyorum;

“Türkiye’nin her yer altı ve yer üstü kaynaklarının ortaya çıkarılması, her alanda yapılan atılımlar, kazandırılan eserler hepimizindir. Bunlara karşı çıkmak aptallıktır.”

Ancak bu iktidarın bağımlılar her eleştiriyi ya da öneriyi “Türkiye düşmanlığı” gibi görme ve gösterme alışkanlığından bir türlü kurtulamıyor.

Ülkemizde petrol, doğalgaz gibi enerji kaynaklarının bulunması ve hizmete sunulması için çalışmalar çok olumludur ve mutlaka desteklenmelidir.

En son bulunduğu söylenen doğalgaz rezervleri hepimizi sevindirmiştir ve sevindirmelidir.

Burada karşı çıkılan doğalgaz rezervlerinin bulunması ve bunların hizmete sunulması için yatırım yapılması değil, bunların sırf seçim kazanmak amacıyla abartılması, halkın kandırılmasıdır.

AKP genel başkanı Karadeniz’de son olarak 58 milyar metreküplük bir rezervin bulunduğunu, bugüne kadar yapılan sondajlarda bulunan rezervin 710 milyar metreküpe ulaştığını açıkladı.

Burada kadar çok güzel.

Ancak bu rezervin uluslararası piyasa değerinin 1 trilyon dolar olduğunu söyledi.

Bu hem yanlış bilgi hem de halkın kandırılması anlamına geliyor.

Saray ve medyası 1 trilyon dolarlık doğalgaz balonunu manşetlere taşıdı.

Ama bu balon 24 saat içinde söndü.

Bir gün önce “1 trilyon Dolarlık doğalgaz” manşetleri atan gazetelerde ertesi gün bununla ilgili tek satır yoktu.

Çünkü kalem kâğıdı alan herkes hesabı yapınca gerçeği gördü.

(Buraya bir not koyayım; Dünkü Youtube konuşmamda 1 trilyon dolar konusunu anlatmıştım. Kimi aklıevveller “Erdoğan doğalgaz fiyatını sübvanse ediyor, halka ucuza satıyor” yorumları yapmış. Bir şey fark etmez. Sonuçta yılda 13-15 milyar Dolarlık doğalgaz alıyoruz. Sübvanse varsa bu rakam üzerinden.)

Çünkü 710 milyar metreküplük bir rezervin tamamı kullanılabilse bile bunun piyasa değeri 150 milyar Doları aşmıyor.

Bu bile azımsanacak rakam değil elbette, ancak sırf seçim kazanmak uğruna bu halka yanlış bilgi vermek affedilir gibi değil.

Bir diğer kandırmaca ise sanki bu rezervin hizmete girmesiyle birlikte doğalgaz fiyatlarının düşeceği izlenimi verilmesi.

Bu da gerçek değil, çünkü rezervin tamamı kullanılsa bile Türkiye’nin 10-12 yıllık ihtiyacını karşılıyor.

Bir AKP yandaşının söylediği gibi kış ortasında camları açıp doğalgazı en yüksek dereceye kadar kullanabilmek hayal bile değil.

Elbette Karadeniz ve Akdeniz’de yeni rezervler bulunabilir ve bunun Türkiye ekonomisine çok büyük katkısı olabilir.

O zaman bile bugünkünden çok ucuza doğalgaz kullanmak mümkün olmayacaktır.

Bugün dünyanın en büyük doğalgaz rezervine sahip ülkesi Rusya ve bu ülkenin bilinen rezervi 38 trilyon metreküp.

Ardından İran 32 trilyon metreküp rezervle ikinci sırada.

Üçünü Katar’ın rezervi ise 24.7 trilyon metreküp.

Gerçeği olduğu gibi bilelim, halkı kandırmayalım.

Bİ SORALIM BAKALIM

Karadeniz gazı evlere bağlanınca fiyat inecek mi?

Doğalgaz rezervi müjdesini AKP genel başkanı açıkladı, ardından enerji bakanı da “Karadeniz doğalgazı 2023 içinde evlere bağlanacak” dedi.

Güzel haber de Karadeniz doğalgazının evlere bağlanmasının tüketiciye bir faydası olacak mı?

Daha özet deyişle “Bu gaz evlere bağlanınca faturalarda düşme olacak mı?”

Bunun cevabı hayır.

Faturalarda hiçbir değişiklik olmayacağı gibi artış bile olabilir.

Çünkü Erdoğan pahalıya aldıkları gazı halka ucuza sattıklarını söylüyor.

Karadeniz doğalgazı bağlanınca dışa bağımlılığımız bir parça azalacaktır ama muhtemelen bu farkı fonlamak için doğalgaz fiyatlarındaki sübvansiyon da kalkacak ya da azalacaktır.

Doğalgazın evlerde daha ucuza kullanılması için en az 10 trilyon metreküplük rezerv olması gerek.

Böylelikle gazın bir bölümünü satarak bu ülkede yaşayanların faturalarını düşürmek mümkün olacaktır.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Bunlar mı ahlak ve maneviyatın bekçileri?

İşe bakın Fatih Ahlak ve Maneviyat Derneği diye bir dernek varmış.

Bu derneğin ileri gelenlerinden biri halkın sorularına cevap veriyor. Bunu videoya çektikten sonra da sosyal medyada paylaşıyor.

Derneğin müritlerinden biri “Cariyelerle ilişkinin nasıl olacağını” sormuş.

Güya hoca da cevap vermiş; “Kendi cariyenle nikah kıyamazsın, cariyenle beraber nikahsız beraber olabiliyorsun zaten. Ancak başkasının cariyesini sevdiysen o kişiden rica edersin, sana verirse ya satın alırsın.”

Yuh yani.

Buna gericilik bile denmez.

Utanmazlık, ahlaksızlıktır bu.

Seks budalalığını din maskesi altında yutturmaya çalışıyorlar.

Mal gibi düşündükleri kadınları cariye adı altında alıp satıyorlar.

Swingerler gibi değiş tokuşa icazet veriyorlar.

Daha da rezil olan derneğinin adının da “ahlak ve maneviyat” olması.

Yemişim böyle ahlak ve maneviyatı.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Ve sonunda o da zamdan kurtulamadı

Her şey zamlandı ama bir tek marketlerde 25 kuruşa satılan poşetler zamlanmadı.

1 Ocak 2019’da marketlerde poşetler “zorunlu” olarak paralı hale getirilmişti.

Tam üç boyunca poşetler hep aynı fiyatta kaldı.

Ama sonunda poşet de zamdan nasibini aldı.

Resmî gazetenin dünkü sayısında yayınlanan cumhurbaşkanlığı kararnamesine göre poşet fiyatları 25 kuruştan 38.5 kuruşa çıkarıldı.

Böylelikle üç yılda hiç zam almayan tek ürün olan poşet artık bu unvanını kaybetti.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Bir karanlık dönemin sessiz tanığı

Önce Ergenekon ve Balyoz kumpasları bozuldu.

Montrö’nün önemini anlatan 104 amiralle ilgili açılan sözde darbe davası kumpası da yıkıldı.

28 şubat intikam davası kumpası ise ne yazık ki sürüyor, 12 emekli general hala hapiste çürütülmek isteniyor.

Böyle bir ortamda yayınlanmasını beklediğim “Bir deniz subayı eşinin anıları” kitabı geldi önüme.

Balyoz kumpası mağdurlarından Kadir Sağdıç’ın eşi Selver Sağdıç tutuklanma ile başlayan, “sessiz tanık eylemleriyle” süren kapkara günleri anlatıyor.

Kitabın ilk bölümünde “bir subayla evli olmanın” ne demek olduğunu son derece duygusal biçimde kaleme alan Selver Sağdıç Balyoz kumpasına karşı subay eşlerinin verdiği o müthiş mücadeleyi bütün içtenliği ile dile getirmiş.

Bir karanlık dönemin sessiz tanığından o günleri adeta yaşayarak öğrenmek isteyenler için bu kitabı okumalarını tavsiye ederim.

Bir de küçük sürprizim var; kitabın arka kapağında Ayşenur Arslan ve Mustafa Mutlu ile benim de birer küçük mesajlarımız var.

BUNU YAZMAK GEREK

Yeni yılınız kutlu olsun

Yılın bitmesine sadece iki gün kaldı.

Pazar sabahından itibaren yeni bir yıla ve tabii ki Cumhuriyetimizin 100’üncü kuruluş yılına kavuşacağız.

Biliyorsunuz cuma ve cumartesi günleri yazım yok.

Bundan sonraki ilk yazım yılın ilk günü çıkacak.

Bu nedenle bugünden hepinizin yeni yılını kutlamak istiyorum.

Umarım ve dilerim her şey gönlümüzce olur.

ÇOK GÜLDÜM

İsrail’le iyi miyiz kötü müyüz?

Size yine komik bir haber sunmak istiyorum.

Aslında tek haber olarak komik değil belki, ama ikisini birden okuyunca insan ister istemez hem gülüyor hem de şaşırıyor.

Bu iki haber aynı gün saray medyasında çıktı.

BİRİNCİ HABER:  İsrail-Türkiye ilişkilerinde yeni bir döneme girildi. Bu dönemde olumlu gelişmeler art arda geliyor. İsrail’in Ankara Büyükelçisi Irit Lillian Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a güven mektubu sundu. Bu gelişmenin ardından  İsrail Cumhurbaşkanı  Isaac Herzog’dan olumlu bir mesaj geldi. Herzog, Türkiye’nin Tel Aviv Büyükelçisi Şakir Özkan Torunlar’ın güven mektubunu kabul etmeyi “dört gözle beklediğini” belirtti.

İKİNCİ HABER: The Jerusalem Post Gazetesi’nde  Seth J. Frantzman imzalı analiz yazısında Rusya’nın Ukrayna, Sırbistan-Kosova gerilimi, Azerbaycan-Ermenistan savaşı ve Suriye’deki kaosta parmağı olduğuna işaret ederek Türkiye ile anlaşması durumunda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Suriye’deki “Kürtler” için tehdit olacağını yazdı. Yazıda Türkiye barışa engel bir ülke olarak geçti.

Şimdi gelin çıkın işinden.

Bu İsraille aramız iyiye mi gidiyor yoksa kötüye mi?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları