Kendini sağlam kazığa bağlı sanan at
Can Ataklı; Ama muhtemelen at çok sağlam bir kazığa bağlı olduğunu düşünüyor ve kıpırdamadan bekliyor. Çünkü öyle eğitilmiş, beyni yuları bir yere bağlandığı an durumu böyle algılıyor. İşte yazı toplumların da tıpkı bu at gibi olabildiklerini çok güzel biçimde anlatıyor.
ACAİP YAZILAR
İnsan dediğimiz şey ne acayip bir şey
Çok güzel bir yazı buldum izlediğim sosyal medya hesaplarından birinde.
İnsan’ı anlatıyor.
Meğer ne çok özelliğimiz varmış.
Bildiklerimizle bilmediklerimizle gelin “insan denen şeyin ne acayip bir şey” olduğunu birlikte okuyalım;
- İnsan kalbi yerinden çıkarıldığında bir süre daha atmaya ve etrafındaki havadan oksijen almaya devam eder çünkü kendi elektrik sistemine sahiptir.
- Mide asidi o kadar güçlüdür ki vücudunuz her 3-4 günde bir midenizin iç katmanını baştan aşağı yeniler.
- İnsan burnu 50.000 kokuyu tanır ve hatırlar.
- Vücudunuzda 96.000 km uzunluğunda kan damarı vardır. Bu uzunluk Ekvator’un çevresinde 2.5 tur atabilir.
- Kalbiniz her gün bir kamyonu 32 km götürmeye yetecek enerji üretir. Ömür boyunca ürettiği enerji ile bir kamyon aya gidip geri dönebilir.
- 70 yıllık ömrü boyunca bir insan kendinden ortalama 48 kilo deri döker.
- Havanın açık olduğu bir gece gökyüzüne bakarsanız Andromeda galaksisini görebilirsiniz, bu gözlerinizin küçücük bir ışık huzmesini yakalayabilecek kadar hassas ve güçlü olduğu anlamına gelir zira bu komşu galaksi 2,5 milyon ışık yılı uzaklıktadır.
- Bir insan ömrü boyunca 25.000 metreküp hacminde iki yüzme havuzunu dolduracak kadar tükürük üretir
- Uyanık olduğunda beyniniz bir ampulü yakmaya yetecek kadar elektrik üretir
- Kemikleriniz aynı ebattaki çelikten daha güçlüdür, buna karşın çelikten 4-5 kat daha hafiftir ve çelikten bile güçlü olan kemiklerinizin yüzde 31’i sudur
- İnsan gözü dijital bir kamera olsaydı, 576 megapiksel olurdu. Piyasada bulabileceğiniz en gelişmiş 80 megapiksel DSLR’nin fiyatı 34.000 dolardır. Ayrıca uzmanlar insan gözünün 10 milyon farklı rengi ayırt edebildiğini tahmin etmektedir.
- Kılıf içerisinde olmasaydı tüm hücrelerinizde yer alan DNA dünyadan Plüton’a gidip geri gelecek kadar esneyebilirdi.
- Ömrünüz boyunca, beyninizin uzun dönem hafızası 1 kuadrilyon (1 milyon x milyar) ayrı bit bilgiyi tutabilir
- Ortalama bir insan ömründe, kalp yaklaşık olarak 1.5 milyon varil – 200 tankeri doldurmaya yerecek kadar – kan pompalar.
- Vücudunuz saatte 180 milyon kırmızı kan hücresi üretir
- Hamilelik süresince, eğer annede organ hasarı ortaya çıkarsa, rahimdeki bebek hasarlı organı onarmak için kök hücre gönderir
- Bir adım atmak için 200 kas çalışır
- Tek bir hücrede 6 milyar DNA bulunur
- Bir insan hiç yemek yemeden 2 ay yaşayabilir
- Hafızanıza yeni bir şey kaydettiğinizde beyindeki nöronlar arasında yeni bir fiziki bağ oluşturulur. Her yeni kayıt ile beyninizde fiziki bir değişim yaşanır
- Beyin hücreleriniz ölmeye başlamadan önce oksijensiz 5-10 dakika hayatta kalabilirsiniz
- Beyninizin yüzde 60’ı yağdan oluşur
- Yüzünüzü bir duyguyu yansıtacak şekilde değiştirdiğiniz zaman o duyguyu yaşamaya başlarsınız
- insan gözü her defasında yalnızca görüş alanınızdaki küçük bir alanı görebilir, bunları tek bir resim haline getirebilmek için saniyede 2-3 seğirme (hızlı, otomatik göz hareketi) gerçekleştirir
- Beyniniz kendisini aşırı yüklenmeden ve duygusal çöküntülerden korumak için bazı bildiklerini unutur, bu yeni bilgileri daha kolay ve hızlı öğrenmenizde size yardımcı olur.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Kendini sağlam kazığa bağlı sanan at
Özellikle WhatsApp’ta kaç sosyal gruba üye olduğumu bilemiyorum.
Pek çoğuna sağolsun dostlarım kaydediyorlar.
Bunların çoğunda “sessiz izleyici” durumundayım.
Yani yazışmalara pek katılmıyorum, ama çok bilgileniyorum, yeni şeyler öğreniyorum, yeni bakış açıları yakalıyorum.
Bu sosyal gruplardan birinin adı Selanik hoş sohbet gurubu. Burada daha ziyade esprili konular var. Ama asıl grup Selanik Platformu, orası son derece ciddi ve ağırlıklı.
İşte Selanik hoş sohbet grubunda, bir at fotoğrafı ve altındaki bir yazı çok dikkatimi çekti.
At aslında kolaylıka alıp başını gidebileceği bir plastik sandalyeye bağlı.
Ama muhtemelen at çok sağlam bir kazığa bağlı olduğunu düşünüyor ve kıpırdamadan bekliyor.
Çünkü öyle eğitilmiş, beyni yuları bir yere bağlandığı an durumu böyle algılıyor.
İşte yazı toplumların da tıpkı bu at gibi olabildiklerini çok güzel biçimde anlatıyor.
Grubun yöneticisi Kemal Taylan’a sordum “kim yazmış” diye o da bilemedi.
Artık ne yapayım, yazarından özür dilerim, ama herkesle de paylaşmak istedim.
Şair Juvenal’in “Panem et circense.” sözünü bilir misiniz?
“Ekmek ve sirk oyunları” olarak çevirebilirsiniz. Aslında, bir halkı yönetmenin sırrını verir…
Roma’nın çöküş döneminde, açlıktan ölen halkı oyalamak için oyunlar düzenlenmesi ve bu eğlencelerde bedava ekmek dağıtılmasını anlatır. Fakir halk kitlesi oyunlarla oyalanır ve göz boyamak için açlıktan ölmeyecek kadar da ekmek dağıtılır. Ölmeyecek kadar doyur, aklını meşgul et ve kendine bağımlı kıl.
Vasıfsız kitleleri elinde tutmaktır bunun adı…
Halkın yararına değil de; onları günlük politikalarla uyutmak adına ekmek (kömür, çamaşır makinesi, buzdolabı, keyif çayı vs.)
ve eğlenceyle (aptalca diziler, sabah programları, kurgulanmış haberler, tartışma programları, vs.) oyalayıp kolayca yönetmektir amaç…
Sonra… Vatandaşlık hakkının ne olduğunu bilmeyen, hak, hukuk, adalet ve demokrasiyle işi olmayan, insanca yaşamı bir kenara atıp: sadece karnını doyurabilmek için yaşayan ve kolayca manipüle edilebilecek bir toplum oluşur.
Özgürlüğün önündeki engeller bazen fiziksel değil, zihinseldir…
ÇOK GÜLDÜM
Bu hafta üç pazar fıkramız var
Her hafta tiryakisi olduğumuz Yıldırım Tuna bu pazar için 3 fıkra göndermiş.
Yıldırım Tuna fıkraların altına bir de not düşmüş.
Şöyle demiş;
“Bu hafta fıkralarımı erken gönderiyorum, yarın eşimle Türkiye’de Cumhuriyet Bayramının bence en iyi kutlanıldığı yer olan Antalya’nın KAŞ ilçesine gidiyoruz.. Bu oradaki üçüncü kutlamamız olacak.. Canı gönülden kutlayacağız, marşlar söyleyeceğiz, kulaklarınızı çınlatacağız..”
Ne mutlu Tuna ailesine.
Evet, fıkralarımızı okuyalım şimdi de;
Sevgilerimle..
Metafor
Edebiyat dersine giren profesör “Bugün ‘metafor nedir?..’ onu işleyeceğiz..” demiş,
“Metafor büyük bir şeyi abartıp başka bir şeye benzeterek konuyu daha iyi anlatmaya yarayan mecazlara denir.. Örnek olarak ‘ Kar beyazdır’ yerine ‘ Kar beyaz bir yorgan gibiydi ’ şeklinde söyleyebiliriz.. Var mı örnek verecek arkadaşımız?..”
“Zeki Müren’in kadife gibi bir sesi vardı..” diye atılmış Işıl.
Profesör, “Çok güzel, yumuşak ve akıcı bir sesi tarifin başarılı “ diye olumlu bir şekilde başını sallamış..
“Kızın uzun ve sarı saçları yastığın üzerinde vadide akan bir ırmak gibiydi” diye söz almış Serhat.
“Harika..” demiş Profesör, “Güzel saçın iyi tarif edilmesiydi.. Başka?..”
Alihan “Plajdaki genç kızın göğüsleri şişirilmiş bir balon gibiydi, yanındaki ninesininki ise aynen bir kuru soğan..” diye atılmış
Profesör hafif kızgın ve şaşkın, öfkesini bastırarak “Balon genç bir kızın göğüs tarifi için hoş olmasa da uygun..” demiş profesör, “Ancak, yaşlı bir kadınınki neden kuru soğan?.”
Alihan “Hocam..” demiş, “Görseniz vallahi ağlarsınız..!”
Romalı Butik
Hayli şişman zaman yolcusu, zaman makinesine binip Romalılar dönemine gitmiş, şehrin arka sokaklarında makinesini gizlemiş, üzerinde zamana uymayan elbiselerin sorun olacağından dolayı Roma pelerini satan bir dükkana atmış kapağı, göz ucuyla pelerinleri bir incelemiş ki kendi kilosuna uygun pelerin askılarda yok..
“Affedersiniz sizde XL pelerin bulunur mu?..” diye sormuş,
“Var tabii..” demiş dükkan sahibi, “Ama neden o kadar çok pelerine ihtiyacınız var?”
Nasıl Anladınız?
Amerikalılar adamın birini ‘Sen bir Rus gizli ajanısın’ diye yakalayıp CIA ofisinde sorguya almışlar,
“Neden beni göz altına aldınız?.. Burada neden tutulduğumu anlayamıyorum..” demiş adam..
“Numara yapma.. Yabancı bir ajan olduğunu biliyoruz..” demiş sorgulayanlar..
“Ne?.. Saçmalamayın..! Ben gerçek Amerikalıyım.. 46 başkanımızın adını sırasıyla tek tek sayabilirim.. Başkanlık yaptığı yılları, yardımcıların bile adını..”
“Uzatma itiraf et..”
“Yanılıyorsunuz.. 50 eyaleti, başkentlerini tek tek..”
“Debelenme..”
“Milli Marşımızı kelime kelime okuyabilirim.. Bağımsızlık Bildirgesi’ni, Anayasa’mızı, İnsan Haklarını..”
“İyice eminiz artık..”
“ Tamam.. Diyelim ki Rus ajanıyım.. Ama bunu nerden çıkardınız, nasıl bu kadar emin olabilirsiniz?..”
“Arkadaşım..” demiş sorgulayan görevli , “Bu yukarıda söylediklerinin hiçbirini değil Amerikan vatandaşları, bizim başkan bile bilmez..!”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları