loading
close
SON DAKİKALAR

Konuştuğum bir işadamı bile ekonominin iyi olduğunu söylemedi

Can Ataklı
Tarih: 01.12.2018
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Korkusuz

Can Ataklı: Açtım son günlerde bana şikayete gelen bir işadamına telefonu, TÜİK rakamlarını okudum “Öyleyken böyle, böyle böyleyken öyle olmuş” dedim. İşadamı dinledi, bir sessizlik oldu sonra “Ben kendi işime bakarım. Ben batıyorum. TÜİK midir nedir onu bilemem. Gerisi hikayedir" dedi.

YENİ ÖĞRENDİM

HAYDİ BAKALIM DAĞILIN, KRİZ MIRİZ YOK, ŞİKAYET ETMEYE DE GELMEYİN

Son zamanlarda iş dünyasından pek çok kişi ile karşılaşıyorum.
Bunların kiminin tesadüf eseri olduğunu biliyorum.
Ama bazılarının kasıtlı olduğunu düşünmeye başladım artık.
Çünkü durup dururken “karşılaşma sayısı” artıverdi.
“Aaaa” diyor örneğin bir işadamı telefonda “Ne zamandır görüşemedim, falanca yerde oturup sohbet ediyorduk, yakınsan sen de gelsene.”
Bu sohbetlerdeki ana konu elbette siyaset.
Siyasetin geleceği.
Ve tabii elbette “seçimlerde ne olacak?” merakı.
CHP Ankara ve İstanbul'u kazanır mı?
Kim aday olur?
Bunlar konuşulurken laf lafı açıyor konu ekonomik sıkıntılara geliyor.
Bir iki yıl öncesine kadar “selam vermeye” bile korkan ve bu nedenle uzak duran işadamları şu sıralarda “aman benim adımı söyleme” şartını koyduktan sonra bülbül gibi şakımaya başlıyor.
Şu ana kadar, abartmıyorum, inanın konuştuğum bir işadamı bile ekonominin iyi olduğunu söylemedi.
Genel kanı ekonominin “feci” olduğu yönünde.
Hepsi “önümüzü göremiyoruz, bu daha ne kadar böyle devam eder” endişesi içinde.
Anlattıkları “fecaat tablo” karşısında ne diyeceğimi bilemiyorum, neredeyse gözyaşlarına boğulacağım.
Bugünkü yazımda biraz bunlardan bahsetmek için dün ekran başına geçtiğimde Türkiye İstatistik Kurumu'ndan gelen son rakamların haberlere düştüğünü gördüm.
Haber aynen şöyleydi;
Yeni bir ihracat rekoru kırıldı
Türkiye İstatistik Kurumu ile Ticaret Bakanlığı işbirliğiyle oluşturulan geçici dış ticaret verilerine göre; ihracat 2018 yılı ekim ayında, 2017 yılının aynı ayına göre yüzde 13 artarak 15 milyar 719 milyon dolar, ithalat yüzde 23,8 azalarak 16 milyar 176 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Ekim ayında dış ticaret açığı yüzde 93,8 azalarak 456 milyon dolara geriledi.
İhracatın ithalatı karşılama oranı 2017 Ekim ayında yüzde 65,6 iken, 2018 Ekim ayında yüzde 97,2'ye yükseldi.
Haydi buyurun bakalım.
Bu tablodan kriz mıriz çıkar mı?
Rakamsal olarak çıkmaz.
Açtım son günlerde bana şikayete gelen bir işadamına telefonu, TÜİK rakamlarını okudum “Öyleyken böyle, böyle böyleyken öyle olmuş” dedim.
İşadamı dinledi, bir sessizlik oldu sonra “Bak kardeşim” dedi “Ben kendi işime bakarım. Ben batıyorum. TÜİK midir nedir onu bilemem. Gerisi hikayedir.”
Şimdi söyleyin bakalım kriz miriz var mı?
Yoksa ikide bir gelip bana şikayet etmeyin, ben çözemem sorununuzu.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

YANDAŞLARIN “FIRSATÇILAR” SAÇMALIĞI

Döviz fiyatları jet hızıyla yükselirken yandaş medyanın hiç sesi soluğu çıkmıyordu.
Farkındaydılar elbette ama ne yapsınlar, mecburen onların gündeminde “dış güçler” vardı.
Bizi kıskanıyorlardı.
Neredeyse bir ayı böyle geçirdik.
Kriz yokmuş gibi davranınca kriz olmayacağını düşündüler herhalde ama sonunda bizzat kendilerine oy verenlerin de canına tak etmeye başlayınca nihayet kabullendiler.
Damat bey kapı kapı dolaşmaya başladı. Çok yüksek faizlerle borçlar bulundu, dövizin ateşi biraz düşürüldü.
Ancak bu sırada kimi açıktan kimi gizlice neredeyse her şeye zam geldi.
Şimdi talep düşürülüp dayatmalarla perakende satışlarda biraz fiyat düşmesi olunca yandaş medya uykudan uyandı ve “anti-kriz” edebiyatına başladı.
Neymiş? Fırsatçılar varmış, doların 7 liraya çıkmasını fırsat bilip ürünlerine zam yapmışlar ama şimdi dolar 5.15 olmuş bunlar hâlâ zamları geri almamışlar.
Kim bu fırsatçılar diye bakıyorsunuz habere.
Salça, sabun, tahin helvası, bisküvi, tereyağı, beyaz peynir üreticileri.
İyi de asıl zamcı olan devletin doğalgaz ve elektrik zamları ve vergi numarası ile sabit tutulan akaryakıt fiyatları niye yok bu listede?
Tabii “Salça lobisi harekete geçti” demenin sakıncası yok.
Sıkıysa zamcıların kralı olan devletin yaptığı “Doğalgaz zamları da geri alınsın, dolarda yüzde 39'luk düşüş var” diye yazsanıza.

SORDUM ÖĞRENDİM

MAHMUT TANAL SULTANBEYLİ ADAYI MI?

Son günlerde CHP'liler arasında bir liste dolaşıyor.
Bana da gelen bu listede bazı bilindik isimlerin İstanbul'un bazı ilçe belediye başkan adayı olacakları ileri sürülüyor.
Örneğin Büyükşehir'e aday olanlardan Akif Hamzaçebi'nin Beykoz'da, Gürsel Tekin'in Esenler'de, Mehmet Bekaroğlu'nun Ümraniye'de aday gösterileceği yazıyor bu listede.
Bana en ilginç gelen ise yine büyükşehir adaylarından Mahmut Tanal'ın Sultanbeyli'den aday gösterileceğinin ileri sürülmesi.
Sultanbeyli CHP'nin en az AKP'nin ise en çok oy aldığı ilçe.
İşin aslı şuymuş;
Belediyelerle ilgili bir toplantıda Sultanbeyli CHP İlçe Başkanı yakınmış, “Seçilme şansı yüksek yerlerde sayısız aday adayı yarışıyor, oysa Sultanbeyli'de kimse aday olmuyor” demiş.
İlçe Başkanı “Asıl burada aday olmak önemli, yiğit burada belli olur” deyince toplantıyı izleyen Mahmut Tanal ayağa kalkmış “Endişelenme başkan,. Kimse aday olmazsa ben varım ben adayım” demiş.
Tanal Sultanbeyli adayı olursa fırtına estirir, kazanamasa bile ilçede CHP oylarını artıracağı gibi bunun büyükşehir adayına da büyük katkısı olur.

ÇOK GÜLDÜM

CUMARTESİ FIKRASI

Biraz tebessümü hak ediyoruz değil mi?
O halde buyurun cumartesi fıkrasını okuyalım;
Adam çocukluğundan beri yatağın altında birisi var korkusundan kurtulmak için psikiyatriste gitmeye karar verir.
Psikiyatrist adama “Merak etmeyin, haftada 2 kere gelirseniz 6 ayda bu sorununu çözeriz” demiş.
Adam “Peki ücretiniz nedir?” diye sorunca, doktor “seans başına 200 lira” cevabını vermiş.
Adam gitmiş ve bir daha da gelmemiş.
Bir süre sonra doktor adamı yolda görünce durdurup “Ne oldu, neden gelmediniz?” diye sormuş.
Adam “Benim sorunumu barmen arkadaşım çözdü” deyince doktor kızgınlıkla karışık gülerek “Sorunu alkolle çözdüğünü mü sanıyorsunuz?” demiş.
Adam “Yoo öyle değil” karşılığını vermiş “barmen bana yatağın ayaklarını kesmemi tavsiye etti, ben de öyle yaptım.”

DEDİKODU

CHP'DE SARIGÜL'Ü AŞMA FORMÜLLERİ ARANIYORMUŞ

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın CHP'ye oy verdikleri için “ülkenin kaymağını yiyorlar” diye işaret ettiği İstanbul Şişli'de aday sorunu nasıl aşılacak çok merak ediyorum.
Her ne kadar DSP'den Şişli Belediye Başkanı olan, sonra CHP İstanbul adayı yapılan Mustafa Sarıgül “Şişli adayı benim” diyorsa da genel merkezde durumun öyle olmadığı söyleniyor.
CHP'ye yakın kaynaklarımdan aldığım bilgiye göre genel merkez Sarıgül'ü aşma formülleri arıyormuş.
Bunlardan biri Sarıgül'ü “kılpayı kaybedilen” ilçelerden birine aday yapmakmış.
Yıprandığını düşünülen mevcut Başkan Hayri İnönü de kazanması büyük olasılık olan bir başka ilçeye aktarılabilirmiş.
Kısacası Şişli'de üçüncü alternatif gündeme gelebilirmiş daha önce yazdığım gibi.
Ben bir yazımda bu uğurda çok çaba harcayan Dursun Çaltı'dan söz etmiştim.
Sedat Kurşun adının öne çıkabileceğini söyleyenler oldu.
İstanbul eski İl Başkanı Cemal Canpolat'a “Şişli'ye sen gel” çağrısı yapıldığı da söylendi.
CHP'nin İstanbul'da başını en çok ağrıtacak ilçelerden birincisi Şişli ikincisi ise Beşiktaş galiba.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları