Konya’nın bir anlamı varmış
Can Ataklı: Bilim adamı her yerde bilim adamıdır.
ÜZÜLDÜM
İnanmayacaksınız ama Vallahi buna inanan var
Birkaç gün önce Arzu Parlak ismiyle tanıştı sosyal medya. Ben de bu sayede öğrendim bu adı. Bir kadın gazeteciymiş. Bursa’daki bir televizyon kanalında sunuculuk yapıyormuş. Bu kişi “gerçek mi” diye şüpheye düşünce sosyal medya profillerine baktım. Gerçekmiş. “Aşırı” bir Tayyip Erdoğan hayranı. Kendisi öyle yazmıyor da tweetlerinden ve Facebooksayfasına koyduğu haberlerden bunu anlıyorsunuz hemen. Facebook sayfasındaki tanıtım yazısında “bir gün yerli ve milli internetimiz olacak vesselam” yazması çok dikkatimi çekti. İnternetin yerlisi millisi nasıl olur merak ettim. Bu kadın gazetecinin Twitter hesabındaki profilinde ise “Besmele” var. Tahminlerin aksine profil fotoğrafında başı açık, türbanı yok. Ekrana da öyle çıkıyor. Medeni görünümlü ve güzel bir kadın. Şimdi gelelim Arzu Parlak’ın sosyal medyada birden parlamasına. Bu kadın sunucu sırasıyla şu tweetleri paylaştı hesabından:
– ABD’nin kuklası Barzani’nin yaptığı sözde referandumdan sonra halkın adamı Recep Tayyip Erdoğan çok gizli bir plan üzerinde çalışmaya başladı.
– Reis Konyalı bilim adamlarını külliyeye davet etti. Ve daha önce hiçbir ülkenin cesaret edemediği tamamıyla borla çalışan bir tank yaptırma emrini verdi.
– Konyalı bilim adamları 6. günün sonunda tüm dünyayı kıskandıracak bir tank yapmışlardı. Bu Tank bukalemun lakaplı boya değiştirme özelliğine’de sahiptir.
– Reisin Emriyle Türk tankları Irak tankıymış gibi Kerkük topraklarına girdi.
Arzu Parlak bir sonraki twitinde ise “İşte borla çalışan tanklar” diyerek bir fotoğraf paylaştı. Bu tür silahlardan anlamam ama bilenler bu tankların Alman Leopard tankları olduğunu söylüyor. Ben de pek çok kişi gibi bu kadın televizyoncunun şaka yaptığını sandım. Ama dediğim gibi profillerine girip bakınca bunun şaka olmadığı, Parlak’ın son derece ciddiyetle bunları yazdığını anladım. Zaten kendisine gelen tepkilere de öfkeli Parlak ve “alay edip hakaret mesajları yazanlarla mahkemede hesaplaşacağını” söylüyor. Bu tür haberlere “deli saçması” deyip geçebiliriz. Ancak bu o kadar basit değil. Çünkü bunlara inanan çok insan var ülkemizde. Üzücü olan bu bence. Tuhaf bir milliyetçilik dayatması ile dünyanın süper gücü olduğumuzu düşünen, Amerika ve Rusya ile askeri bir kapışmayı dört gözle bekleyen ve büyük zafer kazanacağımızı hayal eden insanlar toplumun belki de yarıdan fazlasını oluşturuyor. Türkiye’nin Amerika’ya gerçekten kafa tuttuğunu zannediyor bu insanlar. Avrupa’nın, Amerika’nın hizaya geldiğini, geçmişte bize fenalık yapmaya kalkan komşularımızın artık yeni Türkiye karşısında titrediğini düşünüyor milyonlarca kişi. Askeri gücümüzün süper güçlerden bile daha büyük, yerli savaş uçaklarımızın havada tek hakim olduğunu, yerli helikopterlerimizin, yerli tanklarımızın, yerli silahlarımızın tüm dünyada korku yarattığını sanıyor milyonlarca kişi ve kendini bununla avutuyor. Çok üzücü değil mi? Bakın Amerikalı bakan geldi saatlerce görüşmeler yaptı sonra birden “normalleşme için mutabakat” sağlandığını öğrendik. Ama vatandaşın yarıya yakını Amerika’yı dize getirdiğimizi sanıyor ve seviniyor.
YENİ ÖĞRENDİM
Konya’nın bir anlamı varmış
Bursalı TV sunucusu Arzu Parlak “borla çalışan hayalet tanklar” konusunda attığı tweetlerde Erdoğan’ın “Konyalı bilim adamlarına talimat vermesi” de alay konusu olmuştu. Sanki Konya’dan bilim adamı çıkamazmış gibi, yanlış bir yaklaşımdı bu. Bilim adamı her yerde bilim adamıdır. Gerçi ben de okuduğumda şaşırmıştım, “Konya’da ne vardı” da bilim adamları da bulunuyordu burada? Dün bazı internet sitelerinde Konya’da üretilen bir robot haberi dikkatimi çekti. Konya’da hizmet veren yazılım firması AkınSoft tarafından kurulan “AKINROBOTICS” fabrikasında üretilen insansı robota “ADA GH5” adı verilmiş. ADA GH5’in, havaalanı, otogar, otel, alışveriş merkezi, mağaza, market, restoran, kafe gibi mekânlarla fuar, konser, açılış ve kutlama gibi organizasyonlarda, eğitim kurumlarında ve hastanelerde kullanılabileceği belirtilmiş. ADA GH5 ayrıca, ‘Erik Dalı’ şarkısı eşliğinde oynuyor, çay demleyip, yemek ve mangal yapıyor. Demek ki Konya deyip geçmeyecekmişsiniz.
ÇOK GÜLDÜM
Bu haftanın fıkraları
Yıldırım Tuna bu Pazar için üç fıkra göndermiş. Haydi biraz gülümseyelim;
Ruh Hastası Komşum
Benim son derece çekici genç komşum harika bir şey ama gerçekten de tam bir ruh hastası… Benim onu takip ettiğimi ve hatta taciz ettiğimi düşünüyor… Evinde ne zaman bir ses duysa benim evine ‘ser-di-ği-mi’, pardon pardon ‘gir-di-ği-mi’ düşünüyor. Hatadan dolayı özür dilerim ama odasının tam karşısındaki ağacın üzerinde dürbünümle günlüğünü hatasız okuyabilmek kolay bir şey değil tabii……
Daha sonra
Yaşlı dul kadın sabaha karşı polis karakolunu aramış. Kısık bir ses tonuyla “Dev gibi adamın biri evime girdi, üstümü başımı parçaladı, doymak bilmez azgın King Kong beni defalarca mahvetti” diye bir tecavüz ihbarında bulunmuş. Polis “Şimdi hâlâ orada mı?..” diye sormuş. “Evet?” demiş kadın.
Polis “Sakin olun, hiçbir şey olmamış gibi davranın bir ekip gönderip aldırıyorum” diye karşılık verince, yaşlı kadın “Şeyy, şimdi kendileri duşta” demiş, “Sabah kahvaltımızdan sonra gönderseniz? Dokuz.. On gibi mesela.”
Rolls Royce
Kolejli kız ‘chat’te tanıştığı adamla ilk defa buluştuğu cumartesi gecesi geç saatte kampüse dönmüş. Onu beklemekte olan oda arkadaşı ışıkları hemen açıp merakla sormuş “Nasıldı?” diye. “Berbattı” demiş kız, “Buluşmaya 1935 model Rolls Royce’u ile geldi.” Arkadaşı “Vaaayy” demiş “Kızım çok havalı ve pahalı bir araba o… Nesini beğenmedin ki?” Kız “Hayatım” demiş sinirle, “Adam arabanın ilk sahibi!”
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
5 kadın, kadına şiddeti o kadar güzel anlatıyor ki
Kabahat benim önceden söyleyeyim Kadıköy Halk Tiyatrosu’nda “Mor” adlı oyunu izleyeli hayli zaman geçti, nedense bir türlü yazamadım bugüne kısmetmiş. Bir sığınma evinde yaşayan 5 kadının yaşanmış öykülerinden derlenen “Mor” gerçekten izlenmeli. Kadına yönelik şiddeti çok konuştuğumuz bu günlerde 5 farklı öykü canlandırılıyor oyunda. Fiziksel, cinsel, ekonomik, sözel ve duygusal şiddete uğramış 5 kadının sığınma evinde hem kendi yaşamlarıyla hem de aynı ortamı paylaştıkları diğer kadınlarla yüzleşmeleri zaman zaman güldürürken çok da hüzünlendiriyor aynı anda. Oyunun yazarı Ali Yalçıner. Dramaturjisini Ragıp Ertuğrul’un, müziklerini Bülent Bayrak’ın, kostüm tasarımını Merih Sualp’in yaptığı oyunda; Ayşegül Yalçıner, Canan Tuğaner, Eda Özdemir, Eser Rüzgar, Hafize Balkan ve Nilsu Akman rol alıyor. Ben 12 Ocak’ta izledim oyunu. 10-18 ve 27 Ocak ile 16 Şubat’ta yine sergilendi oyun. Bundan sonrakileri yazayım; Mor oyunu 25 Şubat Pazar günü saat 20.00’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde, 8 Mart 2018 Perşembe günü saat 20.30’da Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde ve13 Mart 2018 Salı günü saat 20:30’da Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde sahne alacak.
KOMİK
Pazarın aforizmaları
İbrahim Ormancı’dan gelen duvar yazılarını birlikte okuyalım;
Ayın başında aldığım maaş hemencecik bitiveriyor. ÜZENLİ bir gelirim var dostlar.
* * *
Kalabalıklar artsın artmasına da. Bence hiçbir sakınca yok. KABALIKLAR artmasın yeter ki.
* * *
İçkiye gelen fahiş zam ve fahiş vergilerden sonra vatandaş kendi içkisini evde yapmaya başladı. Anne yapımı kurabiyelerden sonra, baba yapımı rakılar. İyi mi?
* * *
Ön yargılardan değil, son yargılardan çekinmek gerek bence.
* * *
Bebek gibi bir kızdı. Şebek gibi bir adamla evlendi !…
* * *
Hızlı bir hayvan hakları savunucusu kadın kocasına ÖKÜZ deyince kocası dayanamadı “Öküz bir hayvan değil mi? Bir hayvan kadar haklarım olsun benim de” deyiverdi. Kadın birden sustu.
* * *
Unutma AFİLİ sözler kurtarmaz asla burnunun dikine giden GAFİLİ.
* * *
Artık e-devletten soy ağacımızı öğrenebiliyormuşuz. O da bir şey mi? “Lotodan haftalardır devreden ikramiye bana çıktı” desem, yedi ceddimi bulurum hani.
* * *
Az gittik, uz gittik. Baktık ne polis var ne de radar. 180 km hızla yol kat ettik.
* * *
Bazı insanların ardından imamın “Merhumu nasıl bilirdiniz?” sorusuna “Yorum yok” demek istiyorum. Hem ölenin ardından konuşmamış olur hem de mesajımı gerekli yerlere iletmiş olurum. Aklımı seveyim.
* * *
Çok filozof bir dilenci çok. Dilenirken “Şu fikire bir sadaka” diyor hep.
* * *
Baba beni okula gönder. Bari diplomalı işsiz olayım.
* * *
Sen asla vejetaryen olamazsın kadın. Sürekli başımın etini yiyip duruyorsun çünkü.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları