Kuvayı Milliye’yi Amerika kurmadı
Can Ataklı: Özgür Suriye Ordusu denilen yapının ise Amerika ve Türkiye tarafından kurulduğunu bizzat AKP Genel Başkanı Erdoğan açıklamıştı zamanında.
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Kuvayı Milliye’yi Amerika kurmadı
İnsanın gerçekten içine oturuyor bazı milli konulardaki garip çıkışlar. Ne olduğu belirsiz bir Özgür Suriye Ordusu’nu yüceltmek isteyen AKP Genel Başkanı’nın “Onlar Kuvayı Milliye gibi” demesi sanıyorum birçok vatandaşın yüreğini zedeledi. Amerika’nın kurduğu başı sonu olmayan, dinci terör ağırlıklı bir örgütü Kurtuluş Savaşı’nın kahramanlarıyla kıyaslamak nasıl bir mantıktır anlamak mümkün değil. Erdoğan bu tür sözleri niye söylüyor? Tarihi bilmediği için mi? Dilim yazmaya varmıyor ama bazen acaba “Cumhuriyet tarihimizi bu yolla mı karalamak istiyor?” diye düşünmeden de edemiyorum bazen. Öyle ya Kuvayı Milliye düzenli ordunun ilk adımıdır. Ne Amerika ne de o dönemin güçlü devletleri tarafından kurulmamış, yardım ve desteği onlardan almamıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun battığını ve ülkenin elden gittiğini gören bir avuç vatansever subayın kurduğu müthiş bir direniş örgütüdür. Özgür Suriye Ordusu denilen yapının ise Amerika ve Türkiye tarafından kurulduğunu bizzat AKP Genel Başkanı Erdoğan açıklamıştı zamanında. Amerika’nın kurduğu, bugüne kadar silah mühimmat vererek desteklediği ve desteğini de hâlâ sürdürdüğü böyle bir yapıya “özgürlükleri için savaşıyorlar, tıpkı Kuvayı Milliye gibi” demek gerçekten yakışık alan bir söylem değildir. Dün de benzerini yazmıştım, ama inanın canım o kadar sıkılıyor ki bir daha yazmadan edemedim.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Fatih Altaylı’ya teşekkürler
Sabah Halk TV’deki yayına gitmek için Beşiktaş motoruna bindiğimde geldi ilk mesaj. Bir arkadaşım “Fatih Altaylı’yı oku” diyordu. İçeriği bilmiyorum tabii, “ofise gidince bakarım” dedim kendi kendime. Halk TV’ye vardığımda iki üç mesaj daha gelmişti. Hepsi aynı “Fatih Altaylı’yı mutlaka oku.” Bir mesajda ise “Senden bahsetmiş” yazıyordu. O zaman iyice meraklandım. İster istemez aklıma da olumlu bir şey gelmedi. Malum bizde genellikle gazeteciler birbirinden pek iyi söz etmezler. Günlük gazeteler önümde zaten, önce Habertürk’ü aldım önüme, Altaylı’nın yazısına baktım. Fatih Altaylı’nın “Doğru ama sen bırakma” başlıklı yazısı aynen şöyleydi; “Sevgili Erdoğan Aktaş, Can Ataklı’nın bir yazısı üzerine “Böyle bir şey var ise mesleği bırakırım” diyor. Aman Sevgili Erdoğan, seni ne kadar sevdiğimi bilirsin. İyi bir gazeteci, iyi bir insan olarak bu meslekte her zaman olmanı isterim. Ama bu konuda çok kesin konuşma sevgili dostum. Çünkü Can Ataklı’nın yazısında bahsettiği konuyu Ankara’da bilmeyen yok. Hele hele AK Parti içinde. Konunun seninle alakası yok ama senin kanalında program yapan iki gazetecinin, bir başka gazetecinin görevine son verilmesi için “Beştepe’den böyle istediler” diyerek patronu kandırdığını ama Beştepe’de hiç kimsenin böyle bir şeyden haberi olmadığını ve iki gazetecinin bir başka gazeteciyi harcamak için “sözde” Beştepe isteğini uydurduklarını ve bunun ortaya çıkmasıyla birlikte o gazetecinin görevine geri döndüğünü, hatta Beştepe’den bir konuğu ağırlayarak Beştepe’nin böyle bir tavrı olmadığını ispat ettiğini herkes biliyor. Sevgili Erdoğan tüm bu gelişmelerin senin dışında olduğunu da herkes biliyor. O yüzden senin mesleği bırakmana falan gerek yok. Utanması gerekenler başkaları” Çok hoşuma gitti bu yazı. Yıllar içinde kazanılan deneyimler insanları çok olgunlaştırıyor ve geçmişin tatsızlıklarını unutturabiliyor. Bu nedenle Fatih Altaylı’ya teşekkür etmek istedim.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları