Mahalle kahvesinde söylenecek sözleri, devlet adına söyleyemezsiniz
Can Ataklı; AKP’nin seçim sloganı: “Yaparsa reis yapar” Ama işin garibi zaten her şeyi bozan da reis.
ANALİZ
AKP’nin seçim sloganı: “Yaparsa reis yapar” Ama işin garibi zaten her şeyi bozan da reis
Seçimler yaklaşırken özellikle saray medyasında çok ciddi bir panik gözlemliyorum.
Her ne kadar hala tepeden bakan kibirli bir tavır ile davranıyorlarsa da korku içine oldukları her hallerinden belli.
Bu nedenle artık çok küçük şeylerden skandal yaratmaya çabalıyorlar.
Muhalif isimlerin yazı ve konuşmalarından cımbızla bir iki cümle çekip bunun üzerinde tepinerek muhalefeti oluşturan partilere zarar vereceklerini düşünüyorlar.
Son günlerde bir de hiçbir ankete dayanmasa bile “AKP yükselişte, Erdoğan tekrar toparlıyor” söylemini yaygınlaştırmaya çalışıyorlar.
Sarayın Hürriyet’teki temsilcisi Abdülkadir Selvi, 6’lı masanın “Erdoğan bitti, AK Parti seçimi kaybetti” diye kendini kandırdığını ama meydanların öyle söylemediğini yazmış örneğin.
Selvi, Erdoğan’a Balıkesir’de gösterilen ilgiye çok şaşırdığını belirterek “Balıkesir’e Demirel’le, Cindoruk’la, Özal’la, Erdoğan’la gittim. Cumartesi günü başka bir Balıkesir vardı. Sokaklar, balkonlar, caddeler, Kuvayımilliye Meydanı tıklım tıklım dolmuştu. Balıkesirliler sokaklarda kilometrelerce kuyruk oluşturmuşlardı. Sadece kalabalık değil, müthiş bir ilgi vardı” diye yazmış.
Selvi’ye göre “Anadolu irfanı” harekete geçmiş, 6’lı Masa’nın Türkiye’nin hiçbir sorununu çözemeyeceğini görmüş.
Ardından geliyor belli ki AKP’nin seçimde kullanacağı slogan.
“Yaparsa yine reis yapar. Çözerse yine Erdoğan çözer.”
Bu sözü son zamanlarda çok duyuyorum.
6’lı masa sağlam durdukça, Kılıçaroğlu kimi CHP’lilere garip gelse de çıkışlarıyla ilgi merkezi oldukça saray ve çevresi giderek paniğe kapılıyor.
Örneğin çoğu zaten saraydan aldıkları paralarla araştırma yapan şirketlere öfkeliler.
Nitekim her hafta onlarca yeni anket sonucu açıklanıyor ama saray medyasında bunların hiçbiri göremiyorsunuz.
Bugüne kadar AKP’nin iyice düştüğünü gösteren hiçbir anketi yayınlamayan saray medyası şimdilerde “AKP yükselişe geçti” haberleri yapıyor.
İyi de bugüne kadar AKP’nin oylarının düştüğünü bir kere bile yazmadılar, söylemediler ki.
Demek kendi izleyicilerine de aptal muamelesi yapıyorlar.
“AKP yükseliyor, yaparsa Reis yapar, çözerse Reis çözer” sloganı halkta karşılık bulur mu?
Belli bir kesimde karşılık bulacağı kesin.
Ama biraz akıllı olan şu soruyu sormayacak mı: “Tamam Reis düzeltir diyorsunuz ama zaten bozan da o değil mi, 20 yılda becerememiş olan birine neden hala güvenelim?”
Meclis’te görüşülen ve bugün/yarın bitmesi beklenen sansür yasası, işte bu ve benzeri soruların sorulmasını önlemek için düşünüldü ve şimdi hızla hayata geçiriliyor.
Bu yasanın geçmesi halinde ne ekonominin kötü gidişini, ne doların önlenemeyen yükselişini, ne dış borcumuzu, ne hırsızlık ve yolsuzlukları anlatmak mümkün olmayacaktır.
“Çözerse Reis çözer” sloganı “Zaten bu hale o getirmedi mi?” sorusu sorulamadığı sürece seçimlerde AKP’ye büyük yarar sağlayacaktır.
Ama velev ki bu soru yeni yasa yüzünden sorulamıyor, peki milletin zihninden de çıkarıp atabilecekler mi?
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Mahalle kahvesinde söylenecek sözleri, devlet adına söyleyemezsiniz
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu sanki tüm dengesini yitirmiş durumda.
Mersin’deki hain terör saldırısından bir gün önce “istifa ettiği” dedikoduları çıkmıştı.
Sanki Mersin saldırısı Soylu’ya can simidi oldu, istifa lafları unutuldu.
Ama elbette Soylu’nun söylediği ve asla bir devlet yöneten kişiye uygun düşmeyen sözleri nasıl unutulacak?
Örneğin önceki gün yine polise talimat verdi: “Uyuşturucu satanı yakalayınca ayaklarını kırın” dedi.
Bir mahalle kabadayısı hatta sıradan bir vatandaş uyuşturucu satanlara karşı tepkisini böyle gösterebilir ama devleti yönetmesi için görevlendirilen biri bunu asla söyleyemez.
Devlet hukukla yönetilir, devlet yönetimindeki bir kişi sadece kendi kişisel kararı ile hem savcı hem hakim hem infaz memuru gibi davranamaz.
Terörist de olsa uyuşturucu kaçakçısı da olsa cinayet işleyen bir cani de olsa devlet bunu yakalar adalete teslim eder yargı gereğini millet adına yerine getirir.
Soylu dün de Hakkari’de bir yürüyüş sırasında HDP Milletvekili Habip Eksik’i döven ve ayağını kıran polislerin arkasında durarak “Aymazlık, utanmazlık, ahlaksızlık… Bebek katili Apo için yürümek, ne zamandan beri demokratik siyaset oldu?” demiş.
Elbette bu sözler kahvede oturanların hoşuna gider, ya da kahvedeki vatandaşın da görüşü bu yöndedir ama Soylu bunu devlet adına yürüttüğü bir görevin başındayken söyleyemez.
Üstelik “bebek katili” dediği teröristi Diyarbakır meydanında bir milyon kişiye canlı olarak dinleten, yerel seçim öncesi aynı kişiden mektup getirip “Oyunuzu AKP’ye verin” dedirten, bu teröristin yine aranan kardeşini TRT ekranına çıkarıp “CHP’ye oy vermeyin” dedirten, sınıra nöbetçi hakim gönderip ayaküstü yapılan duruşma ile teröristleri aklatan kendileri.
Ne konuşuyorlar?
İRONİ
Erdoğan yine “Bu kardeşiniz görevde oldukça” dedi
Balıkesir’de konuşan Erdoğan gördüğü kalabalık karşısına moral buldu. Başta “Rahmetli Savaş Ay’ı biliyorsunuz değil mi, Bay Kemal’in SSK Genel Müdürü olduğu zaman hastanelerin nasıl pislik, içinde olduğunu anlatmıştı” klişesi olmak üzere hep aynı şeyleri söyleyen AKP Genel Başkanı, ünlü “Bu kardeşiniz bu görevde olduğu sürece” sözünü de tekrarladı. Türkiye’de ekonominin çok iyi olduğu, Karadeniz doğalgazının devreye girmesi ile Türkiye’nin hiç sorunu kalmayacağını anlatan Erdoğan; Avrupa’nın kışı çok zor geçireceğini, bizim ise hiçbir sorunumuz olmadığını belirtti. Erdoğan, “Bu kardeşiniz bu görevde olduğu sürece” sözünü bu kez faiz ile ilgili şöyle kullandı “Faiz her geçen gün, her geçen hafta, her geçen ay inmeye devam edecektir. Kimse bize bu konuda akıl vermesin.” Erdoğan’ın bu sözleri kısa bir süre sonra “faizler galiba yükseltilecek, başka çareleri kalmadı herhalde” şeklinde yorumlandı.
BUNU YAZMAK GEREK
Bu tabloda yazanları mutlaka yapın
Son günlerde özellikle sosyal medyada herkesi rahatsız eden ve korkutan bir dedikodu ortalığı kasıp kavuruyor.
Buna göre vatandaşın biri “ikametini sorgulamak” istemiş ancak karşısına aynı evi paylaştığı görülen ve hiç tanımadığı kişilerin isimleri çıkmış.
İsimlere bakınca bunların Suriye, Afganistan ve Pakistan’dan gelen sığınmacılar olduğu anlaşılıyormuş.
Şimdi herkeste bir panik havası var.
Elbette bu bir dedikodu olabilir ama “Öyledir” deyip geçilmemeli, ama en azından korkuya kapılan herkes kendi hanesini kontrol etmeli.
CHP, bunu sağlamak için bir bilgilendirme grafiği hazırlamış.
Bilgisayar başına geçip adım adım bunu uygularsanız oturduğunuz yerde tanımadığınız kişilerin kayıtlı olup olmadığını görebilirsiniz.
Evinde tanımadığı kişilerin kayıtlı olduğunu görenler bunu hemen önce muhtarlıkla sonra da hangisine yakın hissediyorsa o partinin yönetimiyle paylaşmalı.
Elde kanıt olduğu zaman siyasetin harekete geçmesi de çok kolay olur.
ŞAŞIRDIM
Devlet yönetiminde olanlar iyice şaşkın durumda
Sarayın çeşitli illerde görevlendirdiği mülki amirlerin öncelikli görevi AKP iktidarını korumak ve kollamak.
Tabii bu çok absürt bir durum, ama ne yazık ki AKP “yeni Türkiye” adı altında ülkemizi ve devlet görevlilerini bu hale getirdi.
Böyle olunca devlet görevlileri işi gücü bırakıp her olayı iktidarın lehine çevirme telaşına kapılıyorlar.
Bu nedenle konserler yasaklanıyor, muhalefet partilerinin etkinlikleri provoke ediliyor, muhalif siyasetçilere her türlü engel çıkarılıyor, belediyelerin halk yararına çalışmalarına izin verilmiyor ve tabii daha neler neler.
Bir gün içinde bu konuda üç örnek birden yaşandı.
İstanbul Fikirtepe’de bir evde patlama oldu ve üç kişi can verdi.
Vali anında açıklama yaparak “Gaz kaçağından oldu” dedi.
Hemen ardından İBB Başkanı, “Patlama ile gaz kaçağının hiçbir ilgisi olmadığını, patlamanın olduğu dairede doğalgaz bağlantısının olmadığını” açıkladı.
Bunun üzerine Vali açıklamasını değiştirdi ve “Araştırılıyor” dedi.
Saçmalığa bakar mısınız? Vali kimden bilgi alıyorsa hemen “gaz kaçağı” diyor ki İBB zora girsin.
Oysa yangınlarla ilgili yetkili kurum itfaiye ve itfaiye belediyelere bağlı.
İnsanın aklına oraya sormak gelmez mi?
Sormuyor ama Vali.
Olabildiğince çabuk biçimde Belediye’yi suçlamaya kalkıyor.
Bir diğer benzer olay da Adana’dan geldi.
Adana’da İBB’ye ait olduğu belirtilen bir cenaze aracında 144 kilo uyuşturucu madde bulunduğu bildirildi.
Tabii anında İBB suçlandı.
Ancak bu cenaze aracının İBB’ye taşeronluk yapan bir şirkete ait olduğu ortaya çıktı.
Şirketin sahibi ise AKP’ye en yakın isimlerden Albayrak ailesinin bir akrabası çıktı.
Ve son vali olayı Hakkari’den.
Polis HDP Milletvekili Habip Eksik’i dövüyor ayağını kırıyor. Vali, “Kendini yere atmıştır” diye açıklama yapıyor.
İyi mi?
İyi de sonunda rezil olmak da var.
Ama rezil olmanın bir anlamı yok, maksat saray “Aferin iyi iş kotardınız” diyerek sırt sıvazlaması.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları