loading
close
SON DAKİKALAR

“MİT uyarmıştı” ne demek kardeşim

Can Ataklı
Tarih: 22.08.2012
Köşe: Günlük Yazılar

Can Ataklı diyor ki, Eğer MİT veya bir başka istihbarat örgütü bu saldırıları biliyor ve haber veriyorsa neden önlem alınmıyor?...

Sizi bilmem ama ben her terör olayından sonra “nereden geldiği belli olmayan” şu ünlü “MİT uyarmıştı” zırvasından çok sıkıldım.

Anlaşıldığı kadarıyla Başbakan’ın bir gece operasyonu ile tam koruma altına aldığı MİT aslında her şeyi biliyor.

Biliyor bilmesine de, ne fayda?

Adamlar yine geliyorlar, bombalı araçlarını bir yere bırakıyorlar ya da uzaktan kumandalı mayın döşüyorlar veya bir karakola saldırıyorlar.

Sonuç; şehitler, acılar, dramlar.

İlgili ve yetkililerden ise hep aynı açıklama “Terör akıttığı kanda boğulacaktır, bunlar terörün son çırpınışları.”

En bayıldığım laf da “Sabrımızı test etmesinler.”

Etsinler be kardeşim, ama bir kere de şu sabrının taştığını görelim artık değil mi?

Eğer MİT veya bir başka istihbarat örgütü bu saldırıları biliyor ve haber veriyorsa neden önlem alınmıyor?

MİT örneğin bir bombalı araç olduğunu kime, nasıl bildiriyor; o bilgiyi alan ne yapıyor?

Ayrıca MİT’in bildirmesine bile gerek yok.

Medyadaki “özel yetkili gazeteciler” zaten bu saldırıların olacağını hatta yer ve tarih vererek bugüne kadar az mı yazdı?

Başbakan bile “beklediğimiz olaylar” diyor ya.

Hepsi biliniyor ama bir türlü engellenmiyor.

İş tam bir zırvaya dönüştü.

Ağzı olan ya “sükûnet” tavsiye ediyor ya “sağduyu” çağrısı yapıyor.

“Aman tahrik olmayın, bunlar kaos yaratmak için, barışı bozmak isteyenlerin oyunu.”

İyi güzel de barışı bozan bizzat “gelin barışalım” dediğiniz teröristler değil mi?

Her olayın arkasında “karanlık güçler” arayanlar bu gerçeği neden bilmezden gelip hâlâ teröristlerle masaya oturmayı öneriyor, anlamak mümkün değil.

Şunu kabul etmeliyiz ki, ülkemizin bir bölümünü artık kontrol edemiyoruz.

Kimse bahane üretmesin, insanları karalamaya kalkmasın.

AKP Milletvekili Şamil Tayyar bir televizyonun canlı yayınında itiraf etti ki, istihbarat birimleri kendisini “bazı yerlere gitmemesi” konusunda uyarmış.

Bu mu her tarafına sahip olduğumuz ülke?

Siz kendi milletvekilinizin bile ülkenizdeki bazı yerlere gitmesini istemeyeceksiniz sonra da “Hakkâri elimizden gitti” diyenleri seviyesizlikle suçlayacaksınız.

Üstelik Şamil Tayyar’a “gitme” denilen yer Hakkâri değil, Gaziantep.

Bari bomba patlayınca “aaa, ilk kez oluyor” diye şaşırmış gibi yapmayın.

Buna şaşıranlar “bazı yerlere gitmeyin” der mi hiç?


*****


Halkın inancı kalmadı

Önce Hakkâri’deki mayınlı tuzak, ardından Gaziantep’teki korkunç saldırı ve en sonunda elim bir trafik kazasında 9 asker bir korucumuzun şehit olması bayramı bayram olmaktan çıkardı.

Ağız tadıyla bir bayram yapamadığımız gibi devletin kurumlarına olan inacımız da adeta yerle bir oldu.

Dün sosyal medyayı takip ederken çok ilginç bir durum gözlemledim.

Şırnak Uludere’de yaşanan bu feci trafik kazasının kaza olduğuna neredeyse kimse inanmamıştı.

“Acaba?” sorusu zihinlerde sörf yapar gibi geziniyordu.

Daha önce de düşen bir helikopterle ilgili benzer bir zihin bulanıklığı yaşanmıştı.

Peki vatandaşın kafası neden karışık, neden her zaman olabilecek kazalara bile şüphe ile yaklaşıyor.

Çünkü devletin bazı kurumları benzer olaylarda ya yanlış ve eksik bilgiler verdiler ya da öyle bir olay yokmuş gibi davrandılar.

Henüz Suriye’de düşen uçağımızla bile ilgili net bilgimiz yok.

Suriye sınırında yaşananları neredeyse hiç bilmiyoruz.

Dünyanın bütün ülkelerinin medyası Suriye’deki terörist faaliyetlere katkımızı anlatıyor, bizde tık yok.

Uludere faciasının arkasındaki sır “her şey kayıtlarda olmasına” rağmen hâlâ çözülemedi.

Genelkurmay tarihinin en kötü günlerini yaşıyor.

Kimse Genelkurmay’a inanmıyor, güven eksikliği hissediyor.

Ülkeyi bu hâle getirenlerin içi biraz sızlıyor mudur acaba?


*****


Toplum huzuruna her gün biri hançer sokuyor

Yozgat Müftü Yardımcısı’nın söylediği “Düğünde karısı kızı danseden adam deyyustur” sözleri hâlâ zihnimizde yankılanıyor.

Herkes tepki göstermiş güya.

Tepkiyle olmaz ki, o adama ne yapıldı, önemli olan bu.

Ama iklim artık böyle bir iklim.

Siyasi iktidarın zihniyeti doğrultusunda, herkes kendine bir görev çıkarıyor.

Bakın İstanbul Ataşehir’deki bir caminin imamı bayram vaazında ne demiş;

“Ramazan’da siz oruçluyken bakıyorsun, sokakta nispet yaparcasına adam sigara içiyor, yemek yiyor. İki kişi ellerini tutacak, sigaranın yanık tarafını bunların ağzına sokacaksın. Yemek yiyenlerin de ensesine bir şaplak vuracaksın. Plajlara bakın hepsi çırılçıplak, cehennem kadınlarla dolacak. Darbe yapacaklardı, Müslümanlara zulüm edeceklerdi, şimdi zibidilerin hepsi içerde. Hani askeriye peygamber ocağıydı, peygamber ocağı hiç Müslüman öldürür mü? Neyse ki şimdi düzeldi çok şükür.”

Demokrasi, insan hakları, hukuk, özgürlükler falan hepsi bu iklimin yerleştirilmesi için ustaca kullanıldı, kimi aymaz ve ahmak eski komünistler, liberaller, milliyetçiler bu oyunun figüranları olarak sahne aldılar; sonuç, işte bu çağ dışı zihniyetin “günlük hayatımızın bir parçası” hâline gelmesidir.

Tehlikeye işaret edenleri aşağıladılar, karaladılar, hapislere doldurdular. Şimdi kına yakmanın günüdür artık.


*****


De ki bombayı Suriye patlattı, dön bir kendine sor bakalım

Gaziantep’teki patlamayı bu kez PKK üstlenmemiş.

Bundan önce de gördük bunu.

Kamuoyunda büyük infial yaratan olaylardan sonra PKK bir süre sessizliğe giriyor hatta eylemi inkâr ediyor. Aradan zaman geçince baklayı ağızlarından çıkarıyorlar.

Bu kez de böyle olabilir.

Bu bombayı Suriyeli ajanlar da patlatmış olabilir ya da bir başka ülkenin de parmağı olabilir.

Ama ne fark eder? O vahşi saldırıda hayatını kaybeden çocuklarımız geri gelecek mi?

Ayrıca deyin ki bu işin arkasında Suriye var.

O zaman ülkemizi yönetenlerin dönüp kendilerine bir bakması gerekmiyor mu?

Bangır bangır bağırıyoruz, “Suriye’de muhalefete destek veriyoruz” diye.

Bu da yetmiyor Türkiye’de kurulan üslerden her gün Suriye’ye girip eylem yapıldığını da dünya âlem biliyor.

O da yetmiyor, Türkiye’nin CIA, MI6 ve Mossad’tan aldığı istihbaratı Suriye’de muhalefete verdiği de açıklanıyor.

Sonra şaşırmış gibi yapıp “Bu işin arkasında Suriye var” diyoruz. Adamların eli armut toplamayacak herhalde.


*****


Bombalar patlıyor; olup biteni ancak “alt yazı” olarak görüyoruz. Tamam, terörün propagandasını yapmamak için çaba harcanıyor ama korkarız alttan geçen de “Türkiye’nin alın yazısı” olmak üzere! (Gani Yıldız)

 

Vatan/Can Ataklı


 

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları