Muhalefet '6’lı Masa' da iktidar niye 'Cumhur İttifakı' oluyormuş?
Can Ataklı; Durum 2018’le aynı mı yani?
ANALİZ
Durum 2018’le aynı mı yani?
Her şey tam tahmin ettiğim gibi gidiyor.
Hatırlayın, sizlere kasım ayı başında “Artık aralık ayının son haftasına kadar araştırma şirketlerinin verilerini değerlendirmeyeceğim” demiştim.
Gerekçesi basitti.
AKP tarafında derin bir şok vardı, hem AKP’nin hem Erdoğan’ın oyları hızla düşüyordu.
Saray medyası da şaşkındı, elbette bu düşüşü yansıtmıyordu, zorlamalarla durumu idare etmeye çalışıyordu.
Dedim ki: “Göreceksiniz aralık sonunda, ocak içinde saray anketçileri AKP’yi ve Erdoğan’ı yükseltmeye başlayacak, seçim yaklaştıkça anketler üzerinden algı operasyonları yapılacak.”
Tahmin ettiğimden bir parça sapma oldu.
Bu kadar abartabileceklerini düşünmemiştim.
Seçim tahmini başka, analiz ve yorum başkadır.
Bu nedenle tahmin yaparken kılı kırk yarmaya çalışıyorum.
Seçim tahmini yaparken 2018 Haziran seçimlerinin sonuçlarını ve o seçime giden günleri kendime hedef alıyorum.
Önce Haziran 2018 seçim sonuçlarına bakalım.
Cumhurbaşkanlığı seçimi şöyle bitmişti;
Erdoğan: 52.6
İnce: 30.6
Demirtaş: 8.4
Akşener: 7.3
Karamollaoğlu: 0.9
Perinçek: 0.2
Buna karşı partilerin aldığı oylar da şöyleydi;
AKP: 42.6
CHP: 22.6
HDP: 11.7
MHP: 11.1
İyi Parti: 10
Diğer: 2
Seçime giden günleri hatırlayın.
Elbette çok büyük bir muhalefet vardı toplum içinde, ama AKP’nin yüzde 40’ın altında çıkmayacağı da görünüyordu.
Neredeyse tüm anketlerde AKP hep yüzde 40’ın üzerindeydi.
Sadece Erdoğan’ın yüzde 50’yi bulup bulmayacağı konusu pek açık değildi.
Birçok ankette Erdoğan hep yüzde 50’nin altında ama hepsinde de yüzde 45’in üzerinde görünüyordu.
Genel kanı, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turda belirlenebileceği yönündeydi.
Peki bugün durum aynı mı?
Sadece çevrenize bakın yeter.
2018’de AKP’ye oy vereceğini söyleyenlerin bugün ne kadarı “Vermeyeceğim” diyor?
Sarayın anketçileri bile şu son haftaya kadar AKP’nin oyunu yüzde 35’lerde gösterememişti. Erdoğan’ın oyu ise yüzde 40’ı aşmıyordu.
Ama tam tahmin ettiği gibi ocak ayı ile birlikte anket operasyonu başladı.
Önce sarayın anketlere bakan Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Şen, “AKP’nin oyu yüzde 41, Erdoğan ise yüzde 52 ile başkanlığı şimdiden garantileri” dedi.
Dün de Optimar adlı şirketin anketini gördüm.
AKP 45, MHP ise 11 çıkmış.
Toplamı 56 oluyor.
5’li masanın oyu yüzde 56 ise Erdoğan’ın oyu demek ki 60’lara varacak bunlara göre.
Sonucu bilemem, ama herkes oturup çevresine baksın.
Şu anda 2018’in havasından eser var mı?
5 yıl önce bile küçük bir farkla seçilen Erdoğan’ın bunca ağır ekonomik başarısızlıklardan sonra gerçekten yüzde 55’lerin üzerine çıkması mümkün mü?
Kararı herkes kendi zihninde versin.
OKURDAN MESAJ
850’li hatlar artık çıldırtıyor
Mutlaka sizin de başınıza geliyordur, benim de sıkıntı çektiğim bir konu bu.
Hiç olmadık yerde telefon çalıyor, arayan numara 0850 ile başlıyor.
Açıyorsunuz banttan bir ses, internet diyor, cinsel gücü artırıcı ilaçlar, sigara diyor da diyor.
Engelliyorsunuz numarayı ama mümkün değil.
Bu konuda okurumdan gelen bir mesajı paylaşmak istiyorum.
Bu okurum arayan numaraya küçük bir oyun yapmış.
Gelin birlikte okuyalım;
Merhaba Can Bey.
850 Numaradan sürekli arıyorlar, inanın bıktım. Evdeki diğerleri için de aynı durum geçerli. Bunlara dur diyecek yok mu?
Aradıklarında telefonu açmıyorum ama “Bu sefer açayım, bakalım n’olacak?” dedim, şeytana uydum, önce telesekreter çıktı, “İnternet hızınızı arttırmak istiyorsanız 1’e basın” dedi. Ben de 1’e bastım müzik çıktı, “Bütün operatörler şu an meşgul” dedi. Yaklaşık 40 saniye sonra bir kadın “Alo” dedi ama ben gıcıklık olsun diye cevap vermedim.
Kadın biraz “Alo alo “dedi, sonra kapattı. Kendi kendime güldüm, “Ben de onları boş yere rahatsız” ettim diye düşündüm.
O kapattıktan sonra 0850 bombardımanı başladı.
Bombardıman halen devam ediyor, inanın numara engellemekten bıktım.
Aramalar günde 10’a çıktı.
Bunlar bilerek yapıyorlar benim anladığım…
Modern ülkelerde vatandaşın reklam kutusuna broşür koysan dünya kadar ceza yazıyorlar.
Biz de ise 0850 numaraların araması resmen taciz…
Bunlara dur diyecek yok mu?
(İKİ NOT: 0850’yi engellemek mümkün değil. Çünkü aynı yerden de olsa arayan her operatörün numarası ayrı. Binlerce numarayı engellemek gerek ki o da mümkün değil. Bakanlığın bu konuda bir çalışma yaptığını öğrendim. Bu iyi bir şey.)
ÇOK GÜLDÜM
Vay canına, son mitingde toplama kalabalık yokmuş
Sarayın adamları düşüş şokunu atlatmaya ve yeni algı oluşturmaya çalışırken tabii ki öncelikle anketleri kullanıyorlar.
Bir ortalığı saran anketlerde Erdoğan şimdiden kazanmış gösteriliyor ama moral açısından bu yetmez tabii.
Saray yazarları Erdoğan’ı kalabalıklar içinde izleyip “inanılmaz sevgi” hikayeleri yazmaya başladılar.
Örneğin Hürriyet’in AKP yazarlarından biri “tesadüfen” Erdoğan’ın Fethiye’de yaptığı mitingi izlemiş.
Aman ne methiye yazmış.
Fethiye’de aslında miting programı yokmuş, ama halk meydana toplanınca mecburen miting yapılmış.
Öyle bir sevgi seli varmış ki görmeyen inanmazmış.
Saray yazarı kendini kaptırmış ve bana göre tuhaf ve tuhaf olduğu gibi komik bir hata yapmış.
Erdoğan’ı görmek için birbirini ezen! Kalabalığı anlatırken “Bu sefer” diyor “öyle toplama kalabalık değildi.”
Vay canına, “şecaat arz ederken” durumu var yine.
Demek mitinglerin toplama kalabalıklarla oluşturulduğunu biliyor bu saraycılar.
Peki Fethiye’de gerçekten inanılmaz bir sevgi seli mi oluşmuş?
Hayır, sordum Fethiye’de yaşayan bir tanıdığıma, “Öyle bir gürültü ile girdiler ki şehre, herkes ister istemez toplaştı, öyle Erdoğan diye çırpınan falan da yoktu, demek öyle görmek istiyorlar” dedi.
Zaten anlamıştım saray yazarının “Valla billa tesadüfen gittim mitinge” diye yazmasından.
BUNU YAZMAK GEREK
Muhalefet “6’lı Masa” da iktidar niye “Cumhur İttifakı” oluyormuş?
Dikkat ediyorsanız Millet İttifakı’nın adı artık “6’lı Masa” oldu.
Muhalefette olanların neredeyse tamamı olduğu gibi masanın liderleri bile bu tanımı kullanıyor.
Bu karşı Erdoğan’ın kurduğu masa hep “Cumhur İttifakı” olarak geçiyor.
Oysa muhalefet masasında 6 lider varsa, iktidar masasında da 5 lider var.
Millet İttifakı’nı CHP, İYİ Parti, DEVA, Gelecek, Saadet ve DP oluşturuyor.
Cumhur İttifakı’nda ise AKP, MHP, BBP ile Vatan Partisi var, buna şimdi bir de Hüdapar eklendi.
Demek ki 6’lı masaya karşı 5’li masa var ortada.
Ancak muhalefet farkına varmadan Erdoğan’ın tuzağına düşüyor bence.
Erdoğan sürekli “6’lı Masa” diyerek bir anlamda kendisinin tek başına olduğunu karşısına ise 6 kişinin birden çıktığına vurgu yapıyor.
Böylelikle kamuoyunda “1’e 6 oldular, hepsi bir kişiyi devirmek için uğraşıyor” algısı yaratılıyor.
Bu nedenle en azından kendi adıma yazı ve konuşmalarımda artık “6’lı Masa” tanımını kullanmayacağım “Millet İttifakı” diyeceğim.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
O olay olmasa; TV100, SADAT’a bu tepkiyi gösterecek miydi?
Son zamanların en hızlı yükselen haber kanallarından TV100’de Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuk edildiği programda SADAT reklamının yayınlanmasının yankıları sürüyor.
TV100’ün ekran yüzlerinden Ece Üner, önceki akşam haberleri sunmadan önce yaptığı retoriği çok yüksek konuşmada SADAT’ın çirkin bir operasyon yaptığını söyledi.
Sonra da SADAT’a yönelik soruları ardı ardına sıraladı.
Her satırına imza atacağım gerçekten müthiş olan konuşmada Ece Üner bugüne kadar sorulan ama asla cevaplanmayan soruları sorduktan sonra, “Bize operasyon çekemezsiniz, haddinizi bilin” dedi.
Hepsi iyi güzel de şunu sormak istiyorum; “Eğer SADAT reklamı baştan alınmasaydı, TV100’de SADAT’la ilgili gerçekten çok can alıcı olan o sorulara yer verilecek miydi?”
TV100 bugüne kadar SADAT’la ilgili hiç yayın yaptı mı, bu paramiliter örgütün Türkiye’de laikliği yok etme planlarını, hilafeti geri getirmek istediğini, İstanbul’u başkent yapma hazırlığını izleyicilerine duyuracak mıydı?
TV100 istediği kadar “gazetecilik, namus, ahlak” konusunda yayın yaparsa yapsın, bu olayla birlikte ortaya dökülen bazı iddialar orada çalışan ve çoğunun namusuna kefil olacağım dostlarımı sıkıntıya sokacaktır.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları