Ne oldu şu arabuluculuk işine?
Can Ataklı; Eee, haliyle Putin’n gelmesi mümkün değildi. Aradan neredeyse bir ay geçti. Erdoğan iyileşti, para istemek için şerefsiz” dedikleri Birleşik Arap Emirliklerinin şeyhine bile gitti geldi, sonra Afrika’ya uçtu. Ama Putin hala yok ortalarda. Sahi ne oldu şu arabuluculuk işi?
Bİ SORALIM BAKALIM
4 yıl önceki mi yalandı, şimdiki mi?
Tarih 18 Mart 2017’yi gösteriyordu.
Devletin tepe noktasını işgal edenler her yıl olduğu gibi yine Çanakkale Zaferi’nin yıldönümünde Çanakkale’ye gelmişlerdi.
O tarihte henüz “sembolik Cumhurbaşkanı” olan Recep Tayyip Erdoğan, Çanakkale Stadı’nda 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi törenlerine katılıyordu.
Başbakan ve hükümet üyelerinin bir bölümü ise Lapseki ilçesindeki Şekerkaya bölgesinde Çanakkale Köprüsü’nün temel atma törenindeydi.
Erdoğan bu törene stattan video konferans yöntemiyle katıldı.
Aradan bir yıl geçtikten sonra yine Çanakkale Zaferi törenleri sırasında konuşan Erdoğan, Çanakkale Köprüsü’nün 18 ay erken bitirilerek 18 Mart 2022’de açılacağını açıkladı.
Aynı gün köprü ve otoyolları yapan konsorsiyumun sözcüsü Ersin Arıoğlu ise şu açıklamayı yaptı;
“9 kilometresi Asya, 88 kilometresi Avrupa kıtasında ve yaklaşık 4 kilometresi Çanakkale Boğazı’nı geçen Çanakkale-Malkara Otoyolu inşaatı 5.5 yıl sürecek.”
Şimdi buraya bir nokta koyun.
Gelelim bugüne.
Bundan birkaç gün önce, Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu yanına yandaş medyanın kimi gazeteci ve yazarlarını alarak Çanakkale’ye gitti.
Çanakkale 1915 Köprüsü’nün tüm tabyaları birleştirilmiş, asfalt dökme işleri de tamamlanmış ve neredeyse açılışa hazır hale gelmişti.
Bakan yandaş gazetecilere bunu göstermek istiyordu.
Tesadüfe bakın! Bakan ve yanındaki saray gazetecileri tam köprünün ortasındayken, AKP genel başkanı Erdoğan aradı.
Bakan herkesin içinde tekmilini verdikten sora Erdoğan, Köprü’nün 26 Şubat’ta açılacağını açıkladı.
Şimdi buraya da bir nokta koyun.
Ama noktayı koyarken Erdoğan’ın 2018 yılının 18 Mart’ında yaptığı “Köprüyü 18 ay erken bitirerek 18 Mart 2022’de açacağız” sözlerini de tekrar hatırlayın.
İnşaatı yapan firma ise planlanan süreyi 5.5 yıl olarak ilan etmişti.
Erdoğan’ın söylediği gibi inşaat 18 ay erken bitirilecek olsaydı yapım süresi 5.5 yıl değil 4 yıl olacaktı.
Temel 2017’de atıldığına göre köprünün açılışının 2021 yılında olması gerekiyordu.
Bu durumda 2018’de söylenenler mi yoksa bugün söylenenler mi doğru değil.
Ama daha da ilginç olan şu:
Erdoğan 4 yıl önce köprünün açılış tarihi olarak 18 Mart 2022’yi ilan etmişti. Ki zaten böyle bir yerdeki böyle bir köprünün açılışı için de en anlamlı ve uygun tarih 18 Mart’tır.
Sonra ne olduysa oldu, açılış tarihi 26 Şubat’a çekildi.
Derken karar yine değişti ve tekrar 18 Mart’a alındı.
AKP genel başkanı, Twitter hesabından bu yeni kararı şöyle açıkladı;
“Planlanandan bir buçuk yıl önce tamamladığımız, bir an evvel milletimizin hizmetine sunmak için 26 Şubat’ta açmayı planladığımız 1915 Çanakkale Köprümüzün açılışını, vatandaşlarımızın talebi üzerine Çanakkale Zaferimizin yıl dönümünde, 18 Mart’ta gerçekleştirme kararı aldık.”
Bana göre durum sanki daha farklı.
Gıdada KDV’yi yüzde 1’e düşürüp, sonra da elektrik zamlarının birazını geri alıp, üzerine de “İşte yine büyük bir eser yaptık” savasını atıp “Haydi seçime” diyecekti belki.
Ancak evdeki hesap çarşıya uymuyor işte.
Bu nedenle seçim kararı ha bire erteleniyor.
KOMİK
Binali Yıldırım temel atma töreninde büyük gaf yapmıştı
Ana yazım Çanakkale Köprüsü ile ilgili olunca, bundan tam beş yıl önce yapılan temel atma törenindeki ilginç bir sahne aklıma geldi.
Zaman içinde unutuyoruz, bu nedenle bazı şeyleri hatırlatmakta yarar var.
Bu köprünün temeli atılırken Başbakan Binali Yıldırım’dı.
Erdoğan ise “sembolik” cumhurbaşkanıydı ama aslında başbakan da kendisiydi.
Ama tabii temel atma görevi doğal olarak “hesapta başbakan olan” Binali Yıldırım’a düşmüştü.
Yıldırım törende çok tuhaf bir konuşma yapmıştı.
Şöyle demişti; “İki kıtayı, Avrupa ile Asya’yı altıncı kez birleştiriyoruz. Bu Çanakkale Boğazı’nın altın gerdanlığıdır. Hayırlı uğurlu olsun. Dev proje ile Çanakkale’den dünyaya güçlü Türkiye, büyük Türkiye gerçeğini haykırıyoruz. Ey Avrupa bırak sen Türklere yasak koymayı, bırak sen demokrasi nutukları atmayı. Çanakkale’ye bak. ‘Çanakkale geçilmez’ diyen ecdadın torunlarına bak.”
Binali Yıldırım “Çanakkale geçilmez” sözünün ne anlama geldiğini bilmiyor olabilir miydi?
Mutlaka biliyordu ama yaptığı gafla hatırlanacak sonuçta.
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Dürüst olun, ne yapılacaksa onu söyleyin
Hafta sonunda bir teğmenin askeri bir salonda kürsüye çıkıp Arapça ve Türkçe dua okumasını gösteren video sosyal medyada büyük yankı yarattı.
Adı verilmeyen bu teğmen milli savunma üniversitesindeki bir kürsüye çıkarak “Yarabbi her başlayan bitiyor, her yeni eskiyor. İşte bizler de başlamış olduğumuz eğitim sürecini bugün nihayete erdirdik. Yarabbi almış olduğumuz bu eğitimi hakkımızda hayırlara vesile eyle” diyordu.
Tabii bunu izleyenler bu teğmenin Arapça-Türkçe duayı kalabalık bir izleyici grubuna yaptığını sandı.
Gerçek o değilmiş.
Bu teğmen salon boşken tek başına kürsüye çıkmış ve duasını okuduktan sonra ailesine göndermiş.
Ailesi de bu videoyu sosyal medyada paylaşmış.
Milli Savunma Bakanlığı da bu videonun sosyal medyada paylaşılması üzerine belli ki biraz paniklemiş ve bir açıklama yapmış.
Açıklamada görüntülerin bir törende çekilmediği belirtiliyor.
Bakanlık “Bu teğmenle ilgili işlem yapılacak mı?” sorusuna ise “Emir talimatlar neyi gerektiriyorsa yapılıyor” cevabını vermiş.
Niye bu kadar korkak davranıyorlar anlamıyorum.
Nedir bu emir ve talimatlar acaba, açıklaması pek mi zor?
Bana sorarsanız bu teğmene elbette hiçbir şey yapılmayacak.
Üniforması üzerine taktığı sarığı ve giydiği cüppesi ile camiye giden tarikatçı generaline dokundu mu ki bu teğmene dokunsun.
ÇOK GÜLDÜM
Bayıldım bu resme
Tarkan bir şarkı yaptı.
“Geççek artık” dedi.
“Düş yakamızdan” diye sitem etti.
“O çiçekten günler yakın” diye haykırdı.
Saray ve çevresi ayaklandı.
“Tarkan bizi kastediyor.”
Nasıl bir yetenekse güzel niyet okuyorlar.
Ama şarkı bu.
Sanat bu.
İktidarın, yalakalarının tepkisine boyun eğer mi?
Gidiyor işte yolunda.
İzleyici sayısı 20 milyona beğeni ise bir milyona yaklaştı bile.
Tarkan yolunda giderken dün gördüğüm şu resme bayıldım.
Nedense artık.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Ne oldu şu arabuluculuk işine?
Üzerinden bir iki gün geçse bile her şeyi unutuvermekte üstümüze yok.
Rusya ile Ukrayna savaşın eşiğinde.
Elbette Ukrayna, Rusya ile başa çıkacak durumda değil.
Ama arkasındaki Amerika ve NATO’ya güveniyor.
İşin içine NATO girince eğer çıkacaksa savaşın rengi çok farklı olacaktır.
Bölgedeki bu kriz nedeniyle AKP genel başkanı da çok aktif olmak istiyordu.
Dünya lideri bir süper güç olduğumuz için (!) ağırlığımızı koyacağımızı söylüyordu Erdoğan.
Rusya ve Ukrayna arasında “arabulucu olabileceğimizi” açıklamıştı.
Ukrayna çoktan razıydı bu arabuluculuğa da Rusya ikna olacak mıydı?
Sarayın adamları “Putin’in Çin dönüşü Türkiye’ye gelme niyetinde olduğunu hissettiklerini” açıklamışlardı.
Hatta Erdoğan da “Putin’in Çin dönüşünde bir araya gelebiliriz” demişti.
Sonra?
Sonra bir şey olmadı.
Putin Çin’den döndü.
Üzerinden bir hafta geçti.
Bir de baktık Erdoğan 4 aşıdan ve olağanüstü korumadan sonra koronaya tutulmuş.
Eee, haliyle Putin’n gelmesi mümkün değildi.
Aradan neredeyse bir ay geçti.
Erdoğan iyileşti, para istemek için şerefsiz” dedikleri Birleşik Arap Emirliklerinin şeyhine bile gitti geldi, sonra Afrika’ya uçtu.
Ama Putin hala yok ortalarda.
Sahi ne oldu şu arabuluculuk işi?
Yine takmadılar mı bizim süper gücümüzü yoksa?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları