loading
close
SON DAKİKALAR

Özgür Özel her konuda anında cevap vermek zorunda değil

Can Ataklı
Tarih: 19.10.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Kılıçdaroğlu “Aleyhime konuşanı atarım” demiyor, Kurultay’dan sonra parti içi çekişmelerin bitmesi gerektiğini, buna rağmen hala sağda solda aleyhte konuşan varsa onlarla yolun ayrılmasından söz ediyor. Özel’in “Ben kapıları açarım” sözü de bana göre yanlış.

ANALİZ

İsrail’e karşı ulusal dayanışma şart

Gazze sorunu çıktığı günden bu yana tam 13 gün geçti, dünya hala eli kolu bağlı olduğu yerde duruyor.

ABD’nin başı çektiği NATO ve batılı ülkeler açıkça İsrail’in yanında yer aldı.

55 Müslüman ülke ise bu günleri sadece “laf salatası” ile geçirdi.

Her gün sayısız Müslüman ülkenin önde gelenleri aralarında telefon konuşmaları yapıyor ama çözüm öneren yok.

İsrail’in hastane bombalaması ile akıl alacak iş değil.

Hiçbir savaşta bu olmamıştı.

Hastane bombalanmasının bahanesi de özrü de olmaz.

Dünya ne yaparsa yapsın, bizim kendimize bakmamız gerek.

Hesapta Erdoğan yönetimi bu sorunun çözümü için büyük bir çaba harcıyor gibi görünüyor.

Erdoğan kimi liderlerle telefon görüşmeleri yaparken, Dışişleri Bakanı Fidan da bölgedeki Müslüman ülkelere giderek temaslarda bulunuyor.

Ama sonuç yok.

Üstelik ilk günlerde konuya daha soğukkanlı yaklaşan Erdoğan ilerleyen günlerde yine eski haline döndü ve esip gürlemeye başladı.

Oysa Türkiye’nin soğukkanlılığını en çok koruması gereken günler yaşıyoruz.

Erdoğan’ın bölge ülkeleriyle görüşerek bir çözüm bulamayacağı çok açık.

Buna karşı son hastane bombalanması iç dengelerde tehlikeli sinyaller vermeye başladı.

Çok doğaldır, böyle korkunç bir katliamdan sonra elbette protestolar da olacaktır.

Ancak Türkiye’deki protestolar toplumun tümünü temsil etmekten uzak.

Protestocuların büyük bölümü radikal dinci kesimlerden olduğu gibi katılımcıların önemli bölümünün de Türkiye’ye sığınmacı olarak gelen insanlardan oluşuyor.

Yıllardır dikkat çekmeye çalıştığımız tehlike şu an burnumuzun dibinde artık.

Gazze olayındaki insanlık dışı durumun sadece radikal dinci protestolarla göz önüne getirilmesi Türkiye için büyük tehlikedir.

Erdoğan ve saraydaki bir avuç danışmanı artık kibirden uzaklaşmalı ve ulusal birliği sağlamaya çalışmalıdır.

Protestoların radikal dinci havadan çıkarılması, toplum kesimlerinin tamamen dini unsurlar kullanılarak tahrik edilmesinin önüne geçilmelidir.

Erdoğan’ın içinde muhalefetin de olduğu bir “ulusal dayanışma platformu” kurması çok doğru olacaktır.

En azından gelişmelerle ilgili muhalefete bilgi verilmesi, toplumun tüm unsurlarının katılacağı protesto gösterilerinin düzenlenmesi, Türkiye’nin soruna akılcı çözümler bulmasına yarar sağlayacaktır.

Gazze’ye asker gönderilmesi hayali yerine, tıpkı ABD ve İngiltere’nin yaptığı gibi Gazze açıklarına Türk donanmasının gönderilmesi çok ciddi bir caydırıcı önlem olabilir.

Sadece Türkiye değil, bölgedeki diğer ülkelerin de İsrail’i vurmak için değil belki ama caydırıcı güç olarak bölgeye donanmalarını göndermesi Türkiye’nin önderliğinde gerçekleşebilir.

Her ülkenin korkak, pısırık ve çıkarcı davranmasının sonucunun büyük kayıplara neden olabilecek büyük bir bölgesel savaşa neden olabileceğini asla akıldan çıkarmamalıyız.

Türkiye, iktidarda kim olursa olsun kendi bölgesinde bir otorite olduğunu gösterecek güçtedir.

ÖNERİ

Mutlaka görülmesi gereken bir film: Zübeyde

Atatürk’ün hayatı ile ilgili neredeyse her şeyi biliyoruz ama bu büyük önderin annesi Zübeyde Hanım hakkında çok fazla bilgi yoktur.

Nedense Atatürk’ün hayatı anlatılırken Zübeyde Hanım’dan sadece “Mustafa Kemal’in annesi” diye söz edilir fazla bilgi verilmez.

Oysa bu büyük önderi dünyaya getiren Zübeyde Hanım derin acılardan, ağır sıkıntılardan ve üzüntülerden oluşan bir hayatın kahramanı.

Çok genç yaşta iki erkek evladını ve kocasını sonra da kızlarından birini kaybeden Zübeyde Hanım oğlu Mustafa ve kızı Makbule ile inanılmaz çileli bir hayat yaşamış.

İşte bu büyük kadının hayatı ilk kez sinema filmine çekildi.

Yönetmenliğini Cenk Yaz’ın yaptığı filmin senaryosu İlber Tekinsoy’a ait.

Mustafa Kemal rolündeki Alican Yücesoy ve Zübeyda Hanım’ı canlandıran Aslıhan Güner müthiş bir performans göstermişler.

Oyuncu kadrosunun deneyimli aktörü Emre Kınay ise filme ayrı bir renk katmış.

Açık söyleyeyim, filmi izleyinceye kadar Zübeyde Hanım hakkında ne kadar eksik bilgim olduğunu fark ettim.

Önerim gidin bu filmi izleyin.

Ama özellikle çocuklarınızı da götürün.

Hiç hamasete kaçmadan, zorlama bir Atatürkçülük yapmaya kalkışmadan, koca bir ömürlük tarihi iki saate yakın bir süreye sığdırmış olmanın başarısını beyaz perdede görün.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Atatürk Kent Ormanı’nı rahat bırakın

Yeni havalimanı, üçüncü otoyol projeleri ile ağır hasar gören İstanbul’un nefes alma yeri kuzey ormanları bir darbe de Atatürk Kent Ormanı’nın imara açılmasıyla yiyecek.

Vakıflar Genel Müdürlüğü, Sarıyer’deki Atatürk Kent Ormanı’nın hemen yanındaki bir araziyi kiraya vermek üzere ihale açacağını açıkladı.

Belgrad Ormanı’ndan Atatürk Kent Ormanı’na uzanan yer altı sularının da kaynağı olan bu bölgeye otel ve turistik tesisler yapılması amaçlanıyor.

Bu bölgeye büyük inşaatların yapılması halinde başta yeraltı sularının kesileceğini ayrıca oluşacak yeni kentleşme ile nüfus yoğunluğunun artacağını ve bunun pek çok yeni sorun yaratacağını söyleyen çevreciler ihaleyi ve imara açılma operasyonunu önlemek için günlerdir büyük çaba gösteriyor.

Bölgenin imara açılmasının doğaya karşı bir savaş olduğunu söyleyen çevrecilerin açtıkları imza kampanyası çığ gibi büyüyor.

İktidar bu çağrılara pek kulak asmıyor ama artık bu rant talanına mutlaka bir “dur” denilmesi gerekiyor.

Bütün İstanbul halkının nefesini kesecek olan bu operasyona karşı çıkması bana göre zorunluluktur.

Şunu bilelim ki dünyanın incisi İstanbul’dan başka bir İstanbul yok.

ŞAŞIRDIM

Özgür Özel her konuda anında cevap vermek zorunda değil

CHP kurultayına artık çok bir zaman kala genel başkan adaylarından Özgür Özel il il geziyor.

Birçok yerde ilgi gördüğü de bir gerçek.

Yandaş medyada yapılan delege hesaplarına göre Özel’in seçimi kazanması sanki daha muhtemel gibi görünüyor.

Tabii sonucu Kurultay’da göreceğiz.

Burada dikkatimi çeken bir noktayı yazmak istiyorum.

Özgür Özel hemen her yerdeki konuşmalarında Kılıçdaroğlu’nun sözlerine cevap veriyor.

Özel son konuşmasında Kılıçdaroğlu’nun “Kurultay’a kadar her şey konuşulur, ama Kurultay’dan sonra parti aleyhine konuşanı partiden ayırırım” sözlerine cevap verirken “Ben kimseyi ayırmam, tam tersine kucak açarım” dedi.

Özgür Özel konuyu biraz popülist açıdan ele almış.

Kılıçdaroğlu “Aleyhime konuşanı atarım” demiyor, Kurultay’dan sonra parti içi çekişmelerin bitmesi gerektiğini, buna rağmen hala sağda solda aleyhte konuşan varsa onlarla yolun ayrılmasından söz ediyor.

Özel’in “Ben kapıları açarım” sözü de bana göre yanlış.

Sürekli parti aleyhine konuşanlara tahammül etmek farklı onlara kapıları açmak farklı.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Emekliye ikramiye işini berbat ettiler

Aslına bakarsanız emeklilerin “100’üncü yıl ikramiyesi” gibi bir beklentileri yoktu.

Ancak iktidar işçi ve memur maaşlarına yapılan zamlarda emekliyi mağdur ettiği için geçici bir çözüm bulduğunu zannederek “Emeklilere 100’üncü yıl nedeniyle 5 bin lira ikramiye veriyoruz” dedi.

Eğer konu 100’üncü yıl ise neden sadece emekliye ikramiye verilir ki?

Eğer çok anlamlı bir müjde ise tüm çalışanlara olmalıydı değil mi?

Madem bir ikramiye verilecek ne diye ayırım yapıldı?

Emekli olduktan sonra çalışmaya devam edenlere ikramiye yokmuş.

Neden?

Bir kere bu Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırı.

Emeklilik bir haktır lütuf değildir.

Emekli en az 25 yıl hizmet vermiş, vergisini ve sigorta primini ödemiş insanlardır. Emekli olduktan sonra çalışması bir suç olamaz ve bir haktan mahrum edilemez. Bu haktan mahrum edilenler sadece çalışanlar değil, bankaların kendi sandıklarından da emekli olanlar da kapsama alındı.

Kısacası güya emeklilere jest yapılırken bile işi yüzlerine gözlerine bulaştırdılar.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları