Ruslar da “Suriye ve Esad için” bizi masaya oturtacak
Can Ataklı: Başımızda dünyaya meydan okuyan, asla eğilip bükülmeyen bir lider var.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Haram maldan alınan vergiyle maaşları ödenen diyanetçiler de haram para yemiş oluyorlar mı?
Diyanet, aklına gelen her konuda açıklama yapmaktan hiç kaçınmıyor.
Sanki “din devleti” olduk, ne yapılacaksa ille dini açıdan da sorgulanıyor.
Adamlar kanun çıkaracaklar, kürsüye gelen milletvekili, “dinimizin de emrettiği gibi” falan cümleler kurarak savunuyor yasayı. Top muhalefete geçince, bu kez onlar yine sanki din devletiymişiz gibi, “Sizin çıkardığınız bu kanunun dinimizde de yeri yok biliyorsunuz değil mi?” türü saçmalıklarla karşı çıkıyor örneğin. Diyanet ise hiç dur durak bilmiyor. Hangi konu olursa olsun mutlaka “Dine uygundur, değildir” diye ahkam kesiyor.
Ne zaman söylendiğini ben bilmiyorum ama koskoca Cumhurbaşkanı söylediğine göre doğrudur.
Diyanet, sigara içmeye karşı çıkmış, herhalde inandırıcı olsun diye de “Sigara haramdır” diye fetva vermiş.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu çağrıya kulak vererek konuşmuş.
Demiş ki; “Ben cumhurbaşkanı olarak sevdiklerime diyorum ki; inanın bu haramdır. Diyanet İşleri Başkanımız da söyledi. ‘Haramdır’ dedi. Niye? Kasaya, emanet-i ilahi olan bu vücuda zararı var mı? Var. Doktorlar da burada. Öyleyse haram.”
Ne kadar güzel.
Sigara Allah’ın yarattığı vücuda zararlıdır, o halde haramdır. Cumhurbaşkanımız da halkının hem sağlığını hem dini inancını korumuş oluyor böylelikle ki, hizmetin artık ne aşamalara geldiğini gözlerimiz yaşararak izliyoruz.
Tabii bu çok doğru, adeta “hikmet niteliğindeki” bu konuşmalarda insanın aklına takılan bazı sorular olmuyor değil.
Örneğin, “Allah’ın verdiği bedene zarar veren sadece sigara mı?” Devletin teşvik ettiği ya da satışına hiç karışmadığı GDO’lu ürünler neden haram kapsamına alınmamış?
Diyanet bu konuda bir şey söyledi mi ya da bu konuda bir şey söylemek ister mi?
Bazen daha garip sorular da insanın aklına takılmıyor değil.
Sigara haramsa sigara satışından alınan vergi de haram olur mu, olmaz mı?
Herhalde olmuyor ki diyanetçiler, her türden din adamları, takvaya çok bağlı inançlı kişiler, bu vergilerden oluşan devlet Hazinesi’nden maaş alıyorlar.
Acaba bu maaşlar, haram bir maldan kazanıldığı için haram sıfatına girer mi?
Gerçi Diyanet, bu konuda anında cevap verecek ve “Bir malın haram olması, bundan sağlanacak gelirin de haram olmasını gerektirmez” diyecektir.
Çünkü haram maldan alınan vergi de haram olsa, yıllardır içkiden ve genelevlerden gelen gelirle ödenen maaşlarının haram olduğunu söyler ve bir kuruşuna bile dokunmazlardı.
Bu arada Erdoğan, bu konuşmasını 11. Rize Tanıtım Günleri kapsamında düzenlenen, “Bırakalım Sigarayı, İçelim Rize Çayı” programında söylemiş.
Sigarayı bırakıp çay içilir mi bilemem çünkü sigara içenlerin tamamına yakını, bir sigara yaktığında yanında ya çay ister ya da kahve, bunu da bilmiyor değiliz hani.
BUNU YAZMAK GEREK
Ruslar da “Suriye ve Esad için” bizi masaya oturtacak
Bugün Soçi’de önemli bir toplantı yapılacak.
Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin’e gidiyor.
Çünkü bölgenin ağalarından biri Amerika ise diğeri de Rusya.
Tabii bazı şeyleri anlamak mümkün değil. Hesapta bölgenin en güçlü ve dik duran ülkesiyiz.
Başımızda dünyaya meydan okuyan, asla eğilip bükülmeyen bir lider var.
Ama nedense bu liderimiz Amerika ile Rusya arasında mekik dokuyup duruyor. Amerika çağırdı, şartlarını ortaya koydu ve PKK uzantısı PYD-YPG’ye dokunmamamızı istedi.
Biz de boynumuzu eğip “Şuraya kadar gitsinler dokunmayız” dedik ve bir tür teslimiyet belgesini imzaladık.
Gerçi bu anlaşma millete “Zafer, istediğimiz her şeyi aldık” diye anlatıldı ama olsun.
Sıra Ruslara geldi.
Onlar da masaya muhtemelen Suriye ve yeni müttefikleri PYD-YPG ile oturacaktır.
Güya Amerika ile didişip Güvenli Bölge talepleri falan dile getirdiğimizde, Suriye ordusunun bu bölgeye gelebileceğini henüz pek düşünmemiştik. Ancak ne olduysa oldu ve askerimizi operasyona gönderdikleri sırada, Suriye ordusu da bölgeye geliverdi. İşin kötü tarafı Amerika’nın desteğini çektiği PYD-YPG şimdi Suriye ordusunun himayesine girdi.
Bugün Putin, Erdoğan’a 12-13 sayfalık bir anlaşma metni uzatıp da “Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı duyun, kendinize ait olmayan bu topraklardan 120 saat içinde çıkın, buna Afrin, El Bab ve İdlib de dahil” diyebilir.
Ne olacak o zaman?
Bir tarafta 120 saatlik süre bitmiş, PYD hâlâ bölgede duruyor, operasyonun başlaması lazım ama Rusya buna izin vermiyor. Bence durum böyle olacak ama bir bahane bulup “Putin’le anlaşmadan da destanla ve zaferle dönüyoruz” denilecektir.
Niteliği çok önemli değil. Nasıl olsa milletin önemli bölümü her söylenene inanıyor ona bakın.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Muhalefet, elindeki asker kozunu kaybetti
İktidarla anlaşmam pek kolay değil.
Çünkü hep aykırı gidiyorlar.
Ben de eleştiriyorum.
Şu sıralar muhalefetle de anlaşmak zor. Kendilerini tuhaf bir milliyetçilik rüzgarına kaptırdılar, düştüler Erdoğan’ın peşine.
Sorarsan, “Zinhar destek olmayız” derler ama yaptıkları her şey Erdoğan destekçiliğine çıkıyor, orasını da göremiyorlar ne yazık.
Çünkü Türkiye’de akıllar tutuldu sanki. Özellikle muhalefet korkak ve pısırık olmaya o kadar alıştı ki, bu kadar önemli bir olayda iyice tökezledi.
İktidar, Amerika’nın baskısıyla terörle mücadele operasyonunu bitirmiş ama bizim muhalefete sorarsan “Türkiye’nin kazanımlarını görmek gerek.”
Bahane de asker.
Efendim, bu olayda iktidar ayrıymış ama ortada bir askeri operasyon varmış, bu nedenle askerin arkasında durmak gerekirmiş. Kimse askerin arkasında durulmasına karşı çıkmıyor ki.
Şunu anlamıyorlar; asker sonuçta emir kulu. Erdoğan emir verdi, operasyona başladılar. Erdoğan emir verdi, durdular.
Bunu görmüyorlar, görseler de “algı bu, halka ters düşmeyelim şimdi” endişesi ile ses çıkaramıyorlar.
Şimdi merak ediyorum, asker kozu da olmayınca neyin arkasına sığınacaklar.
ŞAŞIRDIM
Hem terörist parti olduğunu söylüyorlar hem de Hazine yardımı yapıyorlar
Başlığa bakıp da “Ne yani yasal bir partiye bu yardım yapılmasın mı?” diye sorabilirsiniz.
Bu yazıyı “Hazine yardımı yapılmasın” demek için yazmıyorum, garip bir duruma dikkat çekmek istiyorum.
HDP, bu ülkenin bir siyasi partisi.
Girdiği son seçimlerden barajı aşarak çıkıyor ve Meclis’e 50’nin üzerinde milletvekili sokuyor.
Ancak iktidar partisine sorarsanız, HDP aslında PKK’nın Meclis’e sızmış hali. Eğer PKK desteği olmasa HDP’liler Meclis’e giremezlerdi.
Kısası HDP teröristtir.
Bunu söylemekten hiç çekinmiyorlar.
İşte garabet de burada.
Ülkeyi yöneten siyasi kadro, HDP’yi teröristlikle suçluyor, onunla hiçbir ilişkiye girmiyor, ülkenin ordusu ve anayasal diğer kuruluşları bu partiyi görmezden geliyor ama bu milletin vergilerinden oluşan Hazine’den, bu partiye 50 milyon lira yardım yapılıyor.
Peki, o tepeden bakarak yapılan demokrasi ve hukuka aykırı konuşmaları nereye koyacağız bu durumda?
Bir partinin terörle bağlantısı varsa soruşturma açılır, gerekirse de kapatılır. Ama bunları hiç yapmayıp sadece algı oluşturmak ve milleti de bu partiye ve oy verenlerine düşman haline getirmek bu ülkenin hayrına değildir.
Bu arada merak edenler için yazayım; Hazine yardımından aslan payı AKP’nin. 182 milyon lira alıyorlar.
CHP’ye 97 milyon, MHP’ye 47 buçuk milyon ve İYİ Parti’ye de 42 buçuk milyon lira gidiyor.
KOMİK
TMSF’nin savunması, bir başyapıt niteliğinde
Üzenden biraz zaman geçti gerçi de yazmaya ancak zaman bulabildim.
Büyük zafer kazandığımızı söylediğimiz Suriye operasyonunun başladığı gün, yayınlanan bir video görüntüsü sosyal medyanın gündemine oturmuştu. Çünkü bu videoda eğlenen insanlar ve sahnede dansöz görülüyordu. Meğer bu görüntüler TMSF’nin toplantısına aitmiş. Kendini zafer sarhoşluğuna kaptırmış iktidar partisinin taraftarları, meğer TMSF’nin böyle bir günde dansöz oynatmasına çok içerlemiş. Haberi ilk gördüğümde “Bu tür saçmalıklar neden hep bizde oluyor?” diye düşünmüştüm ve üzerinde durmamıştım. Sonra TMSF’nin açıklaması geldi. Evlere şenlik, komik bir açıklama. “Yapmazmış TMSF böyle bir şeyi.” Yapmayacağı şey dansöz oynatmak. Dini bütün TMSF’ciler meğer bir tür tuzağa düşmüşler. O geceyi TMSF düzenlememiş. Uluslararası Mevduat Sigortacıları Birliği’nin (IADI) Yıllık Genel Kurul toplantıları her yıl farklı bir üye ülkede yapılırmış, bu yıl İstanbul’da düzenlenmiş. Geceyi de bu uluslararası kuruluş düzenlemiş. Dansözü de onlar çıkartıp oynatmışlar. Ama bizim ahlaklı ve dini bütün TMSF’cilerimiz, sahneye dansöz çıkarıldığını gördükleri an salonu hemen terk etmişler.
Ne güzel, memleketimiz ahlaken nasıl da kalkınıyor değil mi?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları