Sanki hiç selam vermemişler gibi Kürdistan bayrağına soruşturma açıyorlar
Can Ataklı; Ayrıca Diyarbakırspor’un “Amed” olarak değiştirilmesine de karşı çıkmamıştı bu iktidar. Tunceli’ye de Dersim denilmesine de rıza gösteriyorlardı. Peki, bu soruşturma neyin nesi?
ANALİZ
YouTube’da Cem Uzan bombası
Sosyal medyanın en etkili araçlarından biri olan YouTube üzerinden yayın yapan Babala TV var.
Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü’nden mezun olan Oğuzhan Uğur’un yönettiği bu YouTube kanalının 3 milyon 170 bin izleyicisi var.
Oğuzhan Uğur bir ay kadar önce yepyeni bir içerikle izleyicinin karşısına çıktı.
Toplumda en ilgi gören isimleri, tamamına yakını gençlerin oluşturduğu bir forumun önüne çıkarıyor, gençler özgürce, hiçbir şekilde kısıtlanmadan (hakaret hariç tabii) sorular soruyorlar.
Program haliyle büyük ilgi çekti ve milyonlarca kişi adeta Babala TV’ye kitlenerek bu programları izledi.
Size birkaç rakam vereyim.
Şu anda izlenme rekoru 1 ay önce yayına çıkan HDP’li Haluk Gergerlioğlu videosunda.
3 saat 39 dakika süren programı tam 7 milyon 100 bin kişi izledi.
5 hafta önce ekrana çıkan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, 2 saat 15 dakika süren programa 6 milyon 800 bin izleyici buldu.
Muharrem İnce ise 3 hafta önce Babala TV’ye çıktı ve 2 saat 25 dakikalık programı 6 milyon 400 bin kişi izledi.
Babala TV’nin son konuğu ise halen Fransa’da yaşayan, zamanında Türkiye’nin en büyük iş insanlarından biri olan ve Genç Parti kurucusu Cem Uzan oldu.
Cem Uzan programa çıkalı henüz 5 gün oldu ama 3 saat 12 dakika süren programın izleyici sayısı 4 milyon 400 bini geçti.
Bu çok ilginç bir durumdur.
Hakkında çoğu yalan da olsa pek çok iddia olan, 2002’deki seçimlerden AKP’nin zaferle çıkmasının sorumlusu olarak gösterilen Cem Uzan’ın şimdilik 4 milyon kişi tarafından izlenmiş olması toplumdaki beklentinin bir göstergesidir.
Şunu mutlaka belirtmeliyim; Cem Uzan’ın Star grubunun sahibi olduğu dönemde sadece 13 ay profesyonel olarak çalıştım.
Bu dönemde Star grubunun bir anlamda kaptanlığı yaptım.
Ancak ondan sonraki süreçte aramızdaki “patron/çalışan” ilişkisi yerini dostluk ve arkadaşlığa bıraktı.
Cem Uzan’ın özellikle Doğan medyası ve AKP iktidarı tarafından gösterildiği gibi büyük bir dolandırıcı, her işi hileli bir iş insanı, insanları türlü bel altı oyunlarla alt etmeye çalışan bir hin oğlu hin olarak görmedim hiç.
Çünkü özellikle gruba el konma döneminde işin tam ortasındaydım ve tüm gerçekleri bütün çıplaklığı ile görebiliyorum.
Elbette Cem Uzan’ın her iş insanının yaptığı bazı hoş olmayan işleri olmuştur.
Buna karşı “Her işi hileli, büyük soyguncu, yolsuzlukların içine batmış” gibi sunulmasının doğru olmadığını biliyorum.
Cem Uzan’ı yerin dibine batıranlara hep şunu sordum:
“ÇEAŞ Kepez’de su akıyor, pervane dönüyor, elektrik üretiliyor, devletin verdiği fiyatlarla satılıyor, yıllık net kar 300 milyon doları buluyor, Telsim yılda 100 milyon dolar üzerine net para bırakıyor, medya 60 milyon doların üzerinde para kazanıyor, banka borçları yok, alacak dertleri yok, nereden neyi çalacaklar veya niye çalacaklar?”
Bu soruya kimse cevap veremiyor, ama çoğu “Amaaan canım neyse ne” diyerek burun kıvırıyor.
Cem Uzan, Türkiye’ye dönüp tekrar siyasete girer mi, bu seçimlerde aday olur mu?
Babala TV’deki konuşmasında aday olabileceğini söyledi.
Bu seçimde yapmamalı bunu, çünkü ister istemez herkesin aklına 2002 seçimi gelecek ve hiç hak etmediği halde “Yine mi oyları bölecek, AKP’ye kazandıracak” algısı güçlü biçimde oraya çıkacak.
Ancak bundan sonraki seçimlerde, ki bu seçimler için 5 yıl geçmesine gerek kalmayacaktır, aday olabilir ve inanın çok büyük sürpriz yapabilir.
Demedi demeyin.
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Bir taraftan cehalet bir taraftan Atatürk’e saygısızlık
İktidar ve çevresi, Atatürk ve Cumhuriyet ilkelerine olan düşmanlıklarını her an taze tutmaya çalışıyor.
Bu düşmanlığı yaparken de her seferinde bin bir çeşit bahanenin arkasına sığınmaya ve yapılanı iyi göstermeye çalışıyorlar.
İzmit’te TÜGVA’ya ait bir öğrenci yurdunun lobisine bir pano asmışlar.
Üzerine de “Erdoğan’ın Gençliğe Hitabesi” yazmışlar.
Güya Erdoğan’ın hitabesi şöyle;
Paranı ver, gönlünü ver, canını ver Ama SIRRINI VERME! …
Günlerini say, kazancını say, büyüklerini say Ama YERİNDE SAYMA! …
İşini beğen, aşını beğen, eşini beğen Ama KENDİNİ BEĞENME! …
Emek ver, kulak ver, bilgi ver Ama SAKIN BOŞ VERME! …
Fidan büyüt, çocuk eğit, yoksul besle Ama KİN BESLEME! …
Davet et, hayret et, ülfet et, affet Ama İHANET ETME! …
Kitap oku, meslek oku, dünyayı oku Ama LANET OKUMA! …
Sınıfını geç, hayatını seç, rakibini geç Ama GÜLÜP GEÇME! …
Gönül al, dost al, yoldaş al Ama BEDDUA ALMA! …
Yaklaş, tanış, konuş, uzaklaş Ama UŞAKLAŞMA! …
Doğrul, sayrıl, evril, devril Ama EĞRİLME! …
Hislen, tasalan, seslen, uslan Ama PASLANMA! …
İtil, ütül, atıl, katıl Ama SATILMA! …
Birincisi bu sözler Erdoğan’a ait değil.
Kimileri bunun Mevlana’ya ait olduğunu ileri sürse de bazı cümlelerin Mevlana’ya ait olduğu diğerlerinin ise anonim deyişler olduğu ortaya çıktı.
İkincisi, farz edelim ki sözler Erdoğan’a ait, bunu tıpkı Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi gibi “Erdoğan’ın Gençliğe Hitabesi” diye sunmaya kalkmak en hafif deyimle saygısızlıktır.
Ancak bunu yapanların içlerindeki Atatürk, medeniyet ve cumhuriyet düşmanlıklarını da dışa vurulmaktadır böylelikle.
ŞAŞIRDIM
Sanki hiç selam vermemişler gibi Kürdistan bayrağına soruşturma açıyorlar
Diyarbakır’da oynanan Amedspor-Bursaspor maçının üzerine tribünlerde açılan Kürdistan bayrağı damga vurdu, haberlerde görmüşsünüzdür.
Sonra sosyal medyada küçük çaplı bir kıyamet kopardı saray yandaşları.
Diyarbakırspor’un terörist olduğu, bu takımın derhal kapatılması ve liglerden çıkarılması istendi.
Sonra da savcılık harekete geçti ve bayrak açılması ile ilgili soruşturma başlatıldı.
Garip bir ülkeyiz.
Kamuoyuna sanki statta PKK bayrağı açılmış gibi bir hava verildi.
Böylelikle Diyarbakır’la PKK arasında bir bağlantı kuruldu.
Oysa o bayrak bir süre önce hem başbakanlık hem cumhurbaşkanlığı makamının olduğu binaların önüne asılmıştı, selam durulmuştu.
Çünkü o sırada “açılım süreci” denilen şey vardı ve Irak topraklarında Kürdistan olarak anılan bölgenin liderleri Ankara’da kırmızı halılarla karşılanıyordu.
Ayrıca Diyarbakırspor’un “Amed” olarak değiştirilmesine de karşı çıkmamıştı bu iktidar.
Tunceli’ye de Dersim denilmesine de rıza gösteriyorlardı.
Peki, bu soruşturma neyin nesi?
Söyleyeyim, ikiyüzlü siyasetin bir yansımadır bu o kadar.
BUNU YAZMAK GEREK
Dalga geçmeyin öneriler mantıklı, zamanlaması yanlış
Sosyal medyada dün Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez ile hayli dalga geçildi.
Çünkü Bakan Bey, vatandaşlara bazı tasarruf önerileri sunmuştu.
Korkusuz’un haberine göre bu öneriler bir kitapçıkta toplanmıştı.
Şimdi gelin önerilere göz atalım:
-Kısa mesafelerde yürüyün ya da bisiklete binin.
-Saçınızı kurutma makinesi ile değil, havlu ile kurutun.
-Banyoya kum saati koyun, 4 dakikadan fazla duş yapmayın.
-Kışın fırını kullandıktan sonra kapağını açıp, ortamı ısıtın.
-Düşük katlar için asansöre binmeyin, merdivenden çıkın…
Her ne kadar millet bu önerilerle dalgasını geçtiyse de öyle bakmayın.
Çünkü bu önerilerin bir kısmını zaten vatandaşların büyük bölümü yerine getiriyor.
Gün tasarruf günü ve millet önerileri birinden beklemeden bunları ve sayısız benzerini uyguluyor.
Peki, bakanla neden dalga geçiliyor.
Çünkü zamanlama yanlış.
AKP iktidarı ülkeyi ekonomik olarak perişan etmiş, ama bunu görmezden gelip “Süper güç olduk, dünya lideriyiz, Avrupa bizi kıskanıyor” türü saçmalıklarla halkı etkilemeye çalışıyor.
Tam bu sırada bir bakandan tasarruf önerileri gelince haliyle komik oluyor.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları