Saray sözcüsü doğru söylermiş gibi yapıyor ama doğru söylemiyor ki
Can Ataklı; Sarayın “iletişim başkanı” unvanı olan Fahrettin Altun bunu bal gibi biliyor ama genel işleyişe değil, sadece resmi sözlere dayanarak “Muhalefet yine yalan rüzgarı estiriyor” diye gürlemeye kalkıyor. Rica etsem Fahrettin Bey, İngiliz Bakan’dan “Türkiye’yi kastetmediğini söylemesini” isteyebilir mi?
ANALİZ
Haydi gösterin bakalım o zaman bir müstemleke ülkesi olmadığımızı
Birçok medya organının internet sayfasında dün “Ankara karışık” başlıkları vardı.
Neydi Ankara’yı karıştıran şey?
İngiltere Savunma Bakanı Wallace bir hafta sonu gazetesine Afganistan konusunda makale yazmış.
Bu makalede İngiltere’nin Afgan mülteciler için “üçüncü ülkelerde” merkez kuracağını söylüyor.
İşte Ankara’yı karıştıran, bu ülkelerin Türkiye ve Pakistan olduğu yönünde yorumlar yapılması.
Bu korkunç bir olay…
Düşünebiliyor musunuz, dünyanın en eski sömürgeci ülkesi olan İngiltere, 2021 yılında sanki dünyanın patronu gibi davranıyor ve tek taraflı olarak Türkiye’de mülteci kampları planladıklarını söylüyor.
Peki bu cesareti nereden alıyor?
Nereden olacak bugün Türkiye’yi yöneten iktidardan.
AKP iktidarı ile birlikte Türkiye’nin dünya önündeki tüm saygınlığı, inandırıcılığı, samimiyeti yerle bir oldu.
Özellikle son 10 yıldır, saray iktidarının paralar verdiği birkaç küçük ülke dışında Türkiye’yi ciddiye alan, sözünü dinleyen hiçbir medeni ülke yok.
Ama ne var?
Parasını vererek istediklerini yaptırabiliyorlar.
Türkiye’nin iç dengeleri bozan, toplumda ciddi bir huzursuzluk ve endişe yaratan mülteci konusu sadece “Müslümanın Müslümana yardımı” değil ki.
Saray iktidarı, Amerika ve NATO’nun talepleri doğrultusunda mülteci akınını Türkiye’de durdurma görevini üstlendi.
Tabii ki bunun için belli bir para alıyor.
Dışa karşı “Bana daha fazla para vermen gerek” diye efelenirken, içeriye ise tamamen manevi duygular üzerinden seslenerek halkı bu müthiş akına karşı sessiz kalmaya itiyor.
Ama artık işin tadı kaçıyor.
Aklı başında insanların bildiği ama halkın pek haberinin olmadığı gerçek, kendini hâlâ eskinin sömürgeci ülkesi, Türkiye’deki yönetimi de sömürge valisi gibi gören zihniyet tepeden bakarak “Türkiye’de mülteci kampları kurmayı düşünüyor” diyor, diyebiliyor.
Aslına bakarsanız İngiliz bakanın, Türkiye’yi bir sömürge gibi gören açıklamalarına saraydan bir tepki gelmedi pazar günü.
Ama CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu çok sert tepki gösterince saray iktidarı mecburen açıklama yaptı.
Panik halinde yapılan açıklamalarda “Bu haber yalandır, böyle bir talep yok, gelse bile asla kabul etmeyiz” denildi.
Öyle mi gerçekten?
İngiltere, Batı’nın temsilcisi olarak “Türkiye’de mülteci kampları kurmayı planlayacak ve bu iktidar da buna karşı mı çıkacak?”
Yapın alkışlayayım.
Eğer böyle bir teklif gelirse, iması bile yapılırsa bunu reddedin biz de Türkiye’nin bir sömürge ülkesi gibi olmadığını anlayalım.
Ama göreceksiniz yapamayacaklar.
Formül olarak ne bulacaklar biliyor musunuz?
El altından paralar alınacak ama iktidar sözcüleri “Biz zulümden kaçan din kardeşlerimize kucak açmayı biliriz, kimseden bir şey beklemeden bu zordaki insanlar için elimizden geleni yaparız” diyerek merkezler açacaklar ve “Biz istedik, biz yaptık” diyecekler.
Görün bakın.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Kılıçdaroğlu son günlerde çok iyi gidiyor
Muhalefet son zamanlarda hayli atak görüntü sergiliyor.
Özellikle Afganistan konusunda CHP’den, İYİ Parti’den ve diğer muhalif siyasetçilerden çok ciddi sesler yükseldi.
İngiltere’nin Türkiye’de bir mülteci merkezi açmayı planladığının ortaya çıkmasına da ilk ve çok büyük tepki CHP’den geldi.
Genel Başkan Kılıçdaroğlu, İngiltere Savunma Bakanı Wallace’ın, kendilerine hizmet etmiş Afganlara, Türkiye’de “mülteci merkezleri” kuracaklarını ilan etmesi üzerine Erdoğan’a seslenerek şöyle dedi;
“Şimdi Erdoğan’a sorum şu: ‘Ben anlaşma yapmadım’ dediğin ülkeler, artık Türkiye Cumhuriyeti’nin fikrini alma ihtiyacı dahi duymadan bunları söyleyebilecek hale mi geldi? Yoksa anlaşma yaptın diye mi bu kadar cüretkârlar? Hangisi doğru? Bir kere dürüst ol Erdoğan!”
Kılıçdaroğlu daha sonra da İngiltere’ye yönelik şu eleştiriyi dile getirdi;
“Size hizmet eden Afganları ölüme terk etmiş olmanız insanlık dışıdır. Ancak şu konuda emin olun ki, sizin sorumsuzluğunuzun ceremesini halkımız, mahallesinde çekmeyecek. Kimseyi bizim topraklarımıza bu usulle getiremezsiniz!”
Saray sözcüsü ise Kılıçdaoğlu’nun bu eleştirilerine her zaman olduğu gibi “Yalan furyası devam ediyor” çarpıtması diye cevap verdi.
Saray sözcüsünün doğruları nasıl çarpıttığını ise lütfen bir diğer yazımdan okuyunuz.
BUNU YAZMAK GEREK
Saray sözcüsü doğru söylermiş gibi yapıyor ama doğru söylemiyor ki
Şimdi sizlere sarayın propaganda işlerine bakan Fahrettin Altun’un İngiltere Savunma Bakanı’nın Türkiye’ye sömürge ülkesi muamelesi yapan açıklamasını eleştiren muhalefete verdiği cevapları sunmak istiyorum. Haksızlık olmasın diye Altun’un yazdıklarını sizlerle aynen paylaşıyorum.
Dün gece bir kez daha hepimizi şaşkına çeviren bir olay yaşadık. Sayın Cumhurbaşkanımızın “yalan terörü” dediği dezenformasyonun ne denli yıkıcı ve yanıltıcı olabileceğini bir kere daha gördük. Ne oldu gelin hep birlikte bakalım
İngiltere Savunma Bakanı Wallace, Mail On Sunday için Afganistan ile ilgili bir makale kaleme aldı. Makalede “We will establish a series of processing hubs across the region outside Afghanistan for those Afghans we have an obligation to bring to this country” ifadesi geçiyordu.
Yani Wallace, makalesinde “İngiltere’ye getirmekle yükümlü olduğumuz Afganlar için Afganistan dışındaki bölgede bir dizi merkez kuracağız” diye bir cümle kuruyordu. Makalenin hiçbir yerinde “Türkiye” geçmiyor, ima dahi edilmiyordu.
Ne var ki İngiliz Bakanın makalesi Türkiye karşıtlığı ile maruf bazı yabancı medya kuruluşları tarafından çarpıtıldı. Ve bu makale, “İngiltere, Pakistan ve Türkiye’de mülteci merkezleri kuracak” şeklinde sunuldu. Dediğimiz gibi, bakan hiçbir şekilde Türkiye dememişti oysa!
Kasıtlı bir şekilde yapılan bu çarpıtmaya çok geçmeden Türkiye’deki muhalefet sahip çıktı. Makalenin tek bir kelimesini dahi okumadan bu yalana dört elle sarılıp hükümetimize saldırmaya başladılar. Olayın aslına hiç bakmadan canla başla bu iftirayı yaymak için uğraştılar.
Dışişleri Bakanlığımız, hızla aşağıdaki açıklamayı yaptı ve söylenenlerin gerçeği yansıtmadığını ortaya koydu. Fakat ne yazık ki muhalefet yalan ve iftirada ısrar etmekten vazgeçmedi. Bir kere de biz ifade edelim, böyle bir talep yok, talep gelse dahi bunu asla kabul etmeyiz.
Gerçek Fahrettin Altun’un söylediği gibi mi?
Yani İngiliz Bakan Türkiye’den hiç söz etmeden mülteci merkezleri kuracaklarını mı söyledi?
Görünüşte doğru.
İngiliz Bakan, Türkiye adını hiç geçirmiyor.
Ancak makale yayınlandıktan bir gün sonra başta İngiltere’nin en saygın gazetelerinden The Guardian olmak üzere pek çok medya organı, kastedilen ülkelerin Türkiye ve Pakistan olduğunu yazdılar.
Batı ülkelerinde resmi açıklamalar bazen üstü kapalı ifade taşır.
Ancak ardından bu üstü kapalı ifadeler çeşitli medya organlarında bizzat sözlerin sahibine dayandırılarak daha açık biçimde dile getirilir.
Sarayın “iletişim başkanı” unvanı olan Fahrettin Altun bunu bal gibi biliyor ama genel işleyişe değil, sadece resmi sözlere dayanarak “Muhalefet yine yalan rüzgarı estiriyor” diye gürlemeye kalkıyor.
Rica etsem Fahrettin Bey, İngiliz Bakan’dan “Türkiye’yi kastetmediğini söylemesini” isteyebilir mi?
Ya da İngilizler de “Böyle bir şey yok” açıklaması yapar mı?
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
İngiltere’nin planı ile ilgili ufaktan hazırlıklar başladı bile
Hesapta, İngiltere’nin Türkiye’de bir mülteci merkezi kurduracağını yalanlıyorlar.
Ama gerçek öyle olmayacak bunu biraz düşünen, biraz ülke sorunları ile ilgilenen, biraz AKP’nin bugüne kadarki tavrını anlamış olanlar biliyor.
İşte bu nedenle son birkaç gündür sarayın “olağanüstü diplomasi görüşmeleri” yandaş medyanın manşetlerinde.
Müthiş bir övgü ile Erdoğan’ın Afganistan sorununa çözüm bulabilmek için nasıl bir çaba içinde olduğu anlatılıyor.
Oysa şunu biliyoruz, Batı bu konuda Türkiye’yi sadece parasını alıp mülteci akını Türkiye’de tutması halinde ciddiye alır.
Bunun için de sıkı pazarlık yapar ve işi daha önce olduğu gibi üç beş milyar dolara kapatır.
Zaten bu şişirme haberlerinde bile aslında İngiltere’nin isteğinin yerine geçirileceğinin sinyalleri veriliyor.
Erdoğan önceki gün İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile görüştükten sonra ne dedi?
“Afganistan ve İran’da gerekli tedbirler alınmazsa yeni göç dalgası kaçınılmazdır. Afgan düzensiz göçü, krize dönüşmeden, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere herkesin samimi bir şekilde elini taşın altına koyması ve uluslararası toplumun bu konuda bir araya gelmesi gerekir.”
Batı elini taşın altına nasıl koyar?
Para vererek.
YENİ ÖĞRENDİM
İngiltere bir anda “kırmızıyı sarıya” çevirdi
Korona konusunda Türkiye hayli mesafe almasına rağmen, İngiltere katı bir tutum sürdürüyordu düne kadar.
İngilizler, hiç hak etmediğimiz halde ülkemizi “kırmızı listede” tutuyordu.
Ama bu dün değişti.
Türkiye artık kırmızı listeden çıkarıldı ve daha düşük riskli sarı ülkeler listesine alındı.
İşe bakın ki, bu karar tam da İngiliz Savunma Bakanı’nın “Türkiye’de mülteci merkezleri kuracağız” açıklamasını yaptığı sırada alındı.
Tesadüftür canım.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları