Sarayın bulamadığı parayı Murat Kurum bulacakmış
Can Ataklı; AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığına atadığı Murat Kurum akıl almaz vaatlerde bulunuyor.
ANALİZ
Her şey Erdoğan’ın siyasi zekâsı mı?
İktidar partisinin genel başkanı Erdoğan’ın birçok kararı kendi başına değil kurduğu “danışman” adı altındaki Türkiye’yi asıl yöneten ekibin tavsiye ve hatta dayatmaları ile aldığına giderek daha güçlü kanaat getiriyorum.
Erdoğan’ın bazı davranışları ve tutumu normal değil.
Sert U dönüşler yapıyor örneğin.
Bunların hiçbiri hakkında açıklama yapmıyor bir gerekçe söylemiyor.
Ancak sonucuna baktığınızda bu keskin U dönüşlerin Amerika ve batı çıkarlarına uygun olduğu görülüyor.
Mısır’la 11 yıllık düşmanlıktan sonra barışmak, Erdoğan’ın “Dış politikada düşmanlık olmaz çıkarlar önemlidir” savunmasıyla açıklanamaz.
İsrail’le, Suudi Arabistan’la, Birleşik Arap Emirlikleri ile kurulan yeni ilişkiler de Erdoğan’ın düşüncesinden mi çıkıyor yoksa Amerika destekli danışmanlarının tavsiyesi mi çok emin olamıyorum.
Ekonomideki sert dönüş de herhalde sadece Erdoğan’ın kapı gibi diplomasına dayanarak söylediği “Ben ekonomistim” sözünün bir sonucu değil herhalde.
Sanıyorum artık Erdoğan, “seçim kazandıran” bir figür olmaktan başka bir şey değil.
Elbette herkes önünde el pençe divan, elbette bütün bakanları onun bir sözüyle hareket ediyor, elbette başta ordu olmak üzere tüm bürokrasi Erdoğan’ın her sözünü emir olarak yerine getiriyor.
Ancak bunlar başka, Türkiye’nin genel politikalarındaki sapmalar başka.
Kim ne derse desin, bu iktidar Amerika ve batının güdümünde gidiyordu, arada sapma gibi görünen gelişmeler yaşandı ama şimdi durum çok farklı.
Erdoğan, Amerika ve batı ile ilgili ne söylerse söylesin genel politikalarda bir sapma yok.
Hatta öyle ki, Erdoğan’ın kamuoyunda “Dik durdu, kafa tuttu, ceket iliklemedi” gibi algılanan her çıkışından sonra sarayın önemli danışmanlarından ya da bakanlardan biri soluğu Amerika’da alıyor.
Sanıyorum orada “Siz merak etmeyin genel politikada bir sapma yok” mesajı veriliyor ve güven tazeleniyor.
Bir tarafta henüz test aşamasında olan Kaan savaş uçağı göklere çıkarılırken diğer taraftan F-16 alımı için kırk takla atılıyor.
Güya Erdoğan’ın kararlı duruşu nedeniyle alınan S-400’lerden bir haber var mı?
Erdoğan, Hamas’ın terör örgütü olmadığını bir kere daha tekrarladı mı?
Akdeniz’de doğalgaz ya da petrol aramak için sondaj yapılıyor mu, Navtex ilan ediliyor mu?
Yunanistan’la it dalaşı sürdürülüyor mu?
İhvan hareketi liderlerine destek sürdürülüyor mu?
Irak topraklarında terörle mücadele amacıyla operasyon üzerine operasyon yapılırken PKK’nın asıl gücünün konuşlandığı Suriye’ye operasyon yapılıyor mu?
Geçmişe dönün ve bu olayların yaşandığı günleri düşünün.
Bunların hepsinden geri dönüşler sadece Erdoğan’ın müthiş siyasi zekâsı ile mi oldu?
Erdoğan sanıyorum tek başına ülkeyi yönetme gücünü çoktan yitirdi.
Ancak oluşturulan gizli yönetim Erdoğan’a muhtaç, çünkü o olmadığında kendileri de olmayacak.
Bu nedenle Erdoğan’ın seçimi mutlaka kazanması gerek.
Hem bu ekibin hem de Amerika ve batının çıkarları bunu gerektiriyor.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
“Erdoğan gerçek solcu” diyen bu danışmana Allah akıl fikir versin
Tek adam rejiminin gizli kahramanları Türkiye’yi kimseye hissettirmeden yöneten danışmanlar ordusudur.
Ancak bu danışmanlar ne kadar yeterli, çapları ne kadar bunu bilmek mümkün değil.
Bunca yıldır Erdoğan’ı iktidarda tutmayı becerdiklerine göre bu gizli güç sahiplerinin hakkını teslim etmek gerek.
Ancak tüm dayanakları devlet gücü olan bu danışmanlardan bazıları sanıyorum “güç sarhoşluğu” içinde ve bazen ne dediklerini bilmiyorlar.
Örneğin sarayın en güçlü isimlerinden Mehmet Uçum birkaç gün önce yaptığı bir açıklamada “Erdoğan’ın gerçek solcu olduğunu” söyledi.
Yasal olduktan sonra TKP’nin üst düzey yöneticilerinden biri olan Uçum, bakın Erdoğan’ı solcu gösterirken ne söyledi;
“Günümüzde solun ayırdedici karakterlerine bakıldığında, anti-emperyalizm, yurtseverlik, darbe karşıtlığı, mültecilerin korunması, kadın hakları savunuculuğu, gençliğe sahip çıkılması, güçlü sosyal politikalar gibi temel sol yaklaşımlar üzerinden değerlendirildiğinde siyasi niteleme açısından olmasa dahi siyasi pratik bakımından sol ilkelere daha uygun hareket eden liderin R. T. Erdoğan, sol politikalara yakın olan partinin Ak Parti olduğu çok güçlü bir şekilde söylenebilir.”
Cümle kendi içinde tutarlı olabilir belki ama neredeyse tamamı “sol görüşe -tabii ne olduğunu bilmediği için- şiddetle karşı çıkan” AKP tabanı buna tepki göstermez mi?
Uçum, anladığım kadarıyla sol seçmenlere mesaj vermeye çalışıyor, “Bakın sizin görüşlerinizi aslında savunan ve yerine getiren kişi Erdoğan” diyor.
İyi de sol seçmen bu söylemle Erdoğan’a sarılır mı?
Bu mümkün değil ama “sol” kelimesine bile alerji duyan seçmeni “Biz solcu mu olduk, oyumuzu sola mı veriyoruz” demez mi?
Güç sarhoşluğu böyle bir şey işte.
İçerde güçlendikçe dışarı yansırken böyle akıllara ziyan açıklamalar yapılabiliyor.
OKURDAN MESAJ
Maalesef olmadı
Sosyal medyada hemen her gün mesajlaştığımız eski MHP kökenli Doktor Nusret Akyürek’in son mesajını sizle de paylaşmak istedim.
Bakın ne demiş Akyürek;
Değerli dostlarım
Bugün biraz hep maalesef kelimesi üzerinde duracağım.
Bu hafta yine Ankara’da bir nostalji turu yapacaktım. Ağır bir üst solunum yolu infeksiyonu geçiriyorum.
Maalesef olmadı!
Belki yorumlarımdan acaba depresyon mu geçirdiğimi düşünebilirsiniz!
Maalesef değilim!
Maalesef diyorum keşke yorumlarım gerçek değil depresyon belirtileri olsaydı.
Tıp doktorluğu sürem 44 yıl bitiyor!
Üniversite akademik hayatım 32 yıl bitiyor!
Mesleki ideallerime ulaştım mı?
Maalesef olmadı!
Mezun ettiğim tıp doktorlarının yüzde 35’i mezun olunca bir yıl atanma bekliyor! Ülkemizde gelişmeleri izledikçe, yaşadıkça bu kadar mesleki uğraşım bir Menzil şeyhi kadar bana itibar sağlamadı!
Yani üniversite hocası mı ya da tarikat hocaefendisi mi olsaydım diyorum?
Yani maalesef o da olmadı.
Bu yaşımda başka ülkeye mi gitseydim sorusu öyle ağırıma gidiyor ki!
Yıllarca vatan millet sevgisi ile ülkeme hizmet etmeye çalıştım, peki sonuç aldım mı?
Maalesef olmadı.
Çocuklarımdan birisi ailesini alıp yurt dışında yaşamak istedi.
Fakat orada yaşam konforunu devam ettirecek ekonomik gücü yoktu.
Benim de elimden gelen yardımı yapacak o maddi güç yoktu, olsa bile oğlum asla benim birikimimi kabul etmezdi!
Yani maalesef o düşüncesi de gerçekleşmedi!
Peki bu beyinler niye ülkesinden gidiyor?
Bu sorulara cevap aradım, girişimlerde bulundum.
Maalesef beni ciddiye alan olmadı.
Peki buna karşın karşıda neler oluyor?
Bu ülkede bakanlık yapmış kişi yurt dışında (örneğin Londra’da) lüks ev alıyor, ailesi ile orada yaşıyor.
Peki ne iş yapıyor?
Değerli maden ve enerji üzerine ticaret yapıyor!
Yani bu kadar geçmişimle bir düzen kuramadım.
Maalesef olmadı!
Bu ülkede TBMM Başkanlığı yapan, başbakanlık yapan kişilerin haksız kazançlarını izliyorum.
Yaşamımın 17 yaşından bu tarafa ideal uğruna siyaset yaptım.
Bu usulsüzlerle, soysuzlarla mücadele etmeye çalıştım.
Gittiğim kulvar hızır zannediyordum hınzır çıktı.
Maalesef olmadı!
Dostlarım maalesef bugün bu kadar yazmaya gücüm var! Daha yazacak gücüm maalesef kalmadı.
Bİ SORALIM BAKALIM
Sarayın bulamadığı parayı Murat Kurum bulacakmış
AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığına atadığı Murat Kurum akıl almaz vaatlerde bulunuyor.
Örneğin “ihtiyaç sahibi” üniversitelilere her yıl 10 bin lira eğitim desteği verecekmiş.
Yine “ihtiyaç sahibi” emeklilere her ay 2 bin 500 lira destek ödemesi yapacakmış.
Kentsel dönüşüm nedeniyle evleri yeniden yapılacak olanlara da “yarısı bizden” diyerek 700 bin lira destek üstüne de 100 bin lira taşınma parası ödeyecekmiş.
Dikkat ederseniz küçük bir kandırmaca var bu vaatlerin içinde.
“İhtiyaç sahibi” tanımı lastikli bir tanımdır, hangi öğrenci, hangi emekli “ihtiyaç sahibi” acaba?
İstanbul Türkiye’nin 2 milyon 600 bin kişiyle en çok emeklisi olan kent.
Yarısı ihtiyaç sahibi olsa 1 milyon 300 bin kişi eder.
Bu da aylık 3 milyar 250 milyon lira yıllık 39 milyar lira eder.
Öğrenci sayısı emeklilerden daha az, İstanbul’da 280 bin üniversite öğrencisi var.
En az yarısı ihtiyaç sahibidir.
Bu durumda öğrencilere ödenecek para da 1 milyar 400 milyon lira.
Kentsel dönüşüm vaadini ise hiç sormayın, o kadar paranın sıfırları buraya sığmaz.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 2024 bütçesi 213 milyar 500 milyon lira.
Bütçede nereye ne harcanacağı bellidir.
Peki bu fazladan 40 milyar ve kentsel dönüşüm parası nereden gelecek?
ŞAKA GİBİ
Buğra Bey, “en doğru isim” kimdi acaba?
İYİ Parti Millet İttifakı’nın ikinci güçlü partisiydi.
Ancak seçimlerden sonra İYİ Parti’ye sanki iyi haller oldu.
Başta Meral Akşener olmak üzere partinin (kalan) yöneticileri sürekli CHP’ye vuruyor.
Görünen o ki bütün amaç başta İstanbul olmak üzere CHP’ye kaybettirmek.
Bu eleştiri kampanyasına İstanbul adayı Buğra Kavuncu da katılmış.
Kavuncu, Millet İttifakı’nın amacının ülkemizi cumhurbaşkanlığı ucube sisteminden kurtarmak olduğunu söylemiş.
“Ama” diyor Buğra Kavuncu, “İktidarın en zayıf olduğu dönemde doğru isimle seçimi kazanacakken kaybettik.”
Kavuncu’nun “doğru isim” dediği kişilerden biri Ekrem İmamoğlu idi.
Ama CHP İmamoğlu yerine Kılıçdaroğlu’nu tercih etti.
Kavuncu ise şimdi “doğru isim” dediği İmamoğlu’nu kazandırmamak için çabalıyor.
Bizde siyaset gerçekten şaka gibi.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları