loading
close
SON DAKİKALAR

Sefalet Endeksi’ndeki yerimize bakar mısınız?

Can Ataklı
Tarih: 24.08.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Koca İsrail bir uyuşturucu kaçakçısı için neden uğraşır?

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Koca İsrail bir uyuşturucu kaçakçısı için neden uğraşır?

Adamın adı Danny Awka, siyahi bir İsrailli. Muhtemelen zamanında Habeşistan’dan getirilen Yahudilerden.

Henüz 35 yaşında olan bu kişi 2019 yılında uyuşturucu madde olarak bilinen gat bulundurmak ve Türkiye üzerinden kaçakçılığa teşebbüs etmek suçlarından yargı önüne çıkarılmış ve 10 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

Danny Awka tam beş yıl hapiste kaldı.

Bulunduğu hapishanedeki bazı başka yabancı uyruklu mahkumların tacizine uğradığını söyleyerek İsrail devletinden yardım istiyor.

Bunun üzerine İsrail devleti çok güçlü bir diplomatik atak başlatıyor.

Önce İsrail Dışişleri Bakanı harekete geçiyor ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ı arıyor.

Ardından İsrail Cumhurbaşkanı İsaac Herzog, Tayip Erdoğan’la temasa geçiyor ve bu kişinin serbest bırakılmasını istiyor.

Bununla da yetinmiyorlar İsrail ve parlamentosu da devreye girerek Awka’nın serbest bırakılmasını istiyor.

Sonuç:

Bu uyuşturucu kaçakçılığından 10 yıla mahkum edilmiş olan İsrailli kişi serbest bırakılıyor ve anında İsrail’e gidiyor.

Ülkesinde sevgi gösterileriyle karşılanıyor.

İnsan ister istemez merak ediyor.

Tüm dünyada çok etkili bir güce sahip olan İsrail nasıl oluyor da bir uyuşturucu kaçakçısı için cumhurbaşkanını bile devreye sokuyor ve çok ciddi bir diplomatik baskı yapıyor?

Neden?

İyi tarafından bakarsak, İsrail eğer kendi vatandaşıysa bir uyuşturucu kaçakçısının bile hakkını koruyor, bir başka ülkede hapis yatmasına izin vermiyor.

Bu kadar basit mi?

Yoksa arkasında başka bir şey mi var?

Bu kişi aslında sanıldığı gibi uyuşturucu kaçakçısı değil de başka bir şey mi?

Bu sorunun cevabını bilgi eksikliği nedeniyle vermem zor.

Ancak burada Türkiye’yi yönetenleri sorgulamak gerektiğine inanıyorum.

Benzer başka olaylar da yaşadık.

Örneğin Rahip Bruson olayında da ABD baskı yapmıştı.

Oysa Erdoğan, Brunson’un darbecilerle iş birliği yaptığını söylemiş ve “Asla hapisten çıkamaz, hiçbir baskıya boyun eğmeyiz” demişti.

Sonucu biliyoruz, Trump bir mektup yazdı, “Ekonominizi mahvederim” dedi, Brunson anında serbest bırakıldı, ülkesinde törenle karşılandı, Beyaz Saray’da ağırlandı.

Yine Alman pasaportlu Türk gazeteci Deniz Yücel de darbeye karışmaktan tutuklanmıştı.

Almanya bu gazeteciyi istedi.

Erdoğan “Bu can bu bedende olduğu sürece, o kişi asla hapisten çıkamaz” demişti.

Sonra Merkel telefon etti, artık ne söyledi bilmiyoruz ama “o can o bedende olduğu halde” Erdoğan Deniz Yücel’i serbest bıraktı.

İsrail vatandaşının olayı bu iki örnekten biraz farklı.

Ama kafa karıştırıcı.

Çünkü Danny Awka üç yıl önce MİT kanununda yapılan bir değişikliğe dayanarak serbest bırakıldı.

O madde şöyle; “Türk vatandaşları hariç olmak üzere tutuklu veya hükümlü bulunanlar; ırkı, etnik kökeni, dini, vatandaşlığı nedeniyle cezalandırılmayacağı, onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulmayacağı ya da işkence ve kötü muameleye maruz kalmayacağına ilişkin güvenceler bulunması kaydıyla, milli güvenliğin veya ülke menfaatlerinin gerektirdiği hallerde Dışişleri Bakanı’nın talebi üzerine Adalet Bakanı’nın teklifi ve Cumhurbaşkanı’nın onayı ile başka bir ülkeye iade edilebilir veya başka bir ülkede tutuklu ya da hükümlü bulunanlar ile takas edilebilir

Mutlaka dikkatinizi çekmiştir.

Böyle durumlarda bir mahkumun serbest bırakılması için Dışişleri Bakanı talepte bulunuyor, Adalet Bakanı teklif ediyor ve Cumhurbaşkanı onaylıyor.

Maddede geçen “milli güvenlik veya ülke menfaati” burada nasıl vücut bulmuş anlaşılır gibi değil.

Ama sonuca bakalım; İsrail mahkum olmuş birinin serbest bırakılmasını istiyor, AKP iktidarı da bunu adeta emir kabul ederek yerine getiriyor.

Acaba Merdan Yanardağ, Barış Pehlivan ve haksız hukuksuz yere hapiste tutulan nice insan da İsrail’e mi başvursa?

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Sefalet Endeksi’ndeki yerimize bakar mısınız?

Ekonomiyi çok iyi bilenlerin bile anlatmakta zorlandıkları bir tanımmış Sefalet Endeksi.

Ancak dünya ülkeleri bir başka ülke için bir girişimde bulunacaklarsa bu endekse de mutlaka bakarlarmış.

Hata yapmamak için ekonomist Mahfi Eğilmez’in 2018’de yazdığı bir tanımı aynen size de sunuyorum:

“Amerikalı iktisatçı Arthur Okun tarafından geliştirilmiş bulunan sefalet endeksi; işsizlik oranıyla enflasyon oranının toplanmasından oluşan bir gösterge. İşsizliğin yükselmesi geliri olmayanların sayısının arttığını, enflasyonun yükselmesi yaşamın pahalandığını gösterdiği için endeksin yükselmesi sefaletin arttığını, dolayısıyla ekonomide bozulma ortaya çıktığını gösteriyor. Zaman içinde endeks, Nobel ödüllü Amerikalı iktisatçı Robert Barro tarafından yeniden formüle edildi. Bu haliyle Barro Sefalet Endeksi (Barro Misery Index-BMI) adını alan endeksi şöyle bir denklemle ifade etmek mümkündür:

BMI = (Enflasyon Oranı + İşsizlik Oranı + Faiz Oranı) – Büyüme Oranı

Eğer büyüme oranı pozitifse yani ekonomi büyümüşse bu oranın düşülmesi gerekiyor, çünkü ekonomik büyüme sefaleti azaltıyor. Tersine büyüme oranı negatifse yani ekonomi küçülmüşse o zaman bu oranın da toplama eklenmesi gerekiyor, çünkü eksi büyüme sefalet artışı getiriyor.”

İşte bu endekste 2018 yılında dünya beşincisi sırasındayken şimdi birinci sıraya yükselmişiz.

Erdoğan ve iktidarın temsilcileri istedikleri kadar “Toparlanıyoruz, enflasyonun geçici olduğu ortaya çıktı, herkesi memnun edeceğiz, Türkiye’ye milyarlarca dolar akıyor” dese de asıl gerçek ne yazık ki bu.

BUNU YAZMAK GEREK

Kısa bir ara veriyorum

Değerli okurlar;

Çok önceden planlanmış bir seyahatim vardı.

O gün geldi.

Bir haftalık bir izin rica ediyorum sizlerden.

Bu süre içinde YouTube konuşmalarım da olmayacak.

Gelecek hafta sonunda 3 Eylül Pazar günü yine birlikte olacağız.

ŞAŞIRDIM

Bu ne gözü dönmüş bir öfkedir?!!

Tatil sırasında gördüğüm bir tweeti saklamışım.

Özellikle Atatürk konusundaki çirkin tweetleriyle tanınan, sarayın ateşli savunucularından Furkan Bölükbaşı’na aitti bu tweet.

Zamanında Fethullah cemaatinin kontrolündeki Genç Siviller hareketinin içinde olduğu bilinen bu kişi, kim olduğunu bilmediğim bir başka sosyal medya kullanıcısına fena halde kızmış.

Sonra da şu tweeti atmış;

Zafer Partisi’nden aldığı üç kuruş para için bana saldıran iki aşağılık ergen trol, isimlerinizi ve adresinizi öğrendim. Bundan sonraki hayatımda aldığınız üç kuruş paranın binlerce kat fazlasını acınası hayatınızı karartarak, acınası hayatınızın içinden geçerek, bütün planlarınızı, hayallerinizi, umutlarınızı, bütün iyi duygularınızı hayatınızdan söküp alarak sizi ibret-i alem yapacağım. Sokakta gezerken tedirgin olacaksınız, iş başvurusu yaparken tedirgin olacaksınız, birisiyle tanışırken tedirgin olacaksınız, nefes alırken ayrı verirken ayrı tedirgin olacaksınız. Bugüne kadar hiç kimseye yapmadığım hasımlığı siz iki aşağılık ergene yapacağım. Benim ismimi andığınız, beni tanıdığınız, bana bulaştığınız güne her gün lanet okuyacaksınız. Belki bir gün peşimizi bırakır umuduyla güne uyandığınız her seferinde bütün umut kırıntılarınızı yok edeceğim. Size öyle davalar açacağım ki, hapise girip çıkmaktan aklınızı kaybedeceksiniz. Her adımınızı bin kere ölçüp tartacaksınız, her sözünüzü bin kere düşüneceksiniz, paranoyaklıktan her köşe başında sıçrayacaksınız. Bu ülkede bulaşabileceğiniz en kötü adama bulaştınız. Bundan sonra size affetmek yok, acımak yok, merhamet etmek yok. Öfkemin ve gazabımın tadına bakmadığınız tek bir gününüz olmayacak.

Adamdaki müthiş kin ve nefrete ve tabii özgüvene bakar mısınız?

Bırakın dava etmeyi hedef aldığı kişinin insan içine çıkamayacağını, iş bile bulamayacağını, korkudan evinde sinip kalacağını yazabiliyor.

Aman uzak dursun.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları