loading
close
SON DAKİKALAR

Sinan Ateş’in katili neden hâlâ yakalanamadı?

Can Ataklı
Tarih: 31.01.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Birbirinden çok farklı 6 siyasi görüşün bir araya gelerek böylesine olumlu bir mutabakat metni hazırlaması mucize gibi bir şeydir.

Ve nihayet, işte budur

Millet İttifakı, “Ortak Mutabakat” metni açıklandı.

Hemen baştan söyleyeyim, çok iyi bir metin

Çok iyi hazırlık

Çok iyi vaatler

Çok iyi hedefler var bu ortak kararda.

9 ana başlıkta toplanan ortak açıklamada 2 binin üzerinde yeni düzenleme var.

Öncelikle psikolojik etki açısından bakarsak Cumhurbaşkanlığının tekrar eski yerine, Çankaya’ya taşınacak olması çok iyi fikir.

Bu devletin artık 1000 odalı, aşırı masraflı ve şatafatlı saraylardan değil Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin en önemli merkezi Çankaya Köşkü’nden yönetileceğinin ve daha sonra bu makamın yine eskisi gibi “devletin başı” haline geleceğinin habercisi.

9 ana başlıkta neler var önce ona bakalım;

 Hukuk Adalet ve Yargı

 Kamu Yönetimi

 Yolsuzlukla Mücadele, Şeffaflık ve Denetim

 Ekonomi, Finans ve İstihdam

 Bilim, AR-GE, Yenilikçilik, Girişimcilik ve Dijital Dönüşüm

 Sektörel Politikalar

 Eğitim ve Öğretim

 Sosyal Politikalar

 Dış Politika, Savunma, Güvenlik ve Göç Politikaları

Metnin en önemli vurgusu Hukuk Adalet ve Yargı bölümünde yapılıyor;

BİRİNCİSİ: Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilecek.

İKİNCİSİ: Şeffaf, bağımsız, hesap verebilir yürütme, tarafsız yargı ve kuvvetler ayrılığı.

Bunlar 20 yıldır özlemini duyduğumuz medeni ülkeler seviyesinin kriterleri.

Bu bölümde Meclis denetiminin güçlendirileceğinin altı özellikle çiziliyor.

Cumhurbaşkanının 7 yıl için seçilmesinin ve görevi bittiğinde siyasete devam etmeyeceği kayıt altına alınan metinde en fazla iki ay uygulanacak OHAL sırasında özel kararname çıkarılamayacağı öngörülüyor.

Yargı ile ilgili çok önemli saptamalar var mutabakat metninde.

Örneğin çoklu baro sistemi kaldırılıyor, tutuklama kuralları değiştiriliyor, OHAL mağduriyeti sona erdiriliyor.

Millet İttifakı’nın üzerinde anlaştığı en önemli konulardan biri seçim barajının yüzde 3’e düşürülmesi.

Bu sayede tüm siyasi görüşlerin temsil edilmesine büyük olanak sağlanmış oluyor.

Bir diğer önemli açılım ise yolsuzluklarla ilgili maddeler.

Buna göre;

Meclis’te “Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu” kurulacak.

Yolsuzluktan elde edilen haksız kazançlar ve yurt dışına kaçırılan gelirler geri getirecek, bu çerçevede “Malvarlıklarının Geri Alınması Ofisi” kurulacak.

Türkiye’nin uluslararası “gri listeden” çıkarılması için her şey yapılacak.

Siyasi Etik Kanunu’nu çıkarılarak Meclis bünyesinde Siyasi Etik Komisyonu kurulacak.

Türkiye’nin iliğini kemiğini kurutan uygulamalara da son verebilmek amacıyla bir dizi önlem alınacak.

Örneğin Türkiye Varlık Fonu kapatılacakbakan yardımcılıkların kaldırıp, müsteşarlık sistemi yeniden geri getirilecek, belediyelerdeki keyfi kayyum uygulamaları sona erecek.

Bu arada günün koşullarına uygun olarak bazı yeni bakanlıklar kurulacağı gibi mevcut bakanlık yapılarında da düzenlemeye gidilecek, bazı bakanlıklar ikiye bölünecek.

Ayrıca Cumhurbaşkanlığı bünyesindeki kurullar ve ofisler lağvedilecek.

Özellikle saray medyasına hizmet eden, gerçek medyayı ise ağır yaptırımlarla cezalandırmayı adet haline getiren RTÜK yeniden düzenlenecek ve tarafsız hale getirilecek.

Elbette mutabakat metninde ekonomi de ağırlıklı olarak yer almış.

Enflasyonun, iki yıl içinde düşük tek hanede kalıcı bir biçimde indirmek,

Beş yılın sonunda dolar cinsinden kişi başına milli gelirimizi en az iki katına çıkarmak,

Türk Lirası’na yeniden itibar ve istikrar kazandırmak,

2018 sonrasında yeniden gündeme gelen aşırı yoksulluğun sıfırlanması,

Merkez Bankası bağımsızlığına müdahaleye ve yetki sorumluluk çatışmasına yol açan, hiçbir işlevselliği bulunmayan Finansal İstikrar Komitesi’nin kaldırılması,

Cumhurbaşkanlığı’nın kullanımındaki uçak sayısının azaltılması öncelikle hedefler olarak sayılmış.

BUNU YAZMAK GEREK

Kimse burun kıvırmaya kalkmasın

Şunu kabul edelim: Millet İttifakı kolay kurulmadı.

Birbirinden çok farklı 6 siyasi görüşün bir araya gelerek böylesine olumlu bir mutabakat metni hazırlaması mucize gibi bir şeydir.

Bunda en büyük katkının Kemal Kılıçdaroğlu’ndan geldiğini, Meral Akşener’in çabasının da asla göz ardı edilmemesi gerektiğini herkes bilmelidir.

Bu iki liderin fedakar ve alçakgönüllü çalışması sayesinde diğer 4 parti de hem masada yer almış hem de varlıklarını kanıtlamışlardır.

Ortaya çıkan metin kimsenin burun kıvırabileceği bir konu değildir.

Bazı kişiler “Bir tarafta çetin bir mücadele varken, milletin Anayasa Mahkemesi, Varlık Fonu, güçlendirilmiş parlamenter sistem, yargı bağımsızlığı, RTÜK, bilim, sanat kültür ile uğraşacak hali yok, vatandaş ekmek derdinde, onlara bir çare var mı?” diyebilirler.

İlk anda “haklı” bir söylem gibi gelebilir zihinlere.

Oysa Millet İttifakı Mutabakat Metni’nden çıkan sonuçlar yerine getirilmediği takdirde, halkın çektiği ekonomik sıkıntılar, aşırı pahalılık, yoksulluk giderilemez.

Bu nedenle aklı başında, sağduyulu, ülkesini seven, geleceğe umutla bakmak isteyen herkesin bu metne sahip çıkması ve gerçekleşmesi için elinden geleni yapması gerekir.

Şimdi sıra adayın açıklanmasındadır artık.

O konuda da kimse kasmasın, umutsuzluğa, vehme kaptırmasın kendini.

Aday açıklanır, yola devam edilir.

Artık önemli olan adayın kimliği değil hedeflerin tutturulmasıdır

Bu da ancak birlik ve beraberlik ruhu ile olabilir.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

Erdoğan Anayasa’yı iyice gömdü

Size çok açık ve samimi biçimde söylüyorum, Millet İttifakı’nın “Erdoğan aday olamaz” çıkışı Erdoğan’ın kimyasını çok bozdu.

Durup dururken “Seçimin 14 Mayıs’ta yapılmasına karar verdim” demesinden sonra Millet İttifakı’nın adeta bozguna uğrayacağını sanıyordu galiba.

Beklediği olmadı.

Millet İttifakı, bilinen bir gerçeği ilk kez toplu olarak ilan etti;

“Anayasa’ya göre Erdoğan iki kez cumhurbaşkanı seçilmiştir, önümüzdeki seçimlerde aday olamaz.”

Şimdi Erdoğan istediği kadar dalgasını geçsin, “Sizin daha adayınız bile yok” desin, hiçbir yararı yok.

Anayasa çok açık, aday olması mümkün değil.

Ancak Erdoğan, partisinin önde gelenlerinin kışkırtmasıyla da olsa gerek çıtayı yukarı çekmeye ve toplumu daha da germeye çabalıyor.

Pazar günü gençlerle konuşurken bakın ne dedi;

“Ne diyorlardı? ‘Muhtar bile olamaz’ diyorlardı. Ama benim milletim bu kardeşinizi, ağabeyinizi bu ülkede cumhurbaşkanı yaptı. Şimdi 6’lı Masa ne diyor? ‘Aday olamaz’ diyor. Size rağmen milletim hem aday yapacak hem de cumhurbaşkanı yapacak. Ve tabii o zaman kilonuz da ortaya çıkacak. Bakalım kaç kilosunuz?”

Erdoğan bu sözleriyle Anayasa’yı iyice dibe gömdüğü gibi inanılmaz bir popülizmle “Beni halk aday yapacak” diyor.

Bu nasıl olacak?

Anayasa’ya aykırı bir durumda halk, “Anayasa da kimmiş, biz Anayasa takmıyoruz” diye mi konuşacak?

Böyle bir sistem mi var?

Diyorum ya kimya iyice bozuldu.

Şimdi toplumu germe operasyonları başlıyor.

Hayırlısı.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Ahlaksızlıkta kitlesel utanmazlık

İstanbul Kartal Adliyesi, dün yine olağanüstü bir gün yaşadı.

Bunan 20 yıl önce 6 yaşındaki öz kızını kendisinden 25 yaş büyük bir adamla evlendiren İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in ve damadının yargılanmasına başlandı.

Bütün Türkiye’de nefretle karşılanan bu olayın duruşmasının ilk gününde inanılmaz bir rezillik de sahnelendi.

Hiranur Vakfı üyesi ya da gönüllüsü olduklarını söyleyen bir grup adliye önünde pankartlar açarak iğrenç bir gösteri yaptı.

Henüz 6 yaşında minicik bir kızın koca bir adamın koynuna sokulmasını onaylayan bu meczup grup Ziya Gümüşel’in serbest bırakılması için duruşma boyunca sloganlar attı.

Akıllara durgunluk verecek bu rezil gösteride sık sık “Allah’ın adı” anılarak sloganlar da atıldı.

Olabilecek en iğrenç ilişkiye “Allah’ın adını” anarak destek verilebilmesi, böyle insanların varlığı ve büyük cesaretle kamuoyunun önüne çıkabilmesi Türkiye’nin geldiği hazin durumu göz önüne sermiyor mi?

Bİ SORALIM BAKALIM

Sinan Ateş’in katili neden hâlâ yakalanamadı?

Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in ölümünden tam bir ay geçti.

Ama kimliği saptanan katil zanlısı hala yakalanamadı.

Neden?

Bu kişi on binlerce kameranın adım adım izlediği ortamlardan nasıl geçip gitti, nasıl olup da izini yok etti? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu nerede, bu konuda neden tek satır bile açıklama yapmıyor?

Muhtemelen bu katil zanlısı bir şekilde korunuyor.

Olayın beklenmedik yerlere uzamasından mı korkuyorlar, orası da meçhul. Bilinen tek şey adamın ortalıkta olmadığı başta İçişleri Bakanı olmak üzere tüm emniyet ve istihbarat birimlerinin bu olayda ortaya koydukları acziyettir.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları