loading
close
SON DAKİKALAR

Soylu artık ne diyeceğini bilemiyor

Can Ataklı
Tarih: 03.01.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; EYT’de yeni mağdurlar kademeli geçiş istiyor.

ANALİZ

EYT’de yeni mağdurlar kademeli geçiş istiyor

Yıllardır süren EYT isyanı şimdilik bitti gibi görünüyor.

AKP genel başkanı 7-8 yıldır süren isyana hiç aldırmıyordu, bırakın sorunu çözmeyi “Bir de EYT diye bir şey çıkardılar, ben milletimin aleyhine bir şey yapmam” diye bütün talepleri reddediyordu.

Ancak seçime doğru sanıyorum akıl verenleri “Burada büyük bir oy potansiyeli var, boş verin milletin hakkını korumaları falan, parayı dağıtalım oyları toplayalım” dediler.

Erdoğan da bunun üzerine sanki daha önce hiç karşı çıkmamış gibi kalktı “Muhalefetin 7-8 yıldır diline doladığı EYT sorununu da ben çözüyorum” deyiverdi.

Ve üstüne o güne kadar “reis istemiyor” diye ağızlarını açmayan, açtıklarında da “yok öyle bedavaya emeklilik” diye çığırtkanlık yapanlar da bir anda U dönüşü yaptı ve halaylar çekerek EYT bayramı kutlamaya başladılar.

Şimdi bakalım önümüzdeki günlerde Meclise gelecek olan EYT yasasında neler var göreceğiz, sonuçta bu yasadan yaklaşık 2.5 milyon kişinin yararlanacağı öngörülüyor.

Buna karşı şimdi ortaya bir başka sorun çıktı.

EYT’den yararlanmak için 5 bin iş gününü ve 25 yılı tamamlamak gerekiyor.

Ama asıl konu bunun miladı ne olacak.

Çıkacak yasaya göre 8 Eylül 1999’dan önce işe girenler bu haktan yararlanacak.

İlk bakışta adil gibi görünüyor.

Öyle ya bir milat saptanmazsa bu sorun hiç bitmez.

Ancak 15 milyona yakın çalışan belirlenen bu milat yüzünden mağduriyet yaşayacağına inanıyor.

8 Eylül 1999’dan sonra işe başlayan ve hem 25 yılını dolduran milyonlarca kişi “Peki biz ne olacağız? Yıllarca emekli olmayı mı bekleyeceğiz, bu eşitliğe aykırı değil mi?” diye soruyor.

Bir anlamda haklılar elbette.

Elbette çok genç yaşta emeklilik savunulamaz.

Bu savunulamaz ama bir geçiş aralığı da bırakmak gerek.

Miladı ileri çekmek çözüm değildir, ama 1999’dan itibaren 9 yıllık süre içinde işe girenlere kademeli yaş sistemi uygulanabilir.

Bu konuda mağdur olduğuna inananlar da zaten 8 Eylül 1999 öncesi işe başlayanlarla aynı duruma gelmek istemiyor ama bir mağduriyetin ortadan kalkması için yaş sınırının kademeli yapılmasını talep ediyor.

Yazının içindeki tabloyu görüyorsunuz.

1999’un eylül ayından yıl sonuna kadar işe girenler emeklilik yaşının 47 olmasını istiyor.

Daha sonra 2008 yılının sonuna kadar işe başlayanlar birer yıl artış alarak emekli olmanın haksızlığı ortadan kaldıracağına inanıyor.

Yasa meclise geldiğinde bu konu sanıyorum çok tartışılacak.

Kararı elbette sadece ve sadece Erdoğan vereceği için AKP-MHP koalisyonunun milletvekilleri duruma göre hareket edecektir.

Muhalefet ise ikna olursa bu konuda büyük ses getirebilir.

BAŞIMDAN GEÇENLER

“Bir gün yüzünden tam 17 yıl kaybediyorum, bu haksızlık değil mi?”

Beylerbeyi’nde oturuyorum, Youtube çekimimi bitirmişim, yazılarıma başlamadan önce bir kahve molası vermişim.

O sırada yanına hayli genç bir kadın geldi, çok nazik bir şekilde “rahatsız etmezsem bir iki dakikanızı alabilir miyim?” dedi.

Sonra anlatmaya başladı;

“Can Bey” dedi “EYT sorunu çözüldü diye herkes çok seviniyor ama bir de benim durumumu bilseniz ağlarsınız.”

Merakla sordum tabii “Ne olduki size?”

Kahveci Rahim’in getirdiği çaydan bir yudum aldıktan sonra “Bugünkü işime 9 eylül 1999’da girdim. Tam 23 yıldır aralıksız çalışıyorum. 5 bin iş günümü de çoktan doldurdum” dedi.

Sonra gözlerime baktı “Bu size bir şey ifade ediyor mu?” diye sordu merakla.

“Siz” dedim “Galiba bir günle kaybetmişsiniz bu hakkı.”

Acıklı bir gülümseme ile “Evet, bu bir gün yüzünden yıl kaybım 17 yıl, şu an 43 yaşındayım, 60 yaşına kadar çalışmak durumundayım, peki işe çok genç yaşta başlamak, hep çalışmak suç mu?” diye sordu.

İnanın bir şey söyleyemedim, “Ama… bir tarih de olmalı… bilemiyorum” falan diye ister istemez kekeledim.

“Çaresi var Can bey bizim gibilerin durumu da ele alınmalı” dedikten sonra ekledi “Tamam bir milat saptanmış, ondan önceliklerle aynı olmayalım ama bize de bir kademe uygulanmalı, hakkaniyet böyle sağlanır ancak.”

Bu çok şanssız kadını dinledikten sonra baktım twitter’da yoğun bir “EYT mağdurları trafiği” oluşmuş.

İşte diğer yazım bu sohbetten sonra ortaya çıktı.

ÖNERİ

İmamoğlu işe aldığı bütün personeli Saraçhane nöbetine göndersin

İstanbul’u kaybetmeyi bir türlü içine sindiremeyen ve hileli yolla da olsa yeniden İstanbul’u almaya çalışan iktidar, İmamoğlu üzerinden bu planını uygulamaya sokmaya çalışıyor.

İmamoğlu’nu bir yandan mahkemeler ile diğer yandan da terör tehdidiyle kuşatan iktidar, amacına ulaşmak için belli ki akla gelen gelmeyen her şeyi uygulayacak gibi görünüyor.

Yılbaşı kutlaması için arayan CHP’li eski bir belediye meclisi üyesi dostum “Bir önerim var” dedi.

Saraçhane’de belediyenin önünde bir grup CHP’li “adalet nöbeti” tutmaya başladı.

Eski belediye meclisi üyesi dostum şunu söyledi; “Süleyman Soylu, Ekrem başkanın işe aldığı işiler arasında çok sayıda terörist olduğunu söylüyor. Ama nedense bir türlü görevini yerine getirip bu teröristlerle ilgili tek işlem bile yapmamış. Başkan kendi döneminde belediyeye aldığı tüm kişileri topluca Saraçhane’nin önüne toplasa, sonra da bütün kamuoyunun önünde ‘İşte benim işe aldıklarım bunlar, haydi Süleyman Bey gel hangileri teröristse al götür’ dese etkili olmaz mı?”

Bu dostum “Sürekli etkili eylem yapmak gerek, eylem ille miting yapmak sokağa dökülmek değil, böyle eylemlerle gerçekler halkın gözüne sokulmalı, iktidarı da zorlamalı” dedi.

Haksız değil.

İmamoğlu görsel olarak da etkili olabilecek böyle bir eylem yapabilir.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

İsmailağa cemaatindeki pervasızlığa bakar mısınız?

Bir tarikat şeyhinin 6 yaşındaki öz kızını 29 yaşındaki bir adamla evlendirmesinin oraya çıkması üzerine gündeme gelen İsmailağa cemaati yılbaşı gecesi “Günahın zirve yaptığı gece” sloganlarıyla yürüyüş yaptı.

Yürüyüşlerini bir marifetmiş gibi anlatan cemaatin sözcüsü Hüseyin Çevik bakın ne demiş;

“Günahın zirve yaptığı gecede takkeli sakallı cübbeli genç ordumuzla sokaklardaydık sessiz yürüyüşümüz Müslümanların sesi oldu elhamdülillah. Rabbim razı olduğu kullarından eylesin Âmin.”

Yürüyüş hiçbir şekilde engellenmemiş.

Polis başkalarına uyguladığı gibi ne gaz ne cop ne su kullanmış.

Bu da çok önemli ama asıl önemli olan rezilliklerin yaşanmasından sonra bu dinci takımın pervasızca sokaklara çıkıp gösteri yapabilmesidir.

Ne anayasayı ne yasaları hiç takmayan ve bu konuda bir engelle de karşılaşmayan cemaatin sokaklara dökülmesi Türkiye’nin nasıl bir tehlike içinde olduğunun göstergesidir.

KOMİK

Soylu artık ne diyeceğini bilemiyor

Yılın ilk röportajını Sabah gazetesine vermiş İçişleri Bakanı Soylu.

Hayret ettim, röportaj boyunca kimseye küfür ve hakaret etmemiş.

Yine bütün terörü temizlediğini, sadece 120 tane terörist kaldığını söylemiş.

Ne tuhaf değil mi, bir süre önce bu 120 teröristten 1638’inin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalıştığını söylemişti.

Olur artık o kadar kusur, ne diyeyim.

Röportaj baştan aşağı Soylu’nun muhteşem eserleri(!) üzerine kurulu.

Kadına şiddeti de bitiriyormuş, uyuşturucu çetelerini de çökertiyormuş, suç örgütlerini de dağıtıyormuş.

Yine de siyasete girmeden edememiş.

Bu sefer küfür ve hakaret yok ama ufaktan bir nifak sokma çabasında bulunmuş.

Meral Akşener için konuşmuş.

Şöyle demiş; “Çizdiği siyasi çerçeve içerisinde Akşener’in girdiği her yerde güvensizlik oluşturduğu aşikârdır. Ben merkezli ve dağıtıcı bir rolü olduğu da aşikârdır. Vefadan yoksun olduğu da aşikârdır. Siyaseti hakkaniyetle izleyen herkes, bunu açıkça görür. Haliyle aziz milletimiz de bunları görüyor, biliyor, yaşanmışlıkları var ve bu anlamda doğru bir feraseti var. Geri kalanı 6’lı masanın sorunudur.”

İyi o zaman, millet de bunu biliyormuş, mesele yok demek.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Aslı Baykal CHP’den milletvekili olur mu?

CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yılbaşından hemen önce geçirdiği rahatsızlıktan sonra mecburen evinde oturan Deniz Baykal’a bir nezaket ziyareti yaptı.

Yapılan açıklamalarda Baykal’ın Kılıçdaroğlu’na seçim kampanyasında görev almak istediğini söylediğini öğrendik.

Cumhuriyet yazarı Orhan Bursalı ise ilginç bir bilgi vermiş bu görüşmeden.

Bursalı’nın yazdığına göre bu ziyaret sırasında Deniz Baykal kızı Aslı Baykal’ın milletvekili yapılmasını istemiş.

Baykal, kızının milletvekili olması halinde Aslı Baykal’ın tavırları üzerine yapılan eleştirilerin de önünün kesileceğini ileri sürmüş.

Orhan Bursalı’ya göre CHP yönetimi şimdilik düşünecekmiş.

Aslı Baykal her ne kadar “AKP’den milletvekili olacağı” iddialarını yalanlamış olsa bile CHP’lilerin büyük bölümünün bu milletvekilliğini içine sindireceğini hiç sanmıyorum.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları