Soylu’nun, SBK olayının altından kalkması da artık çok zor
Can Ataklı; Sedat Peker, Soylu’nun SBK’yı makamına çağırdığını, hakkında işlem yapılmak zorunda olduğu için hemen yurt dışına gitmesini söylediğini, bunu yapmadan önce de bir işadamından olan alacağını silmesi gerektiğini ilettiğini ileri sürmüştü.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Süleyman Soylu Bey susma sustukça sıra sana gelecek
Sokakların ünlü sloganı bu biliyorsunuz.
İktidarın baskılarına karşı sinen, korkan, ne yapacağını bilemeyenlere karşı haykırılan bir söz bu…
“Susma, sustukça sıra sana gelecek.”
Bu slogan bugün sanki yer değiştirdi.
Hayli zamandır “susan” İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, daha ne kadar susacak acaba?
Ve en önemlisi susmanın bir çare olmadığını ve sustukça daha da batağa battığının bilincinde olmalı.
En azından bana öyle geliyor.
Sonunda pek çok hata yapabilir ama Süleyman Soylu aptal biri değil ki.
Ne bileyim belki de yaklaşan tehlikeyi görüyor ve sessiz kalarak işin üstesinden geleceğine inanıyordur.
Tabii bu nasıl olacak?
Örneğin bütün dünyada uyuşturucu operasyonlarını polisin narkotik ekipleri yapar.
Narkotik büro, bu operasyonlar sırasında güvenlik ve istihbarat birimlerinin de desteğini alır çoğu kez.
Ayrıca jandarma, sahil güvenlik, gümrük muhafaza gibi birimler de uyuşturucu operasyonlarında narkotik büronun yetkisi altında çalışır zaman zaman.
Ancak Türkiye’de işler tersine döndü.
Operasyonel gücü olmayan gümrük muhafaza ekipleri, 10 gün arayla aynı limanda iki kez kokain yakaladı.
Birinde bir ton, diğerinde de 383 kilo kokain yakalandığı haberini de gece yarısından sonra Ticaret Bakanı, Twitter hesabından paylaştı.
İçişleri Bakanlığı’ndan, polisten, özellikle narkotikten ses seda yok.
Acaba iki bakanlık arasında bir yarış mı var, yoksa devlet içinde bir başka hesaplaşma mı yapılıyor?
Nasıl oluyor da narkotik büronun haberi bile olmadan bir uyuşturucu operasyonu yapılabiliyor?
Türkiye dışında çok iyi istihbarat alabildiği için “etkisiz hale getirmeli” operasyonlar yapabilen MİT, bu çaptaki kokain ticareti ile ilgili hiç mi bilgi almıyor?
Gümrük muhafaza ekipleri istihbarat mı alıyor, yoksa artık Mersin Limanı’na giren bütün konteynerler açılıyor da böylelikle kokain ortaya mı çıkıyor?
Bu çapta kokain yakalandıktan sonra neden sadece bir tweet açıklamasıyla yetiniliyor?
Bunun gibi pek çok soru var biliyorsunuz, dün ve önceki gün de sormuştum bazı başka soruları.
Her gün nasıl bir kahramanlık destanı yazdığını, terörle, çetelerle, uyuşturucu tacirleriyle, organize suç örgütleriyle nasıl olağanüstü bir savaş verdiğini ballandıra ballandıra anlatan İçişleri Bakanı’nın, bu soruların hiçbirine yanıt vermemesi bana çok tuhaf geliyor.
Hele Sedat Peker’in tam da yeni parti kokainin yakalandığı saatlerden biraz önce attığı tweetlere karşı ilgisiz kalmasını anlamak mümkün değil.
Peker diyor ki, “Kokainler imha ediliyormuş gibi yapılıyor ama aslında orta ölçekli torbacılar tarafından satılıyor. Bunu da Süslü Süleyman’ın adamları yapıyor.”
Kavgada söylenmez bu sözler.
Süleyman Soylu, kendi dışındaki gelişmeleri ciddiye almadığını göstermek için olsa gerek, derin bir sessizlik içinde.
Ama bu sessizlikle kendini kurtaramaz ki.
Sustukça, sıranın kısa bir süre sonra kendisine geleceğini görmeli artık.
Ne bileyim ya da artık kurtulamayacağını mı biliyor?
YENİ ÖĞRENDİM
Milletin tarlasına dalıp doğal gaz arıyorlar
Keşan’dan gelen telefonda duyduklarıma önce inanmadım.
“Yok artık, daha neler, korsanlık bu, nasıl yaparlar?” dedim.
Telefondaki dostum, “Dur Can Abi, fotoğrafları atayım sana hemen” dedi.
Fotoğraflar da geldi. İnanılır gibi değil.
“Yok artık daha neler?” dediğim olay şu;
Biliyorsunuz Trakya’da doğal gaz olduğu biliniyor. Bazı bölgelerinde üretim de var.
Türkpetrol bir süredir bölgede farklı noktalarda sondaj çalışması yapıyormuş.
Ancak bunun için hiçbir kural tanımıyormuş.
Buğday, arpa, kanola ekili tarlalara hiç izin almadan ve haber bile vermeden dalıyormuş dev sondaj kamyonları.
Ekili ürünün büyük bölümü hasar görmüş.
Sanıyorum saray, Karadeniz’de olduğu gibi Trakya’da da “gaz çıkarıyoruz” müjdesi vermek istiyor.
Bu uğurda hak, hukuk tanınmıyor.
Bölgenin köylüleri çaresiz, ürünlerinin heba olasını izlemekten başka bir şey yapamıyor.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Fazıl Say’dan “kusura bakıyoruz” protestosu
AKP Genel Başkanı’nın, korona önlemleri içinde müzik yasağının devam edeceğini açıklamasına tepkiler sürüyor.
Gece yarısından itibaren (Erdoğan 24.00 diyor ama öyle bir saat yok aslında. 23.59’dan sonra 24.00 değil 00.00 olur) müziğe izin vermeyeceğini söyleyen Erdoğan, “Kusura bakmasınlar kimsenin kimseyi rahatsız etmeye hakkı yok” demişti.
Yüksek sesle müzik yayını ile müziği karıştıran Erdoğan’a tepki de dinmiyor.
En son Fazıl Say’dan gelen bir görseli gördüm.
Virüs temizliği olarak notaların silindiğini gösteren harika bir karikatür…
Sanatçının, aklı, zekası ve sağduyusuyla baş etmek mümkün değil tabii.
BUNU YAZMAK GEREK
Soylu’nun, SBK olayının altından kalkması da artık çok zor
Kahramanlık edebiyatı yapmak dışında atık hiçbir konuda konuşmayan Süleyman Soylu’nun, SBK kısa adıyla bilinen Sezgin Baran Korkmaz olayının altından kalkması da giderek zorlaşıyor.
Sedat Peker, Soylu’nun SBK’yı makamına çağırdığını, hakkında işlem yapılmak zorunda olduğu için hemen yurt dışına gitmesini söylediğini, bunu yapmadan önce de bir işadamından olan alacağını silmesi gerektiğini ilettiğini ileri sürmüştü.
Soylu bunlara cevap bile vermedi.
Ama olay artık Peker’in iddialarından öteye taşındı.
Sezgin Baran Korkmaz, Amerika tarafından Avusturya’da yakalatıldı.
Büyük ihtimalle 15 gün içinde de Amerika’ya götürülecek.
Artık Soylu’nun “mafyanın lafıyla mı hareket edeceğiz?” deme bahanesi kalmadı.
Soruları cevaplamak zorundadır.
Dün T24 sitesinde Toygun Atilla’nın hayli ayrıntılı yazısında konu ile ilgili çok çarpıcı sorular vardı.
Bu soruları tekrarlamak istiyorum ben de.
Cevaplar pek çok olayın ortaya çıkarılmasına ışık tutacaktır.
İşte Toygun Atilla’nın soruları;
– Korkmaz, 5 Aralık 2020 günü Soylu ile kaç kez görüştü? İlk görüşmeden sonuç çıkmaması üzerine İstanbul’a doğru yola çıkan Korkmaz, geri dönüp bir kez daha Soylu ile görüştü mü?
– Korkmaz’ın bakanlığa gidişinde yanında emniyetten kimler vardı?
– Mesela bakan makamına çıkılan özel merdivenlerin başında Soylu’nun müsait olmasını beklerken kimlerle sigara tüttürdü? Bu isimler KOM’dan sorumlu Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Resul Holoğlu ve KOM Dairesi Başkanı Mahmut Çorumlu muydu? Ayaküstü sigara sohbetinde neler konuşuldu?
– Varlığı-yokluğu belli olmayan, düşük profilli Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş, gelişmeler içinde yer alan ve Soylu’nun A takımındaki personeli hakkında idari soruşturma başlatacak mı? Yoksa bu kadar ağır ithamlar ve iddiaları, sıradan yurttaş gibi seyredecek mi?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları