Can Ataklı; Niyeti ne olursa olsun; bu durum, Paris saldırısının ardından Türkiye’nin de başının dertte olacağının bir habercisi.
Türkiye, Suriye’de Esad karşıtı politikanın hem mimarı hem de en ateşli savunucusu.
Sosyal medyada alay konusu olsa da AKP’li Burhan Kuzu’nun attığı twit bir açıdan gerçeği yansıtıyor.
Kuzu Paris’teki kanlı terör eylemi için “Neden patlama Fransa'da? Çünkü Fransa Suriye konusunda Türkiye ile aynı tezi destekliyor” görüşünü savundu.
Fransa, diğer Avrupa ülkelerine oranla Türkiye’nin Esad konusundaki politikasına en yakın olanı. Diğer ülkeler bu konuda Türkiye’yi yalnız bırakırken Fransa “hedef Esad olmalı” tezini hep savundu.
Burhan Kuzu’nun görüşüne göre, Paris saldırısını IŞİD üstlenmiş olsa bile, asıl fail başka. Kuzu sanıyorum “IŞİD yapmış gibi görünebilir ama arkasında Esad ve Esad’ı destekleyen, Türkiye’yi de bu şekilde zora sokmak isteyen güçler var” demeye getiriyor.
Niyeti ne olursa olsun; bu durum, Paris saldırısının ardından Türkiye’nin de başının dertte olacağının bir habercisi.
Türkiye, Suriye’de Esad karşıtı politikanın hem mimarı hem de en ateşli savunucusu.
Nitekim tam da olayların sıcaklığında Antalya’da yapılacak G-20 zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye tezini dünyanın en güçlü liderlerinin önüne bir kere daha koymayı planlıyordu.
Büyük bir olasılıkla bunu elbette yapacaktır ancak etkisi ne olacaktır onu henüz bilmiyoruz.
“Türkiye’nin de başı dertte” derken konuya iki açıdan bakmamız gerekiyor.
Birincisi; Türkiye de Fransa da, Esad’a karşı stratejiler geliştirseler bile, aynı anda IŞİD’e karşı uluslar arası koalisyona destek veriyorlar.
Türkiye bölgede IŞİD’e yönelik operasyonlara şimdilik çok aktif biçimde katılmıyor olsa da, ülke içinde “zorunlu olarak” IŞİD’e yönelik önlemler almaya çalışıyor.
Bu önlemlerin bir bölümünde yapılan operasyonlarda birçok IŞİD teröristi öldürüldü ya da yakalandı.
Bu da örgütü Türkiye’den “intikam almaya” teşvik edebilir ki bu örgüte yönelik bugüne kadar gösterilen aşırı korumacı tutum nedeniyle militanların Türkiye içinde eylem yapma yeteneklerinin yüksek olduğu da biliniyor.
İkincisi; dünya şuna inanıyor; Türkiye hem Esad karşıtı politikalarına “savaş desteği” veren IŞİD’i hem politik hem de dini açıdan kendini yakın hissediyor.
Bizzat Başbakan’ın IŞİD için “Terörist diyemeyiz, öfkeli gençlerdir” açıklamaları hafızalarda.
Tabii bunun ötesinde Türkiye üzerinden IŞİD’li teröristlere silah, mühimmat ve ihtiyaç maddeleri gittiği, bu militanların bir bölümünün Türkiye’de konuşlandığı, yaralıların tedavi edildiği, eyleme katılanların kolayca Türkiye’ye giriş yaptığı biliniyor ve bunların çoğu da kayıt altında tutuluyor.
Hatta öyle ki Türkiye’nin “teröristlere yardım eden ülke sıfatıyla Uluslararası Adalet Divanı’nda yargılanacağı” haberleri de ortalıkta dolaşıyor.
Bu durumda, Batı ülkelerinin Türkiye’yi suçlamaları kimseye şaşırtıcı gelmemeli ki belki de siz bu yazıyı okurken batı medyasında böyle haberler yayınlanmış olacak.
Hele kanlı eylemi yapan teröristler içinde Türk kökenli ya da Türkiye üzerinden Fransa’ya geçiş yapmış biri/birileri çıkarsa başımız daha da ağrıyacaktır.
---DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER---
G-20 zirvesindeki havamız bozuldu
Dünyanın en güçlü liderlerinin Türkiye’de buluşacak olması çok önemli.
Türkiye aylardır bu zirve için hazırlıklar yapıyor.
Erdoğan bu toplantıya ilk kez Cumhurbaşkanı olarak katılacağı ve açılış konuşması yapacağı için elbette heyecanlı.
Cumhurbaşkanı G-20 zirvesini kendi güç gösterisine dönüştürmek istiyordu. “Aşırı pahalı saray” eleştirilerine “Burası Türkiye’nin dünyadaki gücünü gösteriyor” diye karşı çıkan Erdoğan, G-20 zirvesini olağanüstü ve “lüks” bir organizasyonla yapmayı ve bunu iç politikada “dünyaya parmak ısırttık, dünya devleri Türkiye’nin gücüne hayran kaldı” sloganlarıyla taçlandırmak istiyordu.
Ancak Paris’teki kanlı terör Türkiye’nin “parmak ısırtacak” gösterisine gölge düşürdü.
Hazırlanan muhteşem organizasyonlar, görkemli şovlar, lüks ve ihtişam içeren ağırlama hazırlıkları bu aşamada kimsenin umurunda olmaz.
Bunu hoşuma giderek yazmıyorum, sonuçta konu Türkiye’nin itibarıdır. Ama durum da budur.
--KAFAMI BOZAN ŞEYLER---
Bu kanlı terörü bile “muhalefete sindirmek” için kullanıyorlar
Çok açık bir gerçek şu: “Terörün dini milliyeti yoktur. Terör insanlık suçudur ve kim yaparsa yapsın lanetlenmelidir.”
Paris’teki terör katliamına karşı elbette dünyanın ve Türkiye’nin büyük bölümlü aynı duygular içinde.
Buna karşı, her olayda olduğu gibi bu olayda da saray ve AKP yanlılarının “kendilerini savunmak” için yine muhalefete saldırıya geçtiğini görüyorum.
Dün sosyal medyada ağırlıklı olarak terör nereden gelirse gelsin lanetleniyordu da, bir kesim “IŞİD’e olan sempatisini” muhalefete saldırarak gizlemeye çalışıyordu.
Örneğin Paris olayından sonra sokaklarda ‘katil Hollande’ diye bağıran olacak mı? diye soranlar var. Maksat saraydakini şimdiden korumaya almak.
Fransa’da iktidar, terör üzerinden siyaset yapıp oy toplamaya yönelsin de bakalım halk sokağa dökülüyor mu dökülmüyor mu?
Sonra “Fransız medyası saldırılarla ilgili görüntü vermiyormuş, ceset yokmuş, bu ülkede özgürlükler kısıtlanıyor muymuş” gibi abuk görüşler sunuluyor.
Buradan da güya Türkiye’de uygulanan sansürlere yönelik eleştirilere gönderme yapılıyor.
Tamam da Fransa bu tür bir terör olayından sonra ülkede olağanüstü hal ilan ediyor, askerini göreve çağırıyor, bizde ise twitter ve facebook kapatılıyor, katiller yakalanacağına gazeteciler hışma uğruyor.
Ayrıca bırakın artık bu her şeye “bir kısas arama” merakını.
Fransa demokrat olmayabilir, özgürlükleri çiğneyebilir, bize ne, biz demokrasi ve özgürlüklerin yaşandığı bir ülke istiyoruz, onlarda yoksa bizde de mi olmasın?
--ÜZÜLDÜM—
Hep Müslümanların can alması bizi kahrediyor
Gerçekten kahroluyorum ve elimizden hiçbir şey gelmiyor olmasına da çok öfkeleniyorum.
Dikkat ediyorsunuz değil mi; şu anda dünyada terör deyince sadece Müslümanlar akla geliyor.
Elbette Müslümanlar terörist değil ama son yıllarda ortaya çıkan bütün teröristler Müslüman.
“Kafa keseni, bomba patlatanı, masum insanı öldüreni Müslüman kabul edemeyiz” demek çare değil.
Biz bu ülkede yaşayanlar gerçekten inanan bir Müslüman’ın terörist olamayacağına bütün içtenliğimizle inanırız ve biliriz ama bu başka dinden olanlara anlatamayız.
Onlar gerçek Müslüman’la, İslam’ı kullananları ayırt edemeyecekleri gibi buna bir zorunlulukları da yok.
O halde bizim de yapmamız gereken, terörün gerçekten insanlık düşmanlığı olduğuna, dinle, milliyetle, cinsiyetle asla ilgisi olmayacağına yürekten inanmak ve buna göre önlem almaktır.
Terörü “bize yararı var- zararı var” ya da “bizden- bizden değil” diye ayırdığımız an kendimizi o terör batağının içinde buluruz.
--BUNU YAZMAK GEREK—
Ektiklerini biçiyorlar
Başlık klasik hatta belki klişe oldu ama gerçek de bu.
Batı ülkeleri özellikle Fransa tam anlamıyla ektiğini biçiyor.
Fransa güya demokrasinin ve özgürlüklerin kalesi.
Kendilerine zarar vermediği sürece başka ülkelere verilen zarara aldırmadan sırf “özgürlükler şampiyonluğu yapmak için” her türlü melanete göz yuman Fransa şimdi terör şokunu bir daha yaşıyor.
Fransa “terörün bir insanlık suçu olduğunu” lafta söyleyerek ama uygulamada tersini yaparak bugüne kadar başka ülkelerin teröristlerini besledi.
Bu teröristleri o başka ülkelere karşı koz olarak kullandı hatta bunların o ülkelerde eylem yapmalarına ses çıkarmadı, bazılarını organize bile etti.
Birçok devletin gizli ilişkilerini ifşa eden Wikileaks adına dün atılan twit aslında bu gerçeğin kendileri tarafından da görülmesinin bir belgesidir.
Wikileaks twiti şöyle; "Paris saldırıları, yıllarca Libya ve Suriye'de aşırılık yanlısı Sünnilerin silahlandırılması ve eğitilmesi yönünde finansmanın öngörülebilir sonucudur."
Şimdi bu silah kendi masum insanlarına yöneldi.
Belki artık gözlerini açarlar.
Tek korkum “gözlerini açarken” ellerindeki ve arkalarındaki gücü kullanarak “İslam dünyasına” yönelik bir kıyıma girişmeyi de göze almalarıdır.
Can Ataklı - Korkusuz