Askere canınızın istediği gibi hakaret edeceksiniz. Anlayacağız ki bu kişi demokrattır...
Günümüzde demokrat olmanın belirleyici unsurları var.
Örneğin askere canınızın istediği gibi hakaret edeceksiniz. Anlayacağız ki bu kişi demokrattır.
Ya da “kızlarımızı türbanla okullara sokmadılar” diyeceksiniz, demokrat olduğunuz belli olacak.
Bir takımımız yabancılarla bir maç yapıyorsa ve elinizde Türk bayrağı varsa “Şimdi ne alakası var bu bayrağın, kendi takımının bayrağını taşısana” diyorsa biri, bilin ki o da sıkı demokrattır.
“19 Mayıs kutlamaları gibi kutlama mı kaldı, bir tek Kuzey Kore’de oluyor bunlar” demek de demokrat kimliğin göstergelerinden biri.
Atatürk’ün gençliğe hitabesinin artık yasaklanması gerektiğini söylemek bir başka demokrat olma göstergesi.
İktidarın yaptıklarını övmek de ne kadar demokrat olduğunuzun bir belgesi.
Atatürk devrimlerinin halka sorulmadan yapıldığını söylüyorsanız “en ileri demokrat olarak ayakta alkışlanmanız” bile mümkün olabilir.
Bunların hepsiyle ilgili elbette yazacağım çok şey var, ama biri üzerinde durmak istiyorum.
O da Türkiyelilik kavramı.
Dünkü yazımda “Başbakan Erdoğan’ın tek, tek, tek diye sayarken söylediği tek milletin bir adı olup olmadığını” sormuştum.
Buradan devam etmek istiyorum.
Geçenlerde, gençlik yıllarımızda sol-sosyalist çizgide bir idol gibi gördüğümüz anlı şanlı profesörlerden biri “Ben Türkiyeliyim” dedi.
Bir parantez açayım, 70’li yıllarda, en önemli aydınlarımızdan Attilâ İlhan TRT televizyonunda “Ben Türkiyeli şair Attilâ İlhan” demişti. Kıyamet kopmuştu. Yanılmıyorsam bu profesör de eleştiri kervanındaki isimlerden biriydi. Parantezi kapatayım.
Tabii sadece bu profesör değil pek çok kişi “Türkiyeli” tanımını pek seviyor. Özellikle dinci siyaset yapanların çoğu ağızlarından “millet” sözünü düşürmüyor ama, sıra “Türk” olmaya gelince nedense “Türkiyeli” tanımını kullanıyorlar.
Sanıyorum “millet” tanımını aslında “ümmet” anlamında kullanıyorlar da ondan.
Ancak garip olan şu ki, kendilerini “Türkiyeli” olarak tanıtanlar “Kürt” diyor örneğin. “Ermeni” veya “Rum” tanımını da çekinmeden kullanıyor. Ya da “Laz” diyor “Boşnak” diyor, “Çerkez” diyor.
Bu saydıklarımın hepsi aslında Türk vatandaşları.
Belli ki “Türk” olmak ayıp kaçıyor veya demokrasiye aykırı bulunuyor.
Eğer Türk vatandaşları için “Türkiyeli” tanımını kullanacaksak, Kürt vurgusu neden yapılıyor ya da “Ermeni” veya “Çerkez” bunu anlamak mümkün mü?
Ben “Türk” olarak “Türküm” dersem ırkçı faşist, demokrasi düşmanı, askerci, postalcı olacağım, Kürt kendine Kürt dediği zaman demokrat olacak.
Hiç hoş bir durum değil.
*****
Küfür eden kadınlarSeyircisiz maç oynatma cezası “sadece kadınlar ve çocuklar seyredebilir” hâline getirildi ya, kadınlar büyük ilgi gösterdi.
Hatta kimi kadınların maçlarda olay çıkmasını istediklerini bile duyuyorum. Olay çıksın ki, seyircisiz oynama cezası verilsin ve maça özgürce gidebilsinler.
Ama maçlarda küfür de ediyormuş bu kadınlar.
Başbakan çok kızdı buna. “Hicap duyuyorum” dedi.
İyi de kadınlar maçta küfür ediyorsa kime ne?
Bir kadından küfür duymak kulağa hoş gelmeyebilir, ama sadece kadınların olduğu bir yerde bırakın etsinler, kime zararı var?
Hele bunun futbolda şiddetle hiç ilgisi yok.
Bu sadece bir taklit ve deşarj olma olayıdır.
Kadın evinde, sokakta, iş yerinde erkeklerden hep küfürlü sözle duyuyor. Buna çok tepki duyuyor ama sesini çıkaramıyor.
Erkek herhangi bir şeye öfkelendiğinde küfür edebiliyor, bu küfür şiddete falan da dönüşmüyor, o anki öfkeyi alıp götürüyor.
Kadın bunu da yapamıyor.
Bir tek yerde bunu beceriyor kadın.
Sadece kadınlarla birlikte olduğunda.
Erkeğin olmadığı bir ortamda kadınların neler yaptığını biliyor muyuz?
Hayır ama duyuyoruz. Ve inanın bazı konuşmalar, kullanılan kelimeler ya da yapılan benzetmeler, anlatılan fıkralar erkekleri sollar geçer.
Küçük bir örnek vereyim, kulaklarımla tanık olduğum için; hiçbir erkek, sevgilisi ya da eşiyle olan cinsel yaşamını bir arkadaşıyla paylaşmaz. Ama biliyor musunuz, kadın paylaşabiliyor.
Bir erkek boynunda morluklar olduğunda “Bizimki dün gece çok azdı” demez, diyemez, bunu namusuna dil uzatmak olarak algılar. Ama, kulağımla duydum bir kadının diğerine “Dün gece benimki boğa gibiydi” dediğini.
Şimdi o kadın ahlaksız mı oldu, düşük seviyede mi sayacağız?
Maçlar da öyle. Hiç erkek yok. Ömrü küfür duymakla geçmiş bir kadın, özgürce alabildiğine küfür ediyor, boşalıyor.
Bırak işte...
*****
İktidarın zam teklifini beğenmeyen memurlar, “Büyüyen Türkiye’den payımızı istiyoruz” demiş. Aceleye gerek yok, daha 11 yıl var; 2023’te dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girilince hesap kapatılır! (Gani Yıldız)
*****
Alman gencin sorusuLiberal Demokrat Parti Genel Başkanı Cem Toker geçenlerde Almanya’ya gitmiş. Bazı konferanslarda konuşmuş, Türk ve Alman gençlerle sohbet etmiş.
Dün bununla ilgili iki cümlelik bir mesaj atmış Cem Toker.
Sizlerle aynen paylaşmak istiyorum. Herkes kendi adına düşünsün:
“Geçen hafta Almanya’da düzenlenen ‘Türkiye Nereye Gidiyor’ konulu bir konferansta, şiddete başvurmadan, sadece siyasi slogan atan, pankart açan, bildiri dağıtan üniversiteli gençlerin ‘ileri demokrasi’ gereği başlarına gelenleri anlattım.
Garibim genç Alman, saf saf sordu: Anlayamıyorum Bay Toker, sizin ülkenizde bir Anayasa veya mahkemeler, yargıçlar yok mu?”
*****
Gençlerin heyecanlı bekleyişi19 Mayıs törenlerinin kaldırılmasına tepki olarak “biz kendi bayramımızı en iyi şekilde kendimiz kutlarız” diyen Türkiye Gençlik Birliği heyecanlı bir bekleyiş içinde.
Gençlik Bayramı’nı Atatürk’ün gençliğine yaraşır biçimde kutlamak için düzenlenen kutlama programı yarından itibaren başlıyor.
Yarın ve cuma günü yapılacak Uluslararası Gençlik Sempozyumu’nda 20’nin üzerinde ülkeden gelen gençler hem kendi ülke sorunlarını hem de uluslararası alandaki gençlerin sorunlarını tartışacaklar.
19 Mayıs’ta ise Tünel’den başlayıp Dolmabahçe’ye kadar sürecek bir “Diriliş” yürüyüş ve mitingi yapılacak. TGB’li gençler bu yürüyüşe çok büyük bir katılım olacağını söylüyorlar.
Bu yürüyüşten sonra Maçka Küçükçiftlik Parkı’nda konuk sanatçıların katılacağı bir uluslararası şölen düzenlenecek.
İnti İlimani, Karmate, Grup Çığ, Cherkezi Orchestra ve Mir Sanat Topluluğu’nun sahne alacağı büyük şölenin en önemli konuğu ise Muntazar El Zeydi. Bu ismi hatırlamayanlar için hemen söyleyeyim, Zeydi Başkan Bush’a ayakkabı fırlatan Iraklı gazeteci.