Uçaklarda 'fazladan bilet satma' uygulaması sıkıntı yaratıyor
Can Ataklı; Lahmacun ve pizzanın bir yıldaki önlenemez yükselişi.
BAŞIMDAN GEÇENLER
Lahmacun ve pizzanın bir yıldaki önlenemez yükselişi
Ne diyor başta Erdoğan olmak üzere, ekonomi kurmayları?
“Ekonomi tıkırında”
Hatta Erdoğan daha da ileri gitti.
“Son iki yüz yılın en iyi durumundayız” dedi.
Bunları söylüyorlar ama nedense “toparlanmadan” söz ediyorlar.
“Ekonomideki kötü gidişin durduğunu” ileri sürüyorlar.
Hayat pahalılığının ve enflasyonun biteceğini açıklıyorlar.
Tabii kimse çıkıp da “Hani ekonomi iyiydi, nereden çıktı bu toparlanma havaları?” diye sormuyor.
Biz soruyoruz tabii ki, “Sen kimsin yaaa, sana mı soracağız?” tavrı ile karşılaşıyoruz her seferinde.
Ama sonuçta AKP’ye oy verenler dahil, herkes durumun farkında.
Siz istediğiniz kadar büyüme adı altında “şişme” tablolar yayınlayın, enflasyonun düşürüleceğini, pahalılığın önüne geçileceğini fırsatçılığa prim verilmeyeceğini ileri sürün ve ısrarla “sabır gösterilmesini” dileyin; bu millet aptal değil, yemiyor artık.
Fiyatlarla baş edebilmek artık mümkün değil.
Sokakta kimi görsem fiyatlardan söz ediyor.
Sadece söz etmekle kalmıyor önce şiddetli bir öfke gösteriyor sonra da gülmeye başlıyor.
Bu da demektir ki; artık gülme aşamasına geldik, hafif çaplı delirmek üzereyiz yani.
Bugün size başımdan geçeni anlatmak istiyorum.
Öğle saatleri oturuyoruz birkaç kişi, arkadaşım Levent Yarangümelioğlu acıktığımızı düşünerek “Lahmacun söyleyelim” dedi.
Telefondan uygulamayı açtı, paket servisten getireceğiz.
“10 tane söyleyelim, belki gelen olur” dedi.
Sonra uygulamaya 10 lahmacun yazdı, ekrana bakarken “Yuh yani” demez mi?
“Hayrola?” dedim.
“İnanılır gibi değil, 10 lahmacun 625 lira” diye şaşkınlığını dile getirdi.
Ben de “Ne olacak şu bizim köşedeki kebapçıya gitsek daha da pahalıdır” diye karşılık verdim.
Levent çok araştırmacıdır, birden “Aklıma geldi” dedi ve telefonunu karıştırmaya başladı.
Geçen yıl aynı lahmacuncudan yine 10 lahmacun siparişi vermiş, uygulamadan eski siparişlerini kontrol etti.
Geçen yılın Nisan ayında 10 lahmacun aynı yerden 185 liraya gelmiş.
Farka bakar mısınız, bir yılda tanesi 18 lira olan lahmacun 62.5 liraya çıkmış.
Bunu görünce “Bari bir de pizzaya bak, nasıl olsa onu da sipariş etmişsindir” diye takıldım.
Gerçekten geçen yıl pizza da almış aynı uygulamadan.
Şubat ayında iki orta boy pizza için 67 lira 99 kuruş ödemiş.
“Siparişi yenile” tuşuna bastı.
Dün itibarıyla bir yıl önce 67 lira 99 kuruş olan iki orta boy pizzanın fiyatının 269 lira 99 kuruş olduğunu gördük.
Yani bir orta boy pizza geçen yıl 33 liraymış, şimdi 134 liraya çıkmış.
Diyeceksiniz ki “Neyin fiyatı artmadı?”
Tamam biliyorum da somut örnek olunca insanın canı çok sıkılıyor.
Sonra da “Enflasyon yüzde 58” diyorlar.
Yok ya.
BUNU YAZMAK GEREK
Bir emekli generalin gözüyle son YAŞ kararları
Üzerinden bir ayı aşkın zaman geçti geçmesine ama o sırada tatilde olduğum için yazamamıştım.
Son Yüksek Askeri Şura kararlarından sonra yazı hayatından da yakından tanıdığımız emekli Tuğgeneral Cihangir Dumanlı’nın yazdığı yazıyı bilgi amaçlı kesip saklamıştım.
Dumanlı son YAŞ kararlarını ele aldığı yazısında devletin yapısının bozulma tehlikesine karşı uyarıda bulunuyor.
Yazıyı birlikte okuyalım:
Bu yılın Ağustos YAŞ’ı sekiz sivil ve dört askerle toplandı. Görev alanları general/amiral terfileri ile ilgisi olmayan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Adalet, Dışişleri, Hazine, İçişleri ve Milli Eğitim bakanları TSK’nın yeni komuta kadrosunu belirlediler. Kara Kuvvetleri Komutanlığı yapmamış bir ordu komutanını Genelkurmay Başkanı yaptılar. Hayırlı olsun.
Şimdi sorulması gereken sorular şunlar:
1) Askeri bilgi ve deneyimleri sınırlı bu bakanlar, terfilere hangi kriterlere göre karar verdiler?
2) Terfi edenlerin mesleki yeterliliklerini nasıl değerlendirdiler?
3) Bütün diğer kurumlarda olduğu gibi TSK’da da kendi siyasi görüşlerine yakın olanları mı tercih ettiler?
4) Terfi edecek albay ve general/amirallerin mesleki performanslarını yakından değerlendirebilecek durumdaki orgeneral/oramiraller YAŞ’tan neden çıkartıldı?
5) Bundan sonra terfi sırasındaki albay ve general/amirallerin mesleki yeterliliklerini kendi komutanlarına göstermek yerine iktidar partisine yakın görünme çabaları nasıl önlenebilecek?
6) Kuvvet komutanlığı yapmamış bir orgeneral, genelkurmay başkanı yapılarak askeri hiyerarşi ve gelenek niçin bozulmuştur?
7) Siyasi iktidar değişirse, yeni iktidar bu general/ amiralleri “eski iktidarın adamları” olarak görmeyecek mi?
8) Bu orduya siyasetin sokulması değil midir?
Bir orduya siyasetin sokulması o orduya yapılabilecek en büyük kötülüktür. Harp tarihi bunun acı örnekleri ile doludur.
Bu YAŞ 15 Temmuz darbe girişimden hemen sonra (31 Temmuz 2016’da) yayınlanan ve TSK’nın yapısında köklü değişiklikler yapan 669 sayılı KHK’nın gereğidir. Bu kapsamda YAŞ’ın yapısı değiştirilerek orduya siyasetin girmesine olanak sağlanmıştır.
TSK’da yapılan değişiklikler “yeni bir darbe girişiminin önlenmesi” veya “Silahlı Kuvvetler’in sivillerce kontrolü” amaçlarını aşmış, iktidarın kendi ordusunu oluşturma çabasına dönerek doğrudan TSK’ya zarar verici boyuta ulaşmıştır.
Devletin diğer kurumlarında liyakat yerine sadakatin esas alındığı bir gerçektir.
Diğer kurumların siyasileştirilmeleri de sakıncalı olmakla birlikte aynı şey TSK’da yapılırsa 84 milyonun güvenliği demek olan ulusal güvenliğimiz tehlikeye girer ve telafisi imkansız kötü sonuçlar doğurur. Belirsizlikler ve risklerle dolu uluslararası güvenlik ortamında böyle bir şeyin yapılması büyük yanlıştır.
Yeni komutanlara başarılar dilerim, selefleri gibi orduyu siyasete alet etmemelerini; hükümetin değil, devletin ordusu olduğunu unutmamalarını umarım.
YENİ ÖĞRENDİM
Uçaklarda “fazladan bilet satma” uygulaması sıkıntı yaratıyor
Tüm dünya havayollarının uyguladığı bir sistem varmış.
Yasal olduğunu savunuyorlar.
O da şu: Uçak şirketleri koltuk sayısının üzerinde bilet satabiliyormuş, gelmeyen yolcu olabilirmiş. (Peki ya tüm yolcular gelirse?)
Tüm şirketler bu kuralı uyguladığı için söylenecek söz yok aslında ama bu uygulama yoğun dönemlerde çok ciddi sorunlar yaratıyor.
Bir okurum başından geçeni hayli uzun bir mesajla anlatmış.
Şöyle özetleyeyim: Okurum yanında eşi ve iki çocuğu ile Kanada’ya uçmak için THY’den üç ay önce aldığı biletlerle check-in yaptırmak üzere kontuara gitmiş.
Görevli kişi eşi ve iki çocuğuna biniş kartı vermiş, okuruma da “Siz yedeksiniz” demiş.
Okurum nedenini sorunca “Fazla bilet satılmış, gelmeyen olursa sizi alabiliriz” cevabını vermiş.
Okurum “Ama aynı aileden 3 ay önce alınmış biletlerle üç kişiyi bindirip, birini yedekte nasıl bırakabilirsiniz” diye sorunca görevli bu kez “İnternet üzerinden chek-in yaptırsaydınız bu olmazdı” cevabını vermiş.
Demek ki, uçağa biniş kartını önceden almamışsanız yedek durumuna düşebilirsiniz.
Okurum tabii ki tepki göstermiş, “Ne demek internetten check-in yaptırmak, bilmiyor olabilirim, aklıma gelmemiş olabilir, bileti çok erken aldığım için buna gerek duymamış olabilirim, böyle bir ayırım nasıl yaparsınız?” diye çıkışmış.
Görevli bu kez “Bir gün sonra uçurabiliriz, chek-in işleminizi şimdiden yaparım bugünün otel ve yemek masraflarını şirketimiz ödeyecek” açıklaması yapmış, sonra da “Veya uçağın kapısında bekleyin, yolcu tamamlanmazsa binersiniz” diye de eklemiş.
Böyle bir uygulama tüm uçak şirketleri tarafından uygulandığına göre muhtemelen şirket yararına bir faydası vardır.
Ancak 4 kişilik bir ailenin üçünü uçağa bindirip birini yedek bırakmak akla mantığa sığar mı?
Şimdi gelelim işin diğer traji-komik bölümüne.
Uçak saati 14.30 olduğu halde rötar bildirilmiş ve kalkış saati 18.00 yapılmış.
Ama uçak 18.00’de kapılarını kapamış.
Okurum diyor mi “Sonunda uçağa bindim ben de. Ama anladığım şu, uçak aslında boşmuş, ancak bazı transit yolcuları kapabilmek için dış bağlantılı uçaklar beklenmiş, oradan gelen yolcular da uçağa alındıktan sonra sıra biz yedeklere gelmiş.”
Bu son bölüm doğruysa, gerçekten çok ayıp.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları