loading
close
SON DAKİKALAR

Uçakta içki ikramı

Can Ataklı
Tarih: 27.03.2022
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; Her hafta fıkralarının tiryakisi olduğumuz Yıldırım Tuna bu haftaki fıkraları gönderirken birini ayırmış ve altına şu notu düşmüş.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Haydi Abbas vakit tamam

Gelin bugün biraz edebiyat dünyasına şiirin duygulu dünyasına dalalım.

Türk şiirinin en usta isimlerinden Cahit Sıtkı Tarancı’nın, hani şu ünlü “Yaş 35 yolun yarısı, Dante gibi ortasındayız ömrün” dizelerinin sahibi Cahit Sıtkı Tarancı’dan söz edelim.

Ne yazık ki şiirindeki hayali ömrü bile tamamlayamadan aramızdan ayrılan bu büyük şairin “Haydi Abbas vakit tamam” şiiri de çok bilinir.

Her şiirin kimi duygulu, kimi heyecanlı kimi acıklı bir öyküsü de vardır mutlaka.

Abbas şiirinin öyküsünü okudum geçenlerde bir yerde, hemen kesip sakladım.

Elbette aranızda bu öyküyü bilen ya da zaten okumuş olan vardır.

Olsun, güzel olan şeyler defalarca okunsa ne olur.

O halde gelin başlayalım

Abbas oğlu Abbas

Cahit Sıtkı, askerliğini yedek subay olarak yapmak üzere birliğine gider.

O yıllarda yedek subay sayısı az olduğundan her yedek subaya emir eri verilmektedir.

Birliğine gittiğinde bölük yazıcısından künye defterini ister. Sırayla isimlere bakmaktadır bir isim dikkatini çeker.

Abbas oğlu Abbas.

Çolak eli yüzünden çürüğe ayrılmış biridir Abbas. Talim bitiminde askerin yanına gönderilmesini ister.

Öğle saatlerinde kapı çalınır. Karşısında civan, mert, yiğit biri selam çakıp;

 Abbas oğlu Abbas, emret komutan! der.

Aralarında söyle bir konuşma geçer.

■ Nerelisin?

■ Memleket Mardin, kaza Midyat komutan.

■ Sen benim emir erim olur musun?

■ Sen bilir komutan!

Askere eşyalarını toplamasını ister ve kendi evinin altındaki boş yere taşınmasını ister. Zamanla askerin zekiliği, sıcakkanlılığından etkilenir.

Abbas, her sabah erkenden kalkar Cahit Sıtkı’ ya kahvaltı hazırlar. Öğle yemeğini sormadan hazırlar. Tüm ihtiyaçlarını karşıdan bir istek gelmeden düşünüp yerine getirir. Erkenden kalkıp Cahit Sıtkı’nın kıyafetlerini ütüler hazırlar ve evin temizliğini yapar. Akşamları olunca Cahit Sıtkı’nın sevdiği yemek ve mezeleri hazırlar.

Zamanla aralarında komutan asker ilişkisinden daha güçlü bir dostluk bağı oluşur. Bu saf ve temiz Anadolu çocuğundaki sadakat ve temiz yürekten etkilenmiştir Cahit Sıtkı

Zaman zaman karşısına alıp dertleşir ve bu Anadolu çocuğunun ruhunda gizli şeyleri keşfeder…

Akşamları rakı sofrası kurup en güzel kızartma ve mezeleri hazırlar Abbas… Aralarındaki duygu bağları güçlenir. Böyle bir keyif geçesi akşamında alkollü Cahit Sıtkı sorar;

■ Sen İstanbul’u bilir misin Abbas?

■ Bilir komutan.

■ Orda bir Beşiktaş var bilir misin?

■ Bilir komutan! Ben orda acemi birlikteydim.

■ Orda benim bir sevgilim var. Sen bana kaçırıp onu getirir misin?

■ Elbet komutan!

Sabah olur Cahit Sıtkı bir bakar Abbas yeni asker kıyafetleri giymiş, tıraş olmuş hazırlanmış.

Cahit Sıtkı sorar;

■ Hayırdır Abbas neden böyle hazırlık yaptın?

■ Ben İstanbul’a gidecek komutan!

■ Ne yapacaksın sen İstanbul’da?

■ Sen söyledi bana. Ben gidecek sana Sevgiliyi getirecek!

Gözlerindeki hüznü ve gözyaşlarını gizlemek istercesine arkasını dönüp kapıyı çarpar ve çıkıp gider Cahit Sıtkı…

Fakat bu mert askerin, yüreği sevgi dolu Anadolu çocuğunun samimiyeti ve sıcaklığından duygulanır.

Akşam olur. Ağaç altında rakı sofrası kurdurur ve Abbas’ı karşısına oturtur. Birlikte yer içerler ve Cahit Sıtkı o meşhur şiirini kaleme döker!……

Haydi abbas, vakit tamam;

Akşam diyordun işte oldu akşam.

Kur bakalım çilingir soframızı;

Dinsin artık bu kalp ağrısı.

Şu ağacın gölgesinde olsun;

Tam kenarında havuzun.

Aya haber Sal çıksın bu gece;

Görünsün şöyle gönlümce.

Bas kırbacı sihirli seccadeye,

Göster hükmettiğini mesafeye

Ve zamana.

Katıp tozu dumanı,

Var git,

Böyle ferman etti Cahit,

Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş‘tan;

Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan

NOT: Lütfen “Vakit tamam” sözünden yolu çıkıp da şiiri günümüze uyarlayarak “Ne o bir şeyler mi ima ediyorsun” diye tezvirat yapmaya kalkan olmasın. Yazı tamamen iyi niyetle güzel bir pazar geçirmek amacıyla sayfaya konmuştur.

ÇOK GÜLDÜM

Bu pazara 4 fıkramız var

Geçen haftanın karlı pazarının ardından bu hafta baharın müjdecisi bir gün yaşıyoruz.

Bir taraftan güneş içimizi ısıtırken diğer taraftan Yıldırım Tuna’nın gönderdiği fıkraları okuyarak keyif yapalım;

Bu gece sıra bendeydi

Cumartesi gecesi kasabanın tek barından çıkan alkollü sürücüleri yakalamak için polis tedbir almış, ilerleyen saatlerde adamın biri bardan sallanarak ve tökezleyerek çıkmış, anahtarını cebinde uzun süre arayıp bulamamış, sonunda bulup üç ayrı otomobilde denemiş, dördüncüsünü açıp direksiyona başını dayayıp öylece kalakalmış..
Polis sürücünün sarhoş olduğundan emin, ancak ceza yazıp otomobile el koyması için motoru çalıştırıp hareket etmesini heyecanla beklerken adam birden başını kaldırıp otomobili çalıştırıp park yerinden fırlayınca polis ancak 500 metre ileride sürücüyü sıkıştırıp durdurmuş, adama hemen alkol metreyi üfletmiş..

Aa?.. Sonuç: 0.00 Hayretle “Na.. Nasıl oldu bu?..” diye sormuş, “Bu gece kurada ben çıktım..” demiş masum bir bakış ve sakin bir ses tonuyla, “Bardakilerin sizin için belirledikleri yem bendim.. Şimdi hepsi çoktan evlerine gidip yatmışlardır..”

Kitap fuarı

Kitap fuarına gittim, ilginç bir kitap buldum “En pahalı restoranda beş kuruş vermeden nasıl yemek yenilir?..” diye.. Arka kapağını incelerken stanttaki kız yanıma geldi, “İlgilenirseniz bu yazarın ikinci kitabı da çıktı..” dedi.

“Öyle mi?” dedim, “İkinci kitabının adı nedir?..”
Kız cevapladı; “Hapishanedeki iki yılım..”

Tutuklanan satıcı

Polis insanlara “Sonsuz gençlik veren gizli iksir” satan dolandırıcıyı yakalayıp hakimin karşısına çıkarmış.. Tutuklama talebi ile gelen dosyayı inceleyen hakim “Yahu hâlâ uslanmadın mı sen?..” demiş gözlüklerinin üzerinden bakarak.. “Bu senin beşinci tutuklanışınmış yavrum?.. 1794, 1856, 1928 ve 1983 te de tutuklanmışsın be evladım?..”

Bedava  içkiler ve barmen

Adamın biri bara gidip biraları yuvarlamış, barmen hesabı isteyince “Ama ben baştan ödemiştim..” demiş, “Hatırlamıyor musunuz?..”

“Öyle mi?..” demiş barmen, “Madem öyle diyorsunuz, öyledir..”

Adam dışarı çıkıp bir arkadaşını bulup bedava içki içmek için yaptığı cinliği anlatıp barmenin para takibi yapamadığını söylemiş, bunun üzerine öteki de dalmış bara bir bira söylemiş ve arkasından aynı numarayı çekmiş,

“Peki..” demiş barmen, “Madem siz söylüyorsunuz doğrudur..”

O da çıkmış dışarı, tam kapının önünde eski bir arkadaşını görüp bedava nasıl içtiklerini ballandırarak  anlatmış, tabii üçüncü de dalmış bara, viskisinden bir yudum almış ki barmen ona doğru eğilmiş..

“Biliyor musunuz burada bu gece komik bir şeyler oluyor..” demiş. “İki uyanık geldi, ikisi de içki içtiler, beş kuruş ödemedikleri halde ‘ödedik’ dediler, terbiyemi bozmadım, sustum.. Ulan bunu bir defa daha denemeye kalkan olursa burnunun ortasına yumruğumu indireceğim..!”

“Sizin burayı işletme sorunlarınız beni ilgilendirmiyor..” demiş adam, “Laf ebeliği yapıp gargaraya getirmeye çalışacağınıza ikidir istediğim paramın üstünü verin de gideyim artık..!”

YENİ ÖĞRENDİM

Bir Şaman öğretisi;

Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz…

Nehirler kendi suyunu içemez.

Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez.

Güneş kendisi için ısıtmaz.

Ay kendisi için parlamaz.

Çiçekler kendileri için kokmaz.

Toprak kendisi için doğurmaz.

Rüzgar kendisi için esmez.

Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz.

Doğanın anayasasında ilk madde şudur:

Her şey birbiri için yaşar!

Birbiri için yaşamak, doğanın kanunudur…

Eski çağlarda yürürlükte olan bir anlayıştı bu.

Bütünlüğü anlatırdı, özü iki cümleydi:

Ben, biz olduğumuz zaman ben olurum.

Ben, ben olduğum için sen, sensin.

NOSTALJİ

Uçakta içki ikramı

Her hafta fıkralarının tiryakisi olduğumuz Yıldırım Tuna bu haftaki fıkraları gönderirken birini ayırmış ve altına şu notu düşmüş.

“Sevgili Can; perşembe günkü yazında Diyanet’te de görev yapmış İhsan Şenocak isimli kişinin uçaktaki içki ikramına tepkisi olayını okuduğumda aklıma geldi. 16 Kasım 2011 Pazar günü Vatan Gazetesi’de gönderdiğim şu fıkrayı yayınlamıştın. Nostalji olsun bu da..”

Papaz uçak yolculuğunda adamın birinin yanına oturmuş, kemerler bağlanmış, uçak havalanıp servis başlayınca Papaz’ın yanında oturan adam servis arabasıyla yanına gelen hostese “Bana bir viski..” demiş, hostes adamın içkisini uzatmış Papaz’a dönüp sormuş “Siz de ister miydiniz?..” diye, Papaz yüzünde birden beliren nefret ifadesi ile “İçki bu dudaklara değeceğine ahlaksız bir fahişelerin tecavüzüne uğramayı tercih ederim” diye cevap vermiş titreyerek.

Bunu duyan Papazın yanındaki adam “Bir dakika” demiş yüzündeki şaşkın bir ifade ile viski bardağını geri uzatırken “Böyle bir seçeneğiniz olduğunu bilmiyordum.. İki tane olsun lütfen..!”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları