loading
close
SON DAKİKALAR

Utanmazlar hâlâ parayı ödemedi devlet sadece seyrediyor

Can Ataklı
Tarih: 11.12.2023
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: Can Ataklı - Korkusuz

Can Ataklı; İsrail’e destek olmayan ülke var mı?

ANALİZ

İsrail’e destek olmayan ülke var mı?

İsrail’in Gazze saldırıları 7 Ekim günü Hamas’ın yüzlerce kişi ile İsrail kentlerini basması ve füze atışına tutması üzerine başladı.

O günden bu yana birkaç günlük geçici ateşkes süresi dışında İsrail her gün Gazze’yi vurdu.

Hamas da aynı süreçte binlerce füze fırlattı İsrail’e karşı ancak bunların yüzde 95’i İsrail’in hava güvenlik sistemi sayesinde etkisiz hale getirildi.

İki ayı geçen sürede karşılıklı olarak 25 bine yakın insan öldü.

Bunların çoğu kadın ve çocuk.

Bu insanlık dramına karşı dünya ne yazık ki eli kolu bağlı oturuyor.

AKP Genel Başkanı Erdoğan ise neredeyse her gün konuşuyor ve İsrail’i lanetliyor.

Dünyaya seslenen Erdoğan, “Neden harekete geçilmediğini” sorguluyor.

Erdoğan son konuşmasını İnsan Hakları Günü nedeniyle düzenlenen bir toplantıda yaptı.

Kimsenin bir somut adım atmadığını söyleyen Erdoğan, “İsrail, Gazze halkının suyunu, gıdasını, elektriğini ve iletişimini keserek milyonlarca insanı açlığa ve ölüme mahkum etmiştir. Bugün Gazze’de sadece çocuklar, kadınlar, yaşlılar, gazeteciler değil aynı zamanda insanlığa dair tüm değerler de yok edilmektedir. Maalesef bu vahşet karşısında uluslararası kuruluşlar ve insan hakları örgütleri ihlallerin önüne geçecek hiçbir somut adım atmıyor” dedi.

Erdoğan ardından Birleşmiş Milletler’i eleştirerek şunu söyledi:

“Biz ne dedik? Dünya, beşten büyüktür. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde ABD’nin ret oyuyla ateşkes reddedildi. Tek başına böyle adalet olur mu? Böyle adil bir dünya olur mu? Aslında adil bir dünya mümkün. Ama ABD’yle değil. Çünkü ABD, İsrail’in yanında, parasıyla bütün silah, mühimmatıyla yer alıyor. Ey ABD, bunun hesabını nasıl vereceksin? İsrail’in yanında yer alan, Aylan bebeklerinin karşısında yer alanlara diyoruz ki biz de sizin karşınızdayız.”

AKP Genel Başkanı sözlerinde haklı mı?

Haklı olmasına haklı ama konu sadece ABD’nin vetosuyla ilgili değil ki?

Erdoğan şu iki soruyu da cevaplamalı:

BİRİNCİSİ: Şu ana kadar İsrail’e karşı çıkan tek ülke oldu mu?

İKİNCİSİ: Şu ana kadar İsrail’e desteği kesen tek ülke oldu mu?

Laf olarak belki tüm ülkeler İsrail’e karşı çıkıyor.

Özellikle batılı ülkelerin kamuoyları büyük gürültü çıkarıyor.

Ancak dikkat edilmesi gereken şu: Bu karşı çıkışlar İsrail’e karşı değil, tamamen vicdani açıdan bir tepki var. Batı kamuoyları İsrail’i orantısız güç kullanmak ve ölümlere neden olmakla suçluyor, o kadar.

İkinci soru ise daha vahim.

Başta Türkiye olmak üzere İsrail’e tüm dünyanın desteği açık biçimde devam ediyor.

Günlerdir İsrail’e giden yük gemileri ile kargo uçaklarını anlatıyoruz.

Bunların ticari olmasının bir önemi yok, parasını alsak bile şu anda İsrail’in ihtiyacı olan malları göndermek bu ülkeye destek vermek anlamına gelir.

Bu açıdan bakınca Erdoğan’ın sürekli şiddetli konuşmalar yapması, İsrail’e ağır hakaretlerde bulunması, dünyaya çağrı yapması bir anlam taşımıyor.

İşin özeti şudur: Nasıl güya ülkeleri timsah gözyaşı döker gibi İsrail vahşetini kınıyor ama desteğini de kesmiyorsa, Türkiye de aynı durumdadır.

Kamuoyu bu gerçeği görmedikçe kola dökmeler veya Starbucks mekanlarını basmalar devam eder.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

Utanmazlar hâlâ parayı ödemedi devlet sadece seyrediyor

Depremden sonra yapılan sözde “yardım toplama şovundan” bu yana ısrarla soruyorum:

“Vaat edilen paralar ödendi mi?”

Ekranda siyahlar içinde şıklık yarışı yapan ünlülere telefon edip “İçimiz kan ağlıyor, yüreğimiz dayanmıyor” diyerek 10 milyon, 20 milyon, 100 milyon, 500 milyon lira bağışladıklarını söyleyenlerin birçoğu bu paraları hala ödemediler.

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer konuyu İçişleri Bakanı’na sordu.

Bakan Ali Yerlikaya’nın verdiği cevaptan çıkan sonuca göre toplanan 115 milyar liranın 30 milyar liralık kısmı hala ödenmemiş durumda.

Zaten kamu kurumlarının verdiği miktar 60 milyar lirayı buluyordu. 30 milyar da ödenmeyeni ekleyin 90 milyar eder.

Bu hesaba göre o gece yardım vaadinde bulunanlardan sadece 25 milyar lira tahsil edilebilmiş.

Bakan Yerlikaya taahhütte bulunmuş olmakla birlikte bağışını henüz yapmayan kişi ve kuruluşların tespitinin yapıldığını ve bağışların tamamlanması için iletişim sürecinin devam ettiğini vurgulamış.

Rezalete bakar mısınız?

Bir sürü sözde zengin sırf reklam için “vicdan sömürüsü” yapıyor ama sıra parayı vermeye gelince yan çiziyor.

Bakan da olayı seyrediyor.

Neymiş görüşmeler yapılıyormuş. Ne görüşmesi kardeşim, gerekirse zorla alacaksın. Var mı öyle merhamet hırsızlığı yapmak.

OKURDAN MESAJ

Atatürk düşmanı rektörün üniversitesi tuhaf olaylara karışmıştı

Okurlarımdan biri Atatürk düşmanı Selman Öğüt’ün rektör yapıldığı Esenyurt Üniversitesi’nin adının garip ilişkilere karıştığını hatırlamış.

Bakın okurum ne diyor:

Sayın Can Ataklı,

Bir takım TV kanallarının makbul hukukçu açık oturumcusu olan bir kişi, İstanbul’un bol miktardaki semt üniversitelerinden birine rektör olarak atanmış. Kendisi meğerse profesör de olmuş.

Bu haberi okuyunca o üniversite için iki yıl önce ortaya atılan çok ciddi iddiaları hatırladım.

İddialara göre; üniversitenin sahipleri, fakir kızlara burs verip kendi üniversitelerinde okutuyorlarmış; sonra da hem kendilerine hem de yakın çevrelerine bu kızlardan sevgili yapıyorlarmış. Hatta bir eski belediye başkanına üniversiteden kızlar göndererek tuzak kurmuşlar ve bunun sonunda başkan görevini bırakmak zorunda kalmış. 

İddia sahibi iddiasında öylesine iddialıydı ki, kendisini yalanlamaları halinde; kızların isimlerinin, üniversitenin sahiplerinin onlara aldıkları arabaların plakalarının ve uzun süreli sevgili olduklarına aldıkları evlerin adreslerinin de kayıtlı olduğunu belirtmişti.

Bildiğim kadarıyla konunun üzerine hiç gidilmedi. Hiçbir kişi, kurum ve kuruluş; bu iddialar doğru mu, değil mi diye merak etmedi. Söz konusu şaibe, o kişiler ve üniversite üzerinde öylece kaldı. 

Kim bilir belki, hukukçu profesör yeni rektör ilk iş olarak bu işin üzerine gider; açık oturumlarda konuşturduğu hukukçuluğunu bu kez de üniversitesi için konuşturur da konu aydınlığa kavuşur. Böylece üniversitesi de sahipleri de öğrencileri de bu lekeden kurtulurlar.

Hani eskiler derler ya; her işte bir hayır vardır.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Somali Cumhurbaşkanı o aileyi kurtaracak mı?

Ancak “çadır devleti” gibi olan yerlerde görülebilecek bir olay yaşadık geçen hafta.

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud’un oğlu Hassan Sheikh Mohamud, 30 Kasım günü İstanbul’da Avrasya Tüneli çıkışında önünden giden bir motokuryeye çarparak ölümüne neden oldu.

Olay yerinden kaçan bu kişi bir süre sonra yakalandı, savcılık sorgusundan sonra serbest bırakıldı.

Olay medyadan gizlendi.

Kamuoyu olayı ancak 7 gün sonra öğrendi.

Ertesi gün ise Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun ülkesine gittiği öğrenildi, aynı gün savcılığın bu kişiye yurtdışı yasağı koyduğu ve yakalama kararı çıkardığı anlaşıldı.

Oysa bu kişi kazadan bir gün sonra çekip gitmişti bile.

Üniversite mezunu, evli ve biri otizmli iki çocuk babası Yunus Emre Göçer’in ailesi şimdi perişan.

Göçer’in eşi, “Polis ilk olay zaptında eşimin intihar ettiğini söyledi, eksik ve yanlış tutanak tutulmuş, çarpan kişi bu sayede serbest kalmış ve kaçıp gitmiş” diyor.

Somali Cumhurbaşkanı’nın oğlunun kaçtığının anlaşıldığı gün Somali’nin başkenti Mogadişu’da içlerinde askeri yetkililerin de olduğu bir heyet, Cumhurbaşkanı’nı ziyaret etmiş, işe bakın.

Acaba bu görüşmede kazadan da söz edildi mi?

En önemlisi, oğlunu kurtaran Somali Cumhurbaşkanı perişan kalan Göçer ailesine yardım yapacak mı?

Sanıyorum Cumhurbaşkanı’nın oğlunu Türkiye’ye getirmek ve yargılamak artık mümkün değil.

Ama Göçer ailesinin bundan sonraki hayatlarını kurtarmak Somali Cumhurbaşkanı’nın boynunun borcudur.

ŞAŞIRDIM

Sonunda bu da oldu: Talimatla istifa

Haber merkezlerine dün MHP Sakarya Milletvekili Saffet Sancaklı’nın partisinden istifa ettiği haberi geldi.

Ancak haberi ilginç kılan bir özelliği var.

Sancaklı’nın istifasını bizzat Genel Başkan Devlet Bahçeli istemişti.

Neden?

Çünkü Saffet Sancaklı “Eğer partim Sakarya’da aday göstermezse seçim çalışmalarına katılmayacağım” açıklaması yapmıştı.

Erdoğan’a sıkı sıkıya bağlı Genel Başkan, bir milletvekilinin böyle tepki göstermesini affetmedi.

Parti yöneticisi Semih Yalçın; Bahçeli’nin emrini bir tweet mesajıyla duyurarak, “Sancaklı’nın istifası istenmiştir” dedi.

Bunun üzerine Sancaklı da “emir gereği” istifa etti.

Ama burası MHP, kimse öyle posta koyup gitmeye cesaret edemez.
Nitekim Sancaklı da korku belasına attığı bir tweet mesajında öyle dedi:

“Mensubu olmaktan şeref duyduğum Milliyetçi Hareket Partisi üyeliğinden; yerel seçim sürecinde Cumhur İttifakını ve partimizi her türlü tezvirat ve spekülasyondan uzak tutmak gayesiyle, Sayın Genel Başkanımızın talimatı doğrultusunda istifa ediyorum. Bu vesileyle; Milliyetçi Hareket Partisi’ne ve liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Bey’e bağlılığımın tavizsiz bir şekilde devam edeceğini bildirir, kamuoyuna saygılarımı sunarım.”

MHP’de demokrasi böyle olur.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları