Can Ataklı: Yahu, televizyon ve gazetelerde yayınlanan neredeyse bütün haberler zaten sosyal medyada da var. Eğer 'sosyal medyadan okuyun' diyorsanız diğer haberleri neden yayınlıyorsunuz.
DARBE GECESİ BAKAN HAYATİ YAZICI NEDEN TANKA ÇIKMADI?
Bİ SORALIM BAKALIM
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Hayır çıkacak paniği” ile CHP'ye ve genel başkanına ağır hakaretlerle yüklenmesi de ters tepti. Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nu köşeye sıkıştırdığını düşünürken başta Başbakan Binali Yıldırım olmak üzere AKP'li bakanları açmaza soktu.
Cumhurbaşkanı referandum kampanyasında etkili olacağını düşündüğü bir planla Kılıçdaroğlu'nu “darbe gecesi darbecilerle anlaştığı” iddiası ile suçladı.
Kılıçdaroğlu'nun darbe sırasında Atatürk Havalimanı'na indiğini belirterek “Oradan sıvıştı” dedi.
Yandaş medya da Erdoğan'a destek olmak için o gece ile ilgili bazı tank fotoğrafları kullanarak Kılıçdaroğlu'nun askerlerle 15 dakika görüştüğünü ve varılan anlaşma sayesinde tankların geri çekildiğini yazdı.
Ancak hepsinin unuttuğu bir şey vardı. O gece Kılıçdaroğlu'nun bindiği uçakta eski bakan AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı da vardı ve ikili alandan birlikte ayrıldılar.
Bu durumda Kılıçdaroğlu'na “O gece neden tankların üzerine çıkmadın?” diye soranların aynı soruyu AKP'li bakana da sorması gerekir. Ancak bu ayrıntıyı atlayan Erdoğan, iktidar sözcüleri ve yandaşlar kendi kendilerine yakalandılar.
Aynı şekilde o gece başta Başbakan olmak üzere AKP'li bakanların da hiçbiri ortada yoktu. Başbakan Kastamonu'da yeni inşa edilen bir tünele sığınmıştı. Yanında yüzlerce koruması olan Başbakan sadece telefonla televizyon kanallarının yayınına katıldı ama hiç ortaya çıkmadı. Başbakanı ne bir tankın önünde ne de kalabalıklar içinde görmedik o gece.
Aynı şekilde bakanların da hiçbiri yoktu ortalıkta. Tank üzerine çıkan tek bakan yoktu. Sadece İçişleri Bakanı Süleyman Soylu her şey olup bittikten sonra TRT'nin önünde göründü.
AKP'nin her fırsatta ortaya çıkmasını beceren kahraman belediye başkanlarının da hiçbiri o gece tankların üzerine çıkmadı. Kimi Amerika'daydı zaten kimi bir gecekonduda “Dur bakalım ne olacak sonra vaziyet alırız” duygusu içinde beklemeyi tercih etmişti.
Cumhurbaşkanının neredeyse darbeden bir yıl sonra Kılıçdaroğlu'nun Atatürk Havalimanı'ndan çıkışını sanki yeni öğrenmiş gibi anlatması ve bir de üstüne “Böyle olduğunu bilseydim Yenikapı'ya davet etmezdim” demesi büyük talihsizlik olmuştur.
Aklı başında ve vicdanlı insanlar Erdoğan'ın bu çıkışının tamamen referanduma endeksli bir algı yaratma operasyonu olduğunu mutlaka anlamışlardır.
Anlamayanlar ise her durumda “kul psikolojisi” içinde hiçbir şeyi anlamadan evet oyu vermeye kararlı AKP'lilerdir.
Sonuç olarak darbe gecesi edebiyatı da tıpkı Almanya Hollanda olayları, hayır diyen teröristtir, anayasa ile hiç ilgisi olmayan kimi inşaat hizmetlerinin propaganda malzemesi olarak kullanılmaya çalışması ve ters tepmesi gibi bir etki yaratmıştır.
ÇOK GÜLDÜM
YALAKALIKTA SINIR TANIMADIKLARI GİBİ AKILLI DA DEĞİLLER
Medyadaki en güçlü “gizli evetçi” grup olan Doğan Grubu yalakalıkta sınır tanımadığını gösteren bir skandala imza attı.
CNN Türk haberlerinde darbe kalkışması gecesi Kılıçdaroğlu ile aynı uçakta olan AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı'nın o geceyi anlatan açıklamasını haber yaptı.
Yazıcı'nın sözlerini görüntüsü ve sesiyle yayınlayan CNN Türk ardından “Bu konuda HDP Milletvekili Ertuğrul Kürkçü'nün de açıklamaları oldu. Onları sosyal medyadan okumuşsunuzdur” ifadesine yer verdi.
Yahu, televizyon ve gazetelerde yayınlanan neredeyse bütün haberler zaten sosyal medyada da var. Eğer “sosyal medyadan okuyun” diyorsanız diğer haberleri neden yayınlıyorsunuz.
Akılsızlık bununla bitmiyor. CNN Türk Hayati Yazıcı ile ilgili haberi yayınlayıp Ertuğrul Kürkçü'den hiç söz etmese kimsenin dikkatimi çekmeyecekti. Ama mecburlar onu söylemeye ki iktidarın gözüne girsinler, “bakın size muhalif olanın haberini yapmıyoruz” diyebilsinler.
Bu arada Ertuğrul Kürkçü'nün “sosyal medyadan okumamız” tavsiye edilen açıklamaları ise ilginçti. Çünkü aynı uçakta olan Kürkçü “Çıkışta tank falan görmedik, rahatlıkla çıktık” diyordu bu açıklamasında.
Eeee, tabii Cumhurbaşkanı “Kılıçdaroğlu tankların yanına gidip pazarlık yaptı” diyorsa CNN Türk bunun gerçek olmadığını söyleyen birinin sözlerine yer verebilir mi?
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
SARAYIN “NEDEN EVET” SORUSUNA CEVAPLARI
Cumhurbaşkanı Erdoğan her gün en az birkaç defa konuşuyor. Her konuşması en az 10 kanaldan canlı yayınlanıyor. Yetmiyor geceleri de tv programlarına katılıyor. Erdoğan hangi yerde konuşursa o medya grubunun diğer kanalları da ortak yayına geçiyor.
Erdoğan sürekli evet istiyor. Bunun için CHP'ye çatıyor, Kılıçdaroğlu'na hakaretler yağdırıyor, hayır diyenlerin terörist olduğunu defalarca tekrarlıyor.
Ama sıra anayasaya gelince birkaç cümle ile geçiştiriyor.
Erdoğan'ın anayasa ile ilgili eleştirilere verdiği cevaplar özetle şöyle;
Bu sistem tek adam rejimine yol açar.
Tutturmuşlar bir tek adam tek adam. Yok öyle bir şey.
Yargı tek kişide toplanıyor.
Yahu böyle yalan olur mu?
Cumhurbaşkanı yardımcısı sayısı belli değil.
Nasıl belli değil. Bir, iki bilemedin üç.
Parlamentonun bütün yetkileri gidiyor Meclis işlevsiz hale geliyor.
Yahu kim uyduruyor bunları.
Cumhurbaşkanı isterse eyalet bile oluşturabilir, özerk bölgelere karar verebilir.
Böyle bir şey yok. Hani nerede?
Cumhurbaşkanı Meclis'i feshedebiliyor,
Fesih yok. İspat edin Cumhurbaşkanlığından istifa ederim.
Cumhurbaşkanı, yardımcıları ve bakanlar asla yargılanamaz.
Kim demiş, Cumhurbaşkanına yargılama geldi.
Gördüğünüz gibi eleştirilere cevaplar son derece hukuki, bilimsel ve çok doyurucu.
FIKRA GİBİ
GENÇLER YANDAŞ GAZETECİLERİ ARATMADI
Salı akşamı ATV ve A Haber'in ortak yayınına çıktı Cumhurbaşkanı Erdoğan. Ancak bu kez soruları yandaş gazeteciler değil gençler sordu.
Salon gençlerle doluydu. Görüntüye bakınca her görüşten genç olduğunu düşünebilirdi insan.
Ama öyle değildi. Tıpkı önceden bilgilendirilmiş ve ellerine sorular verilmiş yandaş gazeteciler gibiydi o gençler.
Hepse Erdoğan'a hayranlıkla bakarak sordular sorularını. Her soru önceden hazırlanmış ve ellerine verilmiş izlenimi yaratıyordu.
Anayasa değişiklikleri ile ilgili eleştirileri içeren tek soru bile sorulmadı. Erdoğan o gece herhalde tam da özlediği ve tamamını böyle görmek istediği gençlerin karşısında çok mutlu olmuştur.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
BU MİLLETİ REFERANDUM MANYAĞI YAPACAKLAR
Lafın aslı biliyorsunuz bir mafyacının “Onu mermi manyağı yapacağım” cümlesidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Referandumda evet çıktıktan sonra idam konusu da Meclis'e gelecek. MHP ile birlikte yapılacak. CHP katılmazsa yine referanduma gideriz” deyince aklıma bu laf geldi.
Cumhurbaşkanı idam konusunu 15 Temmuz'dan bu yana sürekli tekrarlıyor. Başkanlık sistemini getiren anayasa değişikliği sırasında da söylemişti. Ama nedense paketin içine idam konulmadı.
Neden acaba?
Pakette idam konusu da olsa muhtemelen evet oyları için önemli bir ivme sağlayabilirdi. İktidar buna yanaşmadı.
Şimdi henüz bir referandumu bitirmeden Erdoğan bir yeni referandumdan söz ediyor.
Demek ki evetler üstün çıkarsa bir süre sonra “haydi bir daha referanduma” denilecek.
Evet'çilere şunu
söylemek isterim; bu değişikliğe idam konabileceği halde koymadılar, demek ki Erdoğan evet çıkıp çok güçlense bile seçim atmosferinin gerginliğini sürdürmek niyetinde. Bunu iyi düşünün.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
BAŞKANLIK SİSTEMİ KİMİN FİKRİ?
Çok değil 10 gün kadar önce Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlık sistemi ile ilgili konuşurken “Bu benim şahsımın projesidir” demişti.
Halen uygulanan sistemin çift başlılık yarattığını söyleyen Erdoğan “Yetkilerin tek elde toplanması çok daha hayırlıdır. Sistemi bunun için getiriyoruz. Türkiye bu değişiklikle şaha kalkacak” diye konuşmuştu.
Aynı Erdoğan iki gün önce ise “Bu proje bir kişinin değildir. Ak Parti ve MHP bir araya gelmiş, Türkiye'nin daha güçlü olması için bu sistemi bulmuştur. Kimse bunu kendi üzerine almasın” dedi.
Şimdi hangisi doğru?
Bu sistem Erdoğan'ın şahsi projesi mi yoksa bir kişiye ait olmayan AKP ve MHP'nin kafa kafaya verip buldukları bir sistem mi?
Can Ataklı: Korkusuz