Yapay zeka ile başka neler yapıyorum?
Can Ataklı; Beni şaşırtan ve heyecanlandıran bir “yapay zeka” uygulamasına başladım.
ACAİP YAZILAR
Beni şaşırtan ve heyecanlandıran bir “yapay zeka” uygulamasına başladım
Son zamanlarda teknolojide en şaşırtıcı gelişmeler “yapay zeka” üzerinde yaşanıyor.
Gençler bile çok şaşırıyorlar ama konu bizim nesil için gerçekten inanılmaz.
Öyle ya, bizim nesil evlerde kullanılan telefonları bile çok görmedi.
Eve telefon bağlatmak için 8-9 yıl beklediğimiz dönemler olmuştu.
Sonra bu alanda teknoloji baş döndürücü bir hızla ilerlemeye başladı.
Önce “çağrı cihazı” çıktı.
Bir sabit telefondan PTT’yi arıyorsun, çağrı cihazı olan başka birinin numarasına mesajını söylüyorsun. Operatör not alıyor, 5-10 dakika sonra mesaj yerine ulaşıyor.
Çağrı cihazına alışamadan “telsizli” döneme girdik.
Telsiz yasanının değişmesi üzerine ortalığı telsiz kullanma özgürlüğü sardı.
Herkes arabasına kocaman kırbaç gibi telsiz antenleri taktırdı, buradan konuşmaya başladı.
Buradaki sıkıntı sizi herkesin dinleyebilmesiydi.
Derken araç telefonu ile tanıştık.
Onun keyfini sürerken bu kez cep telefonları çıktı.
Önceleri devasa bir şeydi cep telefonları.
Sonra küçüldü, küçüldü avuç içi kadar oldu.
Biraz zaman geçti baktık bu telefonlardan mesaj da atılabiliyor.
Küçük telefonlarda tuşlar çok küçük olduğu için bu kez katlamalı cep telefonları sürüldü piyasaya.
Mesaj yazmaktan baş parmaklar nasır tutmaya başladı.
Ardından “fotoğraf çeken cep telefonlarına” geçtik.
Ve sonunda internet çıktı ortaya, bu kez cep telefonları akıllı hale geldi, internete de girebildiğimiz bu cep telefonları sayesinde sosyal medya da doğmuş oldu.
Buraya kadar anlattıklarımı 2000 sonrası doğanlar muhtemelen pek bir anlamadılar, çünkü onlar zaten “akılı telefon” çağında geldiler dünyaya.
Bu nedenle gelişen cep telefonları onları pek şaşırtmıyordu.
Ancak şimdi ortaya çıkan yapay zeka programlarının herkes tarafından kullanıma açılması onları da çok şaşırtıyor.
Bizim nesil ise açıkçası dehşet içinde.
Burada uzun uzun yapay zekayı anlatmayacağım.
Ama tüm bu gelişmeleri yaşayarak öğrenen biri olarak ben de “yapay zekadan nasıl yararlanırım” diye düşündüm.
Sosyal medya yönetmenim Eyüp Yılmaz yapay zeka programı üzerine müthiş bir kod yazarak benim youtube konuşmalarımı yapay zeka üzerine taşıdı.
Bugünden itibaren sanıyorum Türkiye’de ilk ama galiba dünyada da ilk olduğunu sandığım bir uygulamaya başlıyorum.
Bu köşedeki yazılarımı artık her gün youtube kanalımdan benim görüntümle ve benim sesimle izleyeceksiniz.
Karşınızda olacağım, ama yazıyı okumak için bir çekim yapmayacağız.
Çünkü yapay zeka benim konuşmamı alıyor, benim görüntümle ve benim sesimle yayınlıyor.
Bunu hazırlamak ve sizin izleyeceğiniz hale getirmek ve hatta yayına vermek için bile fazladan bir çalışma yapmıyoruz.
Yapay zeka yazıyı alıyor, benim görüntümle eşleştiriyor ve belirtilen saatte başlıklarıyla birlikte yayına veriyor.
Haftanın 5 günü yazıyorum ama youtube yayını 4 gün olacak, pazar günkü yazıları burada kullanmayacağız.
Çünkü yapay zeka şu anda fıkra ya da komik bir yazı okurken benim vurgularımı, şivelerimi, gülme mimiklerimi beceremiyor.
Ama Eyüp Yılmaz onun üzerine de çalışıyor, kod yazıyor.
Bir süre sonra Pazar yazılarını da size sesli ve görüntülü olarak sunabileceğiz muhtemelen.
BUNU YAZMAK GEREK
Yapay zeka ile başka neler yapıyorum?
Yapay zekayı şu anda sosyal medya hesaplarımda kullanıyorum.
Bugün başlayan “köşe yazıları” programı dışında bakın neler var.
Yapay zeka günlük YouTube konuşmalarımı alıyor ve 30 ile 60 saniye arasında kesitler hazırlıyor, başlıklar verip alt yazı ekliyor.
20 dakikalık bir konuşmadan 5-6 tane kesit çıkıyor.
Bu kesitleri YouTube, Twitter, Facebook, Tiktok ve Linkedin’de otomatik olarak paylaşıyor.
Kısa bir süre sonra Instagram da sisteme girecek.
Bununla bitmiyor.
Youtube konuşmalarımı metne döken yapay zeka bundan 15-20 tane tweet mesajı hazırlıyor ve verilen programa uyarak belirli aralıklarla bunları Twitter ve Facebook’ta paylaşıyor.
Bunları hayata geçirmek benim gibi her gelişmeyi büyük şaşkınlıkla izleyen bir neslin temsilcisi olarak çok heyecanlandırıyor.
Bazen kendi kendime, “Ben göremem, 12 yaşına giren kızım görür mü bilemem ama onun çocukları için endişeliyim. Çünkü bu yapay zeka gelecekte bir gün ‘yahu bu insanlar ne işe yarar, kavga ediyorlar, kıskanıyorlar, kötülük yapıyorlar, kendilerine de dünyaya da zarar veriyorlar, bunları bana parayla mı verdiler?’ diyerek insan neslini ortadan kaldırabilir” diye düşünüyorum.
Siz ne dersiniz?
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Teknolojiyi bilmeyen ama meraklı ve hayal gücü olan birine yeni bir ufuk açan adam
YouTube videoları hazırlamaya tek başıma başlamıştım.
Önümdeki laptop kamerasından yayın yapıyordum.
Çok acemiyce ve teknik olarak çok ilkeldi ama izleyici buna pek aldırmadı ve izlemeye başladı.
Teknoloji acemisi olduğum halde, meraklıyım ya, kendi başıma sorunları aşmaya çalıştım hep.
Twitter hesabı açtım örneğin, Whatsapp’ı ilk günden itibaren kullanmaya başladım, Instagram’a girdim hatta Tiktok hesabı bile açtım.
Bugün 1 milyon 400 binin üzerinde Twitter, 400 binin üzerinde Facebook, 100 bine yakın Instagram takipçim var.
İki yıl önce aradı Eyüp Yılmaz. Tam adı Muhammed Eyüp Yılmaz.
Dedi ki “Can Bey sizi ilgiyle izliyorum, ama teknik olarak çok eksiğiniz var, size destek olalım.”
“Tamam” dedim, geldi tanıştık, henüz 20’li yaşlarda, pırıl pırıl bir genç.
“Bana nasıl yardım edeceksiniz?” diye sordum.
“Öncelikle yayın kalitenizi artıralım, sizi yayına biz çıkaralım, bir link atalım, siz konuşun, başlık ve kapaklarını ayarlayalım ve yayına verelim” dedi.
Öylece başladık.
Ama Eyüp Yılmaz ve ekibi her gün bir yenilik önerisi getirdi.
Konuşmadan kesitler, gazete yazılarımın sesli olarak yayınlanması, Flash Haber’deki yorumlarımdan bölümler hazırlamaya ve yayına vermeye başladılar.
Geçenlerde “yapay zeka ile ne yapılabilir?” diye sordum Eyüp Yılmaz’a.
“Üzerinde çalışayım” dedi.
Sonunda yapay zeka programının üzerine kendi yazdığı bir kodla geldi, işte onunla bugün yayına başladık.
Bu işin sonu yok.
Eyüp Yılmaz kendi kodlarıyla daha bir çok sürpriz yenilik hazırlıyor.
Günü geldikçe sizle de paylaşacağız elbette.
ÇOK GÜLDÜM
Pazar için 3 fıkramız var
Bu hafta Yıldırım Tuna üç fıkra göndermiş. Fıkralardan biri “uyarı!” niteliğinde.
Haydi birlikte okuyalım;
Büyücüleri kızdırmayın
Adamın biri bara gelmiş, “Barmen, iki duble viski!” demiş, “Biri bana diğeri en yakın arkadaşıma!..”
Barmen, “İkisini de hemen mi istiyorsunuz yoksa arkadaşınızın gelmesini bekleyecek misiniz?” diye sormuş.
“Oh! Hemen istiyorum! Arkadaşım cebimde!” demiş adam ve cebinden barın üzerine beş santim boyunda bir adam çıkartmış.
“Yani o kadar içebilir mi bu küçük adam?” diye hayretle sormuş barmen.
“Tabii!” demiş adam ve küçük adam da barmenin koyduğu dublenin tamamını kucaklayıp içmiş..
“Harika!” demiş barmen, “Başka ne yapabiliyor?.. Yürüyebiliyor mu?” Adam barın sonuna madeni bir para koymuş, “Hey John!” demiş “Git o parayı getir!”
Küçük adam koşmuş barın sonuna, dev gibi bozuk parayı kucaklamış ve götürüp adama vermiş..
Barmen hayretler içerisinde “İnanılmaz!” demiş, “Başka... Başka ne yapabiliyor? Konuşabiliyor mu?” Adam barmene şaşkınlıkla bakarak cevap vermiş:
“Konuşmak mı? Tabii konuşuyor. Hey John! Hani Afrika’nın içlerine gitmiştik... Safariye... Sen en son orada bütün kabilenin önünde kaldığımız köyün büyücüsüne ‘Beni bu ucuz büyülerinle kandıramazsın dolandırıcı şerefsiz!’ diye bağırmıştın... O son maceramızı anlatsana!”
Hırsızlık
Hırsızlık arttı. İnsanlar bu beladan korunmak için ciddi paralar verip yeni kurulan güvenlikli sitelere yerleşiyorlar. Düz apartmanlarda oturanlar ne yapsın?.. İşte bizden bazı öneriler.
Bit pazarına gidip 50 numara, ya da daha büyük eski bir çift postal alıp kapınızın önüne yerleştirin.
Tam yanına da “Silah ve Mühimmat” dergileri koyun.
Kapının diğer yanına çamaşır leğeni büyüklüğünde metal “ Köpek Maması Tası “ ve içine dışarılara taşmış üzeri sıyrılmış bütün kaburgayı yerleştirin..
Şimdi kapınızın üzerine “Bizim Balaban Hayri ve Ayı Orhan’la daha fazla mermi almaya gidiyoruz... 10 dakikaya döneceğiz, Pitbulları zorla içeri kapattık, çok açlar, sakın rahatsız etme” yazın.
Pahalı restoran ve biftek
Restoranlarda fiyatlar gerçekten pahalı. İçki fiyatları, asgari ücret, kiralar ve bunlara bağlı hemen her şey artınca bu yük mecburen hesaba yansıyor. Gelen hesaba kızdığımız işletme “Tamam abi, biz bırakıyoruz, al bundan sonra da sen işlet “dese şişeriz, altından kalkamayız.
İşte böyle bir restorana giden adamın biri Ismarladığı bifteğin servisinden sonra porsiyonun da çok küçük olması iyice canını sıkıp üstelik bir ara yanına gelen garson “Bifteği nasıl buldunuz efendim?..” diye sorunca “Keratalar iyi saklamışsınız ama, sorun değil, kolay oldu...” demiş adam dişlerini sıkarak, “Haşlanmış taze fasulyeyi çatalımla kenara çekince altından çıkıverdi işte!”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları