Can Ataklı; Adana’dan yüksek kaliteli ve bol petrol fışkırıyormuş. Gerçi 1960 yılında da aynı yerde petrol bulunduğu ve hatta kullanılmaya başlandığı müjdesi verilmişti.
ANALİZ
Bana göre ilk soru tabii ki “Seçimler zamanında yapılacak mı?”
Sonraki soru da “Erdoğan aday olacak mı/olabilecek mi?”
Zihnimde birbirinden bağımsız olarak oluşan iki cevap da olumsuz.
Seçimler zamanında olmaz.
Velevki zamanında oldu, o zaman da Erdoğan aday olamaz.
Saray da bunun farkında.
Ama daha da farkında olduğu gerçek şu: Seçimler ne zaman olursa olsun, Erdoğan’ın kazanma şansı yok denecek kadar az.
Bütün anketler bunu gösteriyor.
Saray ve çevresi ile saray medyası bir süredir bunun şokunu yaşıyor.
Sürekli olarak Erdoğan’ı parlatmaya, ekonominin iyiye doğru gittiğini anlatmaya, dünyanın odağı olduğumuzu iddia etmeye çabalıyorlar ama nafile.
Ekonomik koşullar halkın üzerine öyle bir çöktü ki artık bu tür ucuz numaralar pek para etmiyor.
Bunlar para etmeyince gözlediğim kadarıyla yeni bir algı yaratma oyununa giriştiler.
Şu sıralar “Erdoğan kazanıyor” diyemiyorlar ama “Erdoğan yükseliyor” algısı yaratmaya uğraşıyorlar.
Sonar bir anket yapmış.
İsim vermeden “Kimi cumhurbaşkanı olarak görmek istiyorsunuz?” diye sormuş.
Ankete katılanların yüzde 40.2’si Recep Tayyip Erdoğan demiş.
İkinci sırada ise yüzde 17.8’le Mansur Yavaş gelirken Meral Akşener ise yüzde 10.4 oy oranı ile üçüncü 10.1’le Ekrem İmamoğlu dördüncü olmuş.
Bu ankette Kılıçdaroğlu, yüzde 4.3 Selahattin Demirtaş ise yüzde 4.6 oy almış.
Saray’ın Hürriyet’teki en önemli temsilcisi Abdülkadir Selvi bu sonucu şöyle değerlendirmiş;
“Enflasyonun yüzde 70’e yaklaştığı, ekonomi ve işsizliğin tartışmasız bir şekilde en önemli sorun olduğu bir dönemde Erdoğan, söz konusu cumhurbaşkanlığı seçimi olunca yeniden yükseliş sürecine girdi. Sonar’ın, haziran ayı anketinde yüzde 40’ı aşan Erdoğan, tek başına Yavaş, İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu’nun oylarının toplamını aşıyor.”
Bir anketten böyle bir çıkarım olabilir mi?
Bir tarafta AKP’nin tek adayı var, rakipsiz durumda.
Diğer tarafta muhalefet henüz bir aday açıklamamış, bazı isimler dolaşıyor ortalıkta ama bir ortak isim bulunamamış.
Ancak bir süre sonra muhalefetin de tek adayı olacak muhtemelen.
Ama anketi düzenleyen de yorumlayan da sanki seçim yapılsa Mansur Yavaş sanki yüzde 17, Meral Akşener yüzde 10 oy alacak gibi gösteriyor.
Anketçiler ve buna sarılanlar Erdoğan’ın her durumda yüzde 50’nin altında kaldığını ve ne ilk turda ne ikinci turda seçilemeyeceğini saklamak için bu yöntemi kullanıyorlar.
AKP’nin adayı yükselişe geçmiş ve oyunu yüzde 40’a çıkarmış olabilir
Buna karşı seçimde karşısında tek aday kalacak ve diyelim ki Erdoğan yüzde 40 veya biraz üstünü almış olsun.
Geriye kalan yüzde 60’a yakın oy birkaç adaya dağılmayacak tek adayda toplanacaktır.
İşte saray medyasının sıkıntısı budur.
FIKRA GİBİ
Erdoğan NATO zirvesine katılmak üzere dün İspanya’nın başkenti Madrid’e gitti.
Zirve kapsamında Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılma taleplerinin değerlendirileceği dörtlü zirveye katılacak olan Erdoğan ayrıca AB Konsey Başkanı, Fransa, İngiltere, İspanya, Almanya, Hollanda, Avusturya ve Hollanda’nın devlet ve hükümet başkanları ile bir araya gelecek.
Ya Biden?
Henüz bir program yok ama “belki” faktörü masada.
Erdoğan yola çıkmadan önce yaptığı basın toplantısında “Bu sabah Sayın Biden ile bir görüşme yaptık. Bu akşam veya yarın tekrar bir araya gelme arzusunu ifade etti. Biz de olabilir dedik” diye konuştu.
Güzel gelişme. Biden görüşmek istiyor, Erdoğan “Dur bir programıma bakayım, bir yer bulursak neden olmasın” modunda cevaplıyor.
Saray medyası heyecanla “Biden’la görüşme zaferi” haberlerine hazırlanıyor.
Hesapta biliyorsunuz saray hepsi ABD karşıtıdır, ABD’nin karşısında dik durulduğuna inanır.
Ama nedense Biden’ın bir el sıkması, sırt sıvazlaması hele hele özel görüşme yapması bunlar için çok önemlidir.
Anketlerde Erdoğan’ı yükseltmeye başladılar ya, eğer Madrid’de Biden’la görüşebilirse göreceksiniz saray medyası sevinçten deliye dönecektir.
Ardından yapılacak anketlerde oran biraz daha yukarı çekilecektir.
ÇOK GÜLDÜM
Bir anda birçok müjde! açıkladı AKP Genel Başkanı Erdoğan, önceki akşam bakanlarıyla toplantı yaptıktan sonra.
Bunlardan biri Adana’da petrol bulunmasıyla ilgiliydi.
Petrol müjdesini! şu cümlelerle dile getirdi Erdoğan;
“Yerin altında ve üstünde ne varsa azlığına, çokluğuna bakmadan milletimizin emrine vermek istiyoruz. Son dönemde Adana’da petrol arama çalışması yaptığımız 2 kuyuda yüksek kaliteli petrol bulduk. Petrolün rezerv değeri yaklaşık 1 milyar dolar olarak hesaplanmıştır. Aynı sahada 8 yeni kuyu daha açarak toplam 10 kuyuda üretime geçecek şekilde hazırlıklarımızı sürdürüyoruz.”
Geçende “Türkiye’de petrol olmadığından” yakınmıştı AKP Genel Başkanı.
“Petrol fışkırmıyor ki” demişti ekonomik sıkıntıyı anlatırken ve adeta enflasyonun sorumlusu gibi göstermişti…
Petrol fışkırsa hiçbir sorunumuz kalmayacaktı.
İşte o da oldu demek ki.
Adana’dan yüksek kaliteli ve bol petrol fışkırıyormuş.
Gerçi 1960 yılında da aynı yerde petrol bulunduğu ve hatta kullanılmaya başlandığı müjdesi verilmişti.
O sırada iktidarda olanlar da halka bir umut dağıtarak kendilerine yönelik eleştirileri göğüslemek istemişlerdi.
Aradan geçti 60 yıl, değişen bir şey yok. Yine petrol mucizesi yine halkın ağzına bir parmak bal çalma kurnazlığı.
ÜZÜLDÜM
Bir efsaneyi, Cüneyt Arkın’ı yitirdik.
Çocukluğumuzun kahramanıydı Cüneyt Arkın.
Bizim için Malkoçoğlu’ydu.
Bizim yaş grubu Malkoçoğlu neslidir.
Kara Murat da var tabii ama o biraz daha sonraydı.
Kızları bırakın, erkeklerin de hayranlık duyduğu bir yakışıklıydı.
Filmlerindeki gibi bileğine güçlüydü.
Aksiyon sahnelerinde dublör kullanmazdı, koşan atın üzerinden yere atlayıp tekrar binecek kadar mahirdi.
Sonra salon filmleri ve romantik filmler geldi.
Ardından Cüneyt Arkın’ı “sosyal içerikli” filmlerin kahramanı olarak izledik.
Cüneyt Arkın’la o derin hayranlık döneminden çok yıllar sonra, artık sinemayı bıraktığı zamanlarda tanışmıştım ve daha da hayran olmuştum.
Hani “Bir yıldız kaydı” deyimi vardır ya, işte o tanıma çok uygun biçimde son yolculuğuna çıktı.
Fatma Girik’i kaybettiğimizde “Bekle Fatma, ben de geliyorum” demişti. Sözünü tuttu.
Nurlar içinde yatsın.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Doğru Parti Genel Başkanı Rifat Serdaroğlu hemen her gün tıpkı bir köşe yazarı gibi yazılar yazıyor ve bunu tüm medya ile paylaşıyor.
Birkaç kez Serdaroğlu’nun yazılarını sizlerle paylaşmışım.
Doğru Parti Genel Başkanı, son yazısında devletin tüm organlarıyla cenazesinde yer aldığı İsmailağa cemaatinin lideri Mahmut Ustaos-manoğlu’-nun kadınlarla ilgili sözlerini ele almış.
Serdaroğlu’nun yazısının o bölümü aynen şöyle;
Erdoğan’ın “Büyük Âlim” dediği Mahmut Ustaosmanoğlu’nun “Hikmetli Sözler” adlı kitabında kadınlar hakkında yazdıklarından bir demet sunalım;
-Ben kadınların dükkan açmasını asla helal görmüyorum.
-Kadından memur olmaz, kadınlar mektebe gitmez.
-Duymadık demeyin. Kız çocuğunun orta mektepte, lisede işi yoktur.
-Kadın sokakta gezecek bir şey değildir, erkeğe gözükecek bir şey değildir.
-Hemşirelik, subaylık karı (!) işi değildir.
-Kızını doktor yapmak, Allah’a harp açmaktır.
-Kadınların vazifesi; ev işleri yapmak, efendisine itaat etmek ve millete hayırlı evlat, asker yetiştirmek!
Kadınlar hakkında, bu rezil sözleri söyleyene “Büyük Âlim” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gerçeği, budur!
Bu yazıya başka yorum yapmaya gerek var mı?
Yok. Nokta.
Kaset skandallarıyla ilgili sohbetim büyük ilgi gördü, kaçırdıysanız mutlaka izleyin. Bugün de bir erken seçim olursa baraj konusunun ortalığı nasıl karıştıracağını anlatıyorum. 09.30’da canlı. https://www.youtube.com/channel/UCT2Bh5Xd5NLMnO69_QW2UKg
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
