Yurtdışı çıkış yasağı kaldırılan birinin başına gelene bakın
Can Ataklı; Gençler; mutlaka okuyun, çünkü….
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Gençler; mutlaka okuyun, çünkü….
Yaşımız artık 50 küsur! oldu ya, dostlar arkadaşlar nedense hep yaşlılık ve yeni yaşam üzerine yazılar, çeşitlemeler, espriler gönderiyor.
Aslına bakarsanız bazı yazılar sanki belli bir yaş üzerine yazılmış gibi olmamakla birlikte aslında en gencinden en yaşlısına kadar bir hayat dersi niteliğinde.
Bu nedenle özellikle gençlerin bu yazıyı mutlaka okumalarını öneriyorum, çünkü hiç olmayacağını sanmalarına rağmen bir gün onlar da bu yaşlara gelecekler, şimdiden öğrensinler, hayatın tadını her daim çıkarmaya çalışsınlar.
İşte geçenlerde gelen bir “60 yaşına yaklaşanlar için” başlıklı yazı da aynen böyle.
Sizlerle de paylaşmak istedim;
60 ile ölüm arası biriktirdiğiniz parayı kullanma zamanıdır.
Kullanın ve keyfini çıkarın.
Onu elde etmek için yaptığınız fedakarlıklar hakkında hiçbir fikri olmayanlar için saklamayın.
Bu yaşlar huzur ve sessizliğin tadını çıkarmanız için ideal zamanlardır.
Çocuklarınızın ve torunlarınızın maddi durumu hakkında endişelenmeyi bırakın ve paranızı kendinize harcarken kendinizi kötü hissetmeyin.
Yıllarca onlarla ilgilendiniz ve onlara yapabileceğiniz her şeyi öğrettiniz. Onlara eğitim, yiyecek, barınak ve destek verdiniz.
Artık kendi paralarını kazanma sorumluluğu onlarındır.
Artık çok fazla fiziksel çaba harcamadan sağlıklı bir yaşam sürdürün.
Orta derecede egzersiz yapın (her gün yürümek gibi), iyi yiyin ve uyuyun.
Bu yaşlarda hasta olmak kolaydır ve sağlıklı kalmak zorlaşır.
Bu nedenle kendinizi iyi durumda tutmanız ve tıbbi ve fiziksel ihtiyaçlarınızın farkında olmanız gerekir.
Doktorunuzla iletişiminizi sürdürün, kendinizi iyi hissettiğinizde bile testler yaptırın.
Önemli olan anlar için her zaman en iyi, en güzel eşyaları satın alın.
Küçük şeyler için stres yapmayın. Hayatında zaten çok şeyin üstesinden geldiniz.
İyi ve kötü anılarınız oldu ama artık önemli olan şu andır.
Geçmişin sizi aşağı çekmesine ve geleceğin sizi korkutmasına izin vermeyin.
Şunu unutmayın: “Bir insan zekası ve şefkati olduğu sürece yaşlı değildir.”
İçten ve dıştan gurur duyun.
Kuaförünüze veya berberinize gitmeyi bırakmayın, tırnaklarınızı yaptırın, dermatolog ve diş hekimine gidin, parfüm ve kremlerinizi iyi stoklayın.
Dışarıdan bakımlı olduğunuzda bu duygu içeri sızarak sizi gururlu ve güçlü hissettirir.
Yaşınıza uygun moda trendlerini gözden kaçırmayın, ancak kendi stil anlayışınızı koruyun.
Size neyin iyi geldiğine dair kendi anlayışınızı geliştirdiniz onu koruyun ve bununla gurur duyun.
Bu sizin kim olduğunuzun bir parçasıdır.
Her zaman güncel kalın. Gazeteleri okuyun, haberleri izleyin, internete girin ve insanların ne dediğini okuyun.
Etkin bir e-posta hesabınız olduğundan emin olun ve sosyal ağlardan en azından bazılarını kullanın.
Genç nesle ve fikirlerine saygı gösterin.
Sizinle aynı fikirlere sahip olmayabilirler, ancak gelecek onların ve dünyayı kendi istedikleri yönde götürecekler.
Eleştiri değil, öğüt verin ve onlara dünün bilgeliğinin bugün de geçerli olduğunu hatırlatmaya çalışın.
Asla “Benim zamanımda” ifadesini kullanmayın.
Şu an senin zamanındır.
Yaşadığınız sürece, bu zamanın bir parçası olun.
Bazı insanlar altın yıllarını kucaklarken, diğerleri buruk ve huysuz olur.
Siz hayatı, günlerinizi ikinci gruptakiler gibi harcamayın.
Zamanınızı pozitif, neşeli insanlarla geçirin, bu size iyi gelecek ve günleriniz çok daha iyi görünecek.
Acı çeken insanlarla zaman geçirmek, kendinizi daha yaşlı hissetmenize ve etrafta olamamanıza neden olur.
Çocuklarınızla veya torunlarınızla yaşamanın cazibesine teslim olmayın (tabi eğer maddi bir seçeneğiniz varsa) aile ile çevrili olmak kulağa harika geliyor ama hepimizin mahremiyete ihtiyacı var. Onların onlarınkine, senin de seninkine…
Hobilerinden vazgeçmeyin.
Eğer yoksa yenilerini edinin; seyahat edebilir, yürüyüş yapabilir, yemek pişirebilir, okuyabilir, dans edebilirsiniz.
Bir kedi ya da köpek edinebilir, bir mutfak bahçesi yetiştirebilir; kart, dama, satranç, domino, golf oynayabilirsiniz.
Gitmeyi deneyin. Evden çıkın, bir süredir görmediğiniz insanlarla tanışın, yeni bir şey (veya eski bir şey) deneyimleyin.
Önemli olan zaman zaman evden çıkmaktır.
Müzelere gidin, bir parkta yürüyün.
Kibar bir tonda konuşun ve gerçekten gerekmedikçe çok fazla şikayet etmemeye veya eleştirmemeye çalışın.
Biri tarafından kırıldıysanız onu affedin, birini kırdıysanız özür dileyin, küskünlüğü yanınızda sürüklemeyin, bu durum sadece sizi üzmek için hizmet eder.
Gülün. Endişelerinize gülümseyin. Unutmayın, talihli olanlardan birisiniz. Uzun bir hayat sürmeyi başardınız.
Endişelenmeyin, mutlu olun…
ACAİP YAZILAR
Yurtdışı çıkış yasağı kaldırılan birinin başına gelene bakın
Herhangi bir suçlama nedeniyle yargının eline düştünüz, size yurtdışı yasağı da kondu.
Sonra zar zor beraat kararı ve mahkeme yurtdışına çıkış yasağı tedbirini kaldırdı.
Peki bu yasağın kalktığı ve yurtdışına artık rahatlıkla çıkabileceğiniz anlamına mı geliyor?
Hayır! O işler kolay değil, çok fırın ekmek yemeniz gerekiyor.
Şimdi gelin bir yurtdışı yasağı kalktığı halde havalimanında başına gelenleri Twitter’dan herkese anlatan vatandaşımızın sesine kulak verelim.
■ Yurtdışı yasağı kalktığı için pasaportunuzu alabildiniz ve rahatça bilet alıp gidebilirsiniz diye düşünüyorsunuz ya. Düşünmeyin. Çünkü oyunda son bir leveli daha geçmeniz gerekiyor.
■ O da karşınıza bilet alırken değil, check-in yapıp valizlerinizi verirken değil, pasaport kontrolünde çıkıyor. Diyor ki pasaport polisi “Emniyetin sisteminde hala yerel mahkemeden tahdit görünüyor. Avukatınızın ya da sizin gidip bunu kaldırmak için başvurmanız gerekiyor.”
■ Nerede yazıyor bu kural? Tabi ki hiçbir yerde. Yerel mahkeme ceza verdikten sonra koyduğu tahdit istinaf, Yargıtay, tekrar yargılama, beraat, Yargıtay’da kesinleşme aşamalarını geçtiğimiz halde hala emniyetin sisteminde duruyor. Niye mi? Kimse bilmiyor.
■ Oysa ki yerel mahkeme tahdidin kaldırıldığını bildirmiş ilgili soruşturma bürosuna. Tahdit koyarken çalışan iç işleyiş tahdit kaldırıldığında çalışmıyor. Gidip iteklememiz gerekiyor ki sistem çalışsın. Nasıl mı?
■ Yerel mahkemeye gidip durumu anlatınca size kesinleşme şerhini ve tahdit kaldırma ile ilgili yazıyı veriyor. Onunla – burası çok önemli – Hudut Kapıları Büro Amirliği’ne gidiyorsunuz. Beş dakikada – gerçekten beş dakikada – sisteme giriyorlar. Artık çıkabilirsiniz.
■ Ama bunu benim gibi havaalanında pasaport kontrolünde öğrenenlerdenseniz, ciddi zarara girersiniz. Pasaporta havaalanında el koyuyorlar. Bileti hemen açığa almazsanız daha çok zarar edersiniz. Hudut tahdidin kalkmasını işleyince yine aynı yerden pasaportu alabilirsiniz.
■ Yaşayarak öğrendim. Başkası da yaşamasın diye paylaşmak istedim. Ben son leveli de geçtim. Ama her aşamada ayrı bir sıkıntı yaşatmadan en doğal hakkınız olan seyahat hakkını bile alamıyorsunuz.
Ek 1: Çok fazla direk mesajdan soru geldi. Toptan cevaplamaya çalışayım. Elbette bir standardı olmayabiliyor bu işlerin. Bana yapılan başkasına yapılmıyor ya da daha fazlası yapılıyor. Yine de yardımcı olabilir diye paylaşayım.
ÇOK GÜLDÜM
Bu pazar 4 fıkramız var, biri çok ekonomik
Bizi tatile gittiğinde bile fıkralarından mahrum bırakmayan Yıldırım Tuna, bu pazar için yine güzel fıkralar göndermiş.
Birlikte okuyalım:
Ekonomi nasıl?
– Baba ekonomi nasıl gidiyor sence?… Düzelecek diyorlar?
– Bir zamanlar sinemalarda oynayan Jaws filmini hatırlıyor musun?…
– Evet de ne alakası var?
– Kasabanın plajında dev bir canavar köpekbalığı dadanır, insanlara saldırır, parçalar, belediye başkanı da sırf kasaba ekonomisi bozulmasın diye olayı halktan gizleyerek kasaba halkına her şeyin güllük gülistanlık olduğunu, plajların en güvenli yer olduğunu, denizden çıkmamalarını söyler ya… Öyle işte…
Daha ne olabilir ki?
Havaalanında olağan dışı bir hareketlilik hissettim, birazdan bir güvenlik görevlisi yanıma koşarak
geldi, “Giden yolcu katında anormal olan bir şey dikkatinizi çekti mi?” diye sordu…
“Valla…” dedim, “Bir küçük şişe suya 34 lira ödedim… Bundan daha anormal ne olabilir ki?”
Profesyonel satıcı
Gençliğimde kapı kapı dolaşıp evler için Özel Güvenlik Alarm Sitemleri satardım… İşimde gerçekten çok iyiydim…
Şayet evde kimse yoksa broşürümü mutfak masalarının üzerine bırakırdım…!”
Evlilik terapisi
Başhekim bir gazeteciye hastaneyi gezdirirken yemek yeme sıkıntıları olan hastaların kaldıkları 3’üncü kata çıkmışlar, gazeteci odanın birinde asılı duran gelinlik ve smokini fark edip “Bunlarla ne işiniz oluyor?” diye sormuş…
“Bunlar çok vahim durumlar için” diye cevap vermiş Başhekim, “Zayıflıktan ölmek üzere olan hastayı alıp çakma bir düğün töreni yapıyoruz…”
Gazeteci “Ölmeden önce evlilik törenlerini hatırlamaları için mi?” diye sormuş gözleri dolarak…
“Yo… Hayır… Beyler ama bilhassa hanımlar, yüzüğü parmaklarına taktıklarından hemen sonra en az 10 kilo alıyorlar…!”
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları