loading
close
SON DAKİKALAR

Zamandan ve paradan tasarruf ediliyor palavrası

Can Ataklı
Tarih: 21.03.2022
Köşe: Günlük Yazılar
Kaynak: wwww.istanbulgercegi.com

Can Ataklı; Örneğin daha önce de yazdım, Çanakkale’den karşıya geçiş 6 dakikaymış, bunun böyle olamayacağını belirttim, İstanbul’u bilenler için şu örneği vereyim herhalde yeterli gelir.

ANALİZ

Görmemişin köprüsü olmuş

Saray medyası neredeyse bir haftadır Çanakkale Köprüsü ile yatıp kalkıyor.

Önce “Köprü hazır, Sayın Cumhurbaşkanımız açacak” manşetleri yapıldı.

Köprünün özellikleri sıralandı.

Dünyada bir eşi benzeri yoktu.

Zaten kimse yapamazdı.

Bu ancak Türkiye’de olabilirdi çünkü iktidarda AKP vardı. Böyle büyük eserleri ancak onlar yapabilirdi.

Zaten AKP’den önce Cumhuriyet döneminde ne yapılmıştı ki?

Sonra saray medyası için “büyük gün” geldi çattı.

AKP genel başkanı, yeniçeri rolü yapan mankenler önünde tarihi bir konuşma yaparak köprüyü hizmete açtı.

Medya açılışı çok büyük puntolarla manşete çekmişti.

Hürriyet “Çok yakıştı” derken, Sabah “Güçlü Türkiye’nin tarihe damgası”, Türkiye “Zafer abidesi”, Yeni Şafak “Çanakkale’ye yeni anıt” başlıklarını tercih etmişti.

Akşam “Zafer ve gurur” diye övünürken, Akit konuyu yine “Osmanlı’ya” getirerek “Ecdada yakışan şaheser hizmet” demişti. Milat isimli bir gazete ise nedense işi dine bağlamış ve “İnancın zaferi” başlığını kullanmıştı. Takvim, ne demekse “Geçmişten geleceğe köprü” derken; Diriliş Postası bu köprünün de fikir babasının Abdülhamit olduğunu ileri sürerek “146 yıllık hayal gerçek oldu” diye başlık atmıştı.

Ama yetinmedi saray medyası bununla.

Görülmemiş, ya da “görmemişlik kokan” coşku ertesi güne de sarktı.

Saray medyasının dünkü başlıkları şöyleydi;

Sabah: Ömür törpüsü kuyruğa son

Türkiye: Bir ömür göremezdik

Yeni Şafak: Üretim ve ihracat yolu açıldı

Akşam: Marmara ringi tamamlandı

Akit: Küresel ulaşımın merkezi Türkiye

Türkgün: Gerdanlığa büyük ilgi

Milliyet: Karşımda güzelliği gördüm

Milat: Ticarette yeni rota

Takvim: En çok ikiyüzlüler geççek

Diriliş postası: Çağları aşan deha

Manşetlerin hiçbiri gerçeği yansıtmıyor aslında.

Hepsinde bir aşağılık duygusunun tetiklediği görgüsüzlükle kibir arası bir ruh hali seziliyordu.

Oysa Türkiye’de kimse yatırım yapılmasına, büyük eserlerin inşa edilmesine karşı değil.

Eğer Çanakkale köprüsü eleştiriliyorsa yapıldığı için değil, çok yüksek maliyeti olduğu, ekonomiye bu durumda pek katkı sağlamayacağı ve görgüsüzce bir övünme ile gerçeklerin üzerinin örtülmeye çalışıldığı içindir bu.

Köprünün fiyatını gidiş geliş 400 lira yapıp üstelik yandaş müteahhitlere geçiş garantisi verip sonra da “Cebimizden bir kuruş bile çıkmadı” söyleminin gerçeği asla yansıtmadığına bir tepkidir eleştiriler.

BUNU YAZMAK GEREK

Zamandan ve paradan tasarruf ediliyor palavrası

Saray iktidarı bilmiyor mu Çanakkale Köprüsünün ekonomiye nasıl büyük bir yük getirdiğini?  Biliyor bilmesine bal gibi tabii.

Ama asıl hedef iktidarda kalmak için yoksullaştırılmış ve yardıma bağlanmış kitleleri etkilemek.

Bu nedenle söylemler hep tepeden bakma, kibirli ve gerçekleri abartan biçimde yapılıyor.

Köprü için cepten bir kuruş çıkmamışzamandan ve akaryakıttan tasarruf edilecekmiş, Doğu’dan Batı’ya ticaret gelişecekmiş söylerinin hepsi palavra.

Örneğin daha önce de yazdım, Çanakkale’den karşıya geçiş 6 dakikaymış, bunun böyle olamayacağını belirttim, İstanbul’u bilenler için şu örneği vereyim herhalde yeterli gelir.

Beylerbeyi ile Ortaköy tam karşı karşıya.

Köprünün bir ucundan diğerine gitmek sadece dört dakika.

Peki bunu baz alıp “Beylerbeyi Ortaköy arası 4 dakikaya indi” diyebilir miyiz?

Diyemeyiz, çünkü hiç trafik olmasa bile Beylerbeyi’nden Ortaköy’e varmak en az 20 dakika sürer.

İşte “Çanakkale-Gelibolu arası 6 dakikaya indi” demek böyle bir şey.

Saraya göre Çanakkale halkı çok mutlu, artık kuyruklarda beklemekten kurtulmuşlar.

Çanakkale’de sadece bayramlarda o da dönüş sırasında feribot kuyrukları oluşur ve gerçekten saatlerce beklersiniz.

Ayrıca hangi Çanakkaleli, Gelibolu’ya gidip gelmek için 400 lira köprü parası ve en az 60 kilometre yol yapmayı göze alacaktır?

Ama yakında “Şapka düşecek, kel görünecek” elbette.

Günlük 45 bin araç için garanti verilmiş.

Acaba 4 bin 500 araç geçecek mi bu köprüden.

Çünkü karşılığı yok.

Transit trafik deseniz günde 2 bin TIR geçiyor İstanbul üzerinden. Hepsi buraya kaysa bile yine olmayacak.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

“Bedava olsun” diyen yok ki, “yok artık daha neler” diyenler çoğunlukta

Çanakkale Köprüsü’nün fiyatı çok konuşuluyormuş, AKP genel başkanının söylediğine göre.

Bu konudaki yakınmasını partisinin istişare toplantısında dile getirmiş Erdoğan.

Osmangazi ve 1915 Çanakkale köprülerinin avantajlarına bir bakın. Yollar, köprüler pahalı deniyor da, Binali Bey’in bir lafı var: En pahalı hizmet yapılmayan hizmettir. Doğru diyor..” diyen Erdoğan; “Her hizmetin de bir bedeli var. İnsanlar hem hizmet almak istiyor hem de ‘Köprüler, tüneller bedava olsun’ diyor. Böyle bir şey olmaz” demiş.

Bilemiyorum Erdoğan köprü ve otoyolların tünellerin bedava olmasını kimlerin istediğini söylüyor, kimlerden duymuş böyle bir talebi ama ben bugüne kadar “Bunlar bedava olsun” diyen kimseye rastlamadım.

İstanbul’daki birinci ve ikinci köprülerden geçiş bedeli 16 lira 50 kuruşken bu köprü ile aynı boyda olan üçüncü köprüden geçişin neden 38 lira olduğunu soruyor insanlar.

Körfez geçişi köprüsünün fiyatı 368 lira, Çanakkale’deki köprü ise 400 lira.

İnsanlar “Neredeyse birbirinin aynısı olan bu köprülerden alınan fiyatların bu kadar farklı ve aralarındaki farkın da fahiş olmasına” akıl erdiremiyor.

Yoksa hiç kimse “Bu köprü ve otoyolların, tünellerin maliyeti yok, bu nedenle bedava olsun” demiyor.

DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER

Bu kesinlikle bir eleştiri yazısı değildir

Türkiye’de artık hiçbir şeye şaşırmıyorum.

İktidar ve çevresinin her söylediğine inanan ve gözleriyle gördüğü gerçeği bile inkar edebilecek milyonlarca insanın yaratıldığı bir ülkede neye nasıl şaşırırız ki zaten.

Bugün sizlere dünkü bir gazetede yayınlanan köşe yazısından küçük bir bölüm sunmak istiyorum.

Hani “Piyasaya şakkadanak 10 milyar süreceksiniz, bakın fiyatı nasıl düşecek” vecizesiyle tanınan Necmettin Batırel’in bir yazısından alıntı bu.

Batırel bu kez de halkın ekonomik gidişattan nasıl mutlu olduğunu anlatmış.

Bu yazıya hiçbir eleştiride bulunmayacağım.

Yazı üzerine bir yorum yapmayacağım.

Sadece “İktidar böyle düşünüyor ve buna inanan çok sayıda insan da var” demek için sunuyorum bu yazıyı.

Tek merakım şu: Bu ülkenin bir süre sonra yaşayacağı travmanın altından nasıl kalkılacak?

“Bu gurur hepimizin. Türk halkı gece gündüz çalışarak vatanına hizmet aşkıyla yanan, hazinesinden tek kuruş harcamadan ülkesini böyle nadide bir esere kavuşturan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bağrına basmasın da ne yapsın… Bütçe fazla verdiği için ekonomi rahat, büyük hizmetler kolaylıkla hayata geçiriliyor. Tüketmek için varlık lazım, demek ki halk sıkıntıda değil, ihtiyaçlarını görmek için rahatlıkla para harcayabiliyor…  Aslında enflasyonun yüksek kalmasında bu gelişmenin önemli payı var. Aşırı talep fiyatların yüksek kalmasını sağlıyor. Ama önemli olan sıkıntı çekmemek… Türkiye’de hane halkının GSYHİ’ye olan borç oranı %55 ile son derece düşük olduğu için rahat harcama yapılıyor. Buradan çıkan sonuç şudur: Hükümetin uyguladığı yeni ekonomik sistem son derece başarılı sonuç veriyor… Hiç korkmayın bize kriz işlemez. Sağlam bütçemiz var, sağlam hükûmetimiz var, sağlam liderimiz var. Daha ne istiyoruz!..”

KOMİK

Bakın neye hiç zam gelmedi?

Bir okurum göndermiş mesajı.

Başlangıçtan beri market alışveriş poşeti hâlâ 25 kuruş.

Daha önce çöp poşeti olarak kullanırdık.

Yerine 30’lu orta boy çöp poşeti almaya başladık.

Şimdi hem kalitesi düştü, hem de daha pahalı oldu.

Tekrar alışveriş poşeti almanın zamanı geldi.

Hem daha sağlam, hem de daha ucuz.

Çünkü başlangıçtan beri hiç zam gelmedi.

Hâlâ 25 kuruş.

Yaşasın!!!.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları